Direnen kentlerle dayanışma zamanı


Kürtler, ya uzun yıllar önce terk etmek zorunda kaldıkları köylerine geri dönüyor ya da yönünü çevre illere çeviriyor. Fırsatını bulan ise göç etmek zorunda kaldığı kentine geri dönüyor.
Bu göç dalgası, beraberinde sosyal ve insani problemler de yaratıyor. Bu noktada ise devreye belediyeler, demokratik kurumlar ve yardım kuruluşları giriyor. Dayanışma, “devlete el açma” ya da “reklam için yardım” gibi teslimiyetçi ve onursuz yöntemlerle değil, halkın el ele vermesi, birbirine omuz vermesi biçiminde gerçekleşiyor; bir başka direniş formuna dönüşüyor.
Göç alan ve göç veren merkezlerde çalışmalarını sürdüren kurumların temsilcileriyle, Kürdistan’daki bu “iç göçü”, sonuçlarını ve yapılması gerekenleri konuştuk.
Midyat’a 30 bin kişi göçtü
Mardin’in Midyat ilçesi, Kürdistan’da yoğun göç alan ilçelerden biri. HDP Midyat İlçe Eşbaşkanı Hüseyin Alper, ilçenin Cizre, Silopi ve İdil’den 30 bine yakın göç aldığını belirtiyor ve ekliyor: “Midyat halkı, iyi karşıladı bu insanları, kapılarını açtı. Tabii kirayı arttıranlar da oldu ama biz müdahale ettik. Ayrıca bu insanlar, sadece üzerlerindeki elbiseyle çıkıp gelmişlerdi, zor durumdaydılar. Parti olarak gereken neyse onu yaptık. Elbise ve temel gıda ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz.”
Midyat’a gelen insanların memleketlerine geri dönmeyi düşündüklerini de söyleyen Alper, “İnsanlarımız 90’lı yıllardaki gibi metropolleri değil, Midyat gibi yakın yerleri tercih ediyor. Kimileri şimdiden Cizre’ye dönüş de yaptı. Tercihleri kendi evleri” diyor.
Midyat Kaymakamlığı’nın ailelere bazı kağıtları imzalamaları karşılığında bir miktar para verdiğini de aktaran Alper, ekliyor: “Ama bazı aileler, ‘Devlet yüzünden göç ettik, bu parayı kabul etmiyoruz’ diyor ve o kağıdı yırtıyor.”
Kim evini terk etmek ister ki?
Yoğun göç alan kentlerden biri olan Batman’ın Belediye Eşbaşkanı Sabri Özdemir ise, öz yönetim talebinin devlet tarafından vahşetle karşılandığına dikkat çekiyor: “Devlet, tankları ve toplarıyla şehirlerimize girip resmen talan etti. Kim kendi evini, barkını bırakıp göç etmek ve şehrini terk etmek ister ki? Evleri harabeye dönmüş durumda ve bundan dolayı burada kalmak zorundalar. Şu anda Batman’da bizim yardım ettiğimiz yaklaşık 4 bin 500 kişi bulunuyor. Bu aileler içinde geçimini kendi imkanlarıyla sağlayanlar da var. Tahminimizce Batman’a göç edenlerin toplam sayısı 10 bin civarındadır.”
Tek seferlik yardım yapanlar...
Batman Belediyesi’nin aylık 250 lira gıda yardımı yaptığını, bunun yanı sıra Şengal ve Rojava Derneği üzerinden de yardım ulaştırmaya çalıştığını belirten Özdemir, basında çıkan bazı “Cizrelilere yardım” haberlerine ilişkin ise şunları söylüyor: “Bireysel yardımlar tek tük olabiliyor. Bazı kuruluşlar da bazı ailelere birkaç poşet yardım paketi bırakıp basın üzerinden ‘Cizre’den gelenlere yardım ettik’ duyurusu yapıyor. Basın kanalıyla farklı bir algı oluşturuyorlar ama bu bir şey ifade etmiyor. Tanıdıkları ailelere gidip yardım etmiş olabilirler. Bir seferlik yardımlarla sınırlı kalıyor.”
