Cemal Süreya herkesindir

Haberleri —

 Cemal Süreya’nın koyduğu takma isimle şiirler yazan Elif Sorgun. Cemal Süreya’nın “ipek böceği sesli sevgilim“ dediği, hastanede yatarken 13 gün boyunca mektuplar yazdığı Zühal Tekkanat o yılları anlatan “Yaşadığım Yıllar“ adlı bir kitap yayınladı. “Edebiyat tarihine not düşülsün“ diye kaleme aldığı kitap, Artshop Yayınları’ndan çıktı.
Tekkanat, o yıllarda en ağır ve en önemli gördüğü anıları kısa da olsa Türkiye edebiyatının arşivinde olması gerektiğini düşündüğü için yazdığını belirtti. Cemal Süreya’nın eşi olduğu için böbürlenmediğini de ifade eden Tekkanat, “Cemal Süreya kimsenin değildir, O herkesindir“ dedi.

Cemal Süreya ile geçen 7 yılı anlattığınız “Yaşadığım Yıllar“ yayınlandı. 30 sayfadan oluşan kitapta neden bu kadar az kelime kullandınız?
“Yaşadığım Yıllar“ ince de olsa yazma gereği duyduğum bir kitap. Çünkü az bir bölüm de olsa yaşamım içinde en ağır ve en önemli gördüğüm o yılları ortaya koyma gereği duydum. Bunun Türk edebiyatının arşivinde bulunması gereken bir kitap olduğunu düşündüm. O açıdan, bilimsel, magazine kaçmayan, vurucu yanları olan bölümleri sıraladım. Sonlarına doğru çok yoruldum, ağlamaklı oldum. İnsan bir başkasının hayatını yazarken ya da anlatırken rahat olabiliyor ama kendini anlatırken aynen yaşıyorsun o acıları... Aslında kitabımda ne hüzün olsun istedim ne de şımarıklık. Gazeteci yazar Mustafa Şerif Onaran da bu kitabın romanlaştırılması gerektiğini yazdı. Ama ben bu kadarı yeter diyorum.

Cemal Süreya ile nasıl tanıştınız?
Ben Cemal Süreya’yı bir şair olarak, dergici olarak tanıyordum zaten. Sanat muhabirliği yaptığım dönemde çok sayıda sanatçıyla tanışmıştım. Onat Kutlar’ın Şişli’deki Sinematek’inde Cemal Süreya ile tanıştım. Benim de şiire yatkınlığım vardı. “Gibi“ diye bir kitap çıkarmıştım. Bu kitap tanışmamıza aracı oldu. Şiirim üzerine konuşmak istediğini söyledi. Sonra bir toplantıda bana evlenme teklif etti ama kabul etmedim. Tanışıp görüşmeye başlamamızdan 6 ay sonra da yıldırım nikahıyla evlendik.

Cemal Süreya ile evlenmeden önce şiir yazıyordunuz, evlendikten sonra devam ettiniz mi?
Tabii. Hatta onun çıkardığı Papirüs Dergisi’nde 7 tane şiirim yayımlandı Elif Sorgun adıyla. Memur olduğum için kendi adımla yazamıyordum. Elif’i Karacaoğlan’ın bir şiirinden, Sorgun’u da Yozgat’ın bir ilçesinden alarak Cemal oluşturdu bu adı. Ama bir gün dedi ki “Aynı evde iki şair olmaz.“ O zaman çok alınmıştım. Bir süre yazmak içimden gelmedi. Küçümsedi gibi geldi. Oradan beni yaraladı. Ama ayrıldıktan sonra beni çok destekledi. 1990’dan bugüne 7 tane şiir kitabı, 7 tane de düzyazı kitabım çıktı. Beni de artık bunlar avutuyor; yazmak, okumak, özel günlerde bulunmak...

Kadıköy’deki evinizden gözyaşları içinde taşındığınızı yazıyorsunuz kitapta...
Papirüs dergisi zor günler yaşıyordu, kapanmak üzereydi. Cemal o dönem çeviri yaparak geçimini sağlıyordu. Bir ara Maliye Bakanlığı’ndan haber geldi, tekrar işe başlar mısın diye. Eminönü’ndeki Vergi Dairesi’nde işe başladı. İşler düzelince Mühürdar’daki eve taşındık. O evi çok seviyorduk. Sonra benim bir rahatsızlığım çıktı ve büyük bir ameliyat geçirdim. O ara kendisine boşanma teklif ettim. O kabul etmedi tabii ve benim hastanede yattığım her gün için bana birer mektup yazdı. Cemal’i ve oğlumu o evde kaybettim. Cemal Süreya’nın eşi olduğum için böbürlenmem. Cemal Süreya kimsenin değildir, O herkesindir.

“On üç Günün Mektupları“ gerçekten çok etkileyici bir kitap. Siz ne hissettiniz bu mektupları okuyunca?
Önceleri bu sevginin sağlıklı olduğuna inanmadım. Moral vermek için düşünülerek yazılmış şeyler olduğunu düşündüm. Ama ölümünden sonra tekrar tekrar okuyunca gördüm ki büyük bir aşk var o dizelerde.

SEMRA ÇELEBİ
İSTANBUL/ETHA

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.