Dağlarda yaşam daha güzel

Haberleri —

Gerilla alanlarında rastladığımız 1990 Gever doğumlu gerilla Demhat Gever, AKP hükümetinin, Gever’de Kürt gençlerine yönelik her türlü kirli oyununa da şahitlik etmiş. Gerilla Gever, Türk devletinin baskısı sonucu terk ettikleri köylerinden Gever’e göç ediş dönemlerini anlatırken bizleri 90’lı yıllarda Türk devletinin yaktığı ve boşalttığı o acılı zamanlara götürdü.
Gerilla Gever, 90’lı yıllarda köylerinde yaşanan baskıya ilişkin yaşananları şöyle dile getirdi: “Ben köyümde büyüyemedim. 1993 yılında Türk devleti tarafından köyümüz boşaltıldı. Köyümüz Türkiye-İran sınırı üzerinde bulunan ve yurtsever bir köydü. Bunun için hem Türk hem de İran devletinin baskısı altında yaşamak zorunda kalıyordu. Türk devleti, Kürt özgürlük hareketinin gelişimini engellemek için saldırılarını Kürdistan’ın her yerinde olduğu gibi bizim köyümüzde de sürdürdü. Türk devletinin koruculuk dayatmalarına karşı köyümüz devletin silahını almadı. Köy koruculaşmayı kabul etmeyince devlet, köyümüzü yakmakla ve bizi öldürmekle tehdit etti. Köyümüz hem Türk devletinin hem de İran devletinin bombalarına maruz kalıyordu. Yaşanan bu saldırılar sonucunda kendi evlerimizde yatamıyor her gece arazide yatmak zorunda kalıyorduk. “

‘Uyutulmuş bir Kürt’tüm’

Köyleri boşaltıldıktan sonra Gever’e yerleştiklerini dile getiren gerilla Gever devamla, “ Köyde doğallığımızla, yaşıyorduk. Ama şehir yaşamı sistemin özel savaş kurumlarının çok yaygın olduğu bir yer. Devlet özellikle kendi öz değerleriyle yaşayan Gever halkına karşı kirli özel savaş politikaları geliştiriyordu” dedi. Gever’de ortaokul ve liseyi okuyan gerilla Demhat, okuduğu yıllarda gerçek Kürt kimliğinden uzaklaştırıldığını ve kendi değerlerine karşı duyarsızlaştırıldığını dile getirirdi. Okulda verilen özel savaş derslerinin etkisinde bırakıldığını söyleyen gerilla Demhat, yaşadığı bu döneme ilişkin “uyutulmuş bir Kürt’tüm ve uyutulmuş Kürtler yaratılmak isteniyordu” sözleriyle özel savaş sistemi tarafından kendi öz değerlerinden uzaklaştırılmaya çalışıldığını ifade etti.


‘AKP çeteciliği ve uyuşturucuyu yayıyordu’
Devletin, Gever gençleri üzerinde uyuşturucu kullanımını ve çeteciliği yaygınlaştırmasına değinen gerilla Gever, şahit olduğu olayları şu şekilde değerlendirdi: “2005 yılına kadar sistemin istediklerini yerine getirmediğimiz halde sisteme karşı da sessizdik. Ancak 2005 yılında artık Gever ayağa kalkmıştı. Devlet de buna karşılık olarak uyuşturucu, farklı maddeleri Gever’de yayarak gençleri yozlaştırarak gelişen halk direnişinin önünü almak istiyordu. Ve artık çevremizde bu maddelerin kullanımı yaygınlaşmıştı. Yine devlet çeteciliği Gever’de geliştirerek kendilerine tehdit gördükleri halk kesimlerini birbirlerine düşürmek istiyordu.”

‘Liseli iki arkadaşım katledildi’

Bunca yaşadıklarının ardından gerilla Gever, AKP’nin Gever’de uygulamaya çalıştığı özel savaş sisteminin farkına varmaya çalıştığı süreci şu şekilde aktardı: “Lise ikiye gittiğim yıllarda halk tarafından yoğun eylemler gelişiyordu. Bu eylemlerde beraber okuduğum 2 arkadaşım şehit düştü. Ondan sonra ben de kendi gerçekliğimin farkına varmaya başladım. Herkesin hakkı olan bir yürüyüş olmasına ve doğal tepkilerin dile getirilmesine rağmen devlet iki arkadaşımı da katletmişti. Ardından BDP’nin gençlik çalışmalarında yer aldım. Artık okula gitmemeye başladım. Okula gitmediğimi fark eden ailem neden okula gitmediğimi sordu. Ben de aileme, yaşadıklarımı ve gördüklerimi anlatarak bundan sonra halkıma hizmet edeceğimi söyledim.”

