Aynı mahallenin çocukları

Silopi’deki yasaklar sırasında henüz çocuk yaştayken tutuklanan ve “örgüt üyesi” iddiasıyla aynı cezaya çarptırılan mahalle arkadaşları Zekeriya Aşkın ve Kerem Ayas, 1 Mart’tan beri açlık grevinde.
Şırnak’ın Silopi ilçesinde 2015-2016 yıllarda ilan edilen sokağa çıkma yasakları döneminde henüz çocuk yaştayken tutuklanan mahalle arkadaşları Kerem Ayas ve Zekeriya Aşkın, tecride karşı açlık grevinde olan tutsaklar arasında bulunuyor.
16 yaşında ‘örgüt üyesi’
Henüz 16 yaşındayken tutuklanarak, ilk olarak Şırnak Cezaevi’ne, ardından Ankara Sincan Çocuk Cezaevi’ne gönderilen Kerem Ayas (20), “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla 6 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı. Bir yılı aşkındır Ordu Cezaevi’nde tutulan Ayas, 1 Mart’tan beri açlık grevinde.
Ayas’ın mahalleden arkadaşı olan Zekeriya Aşkın da henüz 16 yaşındayken, “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla gözaltına alındıktan sonra tutuklandı. Tıpkı Ayas gibi 6 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırılan Aşkın, bugüne kadar 4 cezaevi değiştirdi. Şırnak, Hatay ve Sincan Çocuk Cezaevi’nin ardından son olarak Kayseri Bünyan T Tipi Kapalı Cezaevi’ne gönderilen Aşkın da 1 Mart’ta açlık grevine başlayan eylemciler arasında.
Aynı dönemde tutuklanarak aynı cezaya çarptırılan iki arkadaşın anneleri Leyla Ayas ve Nergiz Aşkın, çocukları için bir araya gelerek, taleplerinin karşılanmasını istedi.
Titreyen ellerini saklıyordu
En son iki hafta önce çocuğunu ziyarete giden anne Ayas, oğlunun çok zayıfladığını ve ellerinin titrediğini aktardı. “Ellerini görmeyeyim diye ya masanın altına koyuyordu ya da kardeşinin arkasına saklıyordu” diyen anne Ayas, “Orada bir şey söylemedim ama halleri kalmamıştı” dedi.
Oğlunun, “Yaşadığımız müddetçe direneceğiz. Siz de evinizde oturmayın” mesajı verdiğini belirten Ayas, aklının fikrinin cezaevlerinde açlık grevinde olan tutsaklarda olduğunu vurgulayarak, “Çocuklarımıza sahip çıkalım” diye seslendi.
Elini ısıtmaya çalıştım
Üçü işitme engelli toplam 6 çocuğu bulunan açlık grevindeki Aşkın’ın annesi Nergiz Aşkın (39) ise cezaevindeki çocuğunun tek işitme engeli olmayan çocuğu olduğunu aktardı. En son oğlunu 1 Nisan’da görmeye giden anne Aşkın, “Eli buz gibiydi. Düşünün oğlumun elini avuçlarımda ısıtmaya çalıştım. Sadece oğlum değil, diğer tutsakların da öyleydi. Nasıl dayanalım?” diye sordu.
Oğlunun tutuklu bulunduğu cezaevinde açlık grevindekilere ihtiyaçlarının düzenli bir şekilde verilmediğini kaydeden anne Aşkın, şöyle devam etti: “Oğlum telefonda her sabah odalarının basıldığını ve eşyalarının dağıtıldığını söyledi. Açlık grevindeki iki arkadaşlarının hücreye konulduğunu, onların da bu durumu protesto etmek için 15 gün boyunca kilo, şeker ve tansiyon ölçümlerinin yapılmasına izin vermediklerini aktardı.”
Oğlu açlık grevine başladığından bu yana geceleri uyuyamadığını ifade eden Aşkın, şunları söyledi: “Başımı yastığa koyduğumda cezaevindekiler aklıma geliyor. Bu çocuklar aç aç nasıl uyuyor? Sadece kendi çocuğumu düşünmüyorum. Onu ve tüm arkadaşlarını düşünüyorum. Kendimi onların yerine koyuyorum, uykum gelmiyor. Daha ağlamadan bir lokma yemek yememişim.”
ŞIRNAK
Çocuklarımızdan güç alıyoruz
Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nde 64 gündür açlık grevi eyleminde olan Muhammed Kartal’ın annesi Afife Kartal, çocuklarının verdiği mücadeleden güç aldıklarını belirtti.