Belediye tarafından organize edilen dayanışmanın ise tek seferlik değil sistematik olduğunu belirten Özdemir, “Aylık periyodik ve sistemli olarak, kayıtlı olan insanlara yardım ediliyor. Özellikle Rojava Derneği, buradaki binlerce insana destek veriyor. Derneğimiz sürekli Dernekler Masası ve müfettişler tarafından denetleniyor. Bütün yardımları halka ulaştırmak için elinden gelen çabayı sarf ediyor” diye anlatıyor.
Rojava Derneği 100 bin insana ulaşıyor
Rojava Derneği, Kürdistan’da yüz bine yakın insana dayanışma eli uzatan bir yardım kuruluşu. Halkın dört bir yanda toparladığı değerleri ihtiyacı olanlara ulaştırma çalışmasını organize ediyor.
Rojava Derneği Eşbaşkanı Mustafa Ocaklık, yoğun çatışmalardan dolayı şimdiye kadar Silvan, Sur, Dargeçit, Nusaybin, Derik, Cizre, Silopi ve İdil olmak üzere 8 ilçe merkezinden Amed’e doğru “iç göç” yaşandığını belirtiyor. Peki neden “iç göç”? Ocaklık, şöyle açıklıyor: “Genellikle bir ilçenin bir veya iki mahallesi yasaklıysa insanlar, yasaklı olmayan mahallelere göç etmek zorunda kalıyor. Yüz binlerle ifade edilebilecek böyle iç göç yaşandı. Kısmen şehri terk edenler de oldu. Özellikle Batman, Siirt ve Midyat’a, çok az da Urfa ve Antep’e gidenler oldu. Dolayısıyla bunun adını ‘iç göç’ koyuyoruz. Buralara göç eden insanlar, çatışmaların son bulması ardından evlerine geri dönmeyi düşünüyor.”
Elbiselerini alıp çıktılar
İnsanların çatışmaların yoğunluğundan dolayı evlerinden “sadece elbiselerini alıp çıktıklarını” aktaran Ocaklık, devam ediyor: “Bu nedenle Amed, Mardin ve Şırnak’ta yerel demokratik güçlerle ortak bir koordinasyon oluşturduk. İnsanlarımızın nereden geldikleri, kaç kişi oldukları ve nasıl bir durumda olduklarına dair saha çalışması yaparak kayıt almaya çalışıyoruz. Bu tespitler yapıldıktan sonra ise hayırseverler tarafından derneğimize gönderilen ihtiyaç malzemelerini ailelere ulaştırıyoruz.”
Halkımız sokakta bırakmadı
Belediyeler ve sivil toplum örgütleriyle birlikte halkın da göç edenlerin evsiz kalmaması için yaptıkları “barınma çağrısına” duyarsız kalmadığını belirten Ocaklık, “Halkımız evlerini göç eden insanlarımıza açarak bu kışın ortasında sokakta kalmalarını engelledi” diyor.
Göç eden Kürtlere “el aleme düşmeden” yardım etmeye çalıştıklarını belirtiyor Ocaklık. Peki şimdiye kadar ne dağıttılar? Şöyle anlatıyor: “En çok dağıttığımız, insanlarımızın evlerinden yalnız elbiseleriyle çıkmalarından dolayı, yatak oldu. Kısmen de olsa çocuk maması ve ihtiyaç malzemesi ulaştırdık. Cizre ve Silopi’den şu güne kadar çok ciddi bir göç olmadı. Silvan’dan göç eden insanlarımızın ise çoğu geri döndü. Silvan’da 600’e yakın evin ve işyerinin onarımını yaptık. Diyarbakır’da 4 bin 500 aileye, yaklaşık olarak 20 bin insana düzenli yardım malzemesi dağıtılıyor. Yine Silopi’de 2 bin 250, Şırnak’ta 3 bin 500, Mardin’de 3 bin 500, Batman’da 4 bin 500, Çukurova’da ise 3 bin kişiye, Antep’te 50’ye yakın aileye düzenli olarak gıda ve ihtiyaç malzemesi ulaştırmaya çalışıyoruz. Toplamda Rojava Derneği, 100 bin civarında insana yardım eli uzatıyor.”
‘İdeolojik yardıma’ yasak yok!