‘Kürt olduğum için ‘terörist’ diyorlardı’

Türk devleti tarafından, istemediği halde 2010 yılında zorla askere götürüldüğünü ve Kürt olduğu için orada yaşadığı baskıları dile getiren gerilla Gever, “Zorlu yıllardı benim için. Kürt olduğum için bana ‘terörist’ gözüyle bakıyorlardı. Bana insan muamelesini bile reva görmüyorlardı. Bu uygulamalardan dolayı çok zorlandım ve kimi zaman intihar etmeyi bile düşündüm. Yaşamın her anını bana bir işkenceye çevirmişlerdi” diye ifade etti.

PKK’ye katılmaya karar verir

Liseli iki arkadaşının devlet tarafından katledilmesinin ardında uzun yıllar yoğun çelişkilerle yaşayan gerilla Demhat Gever, son olarak 2012 tarihinde Kayseri Pınarbaş’ında gerçekleşen “fedai” eylemin ardından gerilla saflarına katılmaya karar verir. Çünkü o eylemi gerçekleştirenlerden Cengiz Özek (Eriş) gerilla Demhat’ın çocukluk arkadaşıdır. Gerilla saflarına uzanan süreci gerilla Demhat şöyle ifade etti: “Yaşadıklarım beni çok etkilemişti. Ama beni en çok etkileyen olay, çocukluk arkadaşım olan Cengiz Özek (Eriş) ile Ramazan Yılmaz (Andok) arkadaşların, Önderliğin ve Kürt halkının özgürlüğü için gerçekleştirdikleri fedai eylemdi. Artık bende de bu iki arkadaşın fedai eylemine sahip çıkmalıydım. Kürt halkı ve şehitleri için bir şeyler yapmalıydım. Bunu mecburi bir görev olarak görüyordum. Kendi kendime mutlaka şehitlerin dalgalandırdıkları bayrağı taşımam gerekiyor, diyordum. Bunu da ancak gerilla saflarına katılarak gerçekleştireceğime inanıyordum. Bu temelde 2012 yılında gerilla saflarına katılma kararı verdim.”

‘Dağlarda emeğin ne olduğunu gördüm’

Gerilla saflarına katıldıktan sonra gerilla yaşamını öğrenmeye ve yaşadığı her anı derinliğine yaşamaya çalıştığını ifade eden gerilla Demhat, şunları ifade etti: “İlk günler dağda fiziki zorlanmalar yaşadım. Özellikle dağ yürüyüşlerinde zorlanıyordum. Ama buradaki arkadaşlıklar o kadar güzel ki zorlanmalarımı onlar sayesinde kısa sürede aştım. Burada emeğin ne olduğunu gördüm ve emeğimle oluşan bir şeyi gördüğüm zaman yaşam bana daha güzel geliyor. Bunun yanında beni etkileyen diğer bir şey de doğa ile iç içe bir yaşamın oluşu; Kürdistan dağları beni kendine hayran bıraktırdı. İnsan burada yaşamayı seviyor. Hele dağların zirvesine çıktığın an hissettiklerin ile yaşama daha fazla bağlanıyorsun. İnsanda yaşam sevinci gelişiyor. Sistem bizi robotlaştırmaya çalışıyordu. Ama burada herkes kendini sorumlu görüyor. İnsanın kendi iradesi yaşamın temel yürütücü gücü olduğu için yaptığın her şeyi anlamıyla yaşıyorsun. Özellikle Kürt Özgürlük Mücadelesi için kendini feda eden şehitlerin ve başkan Apo’nun bizim için yarattıklarıyla yaşamak büyük anlam ifade ediyor. Ben de bu anlamlı yaşama sahip çıkmanın çabası içindeyim.”

DÜNYA PALE/BAHOZ AMED / ANF/BEHDİNAN

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.