Buridan'ın eşeği ve devletin hali

Fransız filozof Jean Buridan, teolojinin ve skolastik felsefenin hakim olduğu Ortaçağ'da, mantığı ve doğa bilimleri de denilebilecek doğa felsefesini içeren konularda düşünceler üretmişti. Mantıksal önermelerin anlamları ve doğrulanmasında kendine özgü bir kuramın sahibidir. Bu irade kuramı "Buridan'ın eşeği" olarak bilinir. Buridan'a göre irademiz hiçbir zaman "kötü" olanı seçmez ama seçenekler arasında kalındığında 'akıl' devreye girer. Aklımız o an tercihimizi ertelememizde belirleyici olur. Yani, irademiz her zaman "iyi" olanı seçer ama iki denk seçenekle, olguyla karşı karşıya kalırsak, akıl devreye girer ve bizi bir ikileme sürükleyip, kararsız bırakabilir. Bu kararsız kalış ise 'kötü' bir şekilde sonuçlanabilir. İki iyiden veya eşit/yaklaşık tercihten birini seçmekte kararsız kalırsan, onların dışındaki kötü ile karşılaşır ve onu yaşarsın. Bunu yaşamamak için irademiz özgür olmalı ve davranmalı, der. Özetle, özgür iradeye ulaşılması gerektiğini öğretiler.
Bir eşeğin ölümü ile düşüncesini örnekler. Metafor şöyledir: Her ikisi de kendisinden eşit uzaklıkta bulunan bir saman balyası ile bir su kovası vardır. Eşek hem acıkmış hem de susamıştır. Ama ilkin susuzluğunu mu, yoksa açlığını mı gidermesi gerektiğine karar veremez. Olduğu yerde kalır eşek ve açlıktan ve susuzluktan ölür. Buridan'ın eşeği metaforu, AKP devletinin günümüzdeki birçok ahvaliyle örtüşmektedir. Sıralarsak:
1. Bir yanda Ortadoğu'da bölgesel güç olma isteği, diğer yanda ise bölge dengelerinin bir dayatımı olarak Kürt sorununun çözümü zorunluluğunun farkında olma. Devlet her iki tercihten de kendini koparamamakta ama bir tercih de yapamamakta.
2. Devlet bir yandan İmralı ve PKK ile görüşmeler sürdürmekte, diğer yandan da IŞİD'e dolaylı veya direkt ilişkilenerek bölge denkleminin yeniden düzenlenmesine müdahil olmak istemektedir.
3. Avrupa Birliği'ne katılım bir devlet politikası olarak 'benimsenmişken', ülke içinde "tek devlet, tek millet, tek dile kaynaklık eden ulus-devletçi milliyetçilikten kopamama da benzer bir kararsızlık konumlanışıdır.
4. Dikkat edilirse, iki yıldır süren "barış ve çözüm" sürecinde dahi devlet ve AKP cephesindeki tekçi-milliyetçi ve suçlayıcı üslup değişmemiştir. Ama "barış ve kardeşlik"ten de sürekli bahsederek, hem nalına, hem mıhına vurmaktadır.
5. İki yıllık sürecin sonunda halen tek adım atılmamış olmasını da bir örnek olarak gösterebiliriz. Çatışmasızlık sürecinin devam etmesini istemek ama hasta tutsakları dahi bırakmaya yanaşmamak, KCK'nin çatışmasızlık sürecini bitirmesiyle sonuçlanabilir.
Bağlantılı benzer örnekleri çoğaltmak mümkün. Asıl sorun, ikili tercihler söz konusu olduğunda, neden iradesiz kalındığıdır. İradesizlik, son kertede devlet aklıyla bir politika belirlemeye çıkıyorsa, o halde sorun, değişmemeyle, yerinde çakılıp kalmayla devam edebileceği hesapçılığıdır. Nitekim Buridan'ın eşeğinin ölümüne neden olan da, budur.
Söylemdeki kimi değişiklikler, yapısal değişim değil, reformasyona çıkan yasal değişiklikler veya kendini Ortadoğu'nun belirleyici bölge gücüymüş gibi göstermek istercesine sergilenen yaklaşımlar ve hamleler, özünde pek bir şeyi değiştirmez. Ne demiş atalarımız; eşeğin kulağını kesilmekle küheylan olmaz!
Karabük T Tipi Cezaevi
