Çözüm Kürt modelinde


ABD’de ilk kez yapıldı
ABD’nin başkenti Washington’da BDP Temsilciliği’nin ev sahipliğinde ilk kez bir Kürt Konferansı düzenlendi. Önceki gün Ulusal Basın Kulübü’nde yapılan “Yeni Ortadoğu’da Kürtler’in Rolü” konulu konferansa; siyasi liderler, gazeteciler, araştırmacı ve öğretim görevlilerinin de bulunduğu yaklaşık 200 kişi katıldı. Kürdistan’ın dört parçasından konuşmacıları ile dikkat çeken konferansa; BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Van Milletvekili Nazmi Gür, BDP Washington Temsilcisi Mehmet Yüksel, gazeteci-yazarlar Cengiz Çandar ve Amberin Zaman ile Dengê Amerika (Amerika’nın Sesi Kürtçe bölümünden) muhabiri Mutlu Çiviroğlu, Federal Kürdistan Hükümeti ABD Temsilciliği’nden Karwan Zebari, akademisyenlerden Michigan Üniversitesi’nden Hişyar Özsoy, Kürt Adalet ve Barış Akademisi Başkanı ve aynı zamanda Harvard Üniversitesi’nde Kürt uzmanı Prof. Kejal Rahmani, Tennessee State University Kirmanj Gundi, Florida Atlantik Üniversitesi öğretim üyelerinden Mehmet Gürses, Tennessee Üniversitesi’den Prof. Michael Gunter, Ortadoğu Araştırmalar Merkezi üyesi akademisyen Christian Sinclair, Columbia Üniversitesi’nden David Phillips, PYD Avrupa sözcüsü Alan Şemo, Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Temsilcisi Seyf Bedirxan ile ABD Başkanı Barack Obama hükümetinin Ulusal Güvenlik ekibinden ve Amerikan İlerleme Merkezi yöneticilerinde (CAP) Dr. Michael Werz, ABD Kongresi eski üyesi Lincoln Davis ve ABD Ankara eski Büyükelçisi James Jeffrey katıldı. PYD Eşbaşkanı Salih Muslim ise Güney Kürdistan’ın ambargosu nedeniyle vize işlemleri geciktiği için konferansa, bulunduğu Avrupa’dan Skype programı üzerinden yapılan canlı yayınla katılabildi.
Güney’in tavrı tepki çekti
Dengê Amerika’nın muhabiri Mutlu Çiviroğlu’nun yönettiği ikinci oturumda konuşan Gazeteci Amberin Zaman, Salih Muslim’in isminin programda olmasına rağmen Washington’a gelememesine gündeme getirdi. Barzani yönetiminin Salih Muslim’e ülkeye giriş izni vermemesini kendisini “hayal kırıklığını uğrattığını“ anlatan Amberin Zaman, Güney Kürdistan yönetiminin “Bir evladını savaştan yitiren, iki evladı cephede savaşan” Salih Muslim’e vize vermesi gerektiğini dile getirdi.
Türkiye Kürtleri dışlıyor
Zaman, Türkiye’nin Kürtleri ve PYD’yi dışlayan politikalarına da dikkat çekti. Bu sırada Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği’nden bir diplomat, Türkiye’nin El Kaide’ye destek verdiği iddialarını yalanlarken; Zaman “O halde sınır hattında görüştüğüm yüzlerce kişi bana yalan söylemiş olmalı“ diye yanıt verince salondan büyük alkış aldı. Kürtler’in Suriye ve Ortadoğu’daki önemine atıfta bulunan Zaman, ABD yönetiminin bunu dikkate alarak PYD ile bağlantıya geçmesi gerektiğini söyledi.
Kürtler hep zulüm gördü
Oturumun diğer konuşmacısı Ortadoğu Araştırmalar Merkezi üyesi Christian Sinclair de Suriye’nin tarihsel gelişimi hakkında bilgi verdi. Suriye’nin kuruluşu, Baas Rejimi’nin Kürtlere yönelik uyguladığı ayrımcı politikaları değerlendiren Sinclair, yüzbinlerce insanın en temel haklarından mahrum bırakıldığını söyledi. Sinclair, Kürtlerin demokrasi, ekonomik, kültürel yapıları hakkında da bilgilendirmede bulundu.
