5 devlet parçaladı, birleşmezsek biteriz


BAŞLARKEN...
Kuzey Afrika halklarından Tuaregler, Ortadoğu’nun en ilginç halklarından biri. Doğal kültürünü bugüne dek taşıyabilen bu halk, sömürge gerçekliğini de iliklerine dek tanıyor.
* Tuareglerin ülkesi 5 parçaya bölünmüş; Burkina Faso, Cezayir, Libya, Mali ve Nijer’de yaşıyorlar. Nüfuslarına dair net bir veri yok. Zira Hawad’ın da belirttiği üzere Tuareg nüfusu, değişik nedenlerden dolayı sağlıklı verilerle tespit edilebilmiş değil.
* Tuaregler de Kürtler gibi, devletler arasında bölünmüş ülkeleri üzerinde yaşama ısrarından ve ulusal bilinçten uzaklaştırılamamış. Hegemenyacı ilişkiler sonucu geleneksel inançlarını terk edip İslam’a geçmişler; ancak onu da enteresan bir forma kavuşturmuşlar! Tuareglerin İslam’ı, Tuareglerin İslam’ı olmuş; Ortadoğu’daki Müslümanlıktan çok Tuareg tarihindeki inançlara benzemiş.
* Tuareglerin ulusal birliğinin yapıtaşlarından biriyse alfabe. Tifinagh ismi verilen alfabenin nesilden nesile aktarılmasına çok önem veriliyor. Bu çaba, 5 devlet arasında bölünmüş ülkede ruhani bir birliğin önemli etkenlerinden birine dönüşüyor.
* Tuaregler, binlerce yıldır göçebe yaşıyor. Develerle Sahra Çölü’nü bir o yandan, bir diğer yandan geçip duruyorlar. Konfederal varlıklarını çadır sayılarıyla ifade ediyorlar.
* Tuareg toplumu, Ortadoğu’daki diğer İslamlaşmış toplulukların aksine, kadınların toplumsal hayattaki etkinliğiyle de dikkat çekiyor. Aile reisliğini üstlenen kadınlar, evlenmeden önce diledikleri kadar erkekle sevgili olabiliyor, dilediklerinde boşanabiliyor. Örtünme zorunluluğu ise tersine eşliyor: Tuareglerde erkekler örtünüyor! Yetişkin erkekler, yabancıların yanında mavi bir peçe takıyor.
Ortadoğu’nun bu özgün halkı, var olma mücadelesi veriyor. Hawad da bu mücadelenin neferlerinden biri; kendi deyimiyle “sözcük gerillası“. Belki yukarıdaki maddeleri görse, Tuaregleri “karikatürize” etmeye ve “müzelik nesneye” dönüştürmeye çabalamakla hiddetle suçlardı bizi; fakat çare yok, yer sorunu olan bir gazete sayfasında anlamanın ve anlatmanın tek yolu bir miktar karikatürizasyon oluyor. Bu nedenle burada yazanların merakı kamçılamasını, daha derinlikli bir araştırma/öğrenme sürecinin kapısını açmasını dileriz.
DİZİ/ARAŞTIRMA SERVİSİ
Tuareglerin sözcük gerillası HAWAD anlatıyor... 1. bölüm
Tuareg halkının en bilinen şairlerinden biri olan Hawad, kendini şöyle tanımlıyor: “Ben sadece boğulmuşluk durumumuzdan kaynaklı, öfkeli hece ve jestlerle, el koyulmuş evrenimizi farklı bir şekilde yeniden inşa etmek isteyen bir sözcük gerillasıyım.”
Tuareglerin 5 devletçe parçalanmış ülkeleriyle Kürtlere benzediğini söyleyen Hawad, birlik ruhunu yitirmeleri halinde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalabileceklerini belirtiyor ve ekliyor: “Devletlerin klasik taktiğidir: Ayrıştırmak, bölmek. 1990’dan bu yana her Tuareg başkaldırısında Fransa, Cezayir veya Kaddafi dönemindeki Libya istihbaratı, başkaldırının alanını daraltmak ve bastırmak için rakip örgütler icat etti. Bunu bazen dil üzerinden (Arapça konuşanlar), bazen ten rengi, bazen yaşam biçimi (göçebelere karşı yerleşikler) ve bugünlerdeyse moda olan bir İslam akımı (Selefilik) üzerinden yaptılar... Birlik fikrini kaybetmemize neden olabilecek her şeyden sakınmak zorundayız. Bütün topluluktan aynı anda bahsetmeyen ve bizi bu birliğe götürmeyen her şey, kaybetmeye mahkumdur ve bizim, bizden öncekilerin uzun zamandır sürdürdüğü direnişin aleyhinedir.”
