‘Ülkeye dönüşün rehberi oldular’

Haberleri —

PKK’nin ilk gerilla kadrolarından Şahin Kılavuz, Cahit Dayan, Fuat Ertürk, Musa İlk, Hasan Özçelik, M.Beşir Aksoy, Veysi Hantaş, Veysi Şimşek’in Hêzil Çayı’nda geçerken yaşamlarını yitirmesinin üzerinde 29 yıl geçti. 1982 Kasım’ında Lübnan-Filistin sahasından Kuzey Kürdistan’a geçmeye çalışırken yaşamını yitiren gerilla grubunun anıları belleklerde tazeliğini koruyor.
Kürt Özgürlük Mücadelesi saflarında ‘Hêzil Çayı Şehitleri’ olarak anılan gerilların yaşamlarını yitirmeleri üzerine konuşan KCK Başkanlık Konseyi Üyesi Duran Kalkan, “Gerilla temelinde 12 Eylül faşizmine karşı savaşmak üzere ülkeye dönüşün bedeli oldular” dedi. Konuya ilişkin sorularımızı yanıtlayan Kalkan,

‘Hêzil Çayı Şehitleri’, Kürt Özgürlük Mücadelesi tarihinde ne anlam ifade ediyor ve bu olayın ortaya çıkartmış olduğu gelişmeler nelerdir?
II. PKK Kongresi ardından, gerilla düzeninde PKK’nin ülkeye geri dönüşü sürecinde yaşadığı en ciddi olay Hêzil Çayı’nda 8 yoldaşın sele kapılarak şehit düşmesi olayıydı. Bu olay bütün parti yapısını derinden etkiledi. Zaten ülkeye geri dönüş zindan direnişinin yakıcı etkisi altında gerçekleşiyordu. Özellikle 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu’nun kahramanlıklar gösterilerek başarıyla taçlanmasının verdiği etki, PKK önderlerinin; Mazlumların, Kemallerin, Hayrilerin zindanda ölüm oruçlarında direnerek şehit düşmelerinin parti kadroları üzerinde yarattığı büyük etkiyle ülkeye geri dönüş olurken, buna bir de böyle sekiz kişilik bir grubun, ki bütün arkadaşlarımızın çok yakından tanıdığı bir grubun, Hêzil Çayı’nda şehit düşmesinin eklenmesi tabi, ülkeye geri dönüş üzerinde bütün kadroların psikolojileri, inançları, iradeleri, kararlılıkları üzerinde büyük etki bıraktı. Ülkeye geri dönüş adımlarının daha sağlam atılmasını da yarattı. Ülkeye geri dönüşü daha da sağlamlaştırdı. Amaçlarını daha güçlendirdi. Ülkeye geri dönmenin gerekçelerini daha kuvvetlendirdi. 15 Ağustos Atılımı’nın gelişimi üzerinde bunların tamamen etkisi vardır. 15 Ağustos Atılımı ve kahramanlık çizgisinde gelişen gerilla direnişinin bu şahadetlerin anısına gerçekleştiği tartışma götürmezdir. Bir kere bunu net olarak ifade edebiliriz.
PKK, şehitler zincirinin halkaları halinde gelişen bir hareket olmuştur. Her direniş bu büyük zincirin bir halkasını ifade etmiştir ve yeni halkaları eklemlemeye teşvik etmiştir, yönlendirmiştir. Bu konuda 12 Eylül darbesi öncesi şahadetler kadar, 12 Eylül Askeri darbesi’ne karşı direnişler içerisinde yaşanan şahadetler de, yine zindan direnişi de bu zincirin oluşmasını sağlamıştır. Bu temelde özgürlük ve demokrasi mücadelesini geliştirmek için ülkeye dönüş kararı temelindeki yürüyüş gerçekleşmiştir. İşte bu yürüyüşte de Hêzil şehitlerimiz, partinin ve tüm yoldaşların ülkeye dönüş inanç, irade ve azimlerini daha çok kuvvetlendirmiş, pekiştirmiştir. Daha o zamandan bu dönüşün ne anlama geldiğini çeşitli toplantılarda, tartışmalarda, yazılarda, makalelerde Önder APO da, birçok yoldaş da değerlendirmiştir. Biz de değerlendirmeler yaptık.