Yardım çalışmalarının dönem dönem engellemelerle karşılaştığına da dikkat çeken Ocaklık, kendisinin Mardin’e giderken gözaltına alındığını hatırlatıyor. Devletin Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı, İHH ve Hüda Par’a bağlı bazı kurumların ise rahatlıkla yasaklı bölgelere girip çıktığını, listeledikleri bazı ailelere para ve malzeme verdiğini belirten Ocaklık, bu yardımların “ideolojik” bir yaklaşımla yapıldığını söylüyor ve ekliyor: “Ellerinde listeler var ve bunlar üzerinden çalışıyorlar. Bu listeleri onlara kim, nasıl vermiş, bilmiyoruz. Biz Rojava Derneği ve birlikte çalıştığımız sivil toplum örgütleri olarak ulusu, rengi, inancı ne olursa olsun, ister Hüda Parlı, ister AKP’li olsun, ihtiyaç sahibi olan herkese yardım etmeyi kendimize ilke edindik. Dernek olarak varlık gerekçemiz budur. Oysa biz mesela Silopi’ye yardım malzemesi götürürken malzemelerimize el koyuyorlar, çalışanlarımızı gözaltına alıyorlar. Ama bu devlet destekli derneklere kimse karışmıyor.”
Yaptığı yardımlar yeterli gelmese de iyi bir dayanışma örneği gösterdiklerini belirten Ocaklık, Avrupa’da yaşayan Kürtlere ise özellikle çağrı yapıyor.
Devletinki yardım değil, teslimiyet rüşveti!
Sarmaşık Derneği, çalışmalarını Amed merkezli sürdüren 11 yıllık bir dayanışma örgütü. “El açtırmayalım, el ele verelim” sloganıyla çıktıkları yolda, birçok yaraya merhem sürdüler, çok önemli bir dayanışma örneği ortaya çıkardılar.
Sarmaşık Derneği Genel Sekreteri Mehmet Şerif Camcı, çalışmalarını şöyle özetliyor: “Kuruluşumuzdan bu yana halkımızın karşı karşıya bırakıldığı felaketlerin etkisini minimalize etmeye ve yaşama daha güçlü tutunmalarını sağlamaya çalıştık. Batman’daki sel felaketinde, Van depreminde, ardından Rojava Direnişi, Kobanê süreci, Şengal Katliamı ve son olarak da Kürdistan’ın pek çok yerinde başlayan öz yönetim mücadelesinde yerinden edilen halkımızın karşılaştığı sıkıntıların giderilmesine katkı sunmaya çalışıyoruz.”
Amed’in 90’larda, köylerin boşaltılması sırasında da “istasyon” görevi gördüğünü belirten Camcı, o dönemde de kentin tüm ekonomik güçlüklerine rağmen göç eden insanlara sofrasını açtığını anlatıyor ve devam ediyor: “Şu anda öz yönetim direnişiyle başlayan süreçte de yapılan budur. Amed’e gelişler devam ediyor. Sur ilçemizden Amed’in diğer bölgelerine yaklaşık 6 bin ailenin taşındığını tahmin ediyoruz. Bunun dışında yaklaşık bin 200 aile de diğer yerleşim yerlerinden gelip Amed’e yerleşmiş durumda.”
90’larla en önemli fark ‘iç göç’
Camcı da, bu dönemin 90’larla en önemli farkının “göç edenlerin Türkiye metropollerine değil Kürdistan’ın diğer yerlerine yerleşmesi” olduğunu belirtiyor ve bunu şöyle açıklıyor: “Karnını doyuracak daha iyi bir yerden ziyade mücadeleden kopmadan kendini daha güvende hissedebileceği bir yer arıyor. Amed de bu kaygı açısından en uygun yer oluyor. Bu ailelerimizin tümünün ihtiyaçlarını, Sarmaşık Derneği, Rojava Derneği, yerel yönetimler, sendikalar, siyasi parti ve muhtarlardan oluşan bir koordinasyon eliyle karşılamaya çalışıyoruz. Fakat elbette hepsinin öncelikli talebi, yaşadıkları mahalleye, kente özgürce yaşayabilecekleri koşullar altında geri dönmek.”
