'Kürt belgeseli yeni tarihi yazıyor'

Haberleri —

Amed Büyükşehir Belediyesi Aram Tigran Kent Konservatuarı Sinema Bölümü'nde Belgesel Sinema konusunda eğitime katılmak için kente giden Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi ve yönetmen Can Candan, Amed'de sinemaya olan ilginin kendisini mutlu ettiğini söyledi.
Kürt belgesellerinde birçok ortak nokta bulunduğuna dikkat çeken Candan, şunları söyledi: "Birincisi toplumsal bellek oluşturma tarafı var. Bu coğrafyada yaşanan deneyimlerin, acıların belgesel sinema aracılığıyla dile gelmesi var. Kimisi daha büyük meseleler üzerine olabiliyor, örneğin Dêrsim 38 filmi gibi. Kimisi ise daha küçük meseleler üzerinden büyük meseleleri anlatıyor. Şimdiye kadar duyulmamış hikayelerin ve yaşananların belgesel sinema aracılığıyla daha görünür ve duyulur hale gelmesi de ayrıca çok umut vericidir."

Kürt belgeselinde külliyat oluştu
Boğaziçi Üniversitesi'nde Belgesel Sinema dersi verdiğini belirten Candan, "Birkaç yıldır bu dersi veriyorum ve bu dersin bir kısmını Kürt belgesellerine ayırıyorum. Artık Kürt belgeselleri ile bir külliyatın oluştuğunu düşünüyorum. Özellikle 2000'li yılların başından bu yana Kürt arkadaşların yaptığı belgesellerin Kürt kimliğini, bu coğrafyada insanların yaşadıklarını, Kürt tarihini ve yürüttüğü mücadeleyi çeşitli şekillerde ifade eden filmler bunlar. Bu filmler öyle bir iki tane değil” diye konuştu.
Kürdistan’ın coğrafyasının parçalı oluşuna dikkat çeken Candan, devamla şu değerlendirmeyi yaptı: “Güney Kürdistan'da ne oluyor, bunu tam olarak bilmiyorum, ama Türkiye sınırları içerisinde yapılan filmlerin hem sayıca arttığını, hem de kimliğin ortak ifadesi olarak görüyorum. Bundan dolayı Kürt belgesel sinemasından bahsetmek mümkün. Tabii değerlendirmelerimizi Türkiye sınırları içerisinde yapmamız da doğru değil, çünkü ortak bir coğrafyadan bahsediyoruz. Bunu daha genel olarak Kürdistan'da üretilen belgesel sinema olarak görmek daha sağlıklı olur.”

'Üretim yayılarak devam etmeli'

Kürt belgesel sinemasında son yıllarda sözlü tarih çalışmasının öne çıkmasının olağan olduğunu belirten Candan, belgeselde tek bir anlatım tarzının olmadığını belirterek, "Bazı belgeselciler sözlü tarihi kullanaraktan 'Biz ne yaşadık?, Başımıza neler geldi?, Kendimize ilişkin resmi tarihin dışından neler söyleyebiliriz?, Kendi tarihimizi nasıl yazarız?' sorularının cevabını arıyor. Burada yeni bir tarih yazımı var. Bu tarih yazımında bilgisi, tecrübesi daha bol olan insanların yaşadıklarını anlatan, tanıklıklar üzerinden giden belgeseller tabii ki olacaktır. Ve bunlar diğer tür belgesellerden daha az sanatsal demek, bana doğru gelmiyor” diye konuştu.
Kürt belgesel üretiminin tüm kentlere yayılması gerektiğini söyleyen Candan, "Çünkü hemen her ailenin bir hikayesi var. Bu hikayelerin dillenmesi gerekiyor. Bunların bir bölümü edebiyat ile dile gelebilir, ancak büyük kısmı belgesel sinemayla anlatılacaktır" dedi.

‘Belgeseller seyirciye ulaşmıyor’

Sinemanın dönüştürücü gücüne de değinen Candan, kendi öğrencilerini de örnek göstererek; insanların farklı yaşam ve bakış açıları ile tanışmalarının meseleleri daha görünür ve anlaşılır kıldığını vurguladı. Candan'ın Kürt Belgesel Sineması’nda görünür en temel eksikliğin ise “seyirciye ulaşma” çabasındaki yetersizlik olduğuna dikkat çekerek, "Filmlerin gösterilmesi ve daha fazla seyirciye ulaşması için çabaları biraz yetersiz buluyorum. Çünkü bu filmleri izleyecek seyirci var. Bu konuda daha çaba sahibi olmak gerekir diye düşünüyorum” diye belirtti.


ERSİN ÇELİK - DİHA/AMED

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.