Sizin değerlendirmenizde neler önplana çıktı?
Bu şahadeti Fidel Castro önderliğindeki Moncado çıkartmasına benzettim. Denizden Küba’ya Fidel Castro ve arkadaşlarının da bir çıkış yapma durumları vardır. Seksen kişilik gruptan 10-15 kişilik bir güç ancak ülkeye çıkış yapabiliyor. Diğerleri hep çıkış anında şehit düşüyorlar ve o şahadetler zafer kazanan devrimin itme gücü, ivme gücü oluyorlar. Sürekli mücadeleyi körükleyen, besleyen kalbi haline geliyorlar. Biz de Hêzil direnişini, ülkeye büyük bir coşku, heyecan ve umutla savaşmak üzere dönerken şehit düşen yoldaşlarımızın anısını böyle değerlendirdik, böyle tanımladık. Yurtdışından Kürdistan’a giriş yaparken karşılaştığımız zorlukların ve engellerin bedeli olarak değerlendirdik.
Tıpkı Kübalı devrimcilerin yaşadığı kayıplara benzer kayıplar olarak gördük, algıladık ve böylece Hêzil şehitlerini 15 Ağustos atılımının sürekli enerji, bilinç, direniş ruhu pompalayan kalbi olarak değerlendirdik, tanımladık. Nasıl ki o büyük direnme üzerinde Küba devrimi gerçekleşmiş, Fidel Castro ve arkadaşları başarılı olmuşsa, 15 Ağustos atılımının gelişmesi ve Kürdistan’da gerillanın başarısı da zindan direnişiyle birlikte Hêzil şehitlerimizin anısına gerçekleşmiştir. Bu direniş, şahadetler kesinlikle böyle büyük bir anlam ifade ettiler. Gerilla temelinde 12 Eylül faşizmine karşı savaşmak üzere ülkeye dönüşün bedeli oldular. Gerillacılığın ciddi bir iş olduğunu, gerilla yürüyüşünün, yolunun zorluklarla ve engellerle dolu olduğunu, ancak onlara karşı mücadele edilerek gerilla yürüyüşünün başarılacağını bize öğrettiler. Hem mücadelenin zorlukları içerisinde Kürdistan gerillasını pişirdiler, hem de gerilla yürüyüşünü dönülmez kıldılar. Zafere daha çok bağladılar. İddia ve iradeyi daha çok geliştirdiler, güçlendirdiler.

Anılarına türküler yakıldı, şiirler yazıldı


Nitekim daha sonraki süreç gösterdi ki, partimizin bu değerlendirmeleri doğrudur. Parti sözünün eri olmuştur. Şehitlere verdiği sözün gereğini yapmıştır. Şehitlerin kanını yerde bırakmamıştır. Şehitlerin anılarını yükselen özgürlük hareketinde hep canlı tutmuş ve yaşatmıştır. Nasıl ki Kübalı devrimciler şehitler anısına zafer kazanan devrimi gerçekleştirdilerse, Kürdistanlı devrimciler de PKK Önderliği ve kadroları da zindan direniş şehitlerimizin ve Hêzil şehitlerimizin anısına 15 Ağustos Atılımı’nı yapmayı, gerillayı kahramanlık çizgisinde geliştirmeyi ve gerilla direnişine bağlı olarak Kürt halkının ulusal diriliş devrimini gerçekleştirmeyi başarmışlardır. Unutmayalım ki 15 Ağustos atılımı, gerilla direnişi ve onun yarattığı 1990’lardaki Ulusal Diriliş Devrimi tamamen bu büyük kahramanlıkların sağlam özgürlük yürüyüşlerinin, direniş kahramanlarının anısına gerçekleşmiştir.
Onların kararlılığı hareket ve halk olarak bizi bu büyük başarılara götürmüştür. Nitekim şimdi de Kürt halkının, kadınlarının, gençlerinin, çocuklarının özgürlük ve demokrasi mücadelesinde bu büyük şahadetler, kahramanlık abideleri yaşıyorlar. Bugün de hepimizi mücadeleye sevkeden, mücadele enerjisi, gücü veren temel değer, güç kaynağımız oluyorlar. Hem halkı daha derinden özgürlük mücadelesine sevkediyorlar, hem de gelişen özgür halk yürüyüşünde capcanlı olarak yaşıyorlar. Kürt halkı, gençleri, kadınları bu kahraman şehitlerimizin anısıyla kendilerini var ediyorlar, yaşatıyorlar. Nitekim 15 Ağustos Atılımı süreci içerisinde şahadetler gelişene kadar bütün türküler bu şehitlerimizin anısına oldu.
Grup sorumlumuz Şahin Yoldaş adına türküler yakıldı, şiirler yazıldı. Yeni doğan çocukların adları Şahin oldu, Cahit oldu, Beşir oldu, Fuat oldu. Harekete yeni katılan yoldaşlarımız adlarını Şahin yaparak mücadeleye katıldılar ve bütün bunlarla bu büyük direniş sürekli kılındı, yeni mücadele ortamlarına taşındı, süren özgürlük direnişinde sürekli yaşar kılındı. Şimdi de bu türküler halen yaşıyor. Şehit Ozan Mizgîn Yoldaş’ın Hêzil Çayı türküsünü hiçbir zaman unutmamalıyız. Bu değerli türkü bu büyük şehitlerimizin anısına yapılmıştır. Yine birçok sanat, edebiyat ürünü söz konusudur. Hem bu büyük değerler özgürlük mücadelesinin gelişiminin temel harcı, direği olmuşlardır, hem de gelişen mücadele içerisinde canlı yaşayan, onlara sürekli yol gösteren, çekim gücü olan, ivmelendiren bir kuvvet olarak rol oynamışlardır. Bu hep böyle olacak ve özgür Kürdistan’da Kürt halkının özgür ve demokratik yaşamında sürekli bu büyük kahramanlar canlı olarak yaşayacaklardır.

