Dersim yanıyor Xızır nerde?

Forum Haberleri —

  • Dersim’de, genelde Kürt coğrafyasında yıllardır çıkarılan kasıtlı orman yangınlarına karşı her bir Alevi bir Xızır olmak durumundadır! Evet tam da Xızır yardımına muhtaç olduğumuz bir zamandır! 

ALİ DAĞDEVİREN

Bir kısım Alevi dedenin/pîrin günümüzde basına, yayına yansıyan bazı açıklamaları, CAN TV’nin ANAMIN DİLİNE / EVE ZONE XIZIR (Hızır diliyle) VATIS program sunması beni yaşlı babamla olan Xızır sohbetlerimize getirdi. Ben babamın Xızır’ını sevmiştim, seviyorum! Sürgünde/yasaklı olmamız nedeniyle ebediyete yolculanan babamızın tabutunu omuzlayamamanın özlemini bugün bile duymaktayım. 

Babam inanmış bir Alevi’ydi. Ancak Aleviliğin elle tutulur, gözle görünenine bağlıydı. Her sabah güneşin doğuşunu kendine has muhabbetiyle karşılardı. Muhabbetin özü ‘Bizi kötülüklerden ve kötülerden uzak tut!‘ olurdu. 12 İmam orucunu kaçırmazdı. Annemle birlikte sıkı sıkıya bağlı olduğu bu inanca farklı düşünceleri olan bizlerin önünü hiç ama hiç tıkamadılar. Bu bakımdan Aleviliğin her konusunu kendisiyle rahatça konuşuyorduk! Kerbela unutulmayan büyük bir katliam ve tartışılmayan derin bir acıdır! Ancak Alevi inancının günlük yaşamında yer alan Xızır ile ilgili sorularımız her zaman olurdu! 

Yaşlı babama göre: Kendisine ve anneme hizmet eden biz evlatları birer Xızır’dık! Zira ilerlemiş yaşlılığı onların dar/zor günleriydi. Hani Xızır hep dar/zor günlerde yetişir ya! Ona göre kimsesiz ölümcül hastayı doktora yetiştiren kişi Xızır’dır! Aksaka, amaya, kötürüme yardım eli uzatan kişi Xızır’dır! Güçsüzü güçlüden, zalimden koruyan kişi Xızır’dır! Düşmüş çocuğun, yaşlının, sakatın elinden tutarak kaldıran kişi Xızır’dır! Zalime, zorbalığa direnenlere güç veren kişi Xızır’dır! Xızır mert ve cömert kişidir! Ve biz babamızın yaşamdan yarattığı bu Xızır’ı sevdik seviyoruz! 

Ayrıca birkaç yıl önce bir Alevi Dergahında Almanya’da Alevilik Dersleri program çalışması yapan bir grup öğretmenin Xızır alakalı sorusu üzerine orada dinlediğim Avrupa Alevi Birlikleri Pîrler Kurulu eski Başkanı Hasan Kılavuz, biz öğretmenlere ve orada bulunanlara: “Biz eskiden evlere gittiğimizde Bozatı dağdan dağa sürerek/ uçurarak dardakilere yardım eden Xızır’ı andığımızda gözyaşları sel olurdu. Ancak siz şimdi çağımızın ilmini alan, bilen insanlarsınız, gençlersiniz! Dedelerinize, babalarınıza, analarınıza anlattıklarımızla sizi inandırmak zor oluyor! Ancak Xızır o gün de vardı, bu gün de vardır, yarın da olacak! Xızır kimdir biliyor musunuz? Bir anne sabahleyin çocuğunu yedirip içirip ve elinden tutarak okula getiriyorsa, bir insan yardıma muhtaçlara yardım elini uzatıyorsa, ilacını alamıyacak ağır hasta komşusuna ilaç yetiştiriyorsa, darda, zorda olanlara koşuyorsa…” şeklinde buraya sığmayacak kadar somut örneklerle Xızır’ı anlattı ve büyük beğeni topladı! Ve “Xızır’ın her yerde hazır ve nazır olması bundandır!” dedi. Bu realiteden hareket edilirse Alevi inancına hizmet etmek durumunda olanlar (pîrler/dedeler) göl/akarsu ve dağlarda, karda, kışta Bozatlı Xızır’ı aratma yerine Kılavuz Dede gibi yaşama taşımaları gerekir düşüncesindeyim. 

