Direnişin en güzel hali

Haberleri —

Xozat, Dersim’in batısında yer alan dağlık, ormanla çevrili küçük bir ilçe. 1938 Katliamı’nda direnişin önemli merkezlerinden. Bugün bile bazı alanları yasak mıntıka kapsamında. Xozat’ın hemen altından geçerek Keban barajına karışan Karamuk Suyu, diğer adıyla Xozat Deresi ilçeye ayrı bir güzellik katar.

Karamuk, güzelliğinin yanında büyük bir kederi ve acıyı da içinde barındırıyor. Karamuk, Xozat insanının tarihsel belleği gibidir. 38 Katliamı’nda yüzlerce insan burada topluca katledildi. Katliam sonrası devlet, vahşi yüzünü gizlemek için Karamuk Deresi’ni yeni kurulan askeri garnizonun sınırları içine aldı. Karamuk şimdi kemikleri birbirine karışmış yüzlerce insanın mezarı gibi. Axpar’a yakın olan Ali Boğazı ve Çaxpar Vadileri de Karamuk’la aynı kaderi paylaşıyor.

İki isyancının kızı

Berçem (Nuray Oran), katliamdan sağ kurtulan Geyik ile Hasan adındaki iki isyancının dokuz çocuğundan biri. Çayan adında bir ikizi var. Berçem, Çayan’dan bir-iki saat önce doğuyor. Çayan’ın doğumu biraz sancılı oluyor. Berçem, erken doğuşunu uğurlu sayıyor ve Çayan’a karşı bir avantaja dönüştürüyordu. Çayan’ı kızdırıyor, kavgaya çekiyordu. Kavgalarda kazanan hep Berçem oluyordu. Her defasında yoğun tezahüratlar altında Çayan’ın sırtını yere getirmeyi başarıyordu. Çayan, yenilgi psikolojisini Berçem’in saçını çekerek bastırmaya çalışıp, öfkeden kıpkırmızı kesiliyordu. Berçem ise kazanan taraf olarak kucaktan kucağa dolaşıyor, yoğun bir ilgi ve sevgi gösterilerine boğuluyordu.

Direnişin en güzel ifadesi

Dersim’de işgal başladığında Berçem’in babası kısa bir süre önce evlenmiş, çocuk sahibi olmuş genç bir delikanlı; yeni doğan çocuğunu, çok sayıda akrabasını katliamda kaybediyor. Direniş cephesinde yer alan cesur ve oldukça yiğit bir genç. Berçem’in annesi ise isyan bastırılana kadar direniş alanlarında saklanarak kendisini koruyan asi, cesur, onurlu bir kadın.

Berçem’in babasının, annesinin ve yakın çevresinin anlattığı katliam, ona aktarılan anılarla etkisini arttırıyor.

Berçem, 38 Katliamı’nda ninesinin askerilerin elinden kurtularak kaçıp saklandığı, yaprakları geniş söğüt ağacını, tepede savaşan babasının gece köye gelerek yakılan köyün enkazından kurtardığı yedi çocuğu götürüp sakladığı mağarayı, düşmanın eline geçmemek için genç kızların kendini attığı Karaburun, Çaxpar uçurumlarını bir ziyaret yeri haline getiriyor. 38 Katliamı Berçem’in beyninde ve yüreğinde kabuk tutmayan bir yaraya dönüşüyor ve Berçem’in karakterini, yaşam arayışlarını biçimlendiriyor.

Dersim’in direnişçi geleneği Berçem’in kişiliğinde en yalın ifadesini buluyordu. Fazla direngen, inatçı, tuttuğunu koparan, mücadeleciydi Berçem.

Hiçbir sözün altında kalmaz, hiçbir yanlışa doğru demezdi. Asla boyun eğmezdi. Kendisine bağırdıkları için kaç defa erkek arkadaşlarını dövdüğünü hatırlıyorum. Kafasına yatmadı mı kimseyi dinlemezdi. Cesur, gözükara bir kızdı. Büyüklere benzeme günahını hiçbir zaman işlemedi.

Berçem’in öyküleri

Berçem direniş öykülerine büyük ilgi duyardı. Devrimci-Sol sempatizanıydı. Devrimci-Sol militanlarının zindan direnişlerini okumuş, duymuş, etkilenmişti. Devrimci-Sol militanlarıyla çocukluktan itibaren ilişkileri vardı. Devrimci-Sol üzerine kendisiyle yoğun tartışmalarımız ve kavgalarımız oluyordu. Hangi devrimcinin nerede nasıl direndiğini çok iyi bilir, her defasında sanki yeni duymuş ve kendisi de oradaymış gibi anlatır, o an gülen gözleri alev gibi tutuşurdu. Beni en iyi dinleyicilerinden biri olarak tespit etmişti. Fırsat buldu mu hemen yanıma damlar, bıkıp usanmadan saatlerce devrimcileri anlatırdı: Dar bir vadinin içinde devrimciler kuşatmaya alınmışlar, sonra çatışarak kuşatmayı yarmışlar, iki arkadaşları ağır yaralanmış, yaralı arkadaşlarını sırtlarına alarak çatışa çatışa uzaklaşmışlar. Bir grup ise düşmanı arkadan çembere alarak imha etmiş... Yine bir grup devrimci düşman pususuna düşmüş, yaralı vererek kendilerini bir dereye bırakmışlar, suyun içindeki sazlıkların içine girerek gizlenmişler. Aç, susuz, yorgun, yaralı olarak saatlerce buz gibi suyun içinde beklemişler... 

