12 Eylül’ün mağdur kadınları

Bugün, 12 Eylül darbesinin sorumluları Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya 32 yıl sonra yargı karşısına çıkıyor. Darbe yargılamasının bir başlangıç olmasını isteyen birçok mağdur bugün, Ankara Adliyesi’nde buluşacak. Toplam 84 müdahil duruşmaya alınacak. Kadınların müdahillilik taleplerini Eşitlik ve Demokrasi Partisi mahkemeye iletti.
Yaşanan acı hikayeler yeniden gün yüzüne çıkarılıyor. Dönemin Fatsa Belediye Başkanı “Terzi Fikri” olarak bilinen Fikri Sönmez’in eşinin acısı, darbe nedeniyle annesiyle 4 yaşında tanışabilen Roza Erdem’in tanıklığı, işkence gören kadınların yıllar sonra dahi karşılarına çıkan unutamadıkları kötülükler ve darbenin kadınlar üzerinde bıraktığı en karanlık hatıralar Ankara’da olacak. İşte o tanıkların kendi kaleminden darbe mağduriyetleri:
‘Annemle 4 yaşında tanıştım’
Roza Erdem: 1980 darbesi yapıldığında bir yaşındaydım. Annem ve babam arandıkları için kaçtılar. Beni anneannem büyüttü. Annemle tanıştırıldığımda 4 yaşındaydım. Babam, annem, ablam ve ben, bir aile olarak bir araya gelebildiğimizde neredeyse ortaokula başlamak üzereydim.
Nurten Sönmez: Kocam öldüğünde salâsını bile yarıda kestiler. Fatsa’daki yetkililer toplanıp Müslüman olmadığına karar verdiler. Ve cenazesini yıkamak istemediler. Ölüm yıldönümlerinde mezarına bile bizi bırakmıyorlardı. Bana bu acıları yaşatan Kenan Evren’in yargılanması için yıllardır dua ediyorum. 12 Eylül’ün acısını çeken herkesin burada olmasını istiyorum.
‘EEG testinde titremeye başladım’
Gülnur Aksop: Uzun uzun emniyeti ve Mamak’ı anlatmak istemiyorum. Oraları hiç anlatamadım. Yıllar sonra bir sağlık taramasında doktorlar, EEG istedi. Bir masaya yatırdılar. Kabloları bağlamaya başladılar. Birdenbire bütün vücudum titremeye başladı. Öyle bir titreme ki, sanki elektrik verilmişti. O zaman anladım ki, benim unuttuğumu sandığım şeyleri vücudum hiç unutmamış.
Aynur Hayrullahoğlu: Mustafa, 12 Eylül’ün karanlığında, Kasım 1982’de Laleli’de yakalandı ve uzun süren işkencelerden geçti, Konuşmadı, yoldaşlarını, sevdiğini ele vermedi. Bu işkenceler sonucu 16 Kasım 1982’de Mustafa’yı yoldaşlarından, benden koparıp aldılar. Katlettiler, sonra Kasımpaşa Kimsesizler Mezarlığı’nda toprağa verdiler. İşkenceci polisler 10 yıl 8 ay ağır hapis cezası aldı. Ama ne yazık ki, bu kararı veren yargıçlar görevden alındı. Bu işkenceci katiller başka canlar yakmak üzere mahkûmiyet kararından sonra takdir ve terfi ettirilerek üst görevlere atandı. Mağduriyetimin, çektiğim acıların adalet eliyle giderildiğini görmek istiyorum. Unutmadım, affetmedim! Kenan Evren-Tahsin Şahinkaya davasına müdahilim.
‘Anne ne düşünüyordun?’
Nurten Bozkurt: 12 Eylül cuntasıyla tanışmam üniversitede öğrenciyken, okul çıkışı yanımdaki arkadaşla birlikte polislerin beni emniyete götürmeleri ile başladı. Çantamda okul derneği makbuzu ve bozuk para olduğu için tutuklandım. 18 yaşındaydım. 5 yıl hapis, 5 yıl kamu hizmetlerinden men, 2 yıl Çankırı ilinde sürgün cezası aldım. 12 Eylül bir insanlık suçudur. İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımı olamaz ve cezasız kalmamalı. Bu nedenle bu suçu işleyenlerin insanlık önünde yargılanması bugünkü davada müdahilim. Kızım 5 yaşındayken cezaevine girdiğimi öğrendi. Neden cezaevinde kaldığımı sordu. Ben de düşünce suçundan dedim. Odasına gitti ve biraz sonra tekrar yanıma geldi. Çok kısık sesle; ‘Anne polisler seni aldığı zaman sen ne düşünüyordun?’ diye bana sordu.
ANKARA
