Bir Halk Sancağı: Apê Musa

Haberleri —

Bugün, Musa Anter’in, (Diğer namıyla Apê Musa’nın) katledilişinin 20. yılı.
20 yıl önce bugün Diyarbakır’ın Seyrantepe mahallesinde tarihin yüzüne bir kez daha kan sıçramıştır. Bu tarih çığlıklarla, hawarlarla oluşmuş bir tarihtir. Bu tarih 7 yaşındaki gazete satıcılarından 70’lik Apê Musa’ya uzanan kan, zulüm ve katliamlarla dolu bir halkın tarihidir. Bunca zaman zarfında çok şey değişmedi. Bugün de gerçekleri yazdıkları için Apê Musa’nın çocukları yargılanıyor.
Bir kimliğin varlığı için, o kimliğin görünür kılınması çabası için hayatını vermek, hayatını bizzat ona adamak, insani-entelektüel yanıyla yalnızca kendi halkının değil, yaşadığı ülkenin diğer halklarının da sempatisini kazanmak, buna karşılık canilerin hedefi olarak 70’inde öldürülmek...
Yaşamını adadığı hoşgörü, barış ve halklar arası kardeşliğin aslında bu topraklarda sadece bir ütopya olmadığını düşünmemize neden olan bilge. 12 yıl önce Diyarbakır’ın karanlık bir sokağında yere serilen bedeni bile hala ürkütücü olabiliyor cellatlara...
***
Yaşar Kemal, dostu Musa Anter’in faili belli bir cinayete kurban gitmesinin şokunu söyle ifade etmişti: „Benimki belki tuhaf bir inanç. Ben hiçbir insanın, gözlerini kan bürümüş de olsa, yüzlerce insanın katili de olsa Musa Anter gibilerine kıyabileceğine inanmazdım.“
Gazeteci arkadaşı Ragıp Duran ise „Musa Anter denilince aklıma üç önemli niteliği gelmektedir. Bu niteliklerden en önemlisi, Türk-Kürt kardeşliği militanlığıdır. Bu tavrı duygusallıktan öteye akla dayalı olmasıdır. İkinci özelliği, mizahçılık yanıdır. Bu da hayat felsefesiyle ilgili olup adeta kendiliğinden gelişmiştir. Bu gelişmeye yardım eden etkenlerin başında ise kendisini iyi yetiştirmiş olması, bilgi hazinesinin dolu olması, çevresini çok iyi tanıması ve özgüveni gelmektedir. Son özelliği, gazeteciliğidir. Kısa fıkra dalının erişilmez ustası ve hepimize örnek bir insan oluşudur“ diyor.
***
Apê Musa  1918 yılında Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı  Ziwinge köyünde dünyaya geldi. Ziwinge’nin adı daha sonra Eski Mağara olarak değiştirildi. Apê Musa „Hatıralarım” adlı kitabının önsözünde doğumuyla ilgili şöyle der:
„Recaizade Ercüment Ekrem Talu, yaşantısını anlatırken doğum yeri ve baba ocağını şöyle tanıtır: ‘Marmara Bölgesi Türkiye’nin en uygar bölgesidir; İstanbul, Marmara’nın en güzel şehridir; Boğaziçi, İstanbul’un en latif semtidir. Sarıyer, İstanbul’un en şirin kazası; Yeni Mahalle Sarıyer’in en üstün mahallesidir ve Recaizadelerin köşkü Yeni Mahallenin en harika köşküdür... İşte ben burada doğdum.’ Tabii, O, Recaizade Ekrem’in oğlu idi.
Şimdi bir de bana bakalım: Kürdistan, Türkiye’nin en geri bölgesidir; Mardin, Kürdistan’ın en geri ilidir; Nusaybin, Mardin’in en dertli ilçesi; Stilîlê (Akarsu), Nusaybin’in en fakir nahiyesi; Ziwingê, Stilîlê’nin en geri kalmış köyüdür ve işte ben, bu köyün, nüfus kütüğüne göre, iki numaralı mağarasında doğmuşum.”
Değişik dönemlerde toplam 11,5 yıl hapis yattı. Devrimci Doğu Kültür Ocakları, TİP, Halkın Emek Partisi, Mezopotamya Kültür Merkezi ve İstanbul Kürt Enstitüsü’nün kurucularındandı. Onun hayatı bizler için kıssadan hisselerle doludur. „Türkiye’nin 55 yıllık girdisinin, çıktısının yeminli, canlı bir şahidiyim. Hem yalnız şahidi mi? Değil!.. Sanığıyım, mahkumuyum ve davacısıyım“ diyordu bir yazısında.
Apê Musa; bugün, Kürt halkı adına kendinde konuşma hakkı görenlere, Kürt halkının geleceğiyle ilgilenenlere, mücadele ediyorum diyenlere hala anlamlı mesajlar veriyor, didaktik olmayı sürdürüyor. Bugün kendine aydın misyonu biçenler Apê Musa’nın kişiliğine, halkına bağlılığına, direngenliğine ve onurlu yaşamına bir kez daha dönüp bakmalıdır.

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.