Dinle bak Deniz ne diyor!


“Dinle bak Deniz ne diyor Sor şu Bêzar Dağı’na!”
Deniz, 1 Temmuz 1976 yılında Kistik köyünde doğdu. Köy yaşamının yoksulluğu içerisinde hayata gözlerini açtı. 12 Eylül askeri faşist cuntasının başlattığı baskılarda, ailesinin de nasibini aldığı devrimci ortamda büyüdü. İlkokulu kendi köyünde bitirdi.
Daha sonraki yıllarda etkisini birçok alanda hissettiren Kürt Özgürlük Hareketi, bölge gençliğini de etkiler. Gerek köylerde, gerekse o bölgedeki gençlerin Kürt Özgürlük Hareketi’ne olan ilgisi artmış ve Deniz’de bu etkilenmeden dolayı iki arkadaşıyla birlikte 1993 yılının eylül ayında, gerilla mücadelesine katılır. Gerilla saflarında Rizgar ismini alır. Kürt müziğinde etkilenen Deniz, 17 yaşında iken çok güzel çoban kavalı çalardı.
Saflara katılmadan önce, “Abi birkaç fotoğrafımı çek!” demişti. Ben de umursamayarak bir iki kare dışında çekmemiştim. Nerden bilebilirdim gerilla saflarına gideceğini; yaşı küçük ama yüreği büyük naif kardeşim!..
Bêzar Dağı ve 28 yürek
1994 yılında Meletî, Semsûr ve ilçelerinden 22 dershane öğrencisi gerilla saflarına katılmak üzere Bêzar Dağı‘na doğru yol alır. Burada 6 ARGK gerillası tarafından karşılanan gençler, o geceyi dağda geçirir. Ertesi gün dağın yolunu tutan bu 22 genç ile bunları korumaya çalışan 6 kişinin bulunduğu noktaya kimyasal atılır. Dershane öğrencilerini korumaya çalışan 6 gerilla içinde Deniz de vardır. Üç gün süren çatışmadan sonra 27 arkadaşıyla birlikte katledilir.
Kimyasal bombardımanla katledilen gençlerin naaşları Adıyaman Garnizon Komutanlığı bahçesinde tenekelere koyarak sergilerler. Bu grupta, hemen hemen çoğu lise öğrencisi ve yeni katılımlı, silahsız gencecik insanlardı. Şahadet haberi ailelere geç ulaşır.
Çoğu tanınmaz halde Adıyaman belediye mezarlığında bir çukura gömülür. Başkaları gibi mermerden mezar yaparak kahramanlık efsaneleri dizmeyi bırakalım da o kocaman yüreğinin anısına birkaç kelam bile edemedik, sevgili kardeşim.
Ey! Gem vurulmaz, boyun eğmez dağlar,
Ey! Her karışı kanla sulanan koca Bêzar,
Ey! Yiğit canlarıyla kızıllaşan güneş,
Ey! Tarihin beşiği Mezopotamya,
Duyun!
Duyun onları, 28 can daha verdi bu topraklara. Her biri kıpkızıl Mayıs renginde, tam da Mayıs’ın on yedisinde. Nice nice canlar Bêzar’ın koynuna gömüldü.
Bir bilsen Bêzar!
Bir bilsen 28 can, 28 gencecik bedenin napalm ve kimyasal gazlara direnişlerini.
Anlat Bêzar anlat!
Toprağın nasıl bir başka kavrulduğunu, havanın nasıl siyahlaştığını, körpecik canların nasıl kömürleştiğini.
Anlat ki, Sinanlar, Denizler, İbolar, Hakiler, Mazlumlar bir kez daha bu topraklarda ölümsüzleşsin!
Deniz, ismini THKO önderi Deniz Gezmiş’den alır. Deniz Güner’in ismini aldığı halkların kardeşliği şiarı ile efsaneleşen Deniz Gezmiş ve birçok devrimci önderinde bu ayda şahadete gitmesi ile bağlantılı olmasındandır.
“Dağın Öteki yüzünde IŞKIN” isimli romanımda Bêzar Dağı’nda ölümsüzleşenlerle ilgili bir kesit sunuyorum:
“17 Mayıs Şafağı... Adıyaman’ın ‘Bêzar Dağı’ bir vahşete tanıklık etti. Evet, “vahşet” bile kifayetsiz kalıyordu. Yirmi ikisi gerilla adayı, altısı gerilla olmak üzere yirmi sekiz genci çembere alarak imha etmişlerdi.
