Adım adım özgürlük devrimi

Haberleri —

Son elli yıldır BAAS rejiminin baskı ve zulmü altında yaşayan Batı Kürdistan, bir buçuk yılı aşkın bir süredir artık kendi kendini yönetme çalışmalarını tüm hızıyla sürdürüyor. Yakın tarihte hemen hemen tüm Kürt serhıldanlarına gereken desteği esirgemeyen bu Kürdistan parçası, özellikle son otuz yıldır Kürt Özgürlük Hareketi’ne aktif bir biçimde katılım sağladı ve binlerce evladını şehit verdi. Rojava, son otuz yıllık mücadelenin gücüyle bugün özgürlük devrimini günbegün taçlandırıyor. Evet, artık Rojava’da (Batı Kürdistan) BAAS rejiminin zorbalık ve diktatörlüğü her geçen gün tarihin çöp sepetine atılıyor. Yerine yüzyılları bulan Kürt halkının hasreti ve özlemini çektiği özgürlük devriminin rüzgarları esiyor. Ben de yıllardır Batı Kürdistan’ı görmek isteyen biri olarak bunun heyecanıyla yola düştüm.
Gece yarısı “Büyük Su”nun üzerinde bir grup arkadaşla bot üzerinde süzülürken, on dakikalık yol sanki saatler alan bir zaman gibi geldi. Suyun diğer kıyısına vardığımızda uzun bir yolculuk bizi bekliyordu. Yarım ay ışığının altında birer sigara çektikten sonra saatler sürecek yola koyulduk, ay ışığın oluşan “Büyük Su”daki yakamozu ardımızda bırakarak.
Saatlerce süren yorucu yürüyüşün ardından sabaha karşı Batı Kürdistan’ın Dêrika Hemko kentine bağlı bir köye vardığımızda, sabahın kızıl güneşi yavaş yavaş etrafı aydınlatıyordu. Yetmiş-seksen civarı haneli olan bu köyün bir evinin kapısını çaldığımızda sanki ev sakinleri gece boyunca uyumamış ve bizi bekliyorlarmış gibi ayaktaydılar. Sıcak bir karşılamayla ellerinden gelen hizmeti esirgemediler. Evet artık özgürlük devriminin yaşandığı Batı Kürdistan topraklarındaydık. Sabaha kadar yürümemize ve uyumamamıza rağmen üzerimizdeki yorgunluk erken kalkmıştı. Ev sahibinin tüm ısrarlarına rağmen uyuyamadım. Bu köyde iki saat dinledikten sonra bir minibüsle Qamişlo’ya doğru yola koyulduk.

Kaynaklar artık ulusal çıkarlar için...

Qamişlo kentine doğru yol alırken, Dêrik köylerinin her birisinin ayrı bir manzarası dikkat çekiyordu. Dêrik ovasından geçerken gördüğüm bir manzara beni adeta büyülemişti. Neredeyse her beşyüz metrede bir petrol kuyuları vardı ve yirmi dört saat durmadan petrol çıkarıyorlardı. Kürdistan coğrafyasının yeraltı zenginliklerinin en önemlilerinden biri kuşkusuz petroldür. Dêrik bu okyanus gibi coğrafyanın sadece küçük bir parçasıdır.
Ortadoğu coğrafyasının merkezinde yer alan Kürdistan şüphesiz bölgenin en büyük kaynaklara sahiptir. Bundan olmalı ki yüzyıllardır büyük sömürgeci güçlerin savaş meydanı olmuş, günümüzde coğrafyası dört parçaya bölünmüş ve belini doğrultamamıştır. Ülkelerinin zenginliklerini hep işgalci düşmanları sömürmüş. Kürdistan parçalarının en küçüğü olan ve on yıllardır BAAS rejiminin zulüm ve baskılarına maruz kalan Batı Kürdistan, şimdi kendi hakkı olan bu zenginlikleri kendi ulusal çıkarları için kullanmaya çalışıyor.


