Bartholomeus gecesi

Yerel otoritelerini ve imtiyazlarını (politik, ekonomik v.b) korumak için, kralın katolik merkezci otoritesine karşı, Calvinist protestan reformcu yolu tercih etmişlerdir. Fransa içten kaynamaktadır, gerilim, hoşnutsuzluk had safhada. İç savaş, kücük bir kıvılcımı beklemektedir. Katolik olmasına rağmen komşu İspanya Krallığı ile de çatışma ve hegomonya rekabeti devam etmektedir. Konjonktürel olarak, Cenovalı denizci Kristof Colombo öncülüğünde 1492’den beri, yeni koloni ve sömürü alanları açılmış, bölgeler, kıtalar arası ekonomik, politik ve kültürel ilişki ve etkileşim imkanı doğmuştur. Floerence, Siena merkezli İtalyan rönesansı, Luther’in başını çektiği reformcu gelişmeler, dış dinamikler olarak Avrupa’da ve özellikle dönemin Fransa’sında yeni bir güç ve iktidar paylaşımını zorunlu hale getirmiştir.
İşte Katolik prenses ile Protestan Henri Navara’nın evliliği, bu derece hassas, iç ve dış dengeler kuşatmasında gerçekleşiyor. Yöntem olarak tam zamanı ve akıllıca. Protestanlar bir biçimde yönetime ortak oluyor ve yasaklı mezhep, resmiyette tanınarak Fransa’nın iç barışı korunmuş oluyor. Fakat bu gelişme, Vatikan ve İspanya için büyük bir taviz ve merkezi iktidarı için ciddi bir tehlike olarak görülüyordu. Bütün bu husular dikkate alındığında; aslında, yönetilmesi ve ya sürdürülmesi zor, iç ihanete, her türden oyuna, pravokasyona açık bir süreç olduğu da anlaşılıyor. Ayıca kralın Fransa’daki güç dengeleri üzerindeki denetim ve hakimiyet zayıflığı ve kararsız tutumunun, karşıtlarına cesaret vermesi de, ayrı bir talihsizlik olarak tarihe kayıt düşüyor. Yani kral daha cesur ve kararlıca davranıp, hakimiyeti sağlayıp, ikili oynamasa, büyük olaslıkla, kanlı iç savaş yaşanmamış olacaktı...
Ve korkulan oluyor. Daha düğün gecesi (tarihte kanlı düğün olarak da anılır); kralın herzaman bir emniyet, bir garanti nişanesi olarak yanında tuttuğu, protestan amiral Gaspard de Coligny, düzenlenen bir suikastla öldürülür. Cinayetin planlayıcısı kralın annesi Catherine de Medici’dir. İspanya ve Vatikan’la gizli işbirliği içinde. İtalyalı (Florence) meşhur Medici ailesinden Lorenzo II’nin kızı. Protestanların etkili bir isminin bu şekilde öldürülmesi, Fransa’da özellikle protestanlar arasında infiale yol açar ve bu suikast aynı zamanda mezhep savaşının ilk kıvılcımı olur. 22-24 Ağustos tarihleri arasında, Paris’ten başlayıp tüm Fransa’ya yayılarak, yaklaşık 30 bin Fransız protestan katledilir. Vatikan (Papa Gerogerius XIII ve kardinaller), katliamı, dini açıdan meşru göstererek, bu olayı sapkınlara karşı bir zafer olarak kutlar ve özel madalyon bastırır. Bunun, Türkler’e karşı bir zaferden, on kat daha önemli bir zafer olduğunu ilan eder. Ardından, mezhep savaşı, giderek tüm Avrupa’ya yayılır.
Tarih; akan kanın, insan cesetlerini sürüklediğini teyid eder. Katolik-protestan mezhep savaşlarında onbinlerce insan yaşamını yitirmiş, hastalık, açlık, toplu sürgün ve kıyımlar kol gezmiştir. Din maskesi altında yürütülen, çıkar ve güç savaşları, insanlık tarihi kadar eskidir. Çok tanrılı, tek tanrılı fark etmiyor. Dinler ve ya mezhepler arası savaşlar, aslında egemen zalimlerin, güç-iktidar ve çıkar çatışması oluyor. Onbirinci yüzyılda, kutsal toprakları kurtarmak için yapılan Haçlı seferleri yıkımından doymayan zalim egemenler, bu sefer kendi içinde birbirini dinsiz veya sapkınlıkla itham ederek, kanlı bir mezhep savaşı yürütmüşlerdir. Ve “Tarih, ders alınmazsa, bir tekerür olur.” Tesbiti, bu günde kendisini en yakıcı bir şekilde hissettirmektedir.
Tarihin bir cilvesi ve ya garabeti olarak şimdilerde, Haçlı baş şehirlerinden müslüman gençler, Ortadoğu’ya cihad yapmaya gönderiliyor(!?). Haçlı seferlerinin ve mezhep savaşlarının eski başaktörleri Fransa ve İngiltere ise, Ortadoğu’da planlanan mezhep savaşları için, kolları sıvamış vaziyetteler. Müslümanlar arası kanlı boğazlaşma senaryoları, kah masa üstüne alınıyor, kah rafa kaldırılıyor. Masa üstüne alındığı her seferinde; ırkçı Türk egemenlerinin ve Türk İslam Sentezci taifanın, başı dolanıyor, gözü kararıyor. Kürtlere savaş ilan ediyorlar. Senaryo rafa kaldırıldığında ise, Kürtlerle kardeş oduklarını hatırlıyorlar(!?). Kafaları, olası bir mezhep savaşından, Neo-Osmanlı çıkacak, biçiminde kurgulanmış...
Paris, devrimci Kürt kadınlarına yapılan suikasta göz yummakla, bu sefer; Ortadoğu mezhep savaşında baş rol oynayacağı işaretini veriyor. Cinayetin bir ilk kıvılcım olarak kurgulanmış olması ihtimali, yüksek. İşin içinde Suriye pazarlığı olduğu kesin. Ama Rojava halkının alternatif, onurlu duruşu, bu acımasız, kanlı planı bozuyor. Rojava devrimi: Onurlu, hakkaniyetli, ahlaklı, demokratik siyaseti ile; Kürtlere, Türklere, Araplara, Farslara, Ermenilere, Süryanilere, barış içinde birbirini boğazlamadan yaşamanın, mümkün ve kutsal olduğunu gösteriyor.
Türkiye’de iyimser bir barış havası giderek gelişirken, bunu sabote etmek için her türlü tertip içinde olunacağı, sağa sola atılan bombalardan ve muhalefetin tahrik edici üslubundan anlaşılıyor. Özellikle Kürt tarafının, kendi içindeki uyumu, disiplin ve hakimiyeti güven veriyor. Ve sayın Öcalan’ın tarihi açıklaması umut ve sevinç müjdeliyor. Lakin dileriz ki; sayın Erdoğan ikili oynamasın ve 9.Charles’ın durumuna düşmesin ve yine umulur ki Fethullah Gülen de, papa Gerogrrius XIII rolüne soyunmasın... Bu arada yerli Catherina Medici’lerin boş durmayacağı da, besbellidir.