“Evet, yirmi sekiz can, her biri kızıl bir mayıs çiçeğiydi. Anlat Bêzar anlat! Anlat ki tarih utansın, anlat ki, Sinanlar, Denizler, Kaypakkayalar bir kez ölümsüzleşsin…”
Tek bir ağacın bulunmadığı bu mağarasız, korunaksız dağı yirmi beş bin asker ve özel tim görevlisi ablukaya almıştı. Havaya korku ve ölüm sessizliği sinmişti. Şafaktı. Tütün dikimiydi. Kürt Alevi köylüler, kızlar, gelinler toplanmış çalışıyorlardı. Beller doğruldu, gözler tek tük mermi seslerinin geldiği Bêzar’a yöneldi. Erkekler küreklerini, kadınlar fidelerini düşürdüler. Azrail kobra kılığına girmiş, Bêzar’ı arşınlıyordu. Gençlerin ölmekten başka seçenekleri kalmamıştı. Kupkuru bir dağda fena yakalanmışlardı, düşmana...
21. yılında unutmayacağız!
Gerilla tecrübesi olan altı kişi, yeni katılımlı gerilla adaylarına askerlerle karşılaşmaları halinde teslim olmalarını öğütlerler. Kendileriyse gruptan uzaklaşmaya çalışırlar. Bunların arasında Rizgar da vardır. Kobralar ateş kusarlar birden. Bir bir yere düşer gençler. Bêzar alev topuna döner. Barut kokusu tarlada çalışan ırgatlara yayılır.
Cenazelerin bulunduğu yer sarp ve yüksekti. Komandolar, palaskalarıyla cesetleri sürüyüp aşağı indirdiler. At ve katırlarla taşıyıp bir kamyona istiflediler. Cenazelerini teşhis edenler, komando binasının önündeki cenazelerini alıp gittiler. Habersiz kalan ailelerin çocuklarıysa belediye mezarlığında toplu bir çukura gömüldüler.
Rizgar’ın cenazesini almaya ağabeyi ve eşi, yine aynı köyden Îrbam gitti. Kardeşi Rokat yalvardı yakardıysa da götürmediler. Gidenlerse eli boş döndüler.
“Naaşlar, bir çukura gömmüşler, tanınmaz haldelermiş.”
Aile büyük bir acıya gömüldü. Bir kerecik olsun yüzlerini göremedikleri oğulları, bir yıldız gibi kayıp gitmişti. Rokat’ın ailesi ve yakınları, ömürlerinin geri kalan kısmını cesedine sarılıp teselli olamadıkları bir ölünün ağırlığı altında geçireceklerdi. Rokat’ın kendisi suçluluk duygusu içinde kıvranıyor, Deniz’in mahcup gülüşünü anımsayıp bir türlü uyuyamıyordu. Rüyalarında Bêzar’ın karlı doruklarında geziyor, kardeşinin ölüsünü arıyordu.”
Daha hayatın baharında olan bu körpecik insanları, emekçi ve yoksulların çocuklarına çıkarları uğruna kıyanlar unutmasın ki; zulüm ile âbâd olmak isteyenler, gün gelecek kahır ile berbat olacaklardır!
Kardeş kavgasının olmadığı eşit, özgür ve demokrasinin şahlandığı bir ülke ve dünya özlemiyle.
Aramızdan ayrılışının 21’inci yılının anısına seni arkadaşlarını unutmayacağız yürekli Deniz.
İSMAİL GÜNER
28 genç Bêzar Dağı’nda anıldı
Bêzar Dağı’nda 1994 yılında Türt devleti tarafından katledilen 28 genç, dün katledildikleri yerde anıldı.
Semsûr’un (Adıyaman) Çelikhan İlçesi yolu üzerinde bulunan Bêzar Dağı’nda 17 Mayıs 1994 tarihinde PKK’ye katılmaya giderken askerler tarafında kimyasal silahlarla katledilen silahsız 28 genç, katledildiği yerde anıldı. YAKAY- DER’in düzenlediği anmaya, HDP milletvekilleri Sebahat Tuncel, Mülkiye Birtane, Adil Zozani, Adıyaman milletvekili adayları Behçet Yıldırım, Ayten Yılmaz, Birsen Tunç, Meya-Der Urfa ve Amed temsilcileri, Kömür ve Bulam belediyesi eşbaşkanları, SEDÖDER, Kurdî-Der, PSKAD yöneticileri ve yüzlerce yurttaş katıldı. Anmanın yapıldığı alana kurulan çadırın girişine çeşitli tarihlerde yaşamını yitiren PKK’lilerin resimleri asılırken, çadırda Bêzar’da yaşamını yitirenlerin fotoğraflarından oluşan fotoğraf sergisi açıldı. Anmada, “Şehit namirin”, “Bijî serok Apo” ve “Bê Serok jiyan nabe” sloganları atıldı.
Bêzar Dağı’ndaki anmadan sonra grup, 28 kişinin defnedildiği Karapınar Mezarlığı‘na gitti. Grup burada mezarlara karanfil bıraktı.
DİHA/SEMSUR