Artık muhatap alınmalılar
Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Temsilcisi Seyf Bedirxan ise PYD’nin üçüncü bir çizgi olarak verdiği bağımsız mücadeleye değindi. PYD Dışilişkiler Komitesi üyesi Alan Şemo da Rojava’da Kürtlerin yarattığı yeni modeli anlattı. Kürtlerin artık muhatap alınmasını isteyen Şemo, “Kürt Yüksek Konseyi, Kürtlerin en yüksek temsilcisidir. Bunun böyle görülmesi gerekiyor” dedi.
Barış süreci devam etmeli
Konferansın “İmralı Barış Süreci: Türk-Kürt ilişkileri tekrar çekilmiş mi?” başlıklı üçüncü oturumda ise AKP Hükümeti’nin Kürtlerin temel taleplerini yerine getirmemekte ısrar etmesi nedeniyle kopma noktasına gelen “barış süreci” gündeme geldi. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’la müzakereleri süren barış sürecinin son derece kilit bir öneme sahip olduğunu ifade eden Gazeteci-Yazar Cengiz Çandar, Türkiye’nin Rojava politikasının da bu eksende değişmesinin mümkün olduğunu kaydetti. Kürtler’in yaşadıkları her ülkede farklı biçimlerde baskılara maruz kaldığını anlatan Çandar, Kürtler’in yaşadıkları deneyimler sayesinde artık Ortadoğu’da daha önemli bir rol oynamaya başladığını söyledi. Çandar çözüm sürecine hala isim konmadığına dikkat çekerek, Kürtlere statü verilmemesini eleştirdi. Sürecin çözüm açısından önemli bir fırsat olduğunu, ancak fırsatın yeterince kullanılmadığını kaydetti.
Beklenen düzeyde gelişme yok
Columbia Üniversitesi Barış ve İnsan Hakları Direktörü David Phillips ise “Biz burada tarihe tanıklık etmiyoruz, tarih yapıyoruz” dedi. Sözlerine “Bijiî Aşiti” ile devam eden Phillips, AKP’nin Müslüman Kardeşler politikasını eleştirirken, “Gezi olayları her şeyi tamamen değiştirdi” diye konuştu. İmralı’dan başlatılan barış sürecinin hala önemini koruduğuna dikkat çeken Phillips ancak Kürt sorununun çözümü konusunda gelinen aşamada çok da gelişme kaydedilmediğini söyledi.
PKK üzerine düşeni yaptı
BDP Dış İlişkilerden Sorumlu Eşbaşkan Yardımcısı ve Van Milletvekili Nazmi Gür de AKP Hükümeti’nin çözüm sürecinde son dönemlerdeki tutumunu eleştirdi. “Geride kalan bir yıllık sürede PKK üzerine düşeni yaptı” diyen Gür, demokratikleşme paketinin kendileri için hayal kırıklığı oluşturduğunu söyledi.
Kürtler model inşa ediyor
Konferansın “ABD, Türkiye ve Kürtler: Yeni bir vizyona doğru” başlıktı son oturumunda ise BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş konuşma yaptı. Demirtaş, Ortadoğu halkları arasında Kürtlerin özgün bir durumu olduğunu ve tarihlerinde ilk kez Ortadoğu’da bir statü inşa ettiklerini söyledi. Bu nedenle ortaya doğru bir model çıkarsa, Kürtlerin Ortadoğu barışının önünü açacak bir model oluşturacağını vurgulayan Batı dünyasının Ortadoğu barış görüşmelerinde ilerleme kaydetmek istiyorsa artık Kürtlerin ortaya koyduğu çözüm önerilerini ciddiye alan bir politika izlemesi gerektiğini söyledi.