Onları anlatırken inanılmaz mistik bir hava yaratır, gizem dolu tanrısal bir güçten bahseder gibi anlatırdı. O an, kendimi unutup sınırsız hayal denizinde kaybolurdum. Berçem’in öykülerinde devrimciler hep yiğitçe ve cesurca savaşan, direnen ve düşmana büyük darbeler vuran olağanüstü insanlardı.

Çoğu zaman insanlar, “Bu kızda şeytan tüyü var” derlerdi. Dürüstlüğüyle insanda hem öfke ve hem de güzel bir sevgi uyandırırdı. Bazen öyle hikâyeler anlatırdı ki şaşırıp kalırdık. Bu hikâyeler bir yerlerde okuduğu veya dinlediği şeyler değildi, kendi kurgularıydı. Hikâyenin kahramanları öyle sıra dışı özelliklere sahipti ki onları sıradan insan toplulukları içinde bulmak zordu.

Kadınlar Devrimci-Sol, Erkekler TİKKO

Berçem’in ailesinde kadınlar Devrimci-Sol’a, erkekler ise TİKKO’ya sempati duyuyordu. Ben ise tüm fraksiyonlara hep ihtiyatlı ve mesafeli bir yaklaşım içindeydim. İlerleyen zamanlarda PKK’nin yayınlarını okuduğumda tercihim netleşecekti. Ben Berçem’i ve arkadaş çevresini PKK’ye çekmeye çalışırken, o beni Devrimci-Sol’a çekmeye çalışıyordu. Yoğun tartışmalarımız, kimi zamanlar küçük kırgınlıklara ve kısa süreli küsmelere kadar gidiyordu. 

Berçem ve arkadaşları grup olarak Devrimci-Sol’a katılma kararı almıştı. Çok öfkelenmiştim... Aramızda büyük bir tartışma olmuştu. Devrimci-Sol’a gitmelerini engellemek için PKK’ye katılımımı hızlandırmıştım. Aslında iki ay sonra dağlara gidecektim ama planı bozmalıydım. Bunun için bir hafta içinde dağların yolunu tuttum.

Gerillaya erken gidişim Berçem’in başını çektiği grubun Devrimci-Sol’a katılım planını bozmuştu.

Dağlar ve kaygılar


Berçem’in PKK üzerine araştırma ve yoğunlaşmaları esas olarak benim katılımım sonrası başladı. Berçem ile ilişkimiz kavgalı ve çatışmalı olduğu kadar içinde derin bir sevgiyi de barındırıyordu. Berçem, 12 Temmuz 1995 yılında Xozat’tan PKK’ye katılım sağladı. PKK’yi çok fazla tanımıyordu. Türkiye solunun geliştirdiği ön yargıların etkisindeydi. PKK’yi milliyetçi, Alevilere ve devrimcilere karşı örgütlenmiş Sünni-bağnaz, devletin güdümünde bir hareket olarak değerlendiriyordu. 

Kaygıları vardı. Ancak benim katılımım kafasındaki kuşkulara farklı açılardan soru işaretleri eklemişti. Ona göre PKK düşündüğü gibi bir örgütse eğer, benim böyle bir örgütü tercih etmemin anlamı neydi? Kendisinin bilmedikleri de olamaz mıydı? PKK’yi gelip görmek ve düşündüğü gibi ise beni de ikna ederek götürmeyi planlıyordu.

Dersim’de zor günler

Berçem’in PKK’ye katıldığı süreç Dersim eyaleti açısından çok zorlu bir süreçti. Şemdin tasfiyeciliğinin eyalet üzerinde çok büyük tahribatları vardı. Kaçışlar ve kayıplar çok yoğundu. Moralsizlik genel bir ruh haliydi. İnsana yaklaşımda pragmatik ve bastırmacı tarz çok ön plandaydı. Savaş taktiğindeki başarısızlık her gün yeni yeni kayıplara ve umutsuzluğa yol açıyordu. 

Bu, Berçem’in kafasındaki devrimcilik olgusuyla hiçbir biçimde bağdaşmıyordu. Aksine ön yargılarını ve kaygılarını besleyen bir faktör oluyordu. Harekete ısınamamıştı. Ne kendisi kalmak istiyordu ne de benim kalmamı istiyordu. Kendisiyle çok tartışmalarım oldu. Bu durumun geçici olduğunu, bireylerin zayıflıklarının bir sonucu olduğunu, esas PKK’nin bu olmadığını anlatmaya çalışıyordum. O ise ikna olmuyor ve beni götürmek için çabalıyor, sürekli eyalet komutanı ile tartışarak geri dönmem için beni ikna etmesini talep ediyordu. Bu tartışma ve bocalama süreci aylar sürdü.