Siyasetin şehri Qamişlo’da hayat...
Yaklaşık iki saat süren yolculuğun ardından Qamişlo kentine vardığımızda kentin yüksek yerlerinde dalgalanan “Kesk, Sor, Zer” yani TEV-DEM (Demokratik Toplum Hareketi) bayrağı şehre farklı bir renk ve atmosfer katıyordu. Suriye rejiminin on yıllardır Kürdistan’da uyguladığı işgal ve sindirme politikasının izlelerinin artık yavaş yavaş silindiğini gösteriyordu. Batı Kürdistan’da Qamişlo siyasetin şehri olarak bilinir. Ve Batı Kürdistan’ın en büyük kentidir de aynı zamanda. Çok sayıda şair, siyasetçi, sanatçı ve devrimci kişiyi doğuran ve büyüten bir şehir.
Qamişlo’nun Hilêliyê bölgesine gittiğimde sanki Nisêbîn’deymişim gibi hissetim kendimi. Gerçekten bu manzara karşısında tarif edemeyeceğim duygulara kapıldım. İkiye bölünmüş bir şehir ve aralarında geçen tren hattı. Qamişlo ve Nisêbîn o kadar içiçeler ki, ‘sınırın’ her iki tarafında iki işgalci ülkenin bayrakları garip duruyor. On yıllardır Qamişlo’nun adı Suriye ve Nisêbîn’in adı da Türkiye olmuş. İşte on yıllardır bölgede halka yaşatılan en büyük acıdır bu. Ama artık Qamişlo halkı kendi gerçek tarihini yeniden yazıyor. Özgürlüğün anayurdunda yeni bir yaşamı yeniden inşa etmeye çalışıyor.
Qamişlo kentinde yirmi dört saat hummalı bir şekilde Demokratik ve Özerk Kürdistan’ı inşa etme çalışmaları tüm hızıyla sürüyor. Yediden yetmişe her yaştan insan bu çalışmaların içerisindedir. Yekîtiya-Star öncülüğünde kadın çalışmaları, Mala Gel öncülüğünde meclis çalışmaları, Tevgera Ciwanên Şoreşger öncülüğünde gençlik çalışmaları, SZK (Saziya Zimanê Kurdî) öncülüğünde dil ve eğitim çalışmaları, TEV-ÇAND (Tevgera Çand û Hunera Demokratîk) öncülüğünde kültür ve sanat çalışmaları, YPG (Yekîneyên Parastina Gel - Halk Savunma Birlikleri) öncülüğünde savunma çalışmaları aralıksız ve bir uyum içerisinde devam etmektedir. Rojava’da halkında büyük bir moral kaynağı da YPG’nin Qamişlo’da “Şehîd Sarya Tugayı”nın kuruluşunu ilan etmesidir. Tugay, Qamişlo halkının en büyük ilgi odağı olmuştur.
Yaşları 20-25 arası olan YPG’nin Şehid Sarya Tugayı binlerce gençten oluşuyor. Zira Batı Kürdistan halkının resmi savunma gücü YPG’dir. Kobanê, Efrîn, Amûdê, Dêrik ve diğer yerler gibi Qamişlo’da henüz halk yönetime el koymuş değil, ancak devletin resmi kurumları da artık işlev görmemektedir. Yani halkın nezdinde resmiyetleri kalmamıştır. Qamişlo halkı da diğer kentler gibi yönetime el koyma gününü sabırsızlıkla beklemektedir.

