Arya coğrafyası ve topluluklarına kısa bir bakış


Erdoğan Yalgın
Yeni Özgür Politika gazetemizin 29.03.2016 tarihli sayısındaki “Aryenik kültürün son halkası: Rêya/Raa Heqi-Aleviliği“ yazımızda Alevilik bağlamında ele aldığımız “aryenik inanç“ ve “tek tanrılı/semitik dinlerin“ kökenine ilişkin kısaca bilgiler vermeye çalışmıştık. Şimdiyse farklı bir boyutta, “Arya“ bağlamında, “Ar, Ari, Arya, Aryan“ ve benzeri sinonimli sözcüklerle telaffuz edilen eski topluluklara verilen bu kültürel-soydaş isim üzerinde kısaca duracağız. İç içe geçmiş farklı doneleri, bazı başlıklar altında açımlamaya çalışacağız.
Ar, Ari, Arya tanımı
Etimolojik olarak “Aryan“ kavramının Sanskritçe bir sözcük olduğu sanılmaktadır. “Şerefli, asil, asil insanlar” veya “onurlu” anlamındaki “Ārya” fiilinden türetilmiştir. Kavramın bir diğer kök çeşidi olan “Ar“, Kurmancî dilinde “ateş, ışık, nur“ anlamında kendini gösterirken; “Arı/ari“ ise “temiz, duru, saf, münezzeh; yabancı şeylerden arınmış, katışıksız, halis; günahsız“ manalarını ihtiva eder. “Ariyana“ kavramı ise “arkadaş, dost“ tamlamalarına işaret eder. Bir Doğu Ariyanlı olan Zerdüşt‘ün (M.Ö. 628-551) Avesta dilindeki benzeri “Airya”dır ve yine eski Pers dilindeki karşılığı da “Ariya”dır. Büyük oranda bu tanımı, Proto-Hindu-İranlılar, etnik olarak kendilerini tanımlama amacıyla kullanmıştır. Ayrıca günümüzde bilinen eski “İran“ adının kaynağı, “Aryania“dır.
Aryen adı, toprağa ilk yerleşen ve tarımla uğraşan topluluklara verilen toplumsal bir tanımdır. Aryanom adı, tarımcı toplulukların yerleşik olduğu geniş coğrafyayı tanımlamaktadır. Bu coğrafya ise İran, Afganistan, Belucistan, Zagroslar, Azerbaycan, Doğu ve Kuzey Kürdistan ve hatta tarihte Trans Kafkasya bölgelerini de kapsamaktadır. İnteraktif bir havuz konumunda olan Aryen kültürü, daha sonraki asırlarda bölgeye akın eden birçok toplumsal katmana bir arada yaşama umudu verirken tek tanrılı resmi dinler dışında kalan inançsal ekollerin de ana kaynağını oluşturmuştur. Örneğin kuruluşunda birçok toplumsal Ari tabakadan meydana gelen Medler (MÖ.678-549), Doğu Arya halkları arasında yer almaktadır.
Avesta‘da ‘Haki Aryan’ ülkesi
Tarımcı kültüre bağlı olan bu coğrafyanın toplulukları, kaldıkları bölgelerde zaman içinde halklaşarak günümüze kadar gelmiştir. Kürtçe ve Farsça’nın da anası konumunda olan Ariyaca ve Sankretçe yazılan Avesta’nın muhtelif bölümlerinde, sıklıkla “Aryen ülkeleri, Aryen milletleri“ ve “Arya toprakları“ manasına gelen “Haki Aryan“dan söz edilmektedir. Avesta’da Aryan halkının yaşadığı ülke “Aryana Vaejah“ olarak anılmaktadır. Avesta’da verilen (Aryana Vaejah) bu ülkenin coğrafi konumu hakkında kesin bir sonuca varılmamış olsa da günümüzde birçok önerme bulunmaktadır. Bunlar içinde, Özbekistan’ın güneyi, Tacikistan toprakları olarak da bilinen ve yine Seyhun ile Ceyhun nehirleri arasındaki Maveraünnehir’in olduğu görüşü söz konusudur. Fakat arkeolojik kazılar sonucunda elde edilen bulgularla Aryen dili ve kültürel yapılanmasının Mezopotamya kökenli olduğu ve sonrasında ise etnografik boyutuyla farklı alanlara yayılarak ulaştığı anlaşılmaktadır.
