Annesine kavuşacağı günü bekliyor


96' yılında İstanbul'da bir ev baskını sırasında gözaltına alınarak, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne götürülen Fatma Tokmak, gözaltında tutulduğu 15 gün boyunca her türlü işkenceyi yaşamış. Fatma'nın, küçük bebeği ile birlikte maruz kaldığı işkenceler arasında ne yok ki! Çırılçıplak soyulan Fatma, cinsel taciz, dayak, elektrik ve Filistin askısında katlandığı acılara, bebeğinin bedeninde söndürülen sigaraların acısını da katmış.
PKK'li eşinin bir çatışmada hayatını kaybettiği haberini alan Fatma, Silopî'den İstanbul'a geldiğinde elindeki kağıtta yazan adresten başka gidecek yeri yokmuş. Tek suçu(!) ise baskının yapıldığı anda orada olmak olan Fatma için korkunç günler başlamış böylece. Bugün 13 yaşında olan Azat, cezaevindeki ağır kalp hastası annesini kurtarmak için uğraşıyor.
'Terörist'in çocuğu'
Bu arada Azat'ı Çocuk Esirgeme Kurumuna gönderen devlet; "Bir teröristin çocuğu olarak büyüyeceğine, devlet O'nu büyütsün" diyebilme fütursuzluğunu gösterebilmiş.
Bir annesi olduğunu bilen ve kendisini hiç oraya ait hissetmeyen Azat'ın, annesine kavuşması ise çok sürmemiş. 1,5 ay sonra Çocuk Esirgeme'den Gebze Cezaevinde tutuklu olan annesinin yanına dönebilen Azat, hayata cezaevinde başlamış. Kavuşma anları ise Azat'ın hatırladıkları arasında, ağlaşarak sarılan anne- oğlun hali orada bulunanları da ağlatmış.
Cezaevinde büyüyor
Cezaevi günlerini bile gülümseyerek anlatıyor Azat, çünkü annesinin yanında olması O'na yetiyormuş. "Her yer bana serbestti, erkek koğuşlarına da gidebiliyordum. Bazen dışarıya da çıkıyordum" diye anlatıyor o günlerini. Evlendiği dönem ailesinden kopan Fatma'ya yargılanma sürecini basından öğrenerek tekrar kavuşan ailesi, Fatma ve Azat'a sahip çıkmış hemen. Azat'ın arada sırada çıkması da böyle mümkün olabilmiş. Anneanne dediği teyzesi tarafından cezaevinden alınan Azat, okula gitmek için annesinden ayrıldığını anlatıyor. Kimliği bile olmayan Azat, geçici kayıtla başladığı okul hayatında bugün çok başarılı. Sınavla girilebilen bir Anadolu Lisesi'nde okuyan Azat, sadece matematik dersini sevmediğini anlatıyor. Bir de geçen sene sınavlarının aksadığını… Çünkü Fatma'nın tekrar cezaevine dönmesi o döneme rastlamış.
Davası devam eden Fatma, bu arada cezaevinde ağır bir kalp hastalığına yakalanıyor. Nefes alamayan, sık sık bayılan ve sürekli hastaneye kaldırılan Fatma'ya doktorlar da çok hasta olduğuna dair raporlar veriyorlar. Ve yargılanmasının 9. yılında hastalığı da dikkate alınarak, Fatma tahliye ediliyor. Annesinin tahliye edileceğini okul dönüşü öğrenen Azat, ilk duyduğunda inanmadığını anlatıyor.
'İlk defa evimiz oldu'
2006 yılında davası devam ederken tahliye olan Fatma, bir devlet dairesinde sigortalı bir işe giriyor. Sosyal hizmetlere bağlı bir kurumda hasta ve yaşlıların bakımını yapan Fatma, hemen bir ev tutarak Azat'la birlikte bir düzen kuruyor. O dönemi anlatırken gözleri parlayan Azat, "Annemle ilk defa bir evimiz olmuştu. O işe gidiyordu, ben de okula. Evle iş arası çok yakındı. Anneannemlere de yakın bir ev tutmuştu annem. Bazen annemin yanına da uğruyordum. Çok güzel yaşıyorduk" diye anlatıyor o günlerini. Böyle dört yıl geçirdiklerini ve hiçbir sorunlarının olmadığını belirten Azat, hayatının en mutlu günleri olduğunu da sözlerine ekliyor.
'Annem çok hasta'
Bu arada davası İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde sonuçlanarak, müebbet hapis kararı Yargıtay tarafından bozulan Fatma, 2010 yılının Mayıs ayında ikinci kez Yargıtay'da görüşülüp onandığı gerekçesiyle tutuklanarak ve Bakırköy Kadın ve Çocuk Cezaevine konuluyor. Fatma çok hasta ve Fatma'nın tekrar cezaevinde olmasına Azat şu sözlerle isyan ediyor: "Annem çok hasta, birgün bile orada olmaması lazım. Bir an önce dışarı çıkarılıp, tedavisinin yapılmasını istiyorum. Annemi kurtarmak için her şeyi yaparım. Ne yapabilirsem..."
Her hafta annesinin görüşüne gittiğini de anlatan Azat, umutla annesinin çıkacağı günü bekliyor.
BETÜL KILIÇ/İSTANBUL