Tuareg şair Hawad, halkının kültürünü ve bugünkü durumunu gazetemize anlattı.
Hawad ve Tuaregler kimdir, bununla başlayalım...
Ben Kuzey Afrika yerlileri olan Amajah -ya da Kuzeylilerin aksanıyla Amazigh- (Berberiler) halkının mensubuyum. Orta Sahara’da yaşayan Çöl Amazighleri’ndenim. Miras olarak, toprağına derinden bir bağı olan, uzak geçmişine ve “Amazighlerin Yurdu” olarak adlandırdığımız geniş medeniyet mekanına ait olduğunu unutmayan bir bilinçle Büyük Sahara’da yaşayan Tuareglerdenim.
Ben yenilenlerin ama dik duranların, direnişleri 1919 yılında önce Libya’daki Osmanlı, sonra Fransız ve İtalyan sömürgeciler tarafından kırılanların torunuyum. 1950 doğumlu biri olarak babalarımın sömürge karşıtı direnişlerinin mirasçısı olma dışında -ki dilimizde bu direnişe “kaburgalarının arasında taşıdığın yük” deniyor- kim olabilirim ki? Sömürge karşıtı savaştan sonra 900 çadırlık konfederasyonumuzdan sadece 60 çadır kaldı. Bu geçmişi, tarihi, bu kimliği taşımak ağır ama aynı zamanda benim için bir ihtiyaç ve heyecan verici. Amazigh halkının taşıdığı yükü hafifletmek için bütün araçları kullanan biriyim.
Düşünce ve aklın bütün silahlarını tükettikten sonra, en sonunda hayal dünyasını zorlayabilecek yegane araçları seçtim. Şiir ve fürigrafi olarak adlandırdığım grafik jestlerle oluşturduğum yeni bir tür grafiksel ifade biçimi. Soluğumuzun kesildiği bir zamanda, ağzımız bağlanmış olmamıza rağmen yine de gerekeni söylemek için susturulmuş, boğazlanmış, nefesi kesilmiş eski bir direnişin asgari araçlarını kullanmaya karar verdim. En hızlı ve en hafif araçları seçtim: Jestler ve kelimeler.
Özellikle bizi sergi malzemesine dönüştüren her şeyden kurtulmak gerekiyor. Seni kültür ve düşünce içerisinde nesneleşmeye götüren olgulardan uzak durmak, nesneye dönüşmemek için dikkatli olmak gerekiyor. Zaten her koşulda bir nefret nesnesi olarak görülüyoruz. Bu alanda gecikmemek ve müzeografik olgulara herhangi bir duygusal eğilimle yer vermemek gerekiyor. Aksine üzerimize inşa edilen klişelerden, hazır düşüncelerden kurtaracak her şeye tutkuyla bağlanmak gerekiyor. Bu anlamda, ben sadece boğulmuşluk durumumuzdan kaynaklı, öfkeli hece ve jestlerle, el koyulmuş evrenimizi farklı bir şekilde yeniden inşa etmek isteyen bir sözcük gerillasıyım.
Sizden halkınıza dair öğrenmek istiyoruz, zira oldukça ilgi çekici yönleri olan ve bunları medeniyete yitirme tehdidiyle karşı karşıya bir halkınız var. Başlangıç olarak: Tuaregler, tam olarak nerede yaşıyor?
Tuaregler, Orta Sahara’da yaşıyor. 1960’lı yıllarda sömürgecilikten miras kalan beş yeni devlete bölüşüldüler: Mali, Nijer, Yukarı Volta (şimdiki Burkina Faso), Libya ve Cezayir. Yurdumuzu ve dolaşım mekanımızı parçalayan bu yeni yapay sınırları geçmek suç oldu. Bütün karavan faaliyetleri yasaklandı. Tuaregler geçimlerini sağlayamaz hale geldi.
