‘Şiir ‘dünya’sına yeşil ışık tutar’

Haberleri —

Abdullah Karabağ (Karabax) bir şiir işçisidir. Sabırla ve dikkatle şiir yazar. Karabağ’ın birçok kitabı ve şiir dosyası mevcuttur. Kürtçe şiirlerinin derinliğini ve inceliğini okuduğunuz zaman taktirle karşılayacaksınız. Şiirlerini de değişik veb sayfalarında bulabilirsiniz.
12 Eylül’den sonra tutuklanan ve bir süre cezaevinde kalan Karabağ, 1990’da yurt dışına çıktı. İlk şiirleri ve bitirilmemiş bir roman denemesi askeri cunta döneminde yakılan Karabağ’ın başta Güney Dergisi olmak üzere birçok şiiri çeşitli dergilerde yayımlandı. Birçok Kürtçe ve Türkçe şiir kitabına imza atan Karabağ, şiir ve çalışmalarına ilişkin sorularımızı yanıtladı.

Şiir nedir, size özgü şiir tanımız var mı?

Edebî türlerin içerisinde en eski olanı şiirdir. Birçok tanımı yapılmıştır, ama hiçbirisi tam anlamıyla şiir kavramının içini dolduramamıştır. Genel tanımlaması şöyle: Bir dildeki sözcüklerin anlam, ses ve ritim ölçülerinden yararlanarak bir duygu, düşünce, olayı derinlikli anlatma sanatıdır. Şiir denilince ölçü ve uyak akla gelir fakat her şiirde bunlar aranmaz.
Bana göre ise şiir; canlı ve cansız, somut ve soyut yaşamsal renklerin, yürek ve dil işçiliğinin özgün yoğunlaşmasıyla bellek atölyesinde işlenip sözlü ve yazılı dize kalıplarına dökülmesidir.

Şiir anlayışınızı ve şirinizi kısaca açıklayabilir misiniz?
Şiirim ülke eksenlidir yerel köklerden evrensele, evrenselden kaynağına gider gelir. Ülkenin kurtuluşuna ilişkin şiir ve sanat sorununda bağımsızlıkçıyım. Bana göre bu, kitlesel yürüyüşe kalkan bir ülkede, aydın olmanın vazgeçilmez temel noktasıdır. Elbette ülkenin özgürlüğü için mücadele eden politik yapıların teorik belirlemeleri, örgütsel yöntemleri farklı olacaktır. Bağımsızlıkçı, birleşik ülke aydının pratik duruşu, mücadele eden, ağır bedel ödeyenlere sorun çıkarmaz, çelişmenin yenileştirici yanını olumluyarak onlarla bütünleşir, bütünleşmek zorundadır. Kuşkusuz, yurtsever aydınlanmanın edebiyatımızdaki ana dili Kürtçe’dir. Eğer ülke kökenli birileri, bir başka azınlığa mensupsa onun ana dilidir.
Tarihsel akışı kendi lehine çeviren böylesi bir kadim coğrafyada, inkar ve imha statüsü hüküm sürdüğü sürece bir şairin iki dünyası olamaz, onun dünyası aşkıdır ve diğer aşkları büyük aşkına hizmet eder. İnceleyiniz, bu kadim coğrafyaya bağlılıklarını tartışmasız kanıtlayan öğelerin başında folklor, destan, türkü, şiiriler ve sonra yüce dağlarımız gelir. Ancak dünyasına sadık olan, şair yaşamını tadar, bedelini öder, ölümsüzleşir. Şair taraflıdır ve şiir, bağımsızlıkta dağ başları gibi bağımsızdır!
Kişisel kurtuluş, toplumsal değişim ve dönüşüm adına; bireyin, toplumun, küresel gelişmenin, uygar-ortak belleğin her gün grileştirildiği bir çağda şiirin, biteviye aslan yeleli salınması beklenemez. Ruhumuz hala egemen sistemlerin silahlarından arınamıyor, kimi açık taşır, kimi gizli. Bu nedenledir ki ana ekseni ‘bize yakışır bir ülke, ‘insana yakışır bir dünya’ olan şiirim, isim isim akışında: Bazılarına felsefe gibi ‘labirentli,’ matematik gibi ‘denklemli’ gelebilir. Ama kendi renginde yığınla farklı renge zemin sunar. Eğer önyargılı yaklaşılmazsa kendini sevdirmesinde inatçıdır, yeter ki okuyucu kafa yorup yeniden doğuş inceliğinin sabrını gösterebilsin. Okunurken düşündürür, dudak büktürür, yerindirir, kızdırır, hüzünlendirir, kahkahayla güldürür... İçsel yolculuğa, köksel oluşa, varoluşa, direnişe, sevgiye, doğaya, barışa davet eder. Yüreği doğru atanla yürek birliği içindedir. Benliği, kimliği, erki, inancı, zihniyeti, bilinci... Şiir çok yönlü sorgular ve varılması gereken ‘kendi dünya’sına yeşil ışık tutar.

