19 milyon öğrenci zehirleniyor

.

.

  • Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da yaklaşık 19 milyon öğrenci, bilimsel, eşit, parasız ve ana dilinden çok uzak ama ırkçı, tekçi, paralı ve cinsiyetçi bir Türk-İslamcı eğitim öğretimle zehirlenmeye devam edilecek.

MASİS HESKİF / ANKARA 

Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da bu yıl da milyonlarca öğrenci ana dilde eğitimden yoksun olarak ders başı yapıyor. Eğitim Sen Şube Başkanı Ayfer Koçak, seçmeli dersin Kürt çocuklarının  ihtiyacının yüzde 1’ini dahi karşılamadığı ve Kürtçeye ayrılan kontenjanın da komikliğine dikkat çekti. Milyonlarca Kürt çocuğuna bu yıl ayrılan 3 kontenjanla birlikte atanan öğretmen sayısı sadece 83. 
Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da 2022-2023 eğitim öğretim yılı, ekonomik kriz ve eğitimcilerin yaşadıkları sorunlarla başlıyor. Okul öncesi ve ilkokul birinci sınıfa başlayan öğrenciler, 5-9 Eylül'de uyum eğitimi almıştı. Bu yıl ortaokul ve liseye başlayacak öğrencilerin uyum eğitimi süreci, bugün uygulanmaya başlıyor ve uyum çalışmaları, 16 Eylül'e kadar sürecek. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) İstanbul 3 No’lu Şube Başkanı Ayfer Koçak, “Öğrenci ve velilerin eğitim öğretim süreci başlarkenki sorunları en çok ekonomik, yoksulluk üzerine kilitli. Yine Kürt çocukları açısından asimilasyon meselesi, kız çocukları için ise cinsiyet eşitlikçi olmayan müfredatlar meselesi var” dedi. 

 

 

Seçmeli ders yetmez

Yeni döneme de ana dilde eğitimin önündeki engellerle girildiğini söyleyen Koçak, “Ana dil ile ilgili seçmeli ders, Kürt çocuklarının eğitim ihtiyacını karşılamıyor. Seçmeli dersin ana dil eğitiminin yüzde 1’lik kısmını dahi karşılama şansı yok. Kaldı ki seçmeli derslerin dahi seçilmesine izin verilmiyor. Çocuklar din dersleri ve çerçevesindeki derslere yönlendiriliyor” diye konuştu. 

Bu kadar basit değil 

“Diğer taraftan ne Kürtler ne de Eğitim Sen olarak bizler, seçmeli derslere sıkıştırılmış bir ana dil eğitimini kabul etmiyoruz” diyen Koçak, şöyle devam etti: “Seçmeli ders ya da sadece Kürtçenin temel düzeyde öğretilmesini kapsayacak bir çalışma, ana dilde eğitim meselesini kapatılabilecek kadar basit değil” dedi.

Kürtçeye yok, din dersine çok

Kürtçe öğretmen atamalarının eksikliğine de değinen Koçak, çocukların istedikleri dersleri seçebilme haklarının oluşturulmasını savunduklarını belirterek, şöyle devam etti: "Seçilmiş olan bir ders varsa Milli Eğitim Bakanlığının da o derslerin yapılabilmesinin koşullarını oluşturma sorumluluğu var. Oysa ki Milli Eğitim Müdürlüklerinin, Bakanlık marifetiyle aslında yapmış olduğu şey, seçilen derslerin büyük bir kısmının öğretmen ihtiyacının karşılanamayacağı gerekçesiyle kabul edilmemesi. Din dersleri söz konusu olduğunda Diyanet’ten görevlileri tanımlayarak zaman zaman da imamları görevlendirerek halletmeye çalışıyor. Zaten atamalarda din dersi öğretmenlerine ayrılmış olan kontenjanın büyüklüğü, bu meseleye nasıl yaklaşıldığını çok açık bir şekilde koyuyor.” 

 

 

Kürtçeye düşen 3 kontenjan

Milli Eğitim Bakanlığının 1 Eylül’de duyurduğu sözleşmeli öğretmen atamasına ilişkin verilerde de bunu görmek mümkün. Bakanlık 99 branşta 20 bine yakın öğretmen atayacak. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenliği için sayı bin 218 iken Kürtçe için sadece 3 kontenjan ayrıldı. Kürtçe seçmeli dersi geçtiğimiz eğitim dönemi 20 bini aşkın öğrenci tercih etmişti. Mevcut 80 Kürtçe öğretmenine yeni öğretmenler de eklenince 240 öğrenciye 1 öğretmen düşüyor.

Ana dilde eğitim vazgeçilmez

Yıllardır sadece öğretmenler değil, aynı zamanda pedagoglar, bilimsel çalışmayı yapan kurumlar olarak ana dilde eğitimin insan gelişimi açısında ne kadar değerli olduğunu açıklamaya devam ettiklerini söyleyen Koçak, şunları ekledi: “Bugün en basit haliyle bir insanın 5 yaşına kadar elde etmiş olduğu birikim, ana dilde eğitim almadığı takdirde yok sayılmış olur. Çocukların en yoğun bilgi aldıkları, sünger gibi bilgiyi çektikleri 3-5 yaş arası dönemini siz yok saymış olursunuz. En basit haliyle bile bunu değerlendirsek ana dilde eğitimin ne kadar değerli olduğunu ifade etmek için yeterli. Ana dilde eğitim bizim açımızdan vazgeçilmez ve bilimsel olandır.” 