‘Hepsiyle birlikte yaşadık, birlikte çalıştık’

Kürt Özgürlük Mücadelesi tarihinde bu denli anlamlı bir yere sahip olan bu arkadaşları bize anlatır mısınız?

Elbettte. Bu yoldaşların hepsini yakından tanıyorum. Bir kısmını yurtdışına çıkış öncesinde de tanıyordum. Örneğin Şahin arkadaş gibi, Beşir arkadaş gibi, Cahit arkadaş gibi. Diğer birçok arkadaş da benzer durumdadır. Yine 1980-81-82 yıllarında Lübnan-Filistin sahasında yürüttüğümüz eğitim ve hazırlık çalışmaları içerisinde bu yoldaşların hepsini daha yakından tanır olduk. Hepsiyle birlikte yaşadık, birlikte çalıştık. Parti camiamızın oluşumunda bu yoldaşların hepsinin birer parçası vardır. Fakat tabii ki 29 yıl gibi uzun bir süre geçti. Çok büyük bir mücadele süreciydi bu. Binlerce çarpışma yaşandı, onbinlerce şehit verdik, onbinlerce insanımız zindanlara girdi, tutuklandı, işkencelerden geçti. Türkiye zindanlarında olduğu gibi bu, İran, Irak, Suriye, Avrupa, Asya zindanlarında da oldu. Kürt halkı dört bir yana dağıldığı gibi, bulunduğu her yerde özgürlük ve demokrasi için gerçekten de büyük bir mücadele yürüttü. Bu gerçeği hepimiz iyi bilmeliyiz.
Şahin Kılavuz  Ankara-Tuzluçayır’dan katılan bir arkadaşımızdı. Gençti, hareketimizin genç kuşağı içerisindeydi. Uzun boyluydu. Askeri dehası iyiydi. Siverek direnişinde en uzun süre bulunan, Siverek’ten zorla çıkarttığımız bir arkadaştı. ‘Ya burada ölürüm ya zafer kazanırım’ iddiasıyla Siverek direnişine katılmış, askeri tecrübesini orada edinmiş, yurtdışında da halk savaşı üzerine incelemeler yaparak teorik-pratik bakımdan kendini geliştirmiş bir arkadaşımızdı. İyi semah dönerdi. 1981 Temmuz’unda gerçekleşen PKK 1. Konferansı ardından yapılan moralde arkadaşlarımızın konferansı kutlamasına etkin, aktif katılmıştı. Oldukça kararlı, insan canlısı, duygulu bir arkadaşımızdı.
Cahit Dayan Dersîm’in Nazimiye ilçesindendi. Öğretmendi ve o alandan katılmıştı. Boyu ortanın altında, çok olgun, gerçektende nazik, kimseyi incitmeyen, kırmayan bir arkadaşımızdı. İnsanları tanıma, insan psikolojisini bilme durumu çok iyiydi. Müthiş bir zekası vardı. Önderlik çizgisini anlama, özgürlük mücadelesini geliştirme konusunda hem derinliği, hem de yüksek bir kararlılığı sözkonusuydu.
Musa İlk Dersîm’in Hozat ilçesindendi ve o alandan katılmıştı. Dersîm özelliklerini taşıyan, canlı, uzun boylu, biraz sert yapılı bir arkadaşımızdı. Mücadeleci bir kişilikti. Yanlış hatırlamıyorsam bir süre cezaevinde kalıp çıkmıştı.
Dersîm Nazimiyeli Hasan Özçelik, yine Liceli Veysi Hantaş ve Elazığ’ın Birvan köyünden Veysi Şimşek  arkadaşlarımız tertemiz insanlardı. Bu insanlarda öyle herhangi bir kötülük, bireycilik, kurnazlık yoktu. Kendilerinden çok çevrelerini düşünen, yoldaşları için yaşayan, hep emek, çaba harcayan ve halk için bir şeyler yaratma peşinde koşan, kendilerini halklaştırmış insanlardı. 