Nüfusunuz?
Kesin bir sayı söylemek zor. Kanımca beş devletin açıkladığı bütün resmi rakamlar yanlış. Bunun da birçok nedeni var.
Birincisi, Fransız sömürgesi döneminde kişi ve hayvan başına göre alınan ağır vergilerle alakalı. İnsanlar ayakta kalmak için nüfus sayımlarında ailenin bir kısmı gizliyordu. Örneğin ailem, nüfus sayımı sırasında beni saklamıştı.
Yeni devletlerin kurulmasından önce -yani 1960’lı yıllarda- Mali, 600 bini Tuareg olmak üzere yaklaşık 5 milyonluk bir nüfusa sahipti, bugün 15 milyon; yani 55 yılda yüzde 191’lik bir nüfus büyümesi var. Nijer’in o zamanlarda 700 bini Tuareg olmak üzere 3 buçuk milyonluk bir nüfusu vardı, bugün 17 milyon; yani yüzde 414’lük bir artış var. Fakat resmi kayıtlarda 1960’dan beri nüfusu değişmeyen tek bir halk var: Tuaregler. Bizim dışımızda herkesin nüfusu artmış.
Neden?
Tuaregler ya katledildiler -ki bu durumda gerçek bir soykırım söz konusu ve bu nüfus bilgileri yeterli kanıttır- ya da bu rakamlar yanlış. Sadece 1960 yılında yapılan nüfus sayımları sonrasında Mali ve Nijer’deki ortalama nüfus artışını en asgari oranla Tuareglere uygularsak, bugün iki ülkede 4 milyon Tuareg’in yaşaması gerekirdi. Kaldı ki, bu rakamı ikiyle çarpmak gerekir, zira Fransızlar nüfus sayımlarında sadece beyaz tenli olanları Tuareg olarak kayda geçiriyordu; diğerleri, başka toplumsal kategorilere kayıt ediliyordu. Oysa bize göre Amajagh, yani Tuareg olmanın ten rengiyle bir ilgisi yok. Amajagh olmak, belirli bir kültüre sahip olmaktır, toplum tarafından paylaşılan etiğe cevap veren davranışlara sahip olmaktır. Bir eğitimdir, görünümdür.
Kısacası, günümüzde Tuareglerin nüfusunu az göstermek devletlerin saplantısı haline gelmiş durumda. Böylece Tuareglerin küçük ve önemsiz bir azınlık olduğunu göstererek siyasal taleplerini ve toprak taleplerini reddediyorlar.
Tuaregler 5 ayrı ülkeye bölünmüş. Bu durum, ulusal birliğiniz açısından sorunlar yaratmıyor mu?
Bütün Tuareg bölgeleri, Kürtlerin durumunda olduğu gibi, birbirine bitişiktir. Tabii devlet sınırlarının yarattığı zorlu bir realite var. Bu engele rağmen, hayatta kalma zorunluluğu bizi birbirimizle temasta kalmaya itiyor hala. Aramızda bir fark yok. Dilimiz Amazigh dil ailesine ve Tifinagh alfabesine mensup. Tuaregler bu alfabeyi bugüne kadar korudu ve kullanıyor. Tifinagh, bizim için sadece bir alfabe değil, duygusal olarak toprağa, zihnimizdeki coğrafyaya atılmış bir demirdir; sahip olduğumuz en büyük kültürel araçlardan biridir. Bu alfabe, annelerimiz tarafından yeni nesillere aktarılıyor, bizi kendimizi tanımlayabildiğimiz en uzak geçmişimizle bağlıyor. Tifinagh bu nedenle, özgürlük ve direnişle bağdaştır. Bu sessiz harf bazlı alfabe, birçok dönem atlattı. Bugün benim gibi kişiler edebi eserlerini, düşüncelerini yazmak için onu kullanıyor. Amazigh halkının bir kısmı ise, Amazigh düşüncesine yabancı olanlar için daha kullanışlı olan Tifinagh’tan türetilmiş bir başka işaret yazısı kullanıyor.
Tuareglerde yaygın dini inanç nedir?