 

 

ÖMK geri çekilmeli

Eğitimciler, geçtiğimiz dönem Meclis'te geçirilen Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun (ÖMK) geri çekilmesini talep ediyor. Öğretmenler arası yarışı getireceği, öğretmenleri tam gün ve tam yıl çalıştıracağı ve eşit işe eşit ücret ilkesini yok edeceği savunuluyor. Eğitim Sen İstanbul 9 No'lu Şube Başkanı Hüseyin Özev, “Öğretmenler arasında rekabete neden olacak bu kariyer basamaklarına karşı mücadelemiz sürecek. Bu yasayla beraber eğitimcilerin, uzman, baş ve sıradan öğretmen gibi kategorilere ayrılması okullarda da önemli sıkıntılara neden olacak. Okula kaydetmek isteyen bir veli her öğretmene kaydetmek istemeyecek” dedi. 
 
Devlet değil veliler karşılıyor

Okulun ihtiyaçlarını devletin değil, velilerin karşıladığını belirten Özev, şunları söyledi: “Eğitime katkı parası toplanıyor ve çocuğunu bu öğretmenlerden birine kaydetmek isteyen veliden uzman öğretmen için şu kadar ücret, başöğretmen için bu kadar ücret gibi çeşitli ücretlendirmelere gideceği endişesi taşıyoruz. Dolayısıyla kanun bir an önce geri çekilmeli, bunun mücadelesini veriyoruz. Bu haliyle çıkması öğretmenler arasında önemli tartışmalara neden olacak. Yandaş sendikaların dışında birçok sendika, eğitim emekçisi bu yasaya kesinlikle karşı.” 

Beslenme çantaları boş

Velilerin her geçen gün alım güçlerindeki düşüşten dolayı öğrencilerin kırtasiye ihtiyaçlarını karşılayamayacak bir durumda olduğunu ifade eden Özev, “TÜİK’e göre bile enflasyonun yüzde 80 olduğu bir ülkede velilerin ücretleri öğrencilerinin ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor. Zamlar, öğrencilerimizin ihtiyaçlarını karşılamadan okula geleceğini gösteriyor. Beslenme çantaları boş gelecekler. Kantinden alışverişler her geçen gün biraz daha düşüyor” şeklinde konuştu. 
 
İmam Hatiplere yönlendiriliyor
 
Eğitimdeki diğer bir sorunun da liselere yerleşemeyen önemli oranda öğrencinin açık liselere ya da imam hatip liselerine yönlendirilmeleri olduğunu vurgulayan Özev, “Dolayısıyla bu sistem de olmaması gereken yanlış bir uygulama. Milli Eğitim Bakanlığı öğrencilere istedikleri okula gitme hakkı yönünde çalışma yapması gerekir” dedi.     

Irkçı, cinsiyetçi, tekçi eğitim

Eğitim Sen İstanbul Üniversiteler Şube Başkanı Beyzade Sayın ise yeni eğitim-öğretim yılı zilinin ekonomik ve siyasal krizle birlikte çaldığını söyledi. Sayın, şunları ifade etti: “Kırtasiye, kıyafet, ulaşım ve beslenme başta olmak üzere öğrenci velileri çocuklarının temel ihtiyaçlarını karşılayamaz haldedir. Bununla birlikte okullara yeterli sayıda öğretmen atamasının yapılmaması, yardımcı hizmetler personelinin eksikliği ve yeterli sayıda dersliğin olmaması sorunları katmerli bir şekilde artırmaya devam ediyor. Eğitimin içeriğini söylemeye gerek bile yok, bilimsel, laik, ana dilinde ve kamusal eğitimden çok uzak. Irkçı, tekçi, cinsiyetçi ve gerici bir şekilde çocuklarımızı zehirlemeye devam ediyor.” 

Eğitimde de şiddeti doğuracak

Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu da değerlendiren Sayın, “Rekabete dayalı bir düzenlemedir. Aday öğretmen, öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen gibi ayrışmalara tabi tutarak; hem öğretmenleri birbirleriyle hem de öğretmenlerle velileri karşı karşıya getirecek, sağlıkta olduğu gibi eğitimde de şiddeti doğuracak bir düzenlemedir. Öğretmenler uzun yıllardır ‘Öğretmenlerin Statüsüne İlişkin Tavsiye Kararları’nın uygulanması için mücadele ederken; Saray rejimi, iş güvencesini ortadan kaldıracak, ayrıştırıcı ve yarışmacı yeni bir öğretmen istihdam rejimini inşa etmeye çalışmaktadır. Bizler mesleğimize ve öğrencilerimizin geleceğine sahip çıkmaya devam edeceğiz.” 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.