9 Ekim’i yenen hakikat

Nurettin DEMİRTAŞ yazdı —

  • Halit Oral yoldaşın tam da komplonun ilk gününde eylem yapmasının anlam derinliğine varmak, anında bu eyleme yönelten sezgi ve bağlılığın büyüklüğünü görmek gerekiyor...Önder Apo “İmralı’daki bir günümü anlamaya çalışın” demişti. Çeyrek asır içinden sadece bir gün!

Halkımız, varlığını anlamlandırma gerçeğini en güzel şu toplumsal sözlerle ifade etmiştir: “Mekân rızasız, yol pirsiz, ana ocaksız, talip ikrarsız değildir!”
Bir diğer anlamda halkımız kültürsüz, öncüsüz, örgütsüz, eğitimsiz, felsefesiz, inançsız değildir; bunu en çok da maneviyatına ve toplumsal değerlerine olan bağlılığına borçludur.

Hakikat bağlılık ve ilkeden taviz vermemektir
Maneviyat ve bağlılık, küresel kapitalizmin Kürt’e biçtiği ölüm kefenini yırtıp atan en temel özelliktir.
Bu özellikle bağlantılı olarak denilebilir ki, çeyrek asrı geride bırakan 9 Ekim Uluslararası Komplosu’nun her yıl dönümünde Kürt soykırımı kadar Önderlik gerçekliği ve Önder Apo’ya eşsiz bağlılık örnekleri akla gelir.
Komploya karşı “Güneşimizi Karartamazsınız” eylemlerinin ilkini 9 Ekim 1998 günü Halit Oral yoldaş gerçekleştirmişti. 
Onlar komplo gerçekliğinin asla baş edemediği Önderlik gerçekliğine bağlılığı ve en üst düzeydeki maneviyatımızı temsil ediyorlar. 
Maneviyat ve bağlılık denilince direniş geleneği kadar, ulaşmak istediğimiz özgür yaşam ve bunun temelindeki hakikat devrimi akla gelir.
Çünkü komploya karşı baştan itibaren hakikat devrimiyle karşılık verilmiştir. 
Önder Apo’nun İmralı direnişi sadece Kürt halkını değil tüm insanlığı hakikatle buluşturmuştur.
Hakikat odur ki her türlü bedeli göze alır ama bağlılıktan ve ilkeden asla taviz vermez. Tarihte böylesi örnekler vardır:
Halife Osman’ın ailesini kayırması ve zenginlik peşinde koşmasına karşı çıkan Ebu Zer çöllere sürgün edildi ve orada kayboldu. Yanında kızı vardır. Kızının bağlılığı da babasınınki kadar bir hakikat duruşudur.
Hz. Muhammed’in savaşta dişi kırıldığı için Veysel Karani’nin dişlerini çektirdiği söylenir. Onun bağlılığının sembolik düzeyde kalmadığı ve evliyalar katında anıldığı bilinmektedir.
Yine Peygamber’in yaşadığı yıl kadar yaşayıp sonra diri diri bir mezara girip ölene dek orada kalmanın anlamı da farklı değildir.
Kırklar toplandığında biri parmağını keser tümünün parmağı kanar; Salman-ı Farısi hazır değildir. Geldiğinde onun da parmağının sarılı olduğu görülür.
Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesi konusunda Halil Cibran’ın bir şiiri var: Orada ben de çarmıha gerildim. Orada bir kişinin değil iki kişinin kanı döküldü, diyor. Bağlı olanlar yüz yıllarca çarmıhları, işkenceleri göze aldılar.
Maniler, Brunolar, Hallacı Mansurlar ve daha niceleri bize neyi anlatıyor? 

Önder Apo’yu anı anına hissetmek
Mücadele tarihimizde de böylesine büyük hakikat örnekleri çoktur ve bir kültür haline gelmiştir. En eski kadrolar nasıl ki birbirine bakarak üslup, tarz, davranış kazanmışsa aynı şekilde gerillaya katılmak isteyenler yağmurda, çamurda, karda, kışta, soğukta kalmayı, toprakta-taşta uyumayı denemiş, açlığa karşı dayanıklılığını sınamış, böylesi empatiler yaparak kendini hazırlamıştır.
Yine birçok insan, gerillanın en zorlu anlarında bile çaresiz kalmamasını örnek almış, karamsarlığı üstünden atıp çözüm üretmeyi bilmiştir. 
Yemek yerken, çay içerken, uyurken, oturup kalkarken, sohbet ederken yani yaşamının neredeyse her anında mücadelenin öncülerini, gerillayı örnek alanlar az değildir. Bunu ailecek yapanlar bile oldukça fazladır. Mesele basitçe “şekil taklidi” değil, hissetmedir, onu özde yaşamadır.
Yaşamını savaşa göre örgütlemek, gerillayı hissetmek, en başta da Önder Apo’yla bağ kurmak, anı anına hissetmek toplumsal bir kültür haline gelmiştir. Bu empati-sempati yaklaşımı yeni bir yaşam anlayışıdır ve hiçbir komplonun asla baş edemeyeceği kadar köklü bir toplumsal kültür haline gelmiştir.
Bu temelde Halit Oral yoldaşın tam da komplonun ilk gününde eylem yapmasının anlam derinliğine varmak, anında bu eyleme yönelten sezgi ve bağlılığın büyüklüğünü görmek gerekiyor.

İmralı’daki bir günü anlamaya çalışmak
PKK tutsakları kendi aralarında tartışırlarken Önderliğe karşı bir saldırının olduğunu belirtirler ama Halit yoldaş bununla sınırlı kalmaz. Bu saldırının her zamanki saldırılara benzemediğini ve önlemek için mutlaka harekete geçmek gerektiğini belirtir. Büyük eylemini bu ruhla tam da komplonun başlangıç gününde yapar. 
O günün anlamını zindan koşullarında hissetmenin nasıl bir bağlılık olduğu tüm takipçileri için kültür haline gelmiştir ve bugün de hepimize örnek olmaktadır.
 Bir SENGER’de her türlü vahşi tekniğe karşı olağanüstü direniş sergileyen ve üstelik amansız bir savaş yürüten gerillayı hissetmek, yüreğinin onunla atması, savaşan halk gerçekliğinin temeli olmuştur.
Önder Apo “İmralı’daki bir günümü anlamaya çalışın” demişti. Çeyrek asır içinden sadece bir gün!
Faşist Türk devleti bir zamanlar dağıttığı uğursuz bildirilerde “bir dakika Apo’suz düşünün” diyordu. Evet, bir gün değil, bir dakika bile Önderliksiz düşünmenin teslimiyetle, ihanetle sonuçlanacağını iyi biliyorlardı. Komplo karşısında Önderlik gerçeğinden uzaklaşanların akıbeti de farklı olmadı. 
 Bir kez daha şükranla, minnetle andığımız “Güneşimizi Karartamazsınız” eylemlerinin kahraman şehitleri ise 25 yıldır uluslararası komploya karşı mücadelenin öncülüğünü yapıyor ve zaferin yolunu gösteriyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.