84-85 İngiltere madenciler grevi ve Soma

İngiltere Gündemi
Son resmi rakamlara göre en az 301 işçinin hayatını kaybettiği Soma’daki maden kazasından bu yana ülkede sular durulmuyor. Kazada ölenlerin yakınları ve halk, aklı selim bir devlet yaklaşımı bekleye dursun Erdoğan ve hükümeti canla başla zenginlerin haklarını savunmakla ve pişkinlik yapmakla meşguller. Aslında birazda kral çıplak diye bağırmanın zamanı gibi görünüyor; zira Erdoğan’ın ilçeyi ziyareti sırasında yaşananlar, devlet gücünün biraz fazla abartıldığının ispatı niteliğindeydi.
İngiltere medyası bu defa Soma faciası ve sonrasında ülke çapında gelişen protestolara geniş bir şekilde yer verdi. Türkiye’deki ana akım medyanın hükümet yalakalığından dolayı neredeyse olayı gizlemek isteyen tavırlarına tam zıt olarak İngiltere medyası konuyla yakından ilgilendi. Başbakanın konuyla ilgili duyarsız yaklaşımını, protestoculara karşı acımasız polis şiddetini, başbakan ve danışmanlarının vatandaş dövmelerinin nasıl standart bir vaka haline geldiği birçok değişik medya organlarında haber yapıldı. Guardian, The Times ve Independent gibi önde gelen gazetelerde oldukça detaylı haberler yapılırken BBC ve Channel4 gibi televizyon kanallarında hükümetin ve kolluk kuvvetlerinin olayları şiddet kullanarak bastırma girişimlerine verildi.
Öte yandan Erdoğan, patlamada bu kadar yüksek sayıda can kaybı yaşanmasının normal olduğunu ispat etmeye çalışırken Amerika ve İngiltere’deki maden kazalarından da örnekler verdi. Fakat verdiği örnekler hiç de yeni olaylar değildiler. İngiltere’de büyük çaplı bir maden felaketi en son 1913’de yaşandı. O tarihten bu yana Soma’yla karşılaştırılabilecek büyüklükte bir toplu kaza ya da katliam yaşanmadı.
İngiltere’de maden sektöründe yaşanan en göze çarpan olaylar 1984-85 yıllarında yaşanan madenci grevleriydi. Ülkenin en uzun süren eylemlerinden biri olan ve o dönem gündemin tek maddesi olarak halkın belleğinde geniş bir yer kaplayan grevlerde madenciler özelleştirmeye ve işlerinin devamlılığına dair tepkilerini efsanevi bir direnişle ortaya koymuşlardı. Tüm dünyanın işçileri İngiltere’deki mücadeleyi izledi. Yenilgilerine rağmen İngiltereli madencilerin militanlığı ve kavgası halen işçi sınıfı mücadelesi için büyük bir ilham kaynağıdır. 1984-85 İngiltere Madenciler grevi, İngiltere’de 2. Dünya Savaşı sonrası dönemin en keskin sınıf çatışmasıydı. Dönemin ilerici ve sosyalist madenci sendikası NUM, dönemin Muhafazakar Partili başbakanı Margaret Thatcher’ı o kadar ürkütmüştü ki sonunda başka bir çare bulamayıp tüm maden sektörünü kapatma yoluna gitmişlerdi.
Peki neydi Thatcher’ın madencilerden bu kadar korkmasının sebebi? Aslında bunun arkasında biraz da ideolojik sebepler yatıyor. Madenciler, yaptıkları işin zor ve tehlikeli olmasından dolayı iş güvenliği ve insanca yaşam gibi konularda en fazla mücadele veren iş gruplarından biridir. Birazda bunların etkisiyle sosyalist mücadelede en ön saflardan birini tutuyorlar. Ulusal Madenciler Sendikası (NUS) ise bu mücadeleyi yürüten en güçlü kurumlardan birisi olduğu için hükümet tarafından iblis gibi lanse edilmeye çalışarak marjinalize edilmek istenildi. Oysa sendikalar sadece işlerini, ailelerini ve bölgedeki yaşamlarını devam ettirmek isteyen işçilerden oluşuyordu. Taleplerinin bu kadar temel ve haklı olması onları pazarlık masasından da uzak tutuyordu.
Yaklaşık bir yıl süren bu büyük grev süresince öyle büyük bir direniş sarf edildi ki hükümet bir süre sonra tüm maden sektörünü ya kapatarak ya da özelleştirerek sonlandırmıştı. Madencilerin işlerini ve haklarını talep ederlerken ne kadar meşru bir mücadele yürüttükleri artık herkesçe bilinen bir gerçek. Büyük bir faciayla yüz yüze kalan Soma özelinde tüm Türkiyeli maden işçilerinin ve genel olarak işçi sınıfının da İngiltere’de yaşanılan deneyimlerden faydalanması hayati bir öneme sahiptir. Özelleştirme, taşeronlaştırma, esnek üretim ve sendikasızlaştırmaya karşı savaşmak gerekiyor. Aksi takdirde sermaye düzenin çıkmaz sokaklarında yolumuzu kaybetmeye devam edeceğiz.