21 yaşındaki Muhammed Kartal’ın annesi Afife Kartal, sonuç alana dek evlerinde oturmayacaklarını vurguladı. Oğlunun 1 Mart’tan beridir açlık grevinde olduğunu ve ciddi bir kilo kaybı yaşadığını kaydeden Afife, şunları söyledi: “Kızımı bu mücadelede yitirdim. Oğlumu da yitirmek istemiyorum. Çocuklarımızın talebi gayet açık ve nettir. Biz anneler olarak onları yaşatmak için tek bir dakika durmayacağız. Cezaevinde meyve sularını döküp üstüne su koyuyorlar öyle veriyorlar. Bu nasıl bir vicdandır? Çocuklarımız kan kusuyor. Hepsine bakınca ne yapacağımızı, nasıl yaklaşacağımızı şaşırıyoruz. 7 bin çocuğum için bu mücadeleyi veriyorum. Tutuklasalar da öldürseler de geri adım atmayacağız. Çocuklarımızın verdiği mücadeleden güç alıyoruz.”
Çetiner: Sonuna kadar mücadele
İzmir 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Serhat Çetiner, 1 Mart’tan beri açlık grevinde. Çetiner, sonuna kadar mücadele edeceklerini söyledi.
İki ciltlik Yama’nın Şarkısı kitabının yazarı da olan Çetiner, ailesi aracılığıyla ilettiği mesajda, tecridin kaldırılması için sonuna kadar mücadele edeceklerini vurguladı. Tecridin sadece İmralı‘da değil, bir bütün olarak heryerde hayata geçirildiğini kaydeden Çetiner, cezaevindeki koşulların gittikçe ağırlaştığını söyledi. Çetiner, eylemcilerin görme yetilerini yitirmeye başladığını, tansiyon, mide krampları, hareket etmede zorlanma gibi sorunlar yaşadığını aktararak, herkesin duyarlı olması gerektiğini kaydetti.
14 Temmuz’u daha iyi anlıyoruz
Kandıra T Tipi Cezaevi’nde tutulan Özkan Bayhan, 1 Mart’tan beri açlık grevinde. Bayhan, “Kürtler için 14 Temmuz’un önemini, şimdi daha iyi anlıyoruz” dedi.
Bahan, 1985 Bitlis/Norşin doğumlu. 2000’li yılların başında İstanbul’da gençlik çalışmalarında yer aldı. 2011’de Kürt Özgürlük Hareketi’ne katıldı. Haziran 2015’ten beri Kandıra T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Bayhan’a 15 yıl hapis cezası verildi. Ağabeyi Şakir Bayhan, cezaevine gerçekleştirdiği ziyaret sonrası muhabirimiz Deniz Babir’e konuştu. Tutsakları oldukça kararlı gördüğünü belirten Bayhan, kardeşinin şu sözlerini aktardı: “Önderliğimize uygulanan sistematik tecridin bir an önce kalkması gerekir. Bizler bu süreçlerin direniş biçimini hep kitaplarda okuduk. Şimdi biz, Kürtler için 14 Temmuz’un önemini daha iyi anlıyoruz. Faşizm toplumun nefes boğazını kesecek noktaya kadar vardı. Bu yüzden sessiz kalamazdık.”
Cezaevi yönetiminin eylemciler üzerinde açlık grevini sonlandırmak için baskı kurduğunu belirten Bayhan, şunları söyledi: “Susmak bu sessizliğe ortak olmaktır, bu suça ortak olmayarak açlık grevindeki eylemcilerin taleplerini tüm dünyaya, tüm kamuoyuna duyurmak gerekir. Bu davaya sahip çıkmak onuruna sahip çıkmaktır. Tüm halkımız, zindandakilerin direnişine ses vermelidir. Tek talepleri olan haksız tecrit sona ermelidir.”
Yasalarına uymazsa eylem sürer
Urfa T Tipi Cezaevi’nde 1 Mart’tan itibaren açlık grevinde olan Ali Ulutaş, “Devletin kendi yasalarına uymasını istiyoruz. Uymazsa direniş devam edecektir” dedi.
