‘Tapınağımızı politik malzeme yapmayın’

Haberleri —

İsveç’in başkenti Stockholm’de 9 Şubat günü dünyanın ilk Kürt Zerdüşt Tapınağı’nın açılışı yapıldı. Ancak bu açılış Gülen Cemaati ve AKP’ye yandaşlığı ile bilenen gazetelerde çok farklı şekilde çarpıtılmıştı.
„PKK Stockholm’de Zerdüşt tapınağı açtı“ şeklinde verilen haberler konusunda konuşan tapınağın dini lideri Andaz Hawazy, „Böylesi haberlerin yapılması ve bu olayın politik bir malzeme olarak kullanılması basın etiğiyle bağdaşmaz. Bu, Zerdüştlük hakkında basın ve aydınların konu hakkında bilgisizliğini gösteriyor“ dedi.
1300 yıl sonra açılan ilk Kürt Zerdüşt Tapınağı’nın dini lideri Hawazy, Zerdüştlük ve tapınakla ilgili gazetemize konuştu. Neden böyle bir tapınak açma gereği duydunuz sorusuna Hawazy, „Zerdüştülerin sayısı 1500’ü geçti. Toplanıp dini vecibelerimizi yerine getireceğimiz bir yerin bulunması için Zerdüştilerden gelen talep üzerine Stockholm’de bir Parastge (tapınak) açmayı kararlaştırdık“ şeklinde cevapladı.

Zerdüştlük bir felsefedir
Zerdüştlüğün bir felsefe olduğunu söyleyen dini lider Andaz Hawazy, diğer dinlerle farklılıklarını şu şekilde anlattı: „İki tür din var. Yahudilik, Hıristiyanlık ve Müslümanlık peygamberleri olan dinlerdir. Bir de felsefi dünya görüşleri olan Budizm, Zerdüşlük, Taoizm, Konfüçyanizm gibi dinler var. Zerdüşlüğün temelini her zaman düşünceyi geliştirmek oluşturur. Düşünceleri, kötüye değil, iyiye ve güzele doğru geliştirmeyi amaçlar. Düşünceleri olumlu bir yönde geliştirmeyi önerir. Daha sonra bu düşünceler güzel ve iyi konuşmalara ve davranışlara dönüştürülür. Böylelikle insanlar güzel ve iyi şeyler üretmiş olurlar. Biz yaradanın, evreni bir yasaya göre biçimlendirdiğine inanırız. Bu yasanın adı Aşa yasadır ve bu yasa gezegenimizin ve dünyanın her tarafında geçerlidir. Bu yasa iki büyük güçten, eksi ve artıdan oluşur. Bu güç tüm maddelerde ve hatta maddelerin dışında vardır. Bunların etkilenmesi sayesinde yeni bir şey üretilir. İnsan düşüncesi söz konusu olduğunda da bu yasa geçerlidir. Eksi ve artıların birbirini etkilemesi sonucu bir düşünce oluşur. Bu iyi veya kötü bir düşünce olabilir. Ortaya iyi veya kötü bir insan çıkar. Aynı yasa güneş, ayı ve tüm gezegeni etkiler. Her Zerdüşt bu yasaya inanmalıdır.“

‘Bu dünyayı da cennete çevirmeliyiz’
Dinin gerçek adının Zerdüştlük değil Mazdaizm olduğunu da sözlerine ekleyen Hawazy, Zerdüşt’ün bu dini şekillendiren bir filozof olduğunu vurguladı.
Mazdaizm’in de Zerdüştlü’ten çok daha önce ortaya çıktığını belirten Hawazy, „Filozofumuz Zerdüşt bu dini İsa’dan 1500 yıl önce reforme etti. Zerdüşt tanrıdan değil tek bir yaratıcıdan söz etti. Bu yaratıcı en uygun düşünce şeklinde bir formasyona sahip. Mazda veya yaratıcının gücü yok ama entellektüel birikimi, zekası ve aklı var. İşte biz O’nun en zeki ve yetenekli olduğuna inanıyoruz. Kendimizi de ondan aşağı değil, eşit olarak görüyoruz.“
Hawazy, tam da bu noktada insanların rolü konusunda çok önemli vurgulamalarda bulunuyor. İnsanların cennetten söz ettiğini ancak, rollerinin bu dünyayı cennete çevirmek olduğunu ifade ediyor. 
Hawazy’nin şu sözleri insanın gücü ve misyonunu çok çarpıcı bir şekilde yansıtıyor: „Bizim bu dünyadaki rolümüz dünyayı kademeli olarak cennete dönüştürmektir. Bu şekilde bir cennette yaşayacağız ve öldüğümüzde de cennete gideceğiz.“
Dini lider Andaz Hawazy, ölümden sonra bir cennetin olduğuna inandığını da sözlerine ekliyor.

