46 kişi alanda, 47. kişi Nafiye

Haberleri —

Direnişin bayramlaştırdığı efsanelerden süzülüp gelen Newroz, Kürdistan'da yaşayan her kadın için aynı zamanda ödenmiş ve ödenecek bedeller demek. Bu günlerde abluka altında sokaklarından çocukların direniş marşları söylediği Şırnak'ın hafızasında kalan kadınlardan biride Nafiye İrmez. Son katıldığı 1992 Newroz'unda 30 yaşında kalan Nafiye'nin çocukları da annelerini Newroz'a bedel olarak ödeyenlerden. 


Kızlarını alıp meydana gitti 

Nafiye İrmez, Şırnak'ta 1992 yılında 21 Mart günü o dönemki adıyla Cumhuriyet, şimdiki Aşiti Meydanı'nda kutlanacak olan Newroz Bayramı'na katılmak için günler öncesinde hazırlıklara başladı. Bayram nasıl kutlanması gerekiyorsa öyle kutlanmalıydı. Oturup çocuklarına günlerce el emeği göz nuru Kürt halkının renkleri olan sarı-kırmızı-yeşil kazaklar ördü. Bayram sabahı iki kızının elinden tuttu ve kutlamalara katılmak için bayram yerinde oldu. Meydan bayram yeriydi, tüm Şırnaklılar oradaydı ve halaya durmuşlardı. 


Devlet hep katliam demek

O gün de bugün olduğu gibi Botan'da devlet 'yasak' ve 'katliam' demekti; bunun karşısında tıpkı bugünkü gibi direniş meşru bir haktı. Nafiye, bir saldırı olacağını sezdiği için küçük çocuklarını bir tanıdığının evine bırakıp tekrar alana döndü, kutlamalara katılmak için. Türk devlet güçleri saldırdığında halk direnişe geçti. 


Evinin salonunda vuruldu

Günboyu süren saldırılarda 46 kişi katledildi, yüzlerce yaralı vardı. Nafiye, çatışmanın ortasında çıkıp çocuklarını güvenle eve ulaştırdı. Devletin kan gölüne çevirdiği Newroz Bayramı'ndan çocuklarını kurtararak evine ulaşan Nafiye evinin salonunda vuruldu ve katledilen 47. kişi oldu. 

Türk medyası ise tıpkı bu günlerde olduğu gibi yine gerçekleri gizlemek için aldığı görevi yerine getirdi ve "PKK Şırnak'ı bastı" haberleriyle katliamı gizlemek için elinden geleni yaptı. 

O dönem özgürlük mücadelesi veren gençlerin 'Nafiye Heval'i bu günlerde unutulmuyor ve bu günün direniş çocukları sokaklarında direniş halayları çektikleri kentte onu ve diğer Newroz bedellerini anıyor. 


Kızı Aycan İrmez anlatıyor...

Nafiye'yi anlatan HDP Şırnak Milletvekili olan kızı Aycan İrmez, "Kürdistan tarihinde Newroz'un yeri ve önemi başkadır. Direniş, umut, baharın gelişi demektir. Tarihsel bir gün ama benim için başka bir anlamı var. Bir taraftan direniş bayramını kutlarken diğer taraftan annemin 7 yaşındayken gözümün önünde katledilişini hatırlarım. Biz gönlümüzde ve fikrimizde o günü direniş bayramı olarak anıyoruz. Annemin anısına da bağlılıktır bu" dedi. 

Aycan İrmez anlatıyor: "Yaşım küçük olsa da o gün olup bitenler yeniden yaşıyormuşum gibi gözümün önünde. Çok kalabalıktı, halaylar çalınıyordu, davul zurnalar herkes bayram çoşkusunu yaşıyordu. Biz küçük olduğumuz için annem bizi meydana yakın bakan bir yakınımızın evine bıraktı. Balkondan bayramı izlemeye devam ettik. Halkın bayram kutlamasını hazmedemeyen devlet güçleri halka saldırdı ve ortalık mahşer yerine döndü. Bir çok insanın vurulduğunu gördüm. Annem oradan çıkabildi ve geldi bizi bıraktığı evden aldı. Evimiz Tümen'e yakındı, annem bizi yatırdı ve ardından çamaşır yıkamak için avluya çıktı. Akşam saatleriydi biz de yatmadık ve oturuyorduk. Birden eve yönelik bir saldırı gerçekleşti. Babam bizi korumak için salona çekti, oturma odasına mermi yağıyordu. 


'Annemin cenazesiyle geçirdik'

Orada biz saldırının durması için bekledik, sonra odalarımıza çekildik. Annem salondaydı, saldırı kısa bir süre kesildiği anda annem ayağa kalkıyor ve o sırada vuruluyor. Babam bizi çağırdı, baktığımızda annem ölmüştü. Düşünün anneniz evinizde gözleriniz önünde katlediliyor ve onun bir daha geri gelmeyeceğini biliyorsunuz, o yaşta içimde açılan derin bir yaradır bu. Dışarıda saldırılar olduğu için hastaneye daha götüremedik, Newroz gecesini annemin cenazesi ile birlikte geçirdik. Tarif edilmez bir duygudur bu. Hala hatırlayınca boğazım düğümleniyor. 


'Annem Kürdistani bir kadındı'

Bugün bile hala beni görenler sen Nafiye'nin bize emanetisin diyor çünkü çevresinde çok sevilen saygı duyulan biriydi. Tam anlamıyla Kürdistani bir kadındı. Diline, kimliğine ve kültürüne bağlıydı. Babam memur olduğu için Kütahya'ya taşınıyorlar, bir süre sonra 'çocuklarım dilimizi unutacak kültürümüzden kopacak' diyerek babamla birlikte Şırnak'a geri dönüyorlar. 

O dönem çok emeği geçmişti. Kürt davasının neferlerine hizmet etmeyi Kürdistan'a hizmet etmek olarak görüyordu. Ben bugün onun ve diğer şehitlerin mücadelesine layık olmaya çalışıyorum."

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.