40 yıllık Kürt sanatının arşivi

Halepçe’nin Xurmal ilçesinde yaşayan İbrahim Eli, 40 yıldır Kürdistan’ın dört parçasındaki şair ve sanatçıların eserlerini arşivliyor. İbrahim Eli’nin evinde 2 binin üzerinde kaset arşivi bulunuyor.
HAWKAR MISTEFA / HALEPÇE/ ROJNEWS
Halepçe’nin Xurmal ilçesinde yaşayan İbrahim Eli, 40 yıldır Kürt sanatçı ve şairlerin eserlerini arşivliyor. Evinin bir odasını sanatçıların eserlerini ve şiirleri arşivlemek için ayıran İbrahim Eli, şimdiye kadar 2 bine yakın kaset toplamış.
Hazırladığı arşive ilişkin bilgi veren İbrahim Eli, arşiv yapmaya 1978’de başladığını söyledi. Sadece arşiv yapmak değil aynı zamanda Kürtçe eserleri korumak istediğini ifade eden İbrahim Eli, bu eserleri yıllardır evinde büyük bir özenle sakladığını söyledi.
Önce Zirek’in kasetleriyle başladı
Halepçe katliamının yaşandığı dönemde eserleri kurtarmak için yaşadıklarını anlatan Eli, “Halepçe’ye kimyasal saldırı yapıldığında, bütün eserleri topladım Süleymaniye’deki bir akrabamıza götürdüm. Daha sonra eserleri tekrar evime getirdim. İlk aldığım kaset Kürt sanatçı Hesen Zirek’e aitti. Bu kaseti 1978’de aldım ve hala yanımda. Hesen Zirek bu kaseti 1953’te ilk defa merkezi Bağdat’ta bulunan Radyoya Kurdi’de kayıt etmişti. Kaset dışında 302 tane film ve şarkı videosu topladım ve yanımda koruyorum” dedi.
Benden sonra nasıl korunacak?
Topladıkları bütün eserlerin Kürtçe olduğunu söyleyen İbrahim Eli, “Amacım sadece toplamak değil, korumak. Bir sanatçı çok esere sahip olmadığında halk arasında pek tanınmıyor. Bu nedenle hep düşünüyorum. Benden sonra bu eserler nasıl korunacak. Bu arşivlerimizi toplamak için bir yerin açılması gerekiyor. Bu hükümetin görevidir. Sanat tarihimizin kaybolmaması için böyle bir yere ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.
Kişisel arşiv ve müzeler
LUQMAN GULDIVÊ
Son yıllarda dünyanın birçok yerinde müze, arşiv konseptleri ile alternatiflerinin çoğaldığına tanık oluyor. Özellikle “amatörlerin” eser ve ya kopyalarını daha canlı ve steril olmayan mekanlarda toplaması yöntemi dikkat çekiyor. Amator arkeologlar da antikite toplayıcıları da benzer bir konsepti uyguluyor..
Bunun birçok örneğini geçen birkaç yılda Rojava’nın Qamişlo, Amûdê, Heseke ve Kobanê kentlerinde gördük.
Eski eşya satan dükkanların sahiplerinin de bazı eserleri satmayarak arşivlediklerini, hatta yaşadıkları ve ticaret yaptıkları mekanları da küçük bir müzeye dönüştürdüklerini biliyoruz.
Eser restorasyon ve muhafaza uzmanları ile konunun teorisyenlerine göre bu özellik muhafaza etme konseptine yeni bir boyut katıyor: Eserler ve ulaştırılmaya çalışılan kitle arasındaki sınırlar geçirgenleşiyor veya tamamen ortadan kalkıyor. Üstelik steril muze anlayışı da kırılıyor.
Bu yeni konsept klasik müzeleri de farklı interaktif projelerle kısmen daha az steril mekanlar oluşturmaya itiyor. Burada muhafaza etmek en önemli sorun olarak karşımıza çıkıyor.
Arşiv konusunda elle tutulur malzemelerin korunması sorunlu olsa dahi, ses, reng, görütnü, fotoğrafların korunabilmesi mümkün. Zaten bu yüzden birçok kamusal arşiv ve müze gibi kurumlar, üniversiteler kitap, neşriyat, kaset, plak hata CD, VCD ve DVD’lerin dijitalleştirilmesi gibi projelere koyuluyor. Dolayısıyla steril olmayan arşiv ve müze konseptinin yaygınlaşması bu mekanları daha toplumsallaştırmakla birlikte, buradaki eserlerin kataloglaştırılması ve dijital kopyalarla korunması da örgütlenilmesi gereken bir gereklilik gibi duruyor.
