Boyun eğmeyen Kuzeylileriz

Mexmûr Halk Meclisi Eşbaşkanı Filiz Budak, 12 bin insanın yaşadığı Mexmûr Mülteci Kampı’nın BM güvencesi altında olmasına rağmen bir yılda iki defa Türk devletinin saldırısına uğradığını hatırlatarak, neden hedef alındıklarını şöyle özetledi:
ARGEŞ SERHAT / MEXMÛR
Irak ve Federe Kürdistan hükümetleri ile görüşmelerine, BM ile sürekli diyalog içerisinde olmalarına rağmen saldırılar gerçekleştiğinde herhangi bir sonuç alınamadığını belirten Mexmûr Halk Meclisi Eşbaşkanı Filiz Budak, “Maalesef genel bir konsept/politika devreye girdiğinde büyük bir sessizlik oluyor; iki hükümet ve BM sessiz kalıyor” dedi.
Mexmûr Halk Meclisi Eşbaşkanı Filiz Budak, Mexmûr (Rustem Cudi) Mülteci Kampı’nın nüfus yapısı, statüsü, işleyişi, güvenliği, BM ve iki hükümetle ilişkisi ve sürekli Türk saldırısı altında olmasının nedenleri ile ilgili sorularımızı yanıtladı.
Mexmûr Kampı’nın BM Mülteciler Yüksek Komiserliği ile nasıl bir hukuku var, BM nezdindeki statüsü nedir, görevlileri var mı, kampın işleyişine, düzenine, ihtiyaçlarının karşılanmasına ne kadar müdahil oluyorlar?
Botan ve Amed başta olmak üzere bir çok bölgeden insanımız 1994’te Güney Kürdistan’a göç etmek zorunda kaldı, çünkü Türk devleti köyleri yaktı, baskıyı yoğunlaştırdı. Binlerce insanın zorunlu göçünden sonra siyasi bir statüye, yaşam güvencesine ihtiyaçları vardı. Bu da ancak kampın BM güvencesine alınmasıyla olabilirdi. Ancak ilk dönemlerde BM, güvencesi altına almadı. Halkın eylemleri sonuç verdi ve 1995’te Etruş Kampı, BM güvencesi altına alındı. Biz, BM nezdinde siyasi mülteci statüsündeyiz. BM, kamptaki insanların yaşam güvencesi, sağlık ve bazı toplumsal ihtiyaçların karşılanması temelinde müdahil oluyor. 1998’de KDP ve Türk devletinin saldırılarından dolayı bizi 36. Paralel dediğimiz Irak toprakları olan Mexmûr’a yerleştirdi. İlk dönemlerde kalmıyorlardı. Ancak halkın baskısından dolayı buraya bir BM binası açıp bayraklarını diktiler. Görevlileri de sürekli kampta kalıyordu. DAİŞ, 2014’te saldırdıktan sonra bu görevli de kamptan ayrıldı. Şimdi heyetler halinde gelip gidiyorlar. Sürekli görüşme halindeyiz.
Federe Kürdistan için Mexmûr Kampı ne ifade ediyor; PKK’lilerin toplandığı bir yer mi, Kuzeyli mültecilerin barındığı bir yer mi, nasıl bir ilişki ve dialog var?
Güney Kürdistan yönetiminin şöyle bir yaklaşımı var; Kuzey Kürdistan’dan gelen halk olarak bakıyor ama Türk devletiyle pazarlıklar söz konusu olduğunda bizi çok rahatlıkla ‘PKK kampı’ olarak tanımlayabiliyor.
Mesela kampın güvenliğini kim sağlıyor?
Mexmûr Kampı, mültecilerin BM güvencesi altında kaldığı bir yerdir. Irak toprakları içinde kurulan bu kampın güvenliğini etraftan Irak sağlıyor. Ancak Mexmûr halkı da kendisini örgütleyen ve öz savunmasını ihmal etmeyen bir halktır. Bizim elimizde silahlarımız yok. Pasif savunma anlayışıyla kamp içindeki güvenliğimizi kendi öz gücümüzle sağlıyoruz. Mexmûr gücü, kampın içindeki asayişi üstleniyor. Özünde ise BM güvencesi altında burada yaşıyoruz. Bunun anlamı çok açık; BM’nin güvencesinin olduğu bir alanda askeri saldırıların olmaması gerekiyor.
Mexmûr’da toplam ne kadar nüfus; yaş ortalaması nedir, çocuk nüfusunun oranı ve toplam çocuk nüfusu ne kadardır?