Ali Ulutaş, ailesiyle yaptığı haftalık telefon görüşmesinde açlık grevine dair konuştu. “Ögüt üyesi” olduğu iddiasıyla aldığı 6 yıl 3 ay hapis cezasının 2 yılını dolduran Ulutaş, talepleri karşılanana kadar direnmekte kararlı olduklarını söyledi. Cezaevindeki durumu aktaran Ulutaş, şunları söyledi: “Açlık grevinde olan bazı arkadaşlarımızın sağlık durumları kötüye gidiyor. Cezaevi idaresi tarafından verilen sıvı ve vitaminler çok yetersiz. Bu da sorun oluşturuyor. Hepimizin morali çok iyidir. Tecrit kalkmadığı sürece biz direnişimizden vazgeçmeyeceğiz, bunu herkes böyle bilsin. Arkadaşlarımızın kararlılığında bir sorun yok.”
Uluslararası insan hakları kuruluşlarına ve Türkiye’deki demokrasi güçlerine çağrıda bulunan Ulutaş, şöyle devam etti: “Bir an önce harekete geçmeleri gerekiyor. Ben insanım diyen herkesin bu direnişe sahip çıkması gerekiyor. Kürt halkı, sesimizi tüm dünyaya duyurmalı. Tecrit bir insanlık suçudur, kabul edilemez. Devletin kendi yasalarına uymasını istiyoruz. Devlet kendi yasalarına uymazsa bu zulüm ve işkenceye karşı direniş devam edecektir.”
Bizler de kararlı durmalıyız
Annesi Bedriye Ulutaş ise tutsakların “tecrit kalkmadan direnişi bırakmama” kararlılığında olduğunu vurgulayarak, “Bizler de en az onlar kadar kararlı durmalıyız. Gün geçtikçe çocuklarımız eriyor. Önderliğimiz üzerindeki tecrit kalkmadan bu direniş bitmeyecek. Bunu biliyoruz. Çocuklarımızın başlattığı direnişi sahipleniyoruz. Nefesim yetene kadar çocuğumun arkasında duracağım” şeklinde konuştu.
Devletin tecrit politikasını sadece Öcalan üzerinde değil, tüm Kürt halkı üzerinde uyguladığını dile getiren Ulutaş, “Tecrit, hem başkan üzerinde hem cezaevlerinde hem de tüm Kürt halkı üzerinde var. Bu tecridin kalkması ve barışın gelmesini itiyoruz. ‘Yaşamak direnmektir’ diyerek herkes ayağa kalkmalıdır” dedi.
Kızım onurlu bir yolda
Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’inde tutulan ve 1 Mart’tan beri açlık grevinde olan Zerin Yilmaz’ın Almanya’da yaşayan annesi Fatma Yılmaz, “Kızım onurlu bir yolda, bu yolu sahipleneceğiz” dedi.
Zerin Yılmaz çocuk yaşlardayken ailesi koruculuk dayatmasını kabul etmeyip Nusaybin’i terk ederek Almanya’ya göç etti. Yurtsever bir ailede büyüyen Zerin, erken yaşta özgürlük mücadelesi içerisinde aktif olarak yer aldı. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik uluslararası komplonun ardından 1999’da gerilla saflarına katıldı. Zerin Yılmaz, 2007’de Türk ordusuyla girdiği bir çatışmada yaralı olarak esir düştü. Yoğun işkencelere maruz kaldı. İki müebbet ve 25 yıl hapis cezası verilen Zerin Yılmaz, 12 yıldır cezaevinde. Ankara Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan 34 yaşındaki Yılmaz, 1 Mart’tan itibaren açlık grevinde. Süresiz-dönüşümsüz açlık grevindeki MLKP davası tutsağı Muhabbet Kurt ile aynı koğuşta kalıyor.
Almanya’nın Heilbronn kentinde yaşayan ailesi, muhabirimiz Sait Öztürk’e konuştu. Ailesiyle yaptığı telefon görüşmesinde direnişin büyütülmesi çağrısında bulunarak, “Bizler Önderliğimizin üzerindeki tecridi kaldırmak için başlattığımız eylemimizde kararlıyız ve umutluyuz. Bedeli ne olursa olsun tecridi kaldıracağız. Eylemimize, halkımıza güvenerek başladık. Halkla birlikte olursa daha erken sonuca varacağız” dedi.