Amûdê’de ilk durak SZK ya Reşîdê Kurd

Qamişlo’dan sonraki durağımız Batı Kürdistan’ın Amûdê kentiydi. Kuzey Kürdistan sınırında bulunan bu kent millatan önce ikibinli yıllarda “Urkiş” adıyla Kürtlerin ilk ataları olan “Hurrilere” başkentlik etmiştir. Bu tarihi kente vardığımda karşılaştığım manzara hem duygulandırıcı ve hem de büyüleyiciydi. Yine tıpkı Qamişlo’da olduğu gibi Amûdê’nin de en yüksek yerlerinde TEV-DEM’in bayrağı dalgalanıyordu. Kentin her sokağının başında Kürdistan Özgürlük Mücadelesinde hayatını kaybeden bir Şehidin büyük bir fotoğrafı asılıydı. Bu fotoğraflar kente farklı bir hava katıyordu. Bu kentin insanlarının yüzlerine baktığımda sanki dünyaya yeni gelmişler gibi bir ifadeyi rahatlıkla okuyabiliyordum. Çünkü on yıllar zalim BAAS rejiminin baskısının altında adeta boğulmuş ve nefes alamaz hale gelmişlerdi. Artık Amûdê halkı kendi kendini yönetiyordu.
Amûdê’de ilk misafir olduğum yer “Saziya Zimanê Kurdî ya Reşîdê Kurd” idi. Bu kuruma Amûdê halkının ilgisinin büyük olduğuna tanık oldum. Her gün onlarcası her yaştan insanlar gelip Kürt dili üzerine eğitim görüyor ve onlarcası da Kürt dilini öğrenmek için başvuruda bulunuyor. Amûdê halkı da ibadet edercesine SZK ya Reşîdê Kurd’de kendi dili ile okuma ve yazma öğreniyordu. Bu okulun duvarlarında ilk olarak göze çarpan yazılan özlü sözler idi. Hemen yanında da Kürt dili ve edebiyatına büyük katkısı olmuş Kürt şahsiyetlerin fotoğrafları asılıydı. Burada bize ikram edilen çayımızı içtikten sonra bir sonraki durağım Amûdê Sineması oldu.
Amûdê sineması Kürdistan tarihinde yaşanan katliamlar zincirinin bir halkasını oluşturuyordu. 1960’larda onlarca Kürt insanı BAAS rejimi tarafından yakılarak şehit edilmişti. Amûdê halkının belleğinde silinmez bir iz bırakan Amûdê sinemasının önünde durduğumda Kürt halkının düşmanlarına ve katliamcı zihniyetlere lanet okuyarak, tüm şehitlerini bir kez daha saygı ve minnetle andım. Geceyi Amûdê’de geçirmek için Ehmedê Dirêj’in evine misafir oldum. Yazın kavurucu sıcağında bile Amûdê’de gece serin idi. Ehmedê Dirêj ailesinin şahsında Kürt misafirperverliğini bir kez daha gördüm. Sabah ev sahibinin aracıyla garaja gittik. Ehmedê Dirêj’le vedalaştıktan sonra Serêkaniye doğru yola koyuldum.

Çocukların adı artık Rüstem...

Amûdê’den Serêkaniye doğru yol alırken olağanüstü nedenlerden dolayı tekrar Qamişlo’ya dönmek zorunda kaldım. Buradan da Hasekî’ye ve oradan Serêkaniye geçecektim. Hasekî’de arabadan indiğimde Kürt sanatçı Cemal Tîrêj beni bekliyordu. Hasekî bir Arap kentiydi. Bu kentte yaklaşık ikiyüz bin Kürt nüfusu yaşamaktadır. On yıllar önce hem Araplaştırma politikası sonucu hem de maddi sorunlar nedeniyle bu kente yerleşmişler. O gece Cemal Tîrêj’in evine misafir oldum. Evin damında Hasekî’de bulunan Kürt bölgesini izledikten sonra o gece kaç gün önce açılan Mala Gel’i ziyaret ettik. Daha kısa bir süre önce açılmış olmasına rağmen Arap ve Kürt halkının akınına uğruyordu. Bu da iler de toplumsal sorunların yoğun bir şekilde burada tartışılacağını gösteriyordu. O geceyi Hasekî’nin Kürt bölgesinde geçirdikten sonra sabah erken saatte Serêkaniyê minibüsüne bindim.
Bir saat süren yolculuğun ardından Serêkaniyê garajında indiğimde, ilk aklıma gelen Kürt Özgürlük Mücadelesinin öncü kadrolarından Rüstem Cûdî oldu. Ünlü gerilla komutanı bu şehirde doğup büyümüş ve özgürlük mücadelesine katılmıştı. Daha önce Kürdistan dağlarını ziyaret ettiğimde Rüstem Cûdî’yle karşılaşmıştım. Mütevazi davranışları ve sıcak ilgisi beni etkilemişti. Geçen yıl ekim ayında Türk savaş uçaklarının saldırısı sonucu şehit düşmüştü. Cenazesi Batı Kürdistan’a getirilmiş ve halk tarafından görkemli bir şekilde karşılanmıştı ve Dirbêsiyê’nin “Berkevirê” şehitliğinde ebedi yolculuğuna uğurlanmıştı. Batı Kürdistan’da bu son bir yılda doğan her erkek çocuğa Rüstem adı verildi.

