'Kobanê insanlığın sembolüdür'


YPG ve YPJ güçlerinin özelde Kobanê'deki genelde ise Rojava'daki direnişi, tarihe not düşerken, dünyanın dört bir yanından aydın, yazar, akademisyen ve sanatçı da aylar süren direnişe kendi alanlarında desteklerini sunuyor. Bunlardan biri de Portekiz'in Santarem kentinde dünyaya gelen 44 yaşındaki dünyaca ünlü ressam Carlos Farinha. İlk olarak 1991 yılında Lizbon’da Das Galveias Sarayı'nda tablolarını sergilemeye başladı. 2004 yılında Lizbon Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nden mezun olan Farinha, çeşitli sanat kurumlarının kurulmasına öncülük ederken,uluslararası arenada birçok kez ödüle layık görüldü. Halen başkent Lizbon'da yaşayan ve çalışmalarını burada sürdüren sanatçı, eserlerini Fransa, İspanya ve İngiltere gibi birçok ülkede sergilemekte. Genellikle çağdaş zamanları ve insanlığı resmeden tablolarıyla tanınan Farinha, Kürtler üzerine de şu ana kadar üç tablo yaptı.
Yeni yıla "Kobanê" adlı tablosu ile merhaba diyen sanatçı, tablosunda Kobanê'nin harabe sokaklarının birinde elinde silahıyla haykıran YPJ'li bir savaşçıyı resmetmiş. İkinci eserinde ise Kürtlerin yüzyıllık direnişi Newroz'a değinen Farinha, elinde balyozuyla ateşin üzerinden atlayan YPJ'li bir savaşçıyı betimlemiş ve tabloya da "Newroz" adını vermiş. Üçüncü tablosunda da son zamanlarda sesindeki büyüsüyle herkesin gönlünde taht kuran ve geçtiğimiz günlerde yaşamını yitiren Mako'lu YPJ savaşçısı Viyan Peyman'ı tasvir etmiş. Arkasında YPG bayrağıyla bir tepede oturup elindeki enstrümanıyla resme hayat veren Farinha, önümüzdeki günlerde Halepçe Katliamı üzerine de bir tablo yapmayı planlıyor.
"Lampedusa" gibi insanlığı tasvir eden tablosu bulunan, uluslararası sanat alanında ödül alan ve geçtiğimiz Şubat ayında Amed'de gösterime sunulan "Kürdistan" adlı sergiye de katılan ünlü sanatçı Farinha, sanatsal çalışmalarından Kürtlerin tarihi Kobanê direnişine kadar sorularımızı yanıtladı.
Kürtler ve Kürdistan'la nasıl tanıştınız? Kobanê ve Rojava direnişinden nasıl haberdar oldunuz?
Ben geçen Şubat ayında Kürdistan'da idim. Amed'de gelirinin Kobanê'nin yeniden inşa sürecine bağışlandığı "Kürdistan" adlı sergiye katıldım. Bu sergiye özel olarak davet edilmiştim. Çünkü Kobanê kentindeki bir YPJ gerillasının tablosunu çizmiştim. Bu tablo Kürt kamuoyunda beğeni toplamıştı. Ben Kürt halkının yıllardır sürdürdüğü mücadeleyi zaten biliyordum. Ancak ilkin televizyon kanalları, kuşatılmış küçük bir sınır kentinin IŞİD tarafından saldırıya maruz kaldığını söylüyorlardı. Ben, buranın Kürtlere ait olduğunu bildiğim için merak ettim. Ardından daha fazla haber ve bilgi için araştırma yapmaya başladım. Nihayetinde, bir seferinde Türkiye tarafında Kobanê üzerine canlı yayın yapan bir televizyon kanalının programına rastladım. Günlük yayın akışları ile sosyal medyada YPG, YPJ ve müttefiklerinin, IŞİD unsurlarına karşı yürüttüğü amansız direnişe dair haberlerle ben de bu kahramanlığı fark etmiş oldum. Bu direniş, sıradan insanlar tarafından hak ve hukuk uğruna eşlik edilmiş ilk savaş olarak tarihe not düştü.
Anıları ölümsüzleştirsin diye tablolarınızın birkaçını Kobanê'nin çatlak duvarlarında yapmayı düşünüyor musunuz?