Camcı, göç edenlerin yaşadığı mağduriyetin ardındaki devlete de işaret ediyor ve şunları söylüyor: “Siyaseten teslim alamadığı halkımızı önce yoksullaştırıyor, ardından yardım ediyor ve böylece kendine bağımlı kılmayı amaçlıyor. Devlet hep aynı politikayı izliyor. Tanklarla, toplarla evini başına yıktığı insanlarımıza, sanki bunları kendisi yapmamış gibi, devlet olanaklarıyla yardım veriyor. Sadece Hizbullah gibi örgütler eliyle değil, cemaatleri, kendisine yakın sivil toplum kuruluşlarını ve devletin tüm kurumlarını seferber ediyor. Bu yardımlar, ‘Evimi örgüt yıktı, örgüt beni zorla mahallemden çıkardı, mağdurum, bana yardım edin’ diyen belgeler imzalatılarak yapılıyor.”
Namerde muhtaç etmemek için
“Siyasal meşruiyetini” giderek daha fazla yitiren devletin sosyal görünümlü politikalarla meşruiyet kazanmaya çalıştığına da dikkat çeken Camlı, tüm bunların panzehirini ise şöyle açıklıyor: “Yapılması gereken, toplumsal dayanışma yoluyla halkımızı namerde muhtaç etmemektir. Sarmaşık’ın yapmaya çalıştığı da bu. Şu anda 9 bin duyarlı insanımız, bankasına verdiği otomatik ödeme talimatıyla Sarmaşık’a destek veriyor. Halkımızı bu dayanışmayı daha da büyütmeye davet ediyoruz.”
‘Batı güvenli değil’
Göç Edenlerle Sosyal Yardımlaşma ve Kültür Derneği (Göç-Der), uzun süredir Kürdistan’daki göç dalgasıyla ilgili hem araştırmalar yapan hem de dayanışma çalışmaları örgütleyen bir kurum. Göç-Der Amed Şubesi Eşbaşkanı Fatma Eser, son göç dalgasını da yakından izleyenlerden biri.
Kürdistan’da insanların göç ederken “özlerinden kopmak istemediklerini” belirten Eser, bu nedenle de göçlerin genelde “iç göç” olarak gerçekleştiğini söylüyor. Batı’ya göçün bu dönemde neredeyse hiç gerçekleşmediğini hatırlatan Eser, “Batı illerinin Kürtler için güvenli olmadığını düşünüyorlar. Batı’daki ırkçı, faşist saldırılar halk tarafından sürekli dile getiriliyor” diyor.
Heyva Sor 656 bin Euro gönderdi
Avrupa’daki Kürt yardım kurumları da Kuzey Kürdistan’daki savaştan dolayı mağdur olan ve göç etmek zorunda kalan ailelerle dayanışma kampanyası başlattı. Kampanyanın yürütücülerinden Heyva Sor a Kurdistanê (Heyva Sor) Genel Başkanı Rojvan Bilgin, Kürdistan’da yüzlerce kişinin katledildiğine, kentlerin insansızlaştırılmaya çalışıldığına, binlerce ev ve işyerinin tank ve top atışlarıyla tahrip edildiğine, en temel insan haklarına bile ulaşımda sorunlar yaşandığına dikkat çekiyor ve ekliyor: “Bu trajik durum karşısında tüm çağrılara rağmen henüz hiçbir uluslararası insani yardım kuruluşu harekete geçmemiş ve tepki göstermemiştir.”
Peki Heyva Sor, buna ilişkin ne yaptı? Rojvan Bilgin, anlatıyor: “Kısa süre önce göç eden ve mağdur olan halkımıza ilk etapta 328 bin Euro maddi yardım gönderildi. İkinci aktarım, Mart ayı başında yapıldı ve 328 bin Euro ve 30 bin Kanada Doları gönderildi. Yani bugüne kadar toplamda 656 bin Euro ve 30 bin Kanada Doları yardım gönderilmiştir. Bu yardımlar, mağdur olan halkımızın talepleri ve halk meclislerinin tespitleri doğrultusunda gıda, giyecek, barınma ihtiyaçlarının karşılanması ya da nakit para aktarımı biçiminde gerçekleştiriliyor.”