Aryenik harman: Mezopotamya, Bereketli Hilal
Bu coğrafi bölge aynı zamanda “Bereketli Hilal/Münbit Hilâl” olarak tanımlanan geniş coğrafi bölgenin içinde yer almaktadır. Akdeniz’in doğusundaki Amanos dağlarından ve Anti-Toroslardan doğuya ve Zagroslardan güneye kıvrılıp Fırat-Dicle ile birlikte Basra Körfezi’ne inen bu alan, Mezopotamya’nın en verimli iklimine sahip coğrafyasını oluşturur. Zagrosların da komşu olduğu Toroslar, Mezopotamya’nın kuzey/yukarı kısmında konumlanmıştır.
İşte bu “Bereketli Hilal” olarak da adlandırdığımız (Zagros-Toros/Mezopotamya-Suriye) bölge, antik çağlarda “Babil (M.Ö. 1800‘ler) ve Hurri/Mitannilerin (M.Ö. 3000/1400-1700)” ana yurduydu. Örneğin Zagrosların orta ve kuzey bölgesinde ortaya çıkan Gutilerle başlayan Karduların, Hurrilerin, Mitannilerin, Kasitlerin, Urartuların ve Medlerin bu coğrafyada birbirilerine eklemledikleri Aryenik kültürlerin antik kökleri, binlerce Kürt aşireti içinde halen yaşatılmaktadır. Örneğin Med devletinin kuruluşunda (MÖ.612) yer alan altı aşiret konfederasyonu arasındaki Arizantu adlı antik aşireti, günümüzde Kürtler içinde Dersim merkezli “Ari, Arêzi, Arêzu aşireti“ adıyla devamlılığını aynı isimle halen korumaktadır.
Aryenik halklar
Tarihi araştırmalarda elde edilen veriler ışığında Mezopotamyalı antik topluluklar, esas itibarıyla Ari/Aryen olarak tanımladığımız dil ve kültürel katman içinde yer almaktadır. Mesela demografik hareketliliği içerisinde Kürtlerin de ataları olan ve Kitab-ı Mukaddes’te de “Hurrit“ olarak anılan Hurriler (MÖ.3000) ve bunlarla bağlantılı antik topluluklar, Aryen dil ve kültüründen süzülüp gelen ilk halklardandır.
Aryan halkları, modern dönemin biçimsel hüviyetine sahiptir. Kürtler, Farslar, Peştular, Beluciler, Talişlerle birlikte Alanların ve Osetlerin kültürel-siyasal tarihleri bu öbekte yer alır. (Günümüzde de Kürt aşiretleri arasında Alan aşiretinin varlığı bilinmektedir.) Örneğin dilleri, Hint-Avrupa dil ailesinin İrani diller bölümüne bağlı olan Osetler, günümüzde daha çok Rusya’nın Kuzey ve Güney Osetya bölgesinde yaşar. Yaklaşık 700 bin nüfusu olan Osetler, kendilerine “İron“, yaşadıkları bu bölgeye /ülkelerine ise “İrişton“ der. Aslında İron ve İrişton tanımlarının kökü yine Arya/Ariyen kaynaklıdır.
Kral Dara ve Bihistun Kitabesi
Yine İran Kürdistanı‘ndaki Hamedan/Akbatana‘da yer alan Bihistun Kitabesi’nde (Duyun Kitabesi, Bagistan, Bistun, Bisûtun) Pers Ahameniş Kralı Dariyus (MÖ. 522-486); “halkının konuştuğu dil olan ‘Ariyca’ diliyle ilk defa bir kitabe kaleme (M.Ö. 515) aldığını” özellikle açıklar. Yani Kral Dariyus kitabesinde Ariyaca yazısı ile de yazdığını, kendisinin bir Aryan olduğunu ve Aryanamların ülkesine hükmettiğini gururla söylemektedir. Ayrıca Behstun Dağı, Ferhat’ın Şirin’e kavuşmak için delmeye, yarmaya çalıştığı dağ olarak da betimlenmektedir. Bu dağdaki kazılarak aşınmış bir yer, buna kanıt olarak gösterilmektedir.