Aslında bu çok iyi bir fikir olur. Kobanê başlı başına insanlığın sembolü haline geldi. Ancak buna karar verecek olanlar, çok feci zamanlar geçirmiş olan Kobanê halkının kendisidir. Şu an için bir tablodan ziyade, en ama en önemli şey Kobanê'nin yeniden inşa sürecidir, okul ve hastane gibi temel hizmetlerdir. Kanımca onlar, sesi ve gücü olmayanları yerden yere vuran bir kibri taşıyan ve hoşgörüsüzlüğü benimseyen bir anlayışın kurbanlarıdır. Ama buna inat, Kobanê daha iyi bir gelecek için büyük bir umut olarak kaldı ve kalacaktır da. Ben, bura ile ilgili ilk eserim olan "Kobanê" adlı tabloyu, YPG ve YPJ direnişini takdir etmek amacıyla Kobanê Belediyesi'ne hediye ettim. Tablo, şu an Kobanê'dedir.
YPJ savaşçılarını çizdiğiniz tablolarınızdan anlaşılacağı gibi kadın savaşçılardan etkilendiğiniz söylenebilir. Kadınların savaşta yer alması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Doğrusunu söylemek gerekirse, masum insanlar katliam ve kıyımdan acı çektiği zaman, IŞİD tarafından uygulanan barbarlığa kurban olduğu zaman, tıpkı Şengal Dağı'nda kadınlar köle pazarlarında satıldığı zaman, kadınların savaşta yer alması kaçınılmaz bir realite oluyor. Kadınların bu vahşete maruz kalması benim için özellikle şok ediciydi. Kadın kimliğine sahip olma hakkı için savaşan kadın gerillaları keşfetmek için onları resmetmek istedim. Kadınların bu geleneği bir sembolü temsil etti ve ben de buradan onları resmetmeyi bir zorunluluk olarak hissettim.
En son çizdiğiniz dengbêj ve savaşçı Viyan Peyman'ın tablosu herkesin gönlünde ayrı bir yer edindi. Bize bu tablo hakkında neler söylemek istersiniz?
Kürtler üzerine şu ana kadar üç çalışmam var; birincisi "Kobanê", ikincisi "Newroz" ve üçüncüsü ise "Viyan Peyman" adlı tablo. Ancak özellikle "Lampedusa" gibi insanlığı tasvir eden birçok tablom da var. Ancak, Viyan Peyman'a dönecek olursak, ülkem Portekiz'de, "fado" adlı geleneksel bir müzik çeşidi var. Sanatçı ve aynı zamanda savaşçı Viyan Peyman'ın sesini ilk duyduğumda, bana bizim geleneksel müziğimizle aynı yoğunluğu ve duyguyu yaşattı. Siz kelimelerin, sözlerin ne anlama geldiğini bilmiyor olabilirsiniz, duyguların dili evrenseldir. Viyan Peyman beni büyüleyen, mest eden bir sese sahipti. Onun zamansız ölümü beni çok üzdü.
Sizce, Kobanê dünyaya neyi anlattı?
Kobanê, barbarlığa, korkuya ve cehalete karşı bir sembol haline geldi. Kürt halkı, dünyanın en azılı, insanlık karşıtı teröristlerine karşı savaşan gerçek ve haklı bir halk olduğunu tüm dünyaya açıkça gösterdi. Tüm dünya halkları da bu temelde Kürtleri bir ulus olarak kabul etmeli ve onlara saygı duymalıdır. Ben inanıyorum ki dünya tüm farklılıklarla bir arada yaşanılan bir yer olabilir. Tıpkı Kobanê'de görüldüğü gibi. Kürt, Müslüman, Hıristiyan veyahut kadın olmak, istek ve iyi niyetten öyle olduğuna inanmaktır. Sadece böyle doğuştan gelen bir durumdur. Ne kölelik içinde bir hayat ne de ölüm cezası değildir.
Bir sanatçının sanatıyla insanlığa mal olmasını ve insan hakları gibi evrensel değerlere katkıda bulunmasını nasıl değerlendirirsiniz?
Sanatçının sanatıyla insanlığa mal olması, katkıda bulunması benim için elzemdir. Karanlık ve kirli güçlerle savaşmanın farklı yolları vardır. Şüphesiz ki bunlardan biri de sanattır. Sanatla toplumda müthiş bir farkındalık uyandırabilir veya yaratabilirsiniz. Ben de inandığım davayı, misyonu tablolarımla anlatmaya çalışıyorum. Ama biliyorsunuz ben bir politikacı değil, yalnız başıma konuşan biriyim. Ben insanlık tarihi ve medeniyetinin Tiber ve Fırat nehirleri arasında doğduğunu, yaşam bulduğunu bilen sıradan bir insanım. Sanat, tarih ve bıraktığı miras, tıpkı Kobanê'de olduğu gibi insanlığa hizmet etmelidir.
NEDİM TÜRFENT/DİHA/İSTANBUL