Yazarken en çok neye dikkat edersiniz?

Hemen hemen her inançsal büyük varoluşun, halkın, ulusun tarihinde ağır veya hafif toplumsal felaketler vardır. Böyle süreçlerde onların birçok folklorik öğesi, türküsü, şarkısı, resmi, heykeli... kısacası, sanat ve edebiyatları yaralanır. Şiir kulvarında olduğumuza göre; sorumlu bir şair, olaylara ne duyarsız kalabilir ne de konuları işlerken şiirini, kin ve nefret duygularıyla zehirleyebilir. Bu konularda yazarken ‘bilinçli ben’imle, insanlığın toplumsal geçmişiyle, daha uygar geleceğiyle hesaplaşma; damlayan sözcüklerle, sıralanan dizelerle de çekişme halinde olurum.

Yazdıklarınıza cezaevi sürecinin bir katkısı oldu mu?
O dönemin özgül koşullarında sanat ve edebiyatla uğraşmak, bizim için lüks sayılır. Biri askerî, ikisi sivil, üç cezaevinde kaldım. Sadece Mersin E Tipi Ceza ve Tutukevi’nde sınırlı kitap okuma olanağına sahiptik. Kaldığım yerlerde yazılı her şeye el konuluyordu. Kaldı ki o dönemlerde edebiyat çalışmaları pek önemsenmezdi, daha çok örgütsel sorunlara ağırlık vermek zorundaydık. Başka türlü onurlu yaşanmıyordu.
Cezaevi sürecinin mutlaka etkisi olmuştur. Ondan sonraki yaşamın büyük bir kısmı da soruşturma, gözaltı, imzasız gözetimlerle geçmiştir. Fakat bende cezaevi edebiyatı yoktur!

Kürtçe şiirlerinizin çok güçlü olduğuna inanıyorum. Kürtçe şiir yazmaya devam edecek misiniz?
Yarım kalan Türkçe bir şiir dosyasını tamamlamak üzereyim. Bitirince tekrar Kürtçe’ye döneceğim. Kürtçe yazı dilini 1997’den itibaren öğrendim.

Kitap ve basılmamış dosyalarınızdan bahseder misiniz?
Türkçe, Kürtçe basılmış ve baskıya hazır dosyaların yanı sıra bir de bir kitap olacak kadar Fransızca yazılmış şiirler var. Ayrıca bir roman, geniş hacimli Kürtçe Dilbilgisi ve Araban yöresine ait Kürtçe sözcük derlemesi.
Bunları toplu olarak verelim: Şarkım Karanfilde Kalsın-şiir, Halkalı Seher-şiir, Lacivert Oyalar-şiir, Yıldız Dalı Yasaklı Gönül-şiir, Tartıya Kalan Düşler-şiir, Güldestan Gibi(5 dosya)-toplu şiirler, Bir Yürek Çeşnisidir Yaşamak-nehir şiir(baskıda, 2011), Karanfil Ek Göğsüme/Tîlîlî-roman/nesirsel şiir, İkonalar Yüzleşebilir-şiir, Sewta Berbangê-helbest, Berlin, îlon 2010, Tavên Stêrîn-helbest/çem, Berlin-mijdar 2010, Qursên Kurdî-ders/rêziman ders, Bêjeyên Berhevkirî-ziman, Boucles de Canicule-poésie.

Son olarak okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?
Edebiyat, özellikle şiir iki türlü yazılır: bir, yaşamıyla; iki, kalemiyle; yaşamı kalem, kalemi yaşam gibi yaşayanlara aşkolsun!

ABDULLAH KARABAÐ,
1955, Araban/Antep. Düziçi Öğretmen Okulu ve Lisesi, 1968-1975. Öğretmenlik, 1975-1979. 12 Eylül Dönemi’nde gözaltına alındı, tutuklandı. Serbest bırakıldıktan sonra da defalarca soruşturmalara maruz kaldı, göz altında tutuldu. 1990’da yurt dışına çıktı ve halen İsviçre’de yaşıyor.

Şiirlerinde açık isminden başka; “A. Karabağ, A. Karabağ, A. Karabax” imzalarını da kullandı.


MEHMET SÖÐÜT


paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.