Medler, Persler ve Êran/İran adı
Anlam ve mahiyeti içinde Medler kendilerini “Arya“, Persleri “Arte“ olarak nitelerdi. Arya “asil ve soylu“ anlamına gelirken, Arte ise “aşağı“ manasında kullanılırdı. Yine Araplar, Arapça’da “P” harfinin olmayışından ötürü Persler için “F” harfi kullanarak “Fars/Farsi“ derler. Tarihsel kaynaklarda bu topluluğun M.Ö. 10.yüzyıllarda Kuzey’den gelerek M.Ö. 7.yüzyılda Aryan bölgesine yerleşen göçebe Hint-Avrupalı “Parsalar, Parsualar“ olduğu sanılmaktadır. Özü itibarıyla “Pers“ kavramı “gezgin dilenci“ manasında da kullanılmaktadır. En son olarak Persler tanımı, İran’da yaşayan Zerdüştiler için kullanılmıştır.
İran adının “Êrân“ adından, Êrân isminin ise “Arya/Arian“ adından kaynaklı olduğu görüşü yaygındır. İran sözcüğü modern Farsça’ya, Zerdüştlük’ün kutsal kitabı Avesta’da (MÖ.7.yy) yer alan bir coğrafi ve kültürel terim olan Aryānām’dan girmiştir. Ariya ve Airiia kelimeleri aynı zamanda Bihistun (MÖ.522) ve sonrasında Ahameniş İmparatorluğu (MÖ.550-330) yazıtlarında etnik bir atıf olarak da yer almıştır. Ülkenin adı M.Ö. 6.yüzyıldan 1935’e kadar daha çok “Pers İmparatorluğu, Acemistan“ gibi isimlerle anılırken 1935 yılında Şah Rıza Pehlevi (1878-1944), uluslararası topluluktan “İran” adını kullanmalarını istemişti. Fakat daha sonraları toplumsal isim üzerinden gelişen iç tartışmalardan ötürü 1959’da oğul Muhammed Rıza Pehlevi (1919-1980), her iki tanımı, yani “Pers İmparatorluğu, Acemistan“ ile birlikte “İran“ isimlerinin resmî olarak birlikte ve birbirinin yerine kullanılabileceğini açıklamıştı. 1979’daki İran İslam Devrimi’nden itibaren ülkenin resmi adı “İran İslâm Cumhuriyeti” olarak güncellenerek kalmıştı. Aslında “Ari, Arya, Aryan“ adları, daha çok Medlerin kendilerine verdikleri bir isimdi.
Nitekim Medlerden alınan “Arya“ ismi, “Eran, İran“ adı altında sadece günümüzdeki Persleri ifade eden bir isime dönüştürüldü. Mezopotamya’da yaşayan kadim Aryenik topluluklar, zaman içerisinde tek tanrılı kitabi dinlerle ayrışmaya gittiklerinde, “aryenik kültür“ ve “semitik kültür“ olarak iki ayrı öbekte tanımlandılar. Aryenik kültür, resmileşen tek tanrılı dinler karşısında doğa-insan eksenli geliştirilen farklı inançsal ekollere, etno kültürel aidiyetlere kaynaklık etti. Bu aryenik kültürel inançlar arasında Alevilik, Êzîdîlik başta olmak üzere benzeri ekolleri sayabiliriz.
Kürt Aleviliğinde Aryan/Üryan
Kültürel bir kimlik kodu olarak Aryan kavramının Rêya/Raa Heqi Kürt-Aleviliği’ndeki tasavvufi manada karşılığı ise “üryan“dır. Tasavvuf ehilleri arasında da genel kanı odur ki, “saf ve temiz olup bir bakıma çıplak, anadan doğma, masum bir çocuk gibi her şeyi ortada olmak“ anlamına gelmektedir. Bununla birlikte “üryan” adının doğru yazılış şeklinin “şerif ve azad“ anlamında “aryan“ olduğu fakat eski elyazmalarında yanlışlıkla bunun “üryan“ şekilinde yazıldığına ilişkin düşünceler de mevcuttur. Rêya/Raa Heqi (Kürt Aleviliği) süreğinde, Kürt yazılı edebiyatının ilk yazılı örneğini Kürtçe yazan Baba Tahir Üryan (11.yy) ve yine Dersim merkezli Üryan Xızır Ocağı’nın banisi olan Üryan Xızır (11.yy) isimlerinin “üryan“ unvanları, anlaşılan odur ki, Mezopotamya topraklarında yaratılan aryenik kültürün gözesinden süzülüp gelmektedir.