Mexmûr’da yaklaşık 12 bin insan yaşıyor. Genel anlamda genç bir nüfustan bahsedebiliriz. 3 bin öğrenci var. Okula gitmeyen çocukları da hesaplarsak 5 bine yakın çocuk var. Yarısından çoğu kadın ve çocuklardan oluşan bir kamptır.
Mexmûrlular, nasıl geçiniyor, çalışabiliyorlar mı, Federe Kürdistan’da seyahat, çalışma hakları var mı?
Mexmûr bir mülteci kampıdır. O yüzden ekonomik anlamda zorluk yaşayan bir yerdir. Özel şirketler yok. Mülteciyiz ve geçici yaşıyoruz. Sürekli saldırılardan kaynaklı bu anlamda aldığımız bazı demokratik tedbirlerimiz dışında herhangi bir gelirimiz yok. İnsanlar yakın kentlerde inşaatlarda ya da buldukları başka geçici işlerde çalışarak geçimlerini sağlıyor. Emekçi bir toplumuz. Günlük yevmiyelerle idare ediyoruz. Güney Kürdistan’da şöyle bir gerçeklik de var; bize PKK’li gözüyle baktıkları için çoğu zaman iş vermiyorlar. Her şeye rağmen pes etmeden ayakta durabiliyoruz.
Sağlık; doktor, hastane gereksinimi nasıl gideriliyor. Kampta, ilk yardım veya sağlık ekibi, ocağı var mı?
Kampta sadece BM’ye bağlı bir sağlık ocağı var. O da günün belirli saatlerinde; sabah 08.00 – 12.00 arası açıktır. Daha çok ilk yardım amaçlı kurulan bir hastahanedir. Ameliyat ya da doğum gibi ağır durumlara müdahale edebilen bir hastahane değil. Halk kendi imkanlarıyla Hewlêr ya da Mexmûr ilçesinde sağlık gereksinimlerini karşılıyor.
Eğitimle ilgili hangi koşullar var; kampın içindeki okullar, dışarıda devam ettiği okullar, üniversiteye gitme oranı ve olanakları ne kadardır?
Aslında kamp, eğitim faaliyetleri bakımından örnek alınabilinecek bir yerdir. Ana okuldan başlayarak lise son sınıfına kadar Kürtçe eğitim veriliyor. Derslerin hepsi Kürtçe. Seçmeli derslerde İngilizce. Kampta lise bittikten sonra 2004’ten sonra Federe Kürdistan Hükümeti ile yapılan bazı anlaşmalar sonucunda üniversite okumamıza izin verildi. Yani üniversite okumamız önünde bir engel kalmadı. Eğitim olarak genel müfredatlar açısından pek bir farklılık yok. Ekstradan Demokratik Konfederalizm temelinde kendi imkanlarımızla da eklediğimiz dersler var.
Hangi dersler?
Jineoloji, öz savunma, politika ve ahlak gibi dersleri de kamp özgülünde müfredata ekleyerek öğrencilerimizi eğitiyoruz.
Mexmûr kendi içinde nasıl yönetiliyor, dışarıya karşı temsil organları nedir?
Üç meclis şeklinde örgütleyerek kendimizi yönetiyoruz; Halk Meclisi, Kadın Meclisi ve Gençlik Meclisi. Üçü eşgüdümlü olarak çalışmalarını sürdürüyor. Belediyemiz var ve direkt olarak hem Irak hem de Federe Kürdistan hükümetleri nezdinde yasal temsilcidir. Diplomasi de belediyemizin çatısı altında örgütlendirilmiş bir kurum oluyor.
Coğrafi olarak nasıl bir yerdedir ve nüfus yapısının yanı sıra coğrafi konumu da Türk saldırısına uğramasına etken mi?
Biraz önce söylediğim gibi resmi olarak Irak topraklarındayız ve zaten Irak hükümeti ile bir sorunumuz yok. Türk devletinin de buraya saldırmasında ‘görünürde’ herhangi bir sebep yok, ancak halk olarak bize düşmandır. Biz burada yaşayan Kuzeyli Kürtler, Türk devletine boyun eğmeyi, biat etmeyi reddeden Kürtleriz. Bunu, bugün Türk devletini yöneten Erdoğan da biliyor.
