Anlatmak toplumsal hafıza yaratmaktır

Haberleri —

Dün Soma’da yaşanan işçi katliamının yıldönümüydü. Yüreğinin ağrısına, sevdasının sağrısına, kara umudunun mavisine, emeğinin terini katmak için yerin yedi kat dibine inen 301 canın hunhar kapitalist çarklarda öğütülüşünün sene-i devriyesi. Başta Diyarbakır olmak üzere bölgenin tüm illerinde bu katliamı protesto için yapılan gösterilerde “Roboskî’den Soma’ya hesap sormaya” sloganı en çok öne çıkan slogan olmuştu. Soma’da yerin yedi kat dibindeki kömür karası acıyla Roboskî’de yerin yedi kat yukarısındaki dağ başında karlar içindeki ölü canların beyaz acısı aynı renge çalıyordu canlarını yitiren insanların yüreğinde. Dört yıl geçmiş neredeyse üstünden umudu maviye çalan 34 canın paramparça edilerek öldürülüşünden bu yana. 

Dört yıldır Roboskîliler bedenlerinin, ruhlarının bütün ağrısını dillerinin namlusuna sürerek anlatıyorlar bu katliamı, dağ taş, dere tepe, köy şehir dolaşarak. Anlatıyorlar nefesleri yetiiğince, dilleri döndükçe. Unutulmasın diye, başka anneler can parçalarının parçalanmış bedenlerini toplayıp eteklerine doldurmasınlar diye. 

Anlatıyorlar nasıl koparılıp götürüldüğünü canlarının, canlarından Somalı madenci aileleri. Anlatıyorlar dilleri kömür karası, yüreklerinde onulmaz bıçak yarası. Anlatıyorlar unutulmasın diye, anlatıyorlar hesap sorulsun bugün değilse bile yarın diye. Ve devlet ve sermaye ve cümle vicdanı çürümüş, yüreği kurumuş iblisler en çok anlatılmasından ürküyorlar. Can havliyle susturmaya kalkıyorlar acılı isyankar dilleri. para ile satın almak istiyorlar acılarını, sökmüyor. Yoksul elleriyle zenginlikten semirmiş yüzlerine çalıyorlar paralarını. Jopla, candarmayla, polisle, kanunla, mahkemeyle susturmaya kalkıyorlar. Sökmüyor, acıları dillerine, isyanları bedenlerinin her zerresine sökün etmiş insanlara. Katliam sanıklarının avukatları Soma duruşmalarının kapalı yapılmasını talep ediyorlar. Rahatsız oluyorlar yakınlarını kaybedenlerin, çığlıklarından, yürek sızlatan feryatlarından. En çok da katil olduklarını yüzlerine vuran bakışlarından. Rahatsız oluyorlar tarihe belge düşülmesinden.     

Roboskî’de, Soma’da, Tuzla’da, Dersim’de anlattıkça acılarını, tarihe belge düştükçe acıların sahipleri, tarih yeniden yazılıyor. Çünkü anlatmak, toplumsal hafıza yaratmaktır, anlatmak tarih yazmaktır ezilenlerin dilinden. Üç kuruş fazladan masraf edilmediği için 301 canın helakını fıtrattan sayan kaçak saray sultanının ve saray soytarılarının resmi hikayeciliğine karşı madencinin, sınır kaçakçısının, tuzla tersane işçisinin, yoksulun, mazlumun, gadre uğrayan cümle mahlukatın sivil sivri dilli hikayeceliğine soyunan anlatıcıların rehberliğinde yürünecek aydınlık bir dünyaya. Şimdi tam da sanatın dilinden ölümsüzleştirmenin zamanıdır bu acılı isyan çığlıklarını. 

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.