Dünyada cennet
Peki dünya da cennet nasıl oluşacak? Bu insanlığın çok eskiden beri üzerine kafa yorduğu bir soru... Sorunun cevabını Andaz Hawazy’den dinleyelim: „Cennet nedir? Herkesin barış içinde yaşaması, hiç kimseninin bir başkasına muhtaç olmaması, hiç kimsenin aç kalmaması demektir. Bugün çatışmalar, savaşlar, yoksulluk ve adaletsizlik içinde yaşıyoruz. Ancak günümüzü bundan bin yıl önce ile kıyaslarsak insanlığın gelişiminin iyiye doğru gittiğini görürüz. Bu gelişimin sürdürülmesi gerekir. Tüm çatışma ve savaşların, kötülüklerin yok olması için çalışmalıyız. Böylelikle cennete ulaşmak için görevimizi yerine getirmiş oluruz.“

Din değiştirmeye zorlandılar
Zerdüştlüğün İsa’dan 1500 yıl önce Doğu Kürdistan’da ortaya çıktığını söyleyen dini lider Hawazy, İsa’dan 100 yıl önce de Sasanilerin devlet dini olduğunu hatırlatıyor. İslamın yayılması ile birlikte ise Zerdüştlüğün bir anda yok olmadığına işaret eden Hawazy şunları aktardı: „İslamın gelmesi ile birlikte Zerdüştlük yok olmadı. Abbasilere, Harun Reşit dönemine kadar varlığını sürdürdü. Daha sonra Zerdüştler üzerindeki baskılar arttı. Din değiştirmeye zorlandılar. Zerdüştlükten vazgeçmeyenler bölgeyi terkederek Hindistan’a göç etti. Zerdüştlük resmen yasaklanmasına karşın felsefesi halk arasında yaşam ve düşünce alanında varlığını sürdürdü. Halk yaşam biçimini ve geleneklerini değiştirmedi. Bugün Kürtler Zerdüştlükle ilgili bazı şeyleri duyduklarında bu onlara yabancı gelmiyor. Çoğunluğu nenelerinden ve dedelerinden bir şeyler duymuşlar. Şimdi Zerdüştlük Kürdistan’da bir din olarak yok ama geleneklerde varlığını hala sürdürüyor. İslamiyetten önce Kürtler, İranlılar, Azeriler ve Ermeniler Zerdüşt’tü.“