Annesi Fatma Yılmaz, kızının direnişine destek veriyor. İki haftada bir kızıyla telefonla konuştuğunu anlatan Fatma Yılmaz, şunları söyledi: “Ben de annesi olarak acı çekiyorum, sonuçta bir anneyim ama ne olursa olsun kızım kendine göre onurlu bir yol seçmiştir. Bu yolu hep sahipleneceğiz. Ne yazık ki faşist bir rejimle karşı karşıyayız. Umutluyum, kızımla gurur duyuyorum. Kızımın da dediği gibi ‘Ya başaracağız, ya başaracağız.”
İki çocuğu açlık grevinde
Bir oğlu 5 Ocak’tan bu yana diğer oğlu ise 1 Mart’tan bu yana açlık grevinde olan Raife Elyakut, çocuklarının sonuna kadar arkasında olduğunu belirterek, “Zafer onların olacak. Biz analar bu direnişi sonuçlandıracağız. Özgürlüğümüze de çocuklarımıza da kavuşacağız” dedi.
Yıllardır cezaevinde bulunan Ali Haydar ve Ali Ejder Elyakut kardeşler de eylemdeki tutsaklardan. Kardeşlerden Karabük T Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan Ali Haydar Elyakut 5 Ocak’ta, Patnos T Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan Ali Ejder Elyakut ise 1 Mart’tan itibaren açlık grevinde.
Babasının görüşüne götürüyordum
25 yaşından beri cezaevi kapılarında olduğunu belirten anne Raife Elyakut, “İçeridekiler biliyorlar zindandalar. Benim ne dışarım bellidir ne de zindanım” diyerek yaşamının büyük bölümünü kapsayan cezaevleri gerçekliğini anlatarak başlıyor konuşmasına. Elyakut, “Ali Haydar daha çocuktu tutuklandığında, 16 yaşındaydı. Liseye gidiyordu. 25 yıldır da cezaevinde. Babaları cezaevindeyken Haydar ile cezaevine gidiyordum. Kaldırıyordum camın önüne babasıyla konuşsun diye. Haydar büyüdü aynı zindana o da girdi. Ejder ise 24 yıldır cezaevindedir. Ejder de 16 yaşında girdi cezaevine. Bu cezayı hak etmemişlerdi. Sadece Kürt kimliğine sahip oldukları için her iki çocuğuma da 36’şar yıl ceza verdiler” dedi.
Beni teselli ediyorlar
Ali Haydar’ın durumunun kritik aşamayı çoktan aştığını kaydeden Elyakut, şunları söyledi: “Haydar öyle bir hale gelmiş ki bardağa elini attığında elleri titriyor. Bardağı tutamıyor. Bizden gizlemeye çalışıyor ama gizleyemiyor. Görme sıkıntısı yaşıyor. Böyle giderse gözlerini de kaybedebilirler. Her hastalığa da yakalanabilirler. Bir deri bir kemik kalmış. Hala da dimdik ayaktadır, bana moral veriyor. Karabük’ten döndüm aynı gece Patnos’a gittim. Ali Ejder de abisi gibi bana teselli veriyordu. Ayağa kalkıyorlar tansiyonları düşüyor, gözleri kararıyor. Yürüyemeyecek hale gelmişler.”
Çocuklarımız yaşamak istiyor
Tecridin sadece Öcalan’a yönelik olmadığı vurgulayan Elyakut, cezaevlerindeki tüm tutsaklara yönelik zulüm, baskı ve tecridin olduğunu belirtti. Elyakut, “Ellerinden ne gelse yapıyorlar. Her çeşit baskı ve zoru çocuklarımıza uyguluyorlar. 8 can verdik. 8 can az değil, kolay değil. Gencecik insanlar gitti. Çocuklarımız ölmek değil yaşamak istiyor. Dışarıdakiler destek vermeseler onlar içeride ne yapabilirler. Bizler ses çıkarırsak devlet de bu işe el atmak zorunda kalacaktır.”
Biz analar sonuçlandıracağız
Açlık grevindeki tüm tutsakların çocuğu olduğunu dile getiren Elyakut, sonuna kadar tutsakların arkasında olduğunu vurguladı. Elyakut, şunları vurguladı: “Tutsakların bu direnişi kazanacaklarına da inanıyorum. Zafer onların olacak. Bu şekilde devam ederse biz analar da toplanıp ölüme kadar gideriz. Benim bir oğlum Patnos’ta bir oğlum Karabük’te. Gider cezaevinin önüne çadır kurar orada açlık grevine başlarım. Biz analar bu direnişi sonuçlandıracağız. Özgürlüğümüze de çocuklarımıza da kavuşacağız. Sonuna kadar da mücadele edeceğiz.”
