Bir tespihte hakikati açığa vurmak

Forum Haberleri —

  • Her toplumsal birim özerktir, kendidir. Tespih taneleri, üzerinde varoldukları sistem (ip) içinde hareket kabiliyetine sahiptir. Tespihin başlığı olarak imame üzerinde anlaşılmış toplumsal bir uzlaşmaya göre birimler arasındaki ilişkiyi düzenler. Tamamiyle demokratiktir
  • Dinselleştirilmiş olması tespihi anlamsızlaştırmaz. Fakat özgürlük düşüncesinin dinselleştirilmesi korkunç tehlikeleri bağrında taşır. Dinselleştirmek düşünmemek demektir.

SOYDAN AKAY

Bilginin en temel amacı toplumsal problemi çözmektir. Metafizik insan gerçeğinden hareketle burada belki de sadece bir boyutuna vurgu yapabiliriz. Problem çözmek aynı zamanda toplumsal inşadır. Bu alanın temel kavramsallaştırması ise bilinç’tir. Varlığı varlık yapan en temel ilke bilinçtir. Uygarlığın inşa ettiği kul-köle insan da bir bilince dayanır. Ona da egemenliğin, iktidarın epistemolojisi (bilgi yapılanması) denir. Yanlış temelde kurgulanmış bir gerçekliktir bu. Günümüzde kapitalist modernite olarak varlığını sürdüren uygarlık sistemi toplumu ve bireyi büyük oranda adeta Platon’un idealar dünyasında ya da mağara allegorisinde yaşayan varlıklar haline getirmiştir. Sanal medya ya da sosyal medya denilen teknik kavramlaştırma da bunu ifade eder. Dolayısıyla muazzam bir gerçeklik yitimi var. Başka dünyalarda yaşayanları (yani başka bilinç biçimlerinde) uyandırmak, gerçeklik boyutuna çekmek, bir zamandan bir başka zamana geçirmek gibi oldukça zorlu bir meseledir. Ve ne yazık ki uyandırmanın tek aracı bilinç’tir. Buradaki zamanın ruhunda okuduğum şey bu. Zeus’un karanlığa mahkum ettiği insanları aydınlatan, onlara özgürleşmenin yolunu gösteren Prometheus gibi.

Demokratik Paradigmanın temelleri burada adeta insanüstü bir çabayla atılmıştır. Yaşadığı daracık alanda bir dünya inşa etmek! Ve bunu evrensele taşırma arzusu; toplumsal problemi çözme tutkusu. Tek kaygı mutlaklaştırılmaya uğramak. Kendisiyle sohbet etmeye gidenlerden ve sahabelerinden, bir de dergi ve gazetelerden okuduklarından, izlenimlerinden hemen bir sonuç çıkardı: Taklit ediliyorum ve sadece tekrarlanıyorum. Bu bir anlama biçimi olabilir miydi? Ortaya koyduğu düşüncelerde derinleşme, arka planına inme, siyaset diline, halk diline uyarlama, somutlaştırma yerine tekrarlamak düşüncenin düşünülmemesi demektir. Hakikatli eserleriyle düşünmeyi öğretiyor, derinlere, köklere dalmayı, inmeyi, yeni yollarda yürümeyi öğretiyor. H. Arendt de bir zamanlar öğrencisi olduğu Heidegger için bunları söyler. Her söylediğine bir cevap verilmesinin, akla gelen ilk şeyi söylemenin geyik muhabbeti olduğunu söylermiş Heidegger de. Hatta kendisini taklit eden bir öğrencisine, Heideggerize etmenin lüzumu yok, diye çıkışmış. Kürt Halk Önderi de bu tarz yaklaşımların bir anlama, değer verme olmadığını bilir ve müthiş nefret eder. Siyasetçisinden, entellektüeline, yol arkadaşına kadar herkese şunu söyler: Taklit hiçbir zaman gerçeğin yerini alamaz. Orijinali varken taklitine ne gerek var? Bu tarz yaklaşımlar düşünmek değil, kendi olmak değildir. Yazdığı her cümlenin arkasında kocaman bir evren, hikâyet, yaşanmışlık, tarih vb. vardır. Bu ne kadar düşünülüyor? O yüzden de Notlar’da kendi paradigmasını soyutlamaya çalışır. Mesela kardeşiniz, bir dostunuz size Konfederalizm nedir, diye sorsa hemen komünaliteden alıp günümüze getirirsiniz tüm tarihi. Ama Hakikatli öyle mi? Kardeşi aynı soruyu sorar. Halkın diliyle cevaplar elindeki tespihi göstererek: “Tespihi görüyor musun, her bir tespih tanesi birer toplumsal birimdir ve onların düzenleyici, çatı örgütü ise imamedir. İşte anlatmaya çalıştığım Konfederalizm budur.” Üzerinde düşünebildiğin kadar düşün.