Heyva Sor a Kurdistanê ve birlikte çalıştığı başka yardım kuruluşlarının 3 Mart’tan itibaren yeni bir yardım kampanyasına start verdiğini aktaran Bilgin, bu kapsamda Avrupa’daki tüm ülkeler ile Japonya ve Kanada’daki yardım kuruluşlarının ortak çalıştığını söylüyor, şu çağrıyı yapıyor: “Kürt iş insanlarını, diasporadaki Kürdistanlıları ve dostlarını, Kobanê ve Şengal ruhuyla kampanyamıza sahip çıkmaya çağırıyoruz. Kobanê-Şengal kampanyasına katılmayı nasıl büyük bir sorumluluk ve ahlaki görev olarak gördüysek ve ulusal bir refleksle sahip çıktıysak, Cizre, Sur, Silopi, İdil, Nusaybin, Derik ve Kerboran’daki halkımıza da aynı sorumluluk ve ahlaki bilinçle sahip çıkalım, tüm imkanlarımızla yardım elimizi uzatalım.”
El açtırmayalım el ele verelim
Kürt yardım kuruluşlarının Avrupa’dan başlattığı kampanyaya katılmak isteyenler, aşağıdaki hesap numaralarını kullanabilir:
ALMANYA:
Heyva Sor a Kurdistanê e. V.
Account/Hesap/Konto:
Kreissparkasse Köln
Konto. Nr: 40 10 481
BLZ: 370 502 99
IBAN: DE 49 370 502 99 000 40 10 481
BIC/SWIFT: COKSDE33XXX
FRANSA:
Le Croissant Rouge du Kurdistan (Heyva Sor a Kurdistanê)
IBAN: FR76300661109530002028270 185
BIC: CMCIFRPP
HOLLANDA:
Stichting Koerdische Rode Halve Maan (Heyva Sor a Kurdistanê)
CC, ‘s-Hertogenbossch
Ing Bank N.v.
Giro No: 746 06 93
IBAN: NL80INGB0007460693
BIC/SWIFT: INGBNL2A
Tel: 0031 626 26 38 78
İSVİÇRE:
Kurdistan Rote Halbmond Schweiz – Croissant Rouge du Kurdistan Suisse (Heyva Sor a Kurdistanê Swîsre)
Credit Suisse
IBAN: CH21 0483 5151 5539 0100 0
BIC/ SWIFT: CRESCHZZ80A
İSVEÇ:
Kurdiska Röda Solen ( Roja Sor a Kurdistanê)
SWISH: 123 179 04 76
Nordea Bank
Hesap No/PlusGiro: 22 86 76-3
IBAN: SE1095000099603402286763
BIC/SWIFT: NDEASESS
AVUSTURYA:
Roja Sor a Kurdistanê
BAWAG
IBAN: AT751400003010314274
BIC: BAWAATWW
Konto No: 030 103 14 274
BLZ: 14 000
DANİMARKA:
Stötteforeningen Mesopotamians Sol – Komela Alîkariyê ya Roja Mezopotamya
Bank Danske
Konto No/Reg. No.: 1551- 1841084
IBAN: DK9530000001841084
BIC/SWIFT: DABADKKK
İNGİLTERE:
Kurdish Red Moon
(Heyva Sor a Kurdistanê)
Company No: 42 85 714
Bank Sort code: 20 46 60
Bank Account No: 40 91 23 87
NORVEÇ:
Kurdiske Røde Halvmåne Norge
(Heyva Sor a Kurdistanê)
DNB BANK ASA OSLO
Account/Hesap/Konto No: 1503 40 52953
IBAN: NO 15 1503 4052 953
BIC/ SWIFT: DNBANOKKXXX
İTALYA:
Mezzaluna Rossa Kurdistan Italia Onlus (Heyva Sor a Kurdistanê)
Banca Prossima
IBAN: IT63 P033 5901 6001 0000 0132 226
BIC/ SWIFT: BCITITMX
BELÇİKA:
Heyva Sor a Kurdistanê
BNP Paribas Fortis
Hesap No: 001-3244896-31
IBAN: BE04 0013 2448 9631
BIC/SWIFT : GEBA BE BB
JAPONYA:
Kurdistan Red Moon
Heyva Sor a Kurdistanê
Saitama ken kawaguchi shi shiba shinmachi 8-22 Sanko build 501
( 埼玉県川口市芝新町8ー22 三幸ビル 501)
Tlf: +81 90 2149 9979
RAMAZAN MARANKOZ/HABER MERKEZİ