Tuareg kültürünü daha çok, ona dayatılmış hegemonik kültüre direnen bir halkın kültürü olarak değerlendirmek gerekiyor. Kültürümüz, kim olduğumuzu gösterecek şekilde varlığını sürdürmeye devam ediyor. Bugünkü dinimiz İslam. İslam, dışarıdan gelen bir din ama Tuaregler İslam’ı kendi kültürlerine uygun biçimde, sufi bir anlayışla yaşıyor.
Ülke ülke halkınızın durumunu öğrenmek istiyoruz. Mali’den başlayalım dilerseniz. Mali’de Tuareglerin durumu nedir? MNLA isimli bir hareket var, ona dair ne düşünüyorsunuz?
Mali’de durum, siyasal egemenliğin tavrı ve Tuareglerin devletten dışlanması açısından diğer devletlerden farklı değil. Azawad Ulusal Kurtuluş Hareketi (MNLA) var ama talepleri daha çok bölgesel kalıyor ve Tuareg halkının genel çıkarlarını savunmadığı görülüyor. Fransa bir ara bu bölgeye kendi çıkarları için ilgi duymaya başladı. MNLA’nın da Fransa’nın elinde rehin kaldığını ve Tuareg siyasi düşüncesine sahip olamdığını düşünüyoruz. Tuareglikle sadece çarpışma esnasında benzeyen yönleri var ama bir şey katmıyorlar. Diğer Tuareglerin davasından bahsetmiyorlar; hatta Tuareg kavramını kullanmaya reddediyorlar. Ulusal kavramlar yerine “Awazad”ı, yani küçük bir toprak parçasını dillendiriyorlar. Bir Kürt’ün Kürt olmaktan vazgeçip sadece ülkesinin bir bölümünü istemesi gibi... Bu bizim için tam bir facia, çünkü en önemli şeyden, yani birlikte kalma hedefinden uzaklaşıyoruz. Düşmanlarımız da zaten bizi karşıt birimler haline getirmek, birbirimizle çatıştırmak istiyor.
Birlik fikrini kaybetmemize neden olabilecek her şeyden sakınmak zorundayız. Bütün topluluktan aynı anda bahsetmeyen ve bizi bu birliğe götürmeyen her şey, kaybetmeye mahkumdur ve bizim, bizden öncekilerin uzun zamandır sürdürdüğü direnişin aleyhinedir. Geleceğimiz, hangi ülkede olursa olsunlar, Tuareglerin kendi içlerinde kuracağı ilişkidedir. Bu ilişkiyi her şeye rağmen tek vücut olarak korumamız gerekiyor. Tek gelecek bu. Diğer seçenekler bizi parçalanmaya ve kaybolmaya götürecektir.
Her şeyden önce devletlerin klasik taktiğidir: Ayrıştırmak, bölmek. 1990’dan bu yana her Tuareg başkaldırısında Fransa, Cezayir veya Kaddafi dönemindeki Libya istihbaratı, başkaldırının alanını daraltmak ve bastırmak için rakip örgütler icat etti. Bunu bazen dil üzerinden (Arapça konuşanlar), bazen ten rengi, bazen yaşam biçimi (göçebelere karşı yerleşikler) ve bugünlerdeyse moda olan bir İslam akımı (Selefilik) üzerinden yaptılar. Büyük kısmı Tuareglerden oluşan Selefi örgüt Ansar Din, böyle bir örgüttür. MNLA’nın ortaya çıkmasının hemen ardından Cezayir Devleti, birkaç Tuareg savaşçısını satın alarak İslam’la ilgisi olmayan bir İslami cephe kurdu. MNLA başarılı olursa hemen bunlar devreye giriyor ve boşa çıkarıyor, marjinalize ediyor, karalıyor ve hatta askeri olarak saldırıyor. Onları finanse eden her devlete paralı askerlik sunuyorlar. Kısacası devletler, bütün bu örgütlerin ipini elinde bulunduruyor, kontrol ediyor. Tek biri bile bu durumdan kurtulamıyor. Mali’deki Tuareglerin durumunda da bu gerçeklik çok etkili.
YARIN:
* Nijer, Cezayir ve Libya’daki Tuareglerin durumu
* Modern dünyada Tuareg kültürü
* Orta Sahra’nın geleceği
* Tuareglerin diğer Amazighlerle ilişkileri
AYDIN BARAN/MARSİLYA