Mehmet Beşir Aksoy  Midyatlı’ydı. O yörenin saf, temiz, asla hilesi olmayan, ağır başlı, olgun kişiliğini tüm özellikleriyle temsil ediyordu. Beşir Arkadaş, 12 Eylül Darbesi sırasında kadroların yurtdışına çıkışlarını kendisi gibi Midyatlı olan Cemal arkadaşımızla birlikte örgütleyendi. O zor koşullarda, daha dağda kalmanın kuralları bilinmezken, dağlık alanlarda yaşama gücü göstererek bu arkadaşlar onlarca, hatta yüzlerce militanı o zor koşullarda yurtdışına çıkarmayı, Lübnan-Filistin alanına geçmek üzere sınırdan geçirmeyi başardılar. Bu düzeyde direngen bir arkadaştı Beşir arkadaş. Dayanıklıydı, direngendi, sağlamdı, çok çalışkandı, becerikliydi. O’nda öyle başka tutumlar, arayışlar yoktu. Nerede iş var, ne tür iş olursa olsun hiç çekinmeden, herhangi bir hesap kitap yapmadan üzerine gider, çalışır ve başarırdı da. Beşir arkadaşta yok yoktu, olmaz yoktu, yapılamaz yoktu. Bu denli güçlü, kendine güvenen, iddialı, iradeli, temiz, çalışkan bir kişilikti ve bu mücadeleye büyük emeği geçti. Sadece şahadetiyle değil, aslında yıllarca harcadığı emek, yürüttüğü çalışmalarla da Özgürlük Hareketimizin gelişmesine büyük katkılar sundu.
Fuat Ertürk Elazığlı’ydı. Henüz  yirmi yaşına ulaşmamıştı. Grubun en genciydi. Gerçekten de canlı, coşkulu, fedakar, Elazığ gençliğinin ataklığını, girişkenliğini taşıyan bir arkadaşımızdı. Coşkuluydu. Yaşı küçük olmasına rağmen her zaman arkadaşlarla birlik olmayı, arkadaşlık yapmayı, onlar kadar anlamayı ve mücadele etmeyi bildi. Küçük yaşıyla büyük kişilik olmayı becerdi.
Ben bir kere daha bu sekiz yoldaşı şahadetlerinin 29.yıldönümünde saygı ve minnetle anıyorum. Bu yoldaşlarımızın anısı PKK olarak yaşıyor, KCK olarak yaşıyor, HPG olarak yaşıyor, özgürlük ve demokrasi için direnen Kürt halkı olarak yaşıyor. Anıları taptazedir. Her gün bize yol gösteriyor, güç kaynağı oluyor. Onlardan aldığımız güçle yaşıyoruz. Özgürlük ve demokrasi mücadelesini her gün daha çok geliştiriyoruz. Anılarına bağlılığımızı; özlemlerini, amaçlarını her gün yeni gelişmelerle hayata geçirerek gösteriyoruz. Bunu sonuna kadar da yapacağız. Özgür ve demokratik Kürdistan bu yoldaşların anısına dikilecek en büyük anıt olacak. Şimdiden sağlam bir yapı olarak bu anıt yükseliyor, yakın gelecekte de yıkılmaz bir anıt haline gelecektir.
Bu temelde, Hêzil şehitlerimizin şahsında bütün kahraman Özgürlük Mücadelesi şehitlerimize amaçlarını yerine getirmek için özgürlük mücadelesini her koşulda geliştirme ve başarıya götürme sözümüzü bir kere daha yineliyor, PKK şehitleri, Kürt halkının özgürlük mücadelesi şehitleri ölümsüzdür diyoruz.

EVÎN AKSOY

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.