Aryenik kültürde yaşatılan Xızır
Arkeolojik keşifler sonucunda elde edilen verilerden haraketle Sümerlerdeki Şuruppak, şehir devletinin kralı olan “Ziustra“, yani “insanlığın Cudi/Gudi eteklerinde yeniden varoluşuna vesile olan” yaygın adıyla Nuh’tur. Nuh’un Sümer tabletlerindeki adı Ziustra’dır. Asur-Akad tabletlerinde Uta Na Pîştim’dir. Tevrat’ta Noha, Kur’an’da Nuh diye anılırken, Alevilerde ise Xızır olarak karşımıza çıkmaktadır. Yine Sümer metinlerinde onu görmek için Enkidu yoldaşıyla/müsahibi ile birlikte yollara düşen Gılgamış, Rêya/Raa Hêq itikatının sözlü anlatımlarındaki o “rıza şehrinde”, nihayetinde gidip onunla karşılaşmıştır.
Bütün kutsal kitaplara kaynaklık eden Sümer ve Mezopotamya metinlerinde “Hızır, Hıdır, El, Eliyas, Elyas, Aliyas“ olarak geçen bizim Xızır, zamanla isim ve işlevsel üstünlüğü bakımından batıni yerini, zahiren İmam Ali’ye bırakmıştır. Konu derinlikli biçimiyle tersinden alındığında dillerdeki/gulbanglardaki (doğaçlama dualar) İmam Ali yakarışları, esas itibariyle El, Eli, Eliyas, Aliyas, Xızr içindir. Özellikle Kürt Alevi süreğinde farklı ritüellerle yaşatılan Xızır, aryenik kültürel inancın bir ürünüdür.
Avrupa’da Hitler Aryası

Avrupalılar, kendilerine medeniyet kökü sandıkları Yunan/Grek tarihinden hareketle Arya-Hint kökleri keşfetmişlerdi. 1800’ün başlarında Alman ve Fransız bilim insanları (Hindologlar) tarafından dil ailesi bağlamında “Hint-Alman < İndo-Germanisch“ ve sonrasında “Hint-Europäisch < Hint-Avrupa“ kavramları geliştirildi. 1795 yıllarında Avrupa‘da geliştirilen “saf ırk“ arayışları sonucunda Grek mitolojisinde uygarlığın öncüsü, ateş tanrısı ve Nuh’un oğlu Yafes’ten geldiği ileri sürülen Promete’nin soyundan oldukları iddia edildi.
Evrimleşerek uzunca bir süreçten geçen “Batı-Avrupa Ari ırkı“ tartışmaları en son 1934-1945 yılları arasında ırkçı-faşizan söylemlerle geliştirdiği Alman ırkının saf-Ari ırk olduğu tezini tüm dünyaya haykıran Hitler’e (1889-1945) ulaştı. Hitler, Almanya’da yaşayan Yahudilerin kendi tanımladığı “Ari ırkın/Almanların“ doğal düşmanları olduğunu iddia etmeye başladı. Böylece bir çatışma öznesi olarak üstün ırk siyasetini körükledi. Kısacası Ari, Arya tanımları, daha çok 19.yüzyılda, soykırım gerçekliğiyle Avrupa literatürüne girmiş oldu.
Son söz yerine
2017 yılının bu ilk günlerinde şunu temenni edelim: Astronomi bilimini de geliştiren Sümerlerden (MÖ. 4000) bu yana zaman içinde kirletilen kutsal yerküre/dünyamızda, bir Ari/Arya olarak (şerefli, asil, onurlu, temiz, duru, saf, münezzeh; yabancı şeylerden arınmış, katıksız, halis ve günahsız) yaşama dileğiyle!