İkiye bölünmüş tarihi kent Serêkaniyê

Serêkaniyê çok büyük bir şehir olmamasına rağmen hemen hemen nüfusunun yarısı Arap’tır. Onyıllar önce Suriye rejimi ‘Arap Kemeri’ siyaseti adı altında Arapları Kürt coğrafyasına yerleştirmişti. Serêkaniyê de o yerlerden birisidir. İsmi de “Rasel-Ayn” olarak değiştirilmşti. Tıpkı Türk devletinin Riha’ya bağlı Serêkaniyê’nin ismini Ceylanpınar olarak değiştirmesi gibi. Kent ikiye bölünmüş ve ismi de Arapça ve Türkçe olarak değiştirilmiş bir Kürdistan şehri. Riha Serêkaniyê’deki yeşilik Batı Kürdistan’daki Serêkaniyê’den daha fazla göze çarpmaktadır. Kuşkusuz Kürdistan coğrafyasında Serêkaniyê’de tarihi öneme sahip bir kenttir. “Tatlı Pınar” ve “Xweşkani” olarak da bilinen Serêkaniyê Kürtlerin atalarından olan Mitannilere başkentlik yapmıştır. Yine neolitik toplumun önemli merkezi olan “Tel Halaf”ı ziyaret edemeden duramadım. Ne de olsa uygarlığın gelişmesi için gerekli tüm araçları Tel Halaf kültürü yaratmıştı. Hala da bu tarihi merkez arkeologlarca kazılıp inceleniyor. Tel Halaf Kültürü’yle birlikte tarih kokan Serêkaniyê Batı Kürdistan özgürlük devriminin en önemli merkezlerinden biridir.
Serêkaniyê’de hala halkın yönetime el koymamasına rağmen Demokratik Özerklik çalışmaları tüm hızıyla devam etmektedir. Tesaddüf o gün Serêkaniyê’de Mala Gel’in açılış törenine ben de katıldım. Mala Gel’in anlamı üzerine yapılan konuşmaların ardından açılışını Rüstem Cûdî’nin kız kardeşi ile birlikte Kürdistan Özgürlük Mücadelesinde şehit düşenlerin yakınları yaptı. Elbette açılış esnasında duygulu anlar yaşandı. Serêkaniyê tarihsel önemiyle muhteşem bir yerdi. Geceyi Serêkaniyê’de geçirdikten sonra yine sabahın erken saatlerinde Batı Kürdistan’ın bir diğer kenti olan Kobanê’ye doğru yola koyuldum….