Tespih Ortadoğu kültüründe çok önemli bir simgedir. Günümüzde çoğunlukla dinsel bir simge ve de insanların elinde bir eğlence aksesuarıdır. Allah’ın adını simgeleyen 99’luk tespihler ile Kuran’ın sürelerini simgeleyen 33’lük tespihler hakikatin dinselleştirilmiş boyutudur. Tespihin İslamiyetle birlikte ortaya çıktığı düşünülmemeli. Toplumsal zamanın ruhu bizi çok daha uzaklara çağırır. Tespih neden kabile ve aşiret konfederasyonlarının simgesel bir karşılığı olmasın? Bir araya gelen aşiret sayısı kadar tespih tanesi! Her tespih tanesi, ( toplumsal birim) bir kabile ya da aşiretin totemine denk geliyor olabilir. Tespihin tepesindeki “imame” denilen de konfederalizmin üzerinde anlaştığı baş totem olabilir. Ya da konfederasyon yönetimini simgeler. Tespihlerde bu yönlü totemik simgeler çokça yer almaktadır. Konfederasyonun yönetiminde bulunan tespih, değişim zamanlarında başkalarına devr edilir. Öyleyse karşımıza muazzam bir toplumsal bilinç çıkıyor. Her toplumsal birim özerktir, kendidir. Tespih taneleri, üzerinde varoldukları sistem (ip) içinde hareket kabiliyetine sahiptir. Tespihin başlığı olarak imame üzerinde anlaşılmış toplumsal bir uzlaşmaya göre birimler arasındaki ilişkiyi düzenler. Tamamiyle demokratiktir. Homojen, tek-tip, bütünleşik bir sistem değildir.

Üzerinde düşünülmüş bir örnektir. Dinselleştirilmiş olması tespihi anlamsızlaştırmaz. Fakat özgürlük düşüncesinin dinselleştirilmesi korkunç tehlikeleri bağrında taşır. Dinselleştirmek düşünmemek demektir. Yaratıcı olmamak, özgünleşmemek, kendini üretmemek, güncellememek, şimdileşmemek; somut bir kavram, kuram ve kurum geliştirmemek demektir. İşte özgür Sosyal Bilimler temel düşünce ilkeleri üzerinde sürekli gelişmeyi, yenilenmeyi, büyümeyi, kurumlaşmayı gereksinir. Halka inerken teorinin dünyasından yaşama inmeye benzer bilincin serüveni. Teori bireyde bir bilince, bir forma (siyasetçi, sanatçı, edebiyatçı, asker vb.) değil de sadece bilgiye dönüyorsa orada taklit, tekrar ve ezber ortaya çıkar. Bilincin forma dönüşmesi tohumun açılıp çiçeğe dönüşmesi gibidir. Bilince toprak diyelim, o toprağa temas edemeden yeşermek mümkün mü? Ve Toprak tek tip bir varlığın açığa çıkmasına yol açmaz. Bütün çiçekler gül olarak ortaya çıkmaz. Çiçekler (farklılıklar) toprağın (bilincin) dile gelmiş, cisimleşmiş, form kazanmış varlıklarıdır. Temel ilkesi ahlaki-politik olanın çiçeklenmeleri de o temelde olur. Kayada bile açan gül olmak böyledir. Böyle özgün, yaratıcı, kendi olmayan, kendini halklaştırmayan anlaşılamaz. Hep idealar dünyasında yaşamaya mahkum “mükemmel“ formlar olarak kalınır. O yüzden de Zerdüşti TOHUM ilkesindeki gibi toprağa, halka, toplumsal farklılıklara inmeli. Bu anlamda evrende en güzel öykü birbirinin gerçekleşmesine, oluşuna, bilme gücüne tanık olmaktır. Ve elbetteki birlikte oluşmak, varolmak… Bütün varoluşlardaki aşkın kuralı da budur. Sevdalınızın en büyük sevdası, gerçekleşmenize tanık olmaktır. Bireysel olduğu kadar kurumsallaşarak, sistemleşerek, halklaşarak…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.