Türk devleti, Mexmûr’u başından beri hedef alıyor, ‘çözüm süreci’nde bile buranın boşaltılmasını gündeme getiriyordu…
Türk devleti, göçün başlamasından önce sürekli olarak halk ile gerillayı birbirinden ayırmak istiyordu. Bu halk, özgürlük mücadelesine yüzlerce evladını verdi, evlerini-yurtlarını terk etmek zorunda kaldı, açlık sefalet içerisinde teslim olmadan bugünlere kadar gelebildi. Bu da faşist Erdoğan rejimi için bir tehdit gerekçesi oluyor. Yani teslim olmamak ve direnmek, faşist zihniyetleri için büyük bir tehdittir. Sürekli tehdit edilmemiz ve hedef alınmamız bundandır. Saldırarak, bombardıman yaparak diz çökeceğimizi zannediyor. Şunu çok net bir şekilde ifade ediyorum; Mexmûr’da Erdoğan’a teslim olacak tek fert bile yoktur.
Sürekli Türk tehdidi karşısında iki hükümet ve BM ile durumu görüşebiliyor musunuz, ne diyorlar?
Burası sivil bir kamptır. BM güvencesi altındadır. Kendi duruşumuzdan taviz vermeden direnerek saldırılar karşısında duracağız. Örgütlü bir halkız. Bu şekilde direnerek burada yaşamaya devam edeceğiz. Irak ve Federe Kürdistan hükümetleri ile görüşüyoruz. BM ile sürekli diyalog içerisindeyiz. Bunlara rağmen saldırılar gerçekleştiğinde herhangi bir sonuç alınmıyor. Bir yıl içerisinde iki hava saldırısı gerçekleşti. Maalesef genel bir konsept/politika devreye girdiğinde büyük bir sessizlik oluyor; iki hükümet ve BM sessiz kalıyor. Şu konuda tereddütsüzüz; hiçbir şekilde herhangi bir politikanın kurbanı olmayacağız.
Serhat Çelê Mexmûr’da anıldı
Bitlis’te 2017’de şehit düşen Serhat Çelê (Berxwedan Seven) Mexmûr’da anıldı. Şehit Rüstem Cudi (Mexmûr) Mülteci Kampı’nda, Şehit Aileleri Kurumu öncülüğünde düzenlenen anmaya çok sayıda kişi katıldı.
HPG’li Seven’in hayatının anlatıldığı bir sinevizyon gösterimi yapıldı. Anma “Şehîd namirin”, “Bijî Serok Apo” sloganlarıyla son buldu.
Açlık grevine destek
Şehit Rüstem Cudi (Mexmûr) Mülteci Kampı’nda, Öcalan’a yönelik ağırlaştırılmış tecrit koşullarına karşı başlatılan açlık grevi eylemi 19. gününde 6. grupla devam ediyor. Din alimleri, öğrenci ve öğretmenler, açlık grevine destek verdi.
Mexmûr Din Alimleri Kurumu’ndan çok sayıda din alimi, açlık grevi eylemindekileri ziyaret ederek, destek verdi. Din alimleri adına kısa bir açıklama yapan Mela Mihyedîn, tecride karşı başlatılan açlık grevinin çok önemli olduğunu belirterek, grevdekileri selamladıklarını söyledi. Açlık grevindeki eylemciler adına konuşan Abdullah Kara ise “Önder Apo üzerindeki tecridi kaldırmak için güçlü eylemler yapmalıyız. Eylemelere katılım, destek de bir o kadar önemlidir. Önder Apo üzerindeki tecrit kaldırılmayana kadar eylemlerimizi sonlandırmayacağız” dedi.
Mexmûr’daki öğrenci ve öğretmenler de açlık grevi eylemine destek verdi. Hazırlanan basın açıklamasını okuyan Nudem Yaman, Öcalan’ın 20 yıldır ağır tecrit koşullarında tutulduğunu belirterek, şöyle devam etti: “Önder Apo yıllardır tüm baskı, saldırı ve tecride karşı her zaman barış elini uzattı. Türk devleti tecridi derinleştirdi, Kürt halkına her yerde saldırdı. Efrîn’i işgal etti, Mexmûr, Şengal, Başûrê Kurdistan ve diğer yerlerde Kürt halkına saldırdı. Mexmûrlu öğretmen ve öğrenciler olarak açlık grevi eylemleri selamlıyoruz. Bedeli ne olursa olsun onurumuza, Önder Apo’ya salip çıkacağız. CPT, BM ve diğer insan hakları kurumu tecride karşı sessiz kalmamalı, görev ve sorumluluklarını yerine getirmelidir.”
Açıklama “Bijî Serok Apo”, “Bijî PKK”, “Bijî berxwedana gelê Kurd” sloganlarıyla son buldu.
