Arap Bahar’ı ve Mısır

Haberleri —

Önce şöyle bir soru ile başlayayım: Arap Baharı denilen Tunus ve Mısır’dan esen isyan devrimci olanaklar yaratır mı?

Hiç sanmıyorum. En azından bugüne kadar darbelere, katliamlara yol açtı.
Gelgitli ve sarsıntılı gelişiyor.
Arap baharı denilen şey Tunus’ta başladı ve diktatör Bin Ali 28 günde devrildi. Ardından Mısır’da Mübarek 18 günde iktidardan uzaklaştırıldı. Sonrasında Libya’da Kaddafi iktidarına trajik bir şekilde son verildi. Suriye’de iç çatışma var.
Ortadoğu’nun kurulu dengeleri ve statüko sarsılmış durumda. Bu sarsıntıdan neyin çıkacağı kesin değil.

Tahrir ve İhvan    

30 Haziran 2012’de yapılan seçimlerde Mısır tarihinde ilk kez bir kişi seçimle cumhurbaşkanı oldu. Bu tarihi bir değişimdi ve bunu sağlayan kuşkusuz ki Tahrir Meydanı’ydı. Yapılan seçimlerde Cumhurbaşkanı olan Müslüman Kardeşler’in adayı olan Muhammed Mursi bir yıl iktidarda kaldı. İktidarda kaldığı bir yılda gittikçe otoriterleşti. Seleflerine benzemeye başladı. 1 Temmuz 2012’de seçim ile başladığı cumhurbaşkanlığı görevi ordunun darbesi ile 3 Temmuz 2013’te uzaklaştırıldı.
Müslüman Kardeşler cuntaya teslim olmadılar. Adeviye’de toplantılar. Askerler 14 Ağustos sabah saatlerinde Adeviye Meydanı’na müdahale etti. Yüzlerce kişinin öldüğünden bahsediliyor. Öğleden sonra cunta hükümeti 1 ay süreyle olağanüstü hal ilan etti.
Mursi, 30 Haziran gösterileri öncesinden 22 milyon imza toplayan taban hareketine kulaklarını tıkamıştı.
İhvan’ın otoriter ve baskıcı oluşu kitlelerin orduyu kurtarıcı görmelerini sağladı.
Tahrir’in orduyu çağırması tek başına kınanacak bir husus değildir; İhvan’ın yaratmış olduğu bir sonuç olduğunu da unutmamak gerekir. Mısır halkının iktidar yaptığı İhvan (Müslüman Kardeşler) yandaşlarının ve cemaatinin dışındaki halkı iktidarına ortak yapamadı. Onları iktidarından uzaklaştırdı. Bu İhvan’ın da sonu oldu. İhvan’ın geri gelme şansı yoktur.
Mısır’da kendilerini ‘üçüncü meydan’ olarak tanımlayan muhalefetin bir kısmı hem cuntaya hem de İhvan’a karşıdır. İki tarafa “çatışmalara son verin” çağrısında bulundu.
Bugün için Mısır’ın tek kurtuluşu vardır o da diyalog, uzlaşı ve demokrasidir.

Taksim’den cunta çıkar mı?

Şu gerçeği üstüne basa basa vurgulamak lazım: Tahrir ile askerler el ele darbe yaptılar.
Yaşanan ne bir bahardı ne de halk devrimi. Libya’da darbe yapıldı. Mısır’da darbe yapıldı. Tahrir denilen şey açıktır ki bir darbe şakşakçılığı ve çağrısıydı.
Baharın Türkiye’de de olacağı tahminleri yapılıyor. Eylül ile birlikte Taksim’in yeniden hareketleneceği söyleniyor; Taksim Tahrir olursa bir felaket olur. 2014 yılında Taksim’den bir darbenin devşirilme ihtimali yok değil.
Bu tehlikenin farkında olarak tutum belirlemek hayatidir.

AKP iki yüzlü

AKP Hükümeti’nin siyaseti ikiyüzlü. AKP, Mısır’da başka, Türkiye de başka. Hükümet Adeviye meydanında kırk gündür süren gösterileri haklı ve demokratik bulurken, Taksim’deki gösterileri haksız ve gayri meşru buldu. Böyle bulduğu içinde saldırdı. Hükümet cuntacıların adeviye meydanına saldırısını katliam ve zorbalık olarak adlandırarak kınadı; Taksim müdahalesini Mısır’daki cuntacılar gibi “kamu güvenliği ve halkın çıkarına” olarak ifade etti. Hükümet Türkiye’de Mısır’ın cuntacısı; Mısır’da Taksim’in Gezi direnişçisi gibidir.     
İhvan başından beri diyalog ve uzlaşmadan kaçındı. Mısır’ın geleceğini iktidarının geleceğine kurban etti. Oysa uzlaşma ve diyalog olmadan çözüme kavuşturmanın imkanı yoktur.
Tahrir gibi Adeviye’nin de özgürlük ve demokrasi isteği yoktur.
Mısır’da söz konusu olan bir demokratikleşme ve özgürlük arayışı değildir. Ne İhvan’ın böyle bir derdi var ne de cuntacıların. Yaşanan iktidar çatışmasıdır. İktidar hesapları adına insanlar çatır çatır dökülüyorlar.
Tahrir’den darbe devşirenlere karşı olan İhvan şimdi Adeviye meydanından iktidar devşirme çabasında.

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.