İnsan ve ateş
Hawazy’nin dini rütüelleri anlatırken söyledikleri oldukça ilginç... Çünkü resmi bakış açısı Zerdüştlüğü her zaman ‘ateşe tapanlar’ şeklinde küçümsemişti. Küçümsemekle de kalmamış, düşüncelerinden dolayı onların yok edilmesi gerektiği tarih boyunca egemenler tarafından sürekli topluma empoze edilmişti.
Andaz Hawazy, insan-ateş diyalektiği ve Zerdüştlüğün diğer dinleri etkilemesini şu şekilde anlatıyor: „Biz ateşe tapmıyoruz. Bu tür şeyler Zerdüştlüğü gözden düşürmek için politik ve sosyal amaçlı gündeme getiriliyor. Ateş tüm dinlerde kutsaldır. Bir sembol gibidir. Bu Hıristiyanlık, Müslümanlık ve Yahudilikte vardır. Yahudiliği ele alırsak Musa dağa çıktığında tanrıyı görmek isteyince yanan çalıları görür. Hıristiyanlar kiliseye gittiklerinde mum yakar. Budistler de aynı şeyi yapıyor. İnsanlar bunu bin yıllardır yapıyor. Ateş tapılacak bir şey değil, aydınlığın ve iyiliğin sembolüdür. Biz doğada bulunan her şeye saygılıyız. Ateşi, tıpkı güneş, hava, su gibi doğanın ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz. Biz insanların güneşe babaları, gökyüzüne anneleri, suya kızkardeşleri ve ağaca kardeşleri gibi saygı göstermeleri gerektiğini söyleriz. Bu insanlar ve doğa arasındaki aşkın dışa vurumudur.“
Zerdüşt düşücesinin, Yahudi, İslam ve Hıristiyanlık dinini önemli oranda etkilediğini dile getiren Andaz Hawazy, Zerdüştilerin gelenekleri konusunda ise şunları dile getiriyor: „Günde 5 kez dua ediyoruz. Tıpkı Müslümanların yaptıkları gibi duadan önce ellerimizi, kollarımızı, ayaklarımızı ve yüzümüzü yıkıyoruz. Tek fark, dua ederken bizim secdeye durmamamız ve eğilmememiz. Bu İslamdan çok önce yapılıyordu. Salmani Farisi önce Zerdüşttü daha sonra Müslüman oldu. Hz. Muhammed’e çok yakın biriydi. Onun aracılığıyla İslam, Zerdüştlükten çok şey aldı. Dua ederken kıblemiz ışıktır. Işık yoksa parlayan bir şeye dönüp dua ederiz. Bu parlayan ve yanan her şey, ateş, güneş, ışık ve geceleri ay olabilir. Hiçbir ışık yoksa bir mum yakmak yeterlidir. Ama bir Zerdüşt  bunları yapmak zorunlu değil, isteğe bağlıdır. Bunları yapmadığınız takdirde hiç kimse size ‘cehenneme gidersiniz’ demez. İki büyük bayramımız var. Biri mart ayında kutladığımız Newroz, ikincisi ise aralık ayında kutladığımız Mihrican. Zerdüştlüğün doğa ile sıkı bir bağlantısı var. Newroz kutlamaları günlerin uzamaya başladığı 21 Mart’ta başlar ve 13 gün sürer. Newroz’u açık alanlarda ateşler yakarak kutlarız. 13 gün sonra aynı şeyleri yaparız. 25 Aralık’ta ise Mihrican’ı evlerde birlikte yemek yiyerek kutlarız. Yemek sırasında masaya bir ayna yerleştiririz. Bu geçtiğimiz yılı yansıtması için yapılır ve 7 çeşit yemek hazırlanır. Bu yemek çeşitleri 7 gezegeni sembolize eder. Gecenin aydınlık olması için mum da yakarız.“

Din politikaya alet edilmemeli
Zerdüşt geleneğini sürdümek isteyenlerin 1300 yıl aradan sonra ilk kez Stockholm’de bir tapınak açtıklarını daha önce de dile getirmiştik. Cemaat ve AKP yanlısı gazetelerin konuyu saptırmasına da Zürdüştilerin dini lideri oldukça tepkili...
Andaz Hawazy tepkisini şu şekilde dile getirdi: „Önce din ile devleti birbirinden tamamıyle ayrı gördüğümüzü söyleyeyim. Devlet hiçbir biçimde dine karışmamalı ve din politikaya alet edilmemeli. Bunu birbirine karıştırırsanız insanların rahatça ve özgürce yaşamalarını engellemiş olursunuz. Din politikanın tamamıyle dışında tutulmalı ve politize edilmemeli. Bu yapıldığında din inanç olmaktan çıkıp ideolojiye ve politikaya dönüşür ki bu oldukça tehlikeli sonuçlara yol açabilir. Türk basınında Zerdüştlüğün bir politik partiyle ilişkilendirilmesi bizi hayrete düşürdü. Biz böyle bir şey yapılabileceğini hiç düşünmemiştik. PKK Stockholm’de Zerdüşt tapınağı açtı“ şeklinde haberler yapılması ve bu olayın politik bir partiye karşı kullanılması basın etiğiyle bağdaşmaz. Bunlar Zerdüştlüğün ortaya çıktığı ve uzun süre varlığını sürdürdüğü Anadolu topraklarındaki basın ve aydınların konu hakkında bilgisizliğini gösteriyor. Bunu politik amaçları için yaptılar. Bir taşla iki kuş vurmayı amaçladılar. Bir yandan PKK’nın prestijini düşürmeyi, halk üzerindeki etkisini azaltmayı, diğer yandan da bizi siyasi göstererek halkın gözünde düşürmeyi ve engellemeyi hedeflediler. Açıklama ile protesto ettik, kendilerine başvurarak haberlerini tekzip etmelerini istedik. Ancak bunu hala yapmadılar.“


MURAT KUSEYRİ/STOCKHOLM

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.