‘Hûn Bi Xêr Hatin Kobanê’

Serêkaniyê’den Kobanê’ye yaklaşık dört saat süren bir yolculuk yaptım. Kobanê sınırlarına girdiğimde ilk gözüme çarpan köylerin girişinde levhalarda isimlerinin Kürtçe yazılmış olmasıydı. On yıllar önce Suriye devleti Araplaştırma siyaseti kapsamında Kürt köylerinin ismini de Arapça olarak değiştirmişti. Ancak her yerde Kürtler köylerini Kürtçe ismiyle tanır. Kobanê şehir merkezine girmeden önce “Hûn Bi Xêr Hatin Kobanê” yazılı büyük levhayı geçince yolda kontrol noktası kuran YPG tarafından kimlik kontrolü yapıldıktan sonra şehir merkezine girdik.
Kuzey Kürdistan’ın Riha sınırında bulunan Kobanê Kürdistan Özgürlük Mücadelesinde önemli bir merkez haline gelmiş bir kenttir. Bu anlamda oldukça dinamik bir yapıya sahiptir. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 1979 yılında Kuzey Kürdistan’dan Batı Kürdistan’a geçerken ilk olarak kaldığı yerdir. On yıllar önce Araplaştırma siyaseti kapsamında Kobanê’nin de ismi ‘Ayn-El-Arap’ olarak değiştirilmişti. Fakat bu isim Kobanê halkı içinde hiç itibar görmemişti.
Batı Kürdistan’da başlayan özgürlük devriminin en önemli merkezlerinden biride kuşkusuz Kobanê kentiydi. 19 Temmuz’da ilk olarak yönetime el koyarak Batı Kürdistan devrimini farklı bir aşamaya eviren Kobanê halkı oldu. Bunun akabinde diğer kentlerde Kobanê halkının attığı bu adımın devamını getirdi. Kobanê’de Demokratik Özerklik yolunda adımlar hızla atılıyor ve çalışmalar aralıksız sürüyor. Kadın, gençlik, kültür-sanat, dil ve eğitim, meclis ve savunma çalışmaları bu kentte de ara vermeden bir uyum içerisinde yürütülmektedir. Diğer kentlerde olduğu gibi bu kentin de güvenliğinden YPG sorumludur. Bundan bir süre önce kuruluşunu ilan eden “Şehid Sadık Tugayı“ da YPG’nin resmi ve örgütlü bir güç haline geldiğinin bir göstergesiydi.

Efrîn’e gitmek için Halep’ten geçmek gerekiyor

Kobanê’de kaldığım birkaç günlük süre içinde bir kaç saatliğine Enver Eluş’un evinde misafir oldum. Taner Akçan ile akrabalığı olan bir aileydi. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan Riha’nın Pirsûs ilçesinden Kobanê’ye geçerken Taner Akçan aracılığıyla bir süreliğine bu evde misafir oluyor. Evde hazır bulunan Hamûdê Elûş o zaman Kürt Halk Önderi ile ilgili anılarını anlattı. Hamûdê, Öcalan’ın Taner Akçan’ın kız kardeşi Nûwar Elûş’a ‘Dînê’ dediğini belirtiyor. Ve Hamûdê, Dînê’de çok anı olduğunu, kendisinin Halep’te oturduğunu ve mümkünse gidip görmemi istedi. Bende Halep’e gidersem mutlaka gidip göreceğimi söyledim. Ve Pirsûs sınırına gidip Kürt Halk Önderi Öcalan’ın Kobanê’ye giriş yaptığı yere baktıktan sonra Efrîn’e doğru yola koyuluyorum.
Kobanê’nin çıkışında üzerinde “SPAS JI BO SERDANA WE YA KOBANÊ” yazılı levhayı geçince ve hemen beşyüz metre ötesinde YPG’in kimlik kontrolünden sonra Efrîn yoluna koyulduk. Efrîn’e gitmek için Halep’ten geçmek gerekiyor. Çünkü başka yol yok. Kobanê sınırı geçtikten sonra Halep’e kadar yol boyunca Suriyeli silahlı grupların kontrol noktaları bulunmaktadır. Halep’e kadar iki saat süren yolda en az altı kez kimlik kontrolünden geçtik. Halep’e vardığımda o gün Dînê’nin evinde misafir oldum. Ve ertesi gün Efrîn’e gitmek için yola devam ettim.
Daha önceleri kırkbeş dakika olan Halep-Efrîn yolu Suriye’nin çatışmalı durumundan kaynaklı şimdi bir buçuk saate çıkmış. Halep’ten giderken şehrin çıkışında Suriye rejiminin kontrol noktasından sonra Efrîn sınırına kadar Suriyeli silahlı grupların en az altı kontrol noktası bulunmaktadır. Yine diğer yerler gibi YPG’nin kimlik kontrolünden sonra üzerinde “HÛN BI XÊR HATIN EFRÎN” yazılı levhayı geçerek şehir merkezine girdik.