Biz ezen olmayacağız
Kürtlerin mücadelesi, yönetim tarzı ve zihniyet değişimini yaratma çabasıyla hareket ettiğine dikkat çeken Demirtaş, Kürtlerin çözüm projesinde diğer halkların temel haklarına ve eşit vatandaşlık hukukuna saygıyla yaklaştığını belirterek, şunları söyledi: “Kürtler olarak neler yapılmayacağını çok iyi biliyoruz. Bir coğrafya parçasında statü elde etsek bile biz bunu başka halkların inkarı üzerine kuramayız. ‘Tek söz sahibi biziz, diyemeyiz. Kürdistan sadece Kürtlerindir’ diyemeyiz. Kürdistan’daki diğer dilleri ve dinleri yasaklayamayız. ‘Bütün yönetme hakları Kürtlerindir, başka kimse ortak olamaz’ diyemeyiz. ‘Başka kimlikler, başka inançlar, coğrafyamızda vardırlar’ diye bunları sürgüne ve soykırıma tabi tutamayız. Köylerini yakamayız. ‘Farklı etnik kimlikler bizimle eşit değil, biz üstün bir kimliğiz’ diyemeyiz. Biz bunları nereden biliyoruz, çok iyi biliyorsunuz. Bunları yaşadık. Bunlara maruz kaldık, o yüzden ‘Kürtler iyi bir model oluşturabilir’ diyoruz. Önümüzdeki yüzyılı da kaybetmek, Ortadoğu halklarına zehir etmek istemiyorsak Kürtlerin deneyimine, sesine kulak vermek zorundayız.”
Tekçilik ve Türkçülük’le olmaz
Kürtlerin Ortadoğu’da ve Türkiye’de statü sahibi olmak için mücadele ettiğine atıfta bulunan Demirtaş, “Bizim Kürt sorunu için çözüm önerimiz budur” dedi ve ekledi:”Rojava’da savaşan Kürtlerin de çözüm önerisi budur. Ama maalesef Türk Hükümeti’nin dış politikası bundan çok uzak. Tekçilik ve Türkçülük üzerine bir sistemle hiçbir problem çözülemez. Paradigma değişikliği gerektiren bu politikaya Türkiye Hükümeti’nin hazır olmadığını, AKP’nin bu köklü reforma hazır olmadığını son bir yıldır sürdürdüğümüz barış sürecinde de görüyoruz.”
Siyasi çözüm lütuf görülüyor
Yaklaşık bir yıl önce İmralı’da başlayan barış sürecinde yaşananları anlatan Demirtaş, çözümün birlik içerisinde olması, çokluğun herkesi kabul etmesi ve iktidarı paylaşmanın herkes tarafından kabul edilmesinin gerekliliğine vurgu yaptı. Demirtaş, barış sürecinde AKP Hükümeti’nin tavrını da eleştirdi ve şöyle konuştu: “AKP Hükümeti, Kürtler ile konuşuyor olmayı, bu sorunu siyaset yoluyla çözmeyi bile Kürtlere sunulmuş bir lütuf olarak görüyor. ‘Başbakan sizinle konuşuyor olmamız zaten sizin için yeterlidir ve bu konuşma 100 yıl bile sürse Kürtler bundan tatmin olmalıdır’ diyor. Rojava için de yaklaşımları budur. AKP’ye göre Salih Muslim Türkiye’ye davet edilip konuşulduğu için minnet duymalıdır. Neyi konuştuğumuz ve bunun sonunda neyin çıkması gerektiğini bir türlü anlamıyor AKP Hükümeti.