Ama ne gezer! Dersim’de Pülümür ve Munzur Çayı’nın birleştiği bir yer var. Dersimliler bu yere Golê Xızır (Hızır Gölü) diyorlar. Celal Abbas Ocağı mensubu Pîr Zeynel Batar: “Xızır murat verendir. Golê Xızır’ın inancımızda çok önemli bir yeri vardır. Oraya giden insanlara murat isterlerse muradını, nasip isterlerse nasibini, sağlık isterlerse sağlığını verir. İnsanların dileklerini yerine getiren bir ziyarettir. Hızır gittiği yerlere bolluk, bereket gelmiştir…” diyor. Tabii bu sadece tek onun görüşü de değildir. Hemfikirleri oldukça çoktur. 

Günümüzde Dersim yanıyor. Devlet keyifli keyifli seyrediyor. Bölge insanının bir bölümü Xızır’ı bekliyor! Xızır kayıp. Başta pîrler/dedeler olmak üzre büyük çoğunluk sessiz! Halbuki bu felaketli günde herbir insanın tam da Xızır olması zamanıdır. Katliam sonrası yaşlı Dersimliler: ‘Tüm ziyaretler bedbaht çıktı! Hiçbiri bize sahip çıkmadı. Hepsi katliamcıları seyretti!’ Tıpkı bugün yangınları seyredenler gibi…

CAN TV’nin VATİS programında dilini Xızır’a (EVE ZONE XIZIR) devrettiği analar da adeta küskün! Haklılar! Çocuklarına emzirdiği o tertemiz ak süt gibi çocukların öğrendiği o dil de Xızır’ın değil, onların o anaların dilidir. Anadil kişiyi kişi yapan kültürel, tarihsel, toplumsal, ruhsal, düşünsel mirasın taşıyıcısıdır. Bu ağır yükü taşıyanlar da Xızır değil o fedakar /cefakar, çilekeş analardır. Anadil anaların varlığıyla oluşmuştur. Xızır efsanesiyle yakın uzak bir alakası yoktur. 

Dar/zor günlerin Xızır’ı anlayışından hareketle özelde Dersim’de, genelde Kürt coğrafyasında yıllardır çıkarılan kasıtlı orman yangınlarına karşı her bir Alevi bir Xızır olmak durumundadır! Evet tam da Xızır yardımına muhtaç olduğumuz bir zamandır! Sadece ormanlar değil ülkemizin kimlikleri, kültürleri, inançları da ağır baskılar hatta siyasi yangın altındadır. 

Xızır felsefesini sürdürenler Xızır’ın yoldaşlarıdırlar ve Xızır/hazır olmak durumundalar. Bunların başında da Xızırlaşan gerçek Aleviler gelir. Bunların her biri Xızır rolünü oynamalıdır! Zira ülkemizde bir yanda zalim, zulüm, zorba, inkar, imha, kıyım, katliam var, diğer yanda buna direnen mazlum ve mağdurlar var! Hz. Hüseyin’in teslimiyet dayatan Ömer’e ‘iki yol, iki mezar gibidir! Birinde Yezidler, birinde de inanmışlar bulunur!’ dediği gibi bugün ülkemizde iki çizgi vardır! Biri zalimlik, zorbalık, yalan, dolan, talan, sahtekarlık ve rant, diğeri zafere yeminli direniş, kararlılık, inanmışlıktır! 

Kerbela’da kanlı zalim kılıçlar Yezid’i güldürdü ama inancı, direnişi yenemedi! Zafer inananların ölümüne direnenlerin oldu. Bu karanlık günlerde mazlumlara kan kusturan ırkçı, faşist Saray güçlü görünse de hiç kuşku yok ki zafer inanmışlığın ve ölümüne direnenlerin olacaktır.  

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.