31 yıl sonra çıkan Yılmaz Güney belgesi

Haberleri —


O yılın en sert kışı yaşanıyordu. Dışarıda buz gibi bir hava vardı. Paris'in o ayazlı gününde Yılmaz Güney dışarı çıktı. Üstünde siyah uzun paltosu vardı.
Yıl 1983…
Her zamanki gibi öfkeliydi, isyankardı. Çünkü yerinden edilmişti… Yoksulluk, hapis, kaçak yıllar, acılarla dolu bir hayata şimdi sürgün eklenmişti. Kapanmayan bir yara, ızdırap ve hüzündü sürgün onun için…
Bir devrimci için, bir siyasi mülteci için sürgünde yaşamak hep zor olmuştur. Paris'teki günleri onun için ‘yarı açık bir hapishane' gibiydi.
O soğuk kış günü diğer günlerden farklıydı. Önemli bir görüşmesi vardı Yılmaz Güney'in.
Cezaevi yıllarında olduğu gibi Avrupa'da da ziyaretçileri eskik olmazdı. Arjantin'den Yunanistan'a kadar yazarlar, siyasetçiler, sinemacılar gelir fikirlerinden yararlanırlardı.
Bu kez de PKK'nin Avrupa'daki yetkilileriyle görüşecekti.
Ölümünden bir yıl önce PKK'nin Avrupa'daki yetkilileri ile Yılmaz Güney'i biraraya getiren neydi? Ne konuştular?
Filmleriyle, öyküleriyle, aşklarıyla, devrimciliğiyle sürekli gündemde olan Güney ile görüşen PKK'liler de heyecanlıydı…
Biraraya geldiklerinde Diyarbakır, Mamak, Metris'teki direnişleri konuştular… Kürdistan devrimini, Türkiye solunun 12 Eylül darbesinden sonra yaşadığı sıkıntılı günleri uzun uzun tartıştılar.
Elbette sinemayı da konuştular.
Yılmaz Güney ile yapılan bu görüşme rapora dönüştürülerek PKK lideri Abdullah Öcalan'a gönderilmişti. Öcalan o sıralar Beyrut ile Şam arasında gidip geliyordu. PKK'nin silahlı mücadeleyi başlatmak için Botan'a ilk gruplarını gönderdiği zamanlardı.
1983 tarihli bu raporda, Güney'in 12 Eylül rejiminin cezaevlerinde uyguladığı işkenceler konusunda bir film çekmeyi planladığı için görüştüğü belirtiliyor.
Bağımsız, birleşik ve sosyalist Kürdistan söylemini PKK'nin ortaya attığı ilk günlerde bu görüşü paylaşan nadir insanlardan biridir Güney. Zaten görüşmede Güney, "Kürdistan devriminin Ön Asya devriminde anahtar bir role sahip olduğunu ve bunun hayal olmadığı"nın altını çiziyor.
Güney'e göre, 12 Eylül'le birlikte dağılan Türk solunun sorunu  ise geçmiş mirası ve Kürdistan'ı analiz edememesiydi.
İşte ilk kez günışığına çıkan bu belgeye göre Güney görüşmede şunları söylüyor:
"Türkiye sol hareketi geçmişini değerlendirmeli, hangi mirası aldığını anlamalıdır. Mustafa Suphilerden 1921-1926 programından bu inceleme başlamalıdır. Kürdistan'ı da ele almalı. Her parçası incelenmelidir. Sömürge olan bu ülkede Ulusal Kurtuluş Hareketi her parçanın kendi sorunudur. Ama parçalar arasındaki maddi ve manevi ilişiler olmalıdır.
Kürdistan devrimi Ön Asya devriminde anahtar rolü oynamalıdır. Kürdistan devrimi Ön Asya devrimlerine önderlik edecek. Ve hayal gibi görünebilir ama Ön Asya Birleşik Sovyet Cumhuriyetini oluşturmak gerekir. Türkiye ve Kürdistan için iki halkın en bilinçli ve yiğit insanlarından oluşan Türkiye ve Kürdistan Birleşik Komünist Partisini düşünüyorum.
Ulus için de Stalin'in getirdiği dört özellik yeterli değildir. Buna mücadele ederek bilinç unsurunu ilave etmek gerekir. Örneğin Ermeniler mücadele ederek bunu bilinç haline getirdiler…"
Kemal Tahir'in söylemiyle ‘büyük bir halk sanatçısı' olan Yılmaz Güney görüşmede, çekeceği yeni filmle ilgili görüşlerini de PKK'li yetkililere aktarıyor: "İşkence tutukluların yaşantısı direnme vs üzerine bir film çekeceğim. Bu konuda döküman vermeniz, yardımcı olmanız iyi olur. Bana yayın ve doküman getirmeniz iyi olur. Düzenli görüşmelerden yanayım…"
Ne yazık ki Güney ve PKK temsilcileri arasındaki görüşmenin içeriği konusunda şimdilik elimizdeki bu kısa bir belgeden başka pek şey yok. Ama bu belge dahi, Güney'in nasıl büyük bir devrimci olduğunu, Kürdistan devrimine nasıl bir anlam yüklediğini anlamaya yetiyor.

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.