Sınır değişikliğine gerek yok
Oysa bizim az önce ifade ettiğimiz çözüm modeli, Türkiye için de bir şanstır. Kürtlerin koyduğu çözüm önerileri Türkiye’yi zayıflayatacak bir anlayışla ortaya konulmamıştır. Aksine Türkiye demokrasisini güçlendirecektir. Ortadoğu’da mücadele eden bütün Kürt hareketleri olarak kimseye düşmanlık yapmadan, asla silahlı çözüm yöntemlerini istemeden, arzulamadan barış içerisinde çözüme ve özgürlüğe kavuşmak istiyoruz. Sınırları değiştirmeden, kendi özgürlüğümüzü ve statümüzü kazanacağımız bir çözüm sağlayabiliriz. Bunun siyasi mücadelesini sürdürüyoruz. BDP olarak da buna katkı sağlayabileceğimizi düşünüyoruz. ABD’nin de bu yönüyle Kürtlerin dil hakları, kendini yönetme hakkına destek veren bir politika izlemesinin barış sürecine katkı sağlayabileceğini düşünüyorum. Umutsuz ve karamsar bir aşamada değiliz, ancak Başbakanın müzakere sürecine yönelik eleştirileri ve önerileri ciddiye alması gerektiğini düşünüyoruz.”
Barış süreci yokuş tırmanıyor
Barış sürecinin sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi için Demirtaş, ülke içinden ve dışından sürece dahil olmak isteyen birçok kesime AKP Hükümetin kapılarını açması gerektiğine vurgulayarak, barış sürecinin hızında yavaşlama olduğunu ifade etti. Bu gerilemeye AKP Hükümeti’nin olumsuz tavrının neden olduğuna dikkat çeken Demirtaş, “Süreç başladığında yokuş aşağı çok hızlı gidiyordu, yaz aylarında düze indi, şimdi ise yokuş tırmanıyor. O yüzden daha yavaş, zorlu gelişiyor. Şimdi hükümet birkaç adam atarsa örneğin Sayın Öcalan’ın dış dünya ile temasını kolaylaştıracak müzakerelere başlarsa, süreç bir kez daha yokuş aşağı inip hızlanabilir. Sonrasında da barış süreci hep böyle gidecek zaten” dedi.
PYD izole ediliyor
Demirtaş paneldeki konuşmasında PYD Eşbaşkanı Muslim’in konferansa gelememesine de değinerek, “Muslim de bugün de burada olabilmeliydi. Umarım ki bu sorun da çözülecektir ve PYD, ABD’de de faaliyetlerini yürütecektir. Çünkü Sayın Muslim az önce bahsettiğim modelin bir parçasıdır ve şimdi dünyanın her tarafından gelen cihadçıların, El Kaide bağlantılı grupların saldırısı altındadır. Radikal gruplar doğrudan ve dolaylı olarak Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar tarafından desteklenirken PYD izole edilmeye çalışılıyor” dedi.
Rojava’ya ambargo uygulanıyor
Batı Kürdistan’da büyük bir direniş gerçekleştiren Kürtlerin güçlenmesinden rahatsız olan Türkiye’nin sınırlarını kapatarak savaşın ortasındaki Rojava’ya ambargo uyguladığına dikkat çeken Demirtaş, “Uluslararası toplumun yaptığı birçok insani yardım Türkiye tarafından Suriye muhalefetine gönderiliyor ve maalesef bunların bir kısmı cihadist gruplara gidiyor. Ama Rojava’daki Kürtlere insani yardım ulaştırmamız engelleniyor” bilgisini verdi.
Davutoğlu’na mesaj
Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun sınır kapılarının ticarete açılmasını veya insani yardım götürülmesini “PYD, açıkça Esad’a karşı tavır almazsa ve Suriye muhalefetinin içinde açıkça yer almazsa, biz bunları yapmayız” koşuluna bağladığını aktaran Demirtaş, ,“Rojava’daki çocuklara tıbbi yardım gönderebilmek, orada morfinsiz ameliyat yapan doktorlara ilaç gönderebilmek için Sayın Davutoğlu’nun bu koşullarının yerine gelmesi mi gerekiyor?” diye sordu. AKP’li Bakan’ın tutumunu eleştiren Demirtaş, “Davutoğlu politikaları gözden geçirsin” dedi.