Efrîn’in simgesidir zeytin ağacı
Batı Kürdistan’da coğrafik açıdan Efrîn başka bir yere ve güzelliğe sahiptir. Cizîr ve Kobanê’nin aksine Efrin’in çevresi çok yüksek olmamakla birlikte dağlarla çevrilidir. Etrafı özenle ekilmiş zeytin ağaçlarıyla adeta göz kamaştırıyor. Efrîn’in simgesidir zeytin ağacı. Türkiye’in Hatay iline sınır olan Efrîn Batı Kürdistan’ın diğer illerinden kopuktur. Yani Efrîn’e gidiş geliş Halep üzerinden oluyor. Kobanê’den sonra yönetime el koyan ikinci kenttir Efrîn. Kürt Özgürlük Mücadelesine aktif bir katılım sağlayan ve yaklaşık bin beşyüz evladını şehit veren bir kenttir. Efrîn’de de Demokratik Özerklik inşa çalışmaları hummalı bir şekilde gece-gündüz devam etmektedir.
Kentte yeni bir sayfa açıyor. Efrîn şehir merkezinde yıllarca Kürtlerin içinde tutulduğu ve işkence gördüğü rejimin zindanı şimdi yıkılıyor. Efrîn halkının hafızasında derin izler bırakan bu rejimin yapısı şimdi Efrîn’de tarihin çöp sepetine atılıyor. Yine BAAS Partisinin merkezinin yerine Şehit ve Aile Kurumu çalışmalarını yürütmektedir. Buranın bir salonunda Kürt Özgürlük Mücadelesinde hayatını kaybeden yaklaşık beşyüz Efrînli şehidin fotoğrafı asılmıştır. Efrîn halkı hergün buraya gelerek, kendi evlatlarının huzurunda ve onların yolunda mücadele kararlılığının sözünü yinelemektedir. 
Batı Kürdistan’da YPG savunma çalışmaları kapsamında ilk tugayını Efrîn’de kurmuştu. Bunu “Şehid Çekdar Tugayı“ adıyla kamuoyuna duyurmuştu. Şimdi Efrîn’in giriş ve çıkış yolları YPG denetimindedir. Özellikle yüzleri maskeli yol kontrolü yapan YPG’li genç kızlar Efrîn halkının ilgisini hayli çekmektedir.
Bugün Suriye’de yaşanan iç savaşın gidişatını hiç kimse kestirememektedir. Bir buçuk yılı aşkın bir süredir yaşanan bu savaşın bilançosu hayli ağırdır. On binlerce ölü, on binlerce yaralı, yüzbinlerce göç, yıkılan şehirler… Suriye halklarının tek isteği bu savaşın bir an önce sona ermesi ve Suriye’ye özgür, eşit ve demokratik bir düzenin gelmesi. Suriye’de yaşanan bu devrimsel süreçte Kürt halkı da üçüncü çizgi olarak Batı Kürdistan’da yürüttüğü Demokratik ve Özerk Kürdistan inşa çalışmalarına ilişkin kısa da olsa gördüklerimi sizinle paylaşmaya çalıştım.


HAYRİ BARAN

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.