BDP’nin yükselişi ve hasta Türkiye

Haberleri —

Barış ve Demokrasi Partisi’nin (BDP) kongresini büyük bir sabırsızlıkla bekledim.
Kongrelerin de değeri değişkendir..
Bu, zaman ve mekan açısından öyle.
BDP’nin 2. Olağanüstü Kongresi, zaman açısından Kürt Hereketi’nin yükseldiği bir döneme denk düştü.
Kürt Hereketi en azından 90’lı yıllarla birlikte dünyaya sesini duyurdu ve ondan sonra da gerilemedi.
Yükseliş devam edecek.
Erdoğan BDP Kongresi öncesi yaptığı açıklamalardan birinde, CHP’yi BDP’nin kuyruğuna takılmakla itham etti.
Türkiye’de de BDP’nin siyasi borsa değeri yükseliyor.
Kongre’de Deniz Gezmiş’in, İbrahim Kaypakkaya’nın ve Mahir Çayan‘ın da fotoğrafları asıldı.
Bu da Kürdistan’ın Türkiye’de gelişecek olan yeni emekçi yükselişe değer biçtiğini içeren başka bir tablo.
Roboskî’de katledilenlerin fotoğraflarının asılması, kendi yaralarını sarma bilinci taşıyan sorumluluk duyan ve kanıksamaya “dur!” diyen bir gösteri gibiydi.
Mesud Barzani’nin BDP’nin 2. Kongresi’ne katılmaması, Kürtler arası diyalog ve diplomatik düzeyin derinliğine işaret ediyor.
Erdoğan, Kürtçeyi kastederek “anadilde eğitim diye bir şey yoktur” dedi.
“AKP’li Kürt Milletvekilleri’ni kastederek: “Ya sesinizi çıkartın, ya da zulüm kalesini terkedin” diyen Demirtaş, bu Milletvekilleri’ni Türkiye ile Kürdistan arasındaki uçurumda telef olmamaları için korumak istedi.
Kongre’ye 30 ülkeden diplomatik temsilcilerin katılması, “Türkiye’de Kürdistan vardır” diyen Demirtaş’ın bağlı olduğu hareketin, yaratacağı bir Kürdistan’ın yalnız bırakılmayacağını gösteriyor.
Ve gelinen durumda, dünyada Kürt Hareketi’nin durdurulamasını isteyen bir kamuoyu, kendisini lanetleyecek bir tarihi süreçle karşı karşıya.
Özellikle de Batı Avrupa’daki kamuoyu, Kürdistan için daha duyarlı.
Bu Türkiye (Erdoğan) için söylenemez.
Maliki Türkiye’yi “küstah” olarak betimleyerek, “Uluslararası Toplum”u Türkiye’yi durdurmaya davet etmiş.
Türkiye’yi “kara liste”ye alan ülkeler çoğalıyor.
Türkiye, AKP ile birlikte, Michailowitsch Dostoyewski’nin “Karamazof Kardeşler” kitabındaki barbarlık tarifine uygun bir tablonun içine düştü.
Ortadoğu’daki Arap dünyası, Ortadoğulular arası çemberi daraltmaya başladı.
Türkiye’ye dost olan “tek güç” Hizbullah ve Müslüman Kardeşler. Belki de uzaklarda, yani Mısır’daki yeni yönetim(?!).
Rusya Dışişleri Bakanı’nın Türkiye ile ilişkilerinin “uçak indirme krizi”yle bozulmadığını söylemesi, Rusya’nın Türkiye’nin bileğini başka bir alanda bükeceğinin belirtisi.
AKP “savaş hükmü”ne uyarlı.
“Türkiye dostu” aktörler, Türkiye’nin belini gireceği “savaş”ta kırmak için sabırsız bir beklenti içindeler.
Türkiye’deki yönetim, kendisini taburcu edecek “hekim” bulamayacak kadar hasta ama, nereden bakılırsa bakılsın, AKP gireceği savaşta, Türkiye’yi “Arap Batağı”na saplayacak kadar da “çevik güç”.

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.