Cihadistler başınıza bela olur
BDP Eşbaşkanı, Rojava’da Türkiye destekli cihadist örgütlerin halka yönelik uyguladığı şiddetin kabul edilemez olduğunu söyledi. “Cihadist grupların bugün Suriye’de Rojava’da halka yönelik yaptığı katliamların, terörist saldırıların hiçbir gerekçesi olamaz” ifadesini kullanan Demirtaş, üstü kapalı olarak Türk devletine şu mesajı verdi: “Bu grupları destekleyen ülkeler kısa vadede fayda sağladıklarını düşünüyor olabilirler ama uzun vadede herkesin başına bela açan bir anlayışa sahip olduğunu biliyoruz.”
ABD politikasını güncellemeli
Amerikan İlerleme Merkezi’nden Michael Werz’in moderatörlüğünde yapılan oturumun diğer konuşmacıları, ABD’nin eski Büyükelçisi James Jeffrey ve eski Milletvekili Lincoln Davis’di. Davis de ABD’nin hala Türkiye’ye “soğuk savaş” yıllarından kalma bir zihniyetle baktığını belirtirken, Ortadoğu’nun güncel durumuna göre bu bakışın yenilenmesi gerektiğini söyledi. Türkiye’nin ABD’nin iyi bir dostu olduğunu anımsatan Davis, “Hükümetler hata yapabilir ama silahların bir daha devreye girmemesi gerekiyor” dedi.
ABD’nin Irak ve Türkiye eski Büyükelçisi James Jeffrey ise BDP’yi çözüm sürecinde oynadığı olumlu rolden dolayı takdir ettiğini de sözlerine ekledi.
Muslim: Ambargoya son verin
Batı Kürdistan’daki Kürtlerin siyasi temsilcisi Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eşbaşkanı Salih Muslim, video konferans yöntemiyle yaptığı konuşmasında Avrupa ve Amerika’yı Kürtleri yalnız bırakmakla eleştirdi. Kürtlerin Suriye’deki savaşta yalnız bırakıldığını ve kendi topraklarına hapsedilmek istendiğini ifade eden Muslim, kendilerine uygulanan ambargonun kaldırılması için ABD’ye çağrıda bulundu. Muslim, “Biz Rojava’da demokratik bir model oluşturmayı hedefliyoruz. Bütün çabalarımız bu yönde. Eğer ABD ve diğer ülkelerden her hangi bir delegasyon bizimle bağlantı kurmak isterse biz görüşmeye hazırız” dedi.
Demirtaş Pazartesi dönüyor
BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, ABD’deki temaslarına Pazartesi’ye kadar devam edecek. Demirtaş’a; ABD gezisinde Van Milletvekili Nazmi Gür ve BDP ABD Temsilcisi Mehmet Yüksel eşlik ediyor. ABD Dışişleri Bakanlığı’nda Avrupa ve Avrasya’dan Sorumlu Bakan Yardımcısı Victoria Nuland başkanlığındaki bir heyetle görüşmesi beklenen Demirtaş, kentte önde gelen düşünce kuruluşları ve Kongre temsilcileriyle bir araya gelecek. Demirtaş bugün ise Türk Büyükelçiliği’nde yapılacak bir davete katıldıktan sonra da San Francisco’ya geçecek. Burada Kürt-Amerikan toplumunun temsilcileriyle bir araya gelmesi planlanan Demirtaş, Pazartesi günü de Türkiye’ye dönecek. Bu temaslarda Ortadoğu’daki Kürt sorununa değineceklerini söyleyen Demirtaş “Kürt sorunu da Türkiye, İran, Irak ve Suriye üzerinde hem bütün o ülkeleri hem de bütün Ortadoğu’yu ilgilendiren bölgesel bir mesele olduğu için bu sorunun ve bununla bağlantılı Ortadoğu’daki diğer sorunların nasıl çözülebileceğine dair partimizin politikalarını paylaşmayı amaçlıyoruz” dedi. BDP Eşbaşkanı, “Bugüne kadar sorunun çözümüne dair yaklaşımımız neyse burada da aynı şekilde bir yaklaşımız olacak” diye eklemeyi de ihmal etmedi.
WASHINGTON
