1 Haziran 2004 size neyi anımsatıyor?

Haberleri —

Öncesinde Apocular olarak tanımlanan Kürdistan ve Türkiyeli devrimciler önce Ankara'da hareketlenmişlerdi. Sonra Kürdistan'a yönlerini döndüler. Karadenizli genç devrimci ve önder kadrolardan Haki Karer 1978'de Antep'te katledildi. Abdullah Öcalan ve arkadaşları, 27 Kasım 1978'de PKK'yi kurdu. Türk egemen sınıfı görünürde olmasa da PKK'nin kuruluşunu kendileri için tehlikeli görmüşlerdi ama bunu çok belli etmek istemediler. Çünkü 12 Eylül 1980 darbesi ile bunun üstesinden geleceklerini sanıyorlardı.

Hatta PKK yayılmasın, örgütlenmesin, toplumu kapsamasın diye Türk derin devleti, PKK'nin en güçlü taban bulabileceği yerlerden olan Maraş'ta katliam yaptı. Kenan Evren gazeteci Mehmet Ali Birand’a "12 Eylül darbesi kararını helikopterle Hilvan-Siverek üzerinden geçerken verdik" demiştir. Bu sözün anlamı nedir; o dönem Kürt kentlerinde Apocuların kök salacağını gören devlet sistemi çözümü askeri darbede görmüştür.

12 Eylül 1980 Askeri darbesi ile yüzbinler gözaltına alınmış, işkence edilmiş, düzinelerle insan idam edilmiş, binlercesi katledilmiş, yasaklar, sansür ve sıkıyönetim... Derken Amed Zindan direnişi... O karanlık içinde direniş aydınlığı yaratmıştı. Ve Dörtlerin eylemi, 14 Temmuz Büyük Ölüm Oruc Direnişi 15 Ağustos 1984 gerilla atılımının başlamasına dönüştü. Gerilla savaşı başladığında "üç beş çapulcu" deniliyordu. "Üç beş günde bitiririz" deniliyordu.

Gerilla grupları ordulaştı, PKK büyüdü. Halk eylemleri serhildanlara dönüştü. Ve Kürt halkı kendisinin bir ulus, Kürdistan'ın kendi vatanları olduğunu bütün dünyaya duyurdu. Türk sömürgeciliği ise kaybetti. Ama sömürgecilik rahat durmadı.

Tansu Çiller ve Doğan Güreş ekibi ile 1993-94 kirli savaş konsepti devreye sokuldu. Binlerce köy yakıldı. Milyonlarca insan sürgün edildi. On binleri bulan faili meçhul cinayetler. Ama PKK bitmedi. Daha da büyüdü. Türk sömürgeciliği kaybetti.

Devlet bu kez bütün uluslararası dostlarını uluslararası komploda bir araya getirdi. 15 Şubat 1999 uluslararası komplosu ile PKK'nin kurucusu lideri Abdullah Öcalan Türkiye'ye teslim edildi. Sanıldı ki PKK bitecek dağılacak. Ama olmadı. Çünkü Öcalan İmralı'da tarihi direniş sergiledi. PKK her yerde topyekün direndi. Ve komplo hedefine varamadı. PKK ve halk kazandı. Komplocular kaybetti. Ama Türk sömürgeciliği bundan sonuç çıkarmadı. Bütün barış girişimlerini provoke etti. PKK'nin tek taraflı ateşkesini, eylemsizliğini "bitmiş, tükenmiş, savaşacak gücü kalmamış" diyerek tasfiye etmek istiyordu.

İşte tam bu noktada gerilla 1 Haziran 2004 hamlesi başlattı. Türk devleti ve işbirlikçileri şaşkına döndü. Gerilla çekildiği bütün mevzilerini yeniden tuttu. Botan'dan Dersim'e, Karadeniz'den Amanoslara kadar uzanan bir hattı tuttu. Sonra AKP telaşlandı. Aracılarla, rica minnetle ateşkesler, tek taraflı eylemsizlikler rica etti. Sürekli siyasi çözümden yana olan PKK, bu girişimlere en üst düzeyde şans verdi. Barışı istedi, bunun için çaba gösterdi. Ama sonuçta görüldü ki Tayyip Erdoğan ve ekibinin derdi başkaymış!

PKK, Erdoğan'ın bu planını gördü, 1 Haziran 2010'da Dördüncü Stratejik Dönem tanımlaması yaptı ve mücadelesini bu eksene çekti. Yani kesintisiz direniş. Sınırlı bir gerilla savaşı karşısında sıkışan Türk devleti, Erdoğan Oslo Görüşmeleri, İmralı Görüşmeleri denilen süreci başlattı.

Ama Türk sömürgeciliği ve Erdoğan, barış ve çözümden PKK'nin Kürtlerin, Türkiye halklarının kazanacağını gördüğü için rahat durmadı. Ve önce Fethullahçılarlarla sonra, Ergenekoncular, MHP ve Ulusalcılarla Kürtlere karşı topyekün savaş başlattı. Erdoğan da aynen Kenan Evren gibi düşünmüş, 7 Haziran 2015 seçim sonuçlarını görünce darbe içinde darbeler serisine başladı. Öcalan'a tecrit, dağlara bombalar, HDP-DBP'lilere gözaltı, tutuklama, sivil halk üzerinde baskılar, kentlerin yakılması ve yıkılmasını kendi darbelerinin pratiği olarak yansıttı.

Ama sonuç alacak mı... 1980 askeri darbesi, 1993-94 konsepti, 15 Şubat 1999 Uluslararası komplosu, 2008'deki Zap operasyonu nasıl sonuç alamadıysa Türk sömürgeciliğinin son temsilcisi olan Erdoğan ve ekibi de bir sonuç alamayacaktır. Tarih ve toplum hükmünü vermiş, Kürdistan ülkesi ve halkı özgürlüğünü mutlaka yaşayacaktır. Ki Kürtlerin ve Kürdistan'ın özgür nefesi Tayyip Erdoğan ve Türk sömürgeci zihniyetinin ölümü demektir. 1 Haziran işte bütün bu geçmişi bu boyutları ile kendisini hatırlatıyor.

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.