Tartışma ve toplantılarla yaşanan süreçlerin çözümlenmesi, değerlendirilmesi, Önder Apo’nun eyalete dönük eleştiri ve perspektifleri, kısa süreli de olsa gördüğü ideolojik eğitimler, Berçem’de pozitif bir yoğunlaşma ve sorgulama süreci geliştirdi. Eyaletin düzelme sürecine girmesiyle birlikte yoldaşlık ilişkilerindeki sıcaklığın, paylaşımın güçlenmesi, gerillanın düşman karşısındaki direnişi, düzenlediği başarılı eylemler, şehadetler, yaralanmalar, gerillanın yaşamın ve doğanın zorlukları karşısındaki direnci, Berçem’in ön yargılarını yıkmıştı. Beni geri götürme planlarından tümden vazgeçmiş ve mücadeleye tam anlamıyla katılma kararı vermişti.

Arık başarılı bir gerilla

Berçem şehit düşene kadar Dersim eyaletinde kaldı. Burada gerillacılık yaptı. Manga ve takım komutanı düzeyinde görev aldı. Her zaman başarılı bir gerilla ve komutan oldu. Berçem  dürüstlüğü, emekçiliği, duygusallığı, sadeliği, zekiliği, cesareti, inatçılığı, asiliği, ikna kabiliyeti, empati kurma yeteneği ile tanındı ve hep öyle de anıldı.

Berçem’in yaşam içerisindeki coşkusu hiçbir zaman eksik olmadı. İnsana, yaşama, doğaya karşı duyarlı ve ilgiliydi. Birini yersiz yere üzmüş olsa günlerce onun etkisinden kurtulamaz, dayanamaz gidip ilgili kişiyle tartışır, anlamaya ve kendisini anlatmaya çalışırdı. 

Çok radikaldi

Düşmana karşı ise oldukça radikal ve sertti. Eylemlerde atik, cesur ve korkusuzdu. Kendine güveni ve cesareti arkadaşlarında büyük bir ilgi ve hayranlık yaratıyordu. Örneğin; gittiği bir eylemde savunmadayken saldırı grubu rolünü oynamayıp görüntü verip geri çekilince, Berçem savunma mevziisini bırakarak saldırıya geçiyor. Diğer arkadaşları da arkasından gitmek zorunda kalıyor ve ısrarlı bir biçimde düşman tepesine yüklenerek mevzileri düşürüyorlar.

Anlayışlara kurşun sıkıyorum


Yanlış, yersiz, haksız, tartışmalara, değerlendirmelere ve eleştirilere karşı oldukça tahammülsüzdü. Çok derin bir adalet duygusu vardı. Bir gün bir toplantıda bazı sorunlar ve anlayışlar tartışılıyor. Haksız bazı suçlama ve iddialar geliştiriliyor. Eleştirip değerlendirmesine rağmen pek değişen bir şey olmuyor. Bu defa silahını alıp toplantıdan çıkıyor. Koşarak toplantı yerinden uzaklaşıyor ve ileride bir yerde havaya ateş etmeye başlıyor. Herkes şaşkın ve panik içinde hareketleniyor. Kendisine zarar verdiğini düşünerek arkadaşları endişeyle yanına gidiyorlar. Yanına ulaştıklarında ise Berçem’in oturduğunu ve düşündüğünü görüyorlar. “Ne yapıyorsun?” diye soruyorlar, Berçem “anlayışlara kurşun sıkıyorum” diyor.

Berçem ile 1996 yılını 1997 yılına bağlayan kış, Ali Boğaz’ında birlikteydik. Kış eğitim sürecini birlikte geçirdik. Bahara birlikte hazırlandık. Daha da büyümüş, olgunlaşmış, gelişmiş ve güzelleşmişti. Bahara doğru Ali Boğazı’nda üç çatışmaya girdik ve Berçem çatışmalarda etkili roller oynadı. Savaşın gerekliliğini çok iyi biliyordu. Çok iyi savaşıyordu; ancak savaşı sevmiyordu. Savaşması gerektiğine inandığı için ise buna dair bir tereddüt yaşamıyordu. Berçem savaş ve düşman bilincine yabancı değildi. 38 Dersim İşgali ve Katliamı onda düşman bilincini derinliğine biçimlendirmişti. Savaşmadan özgür yaşamı kurmanın mümkün olmadığını çok iyi biliyordu. 


19 yoldaşını kurtardı


1997 Martı’nda bir tabur güç, Ali Boğazı’nın Bozanlar mıntıkasında tank pususuna düştüğünde Berçem, metreleri bulan karın, üzerlerine yağmur gibi yağan mermilerin ve yanlarında patlayan bombaların arasından karı yararak yoldaşlarını kuşatmadan çıkarmaya çalışıyordu. Bu zor günde Berçem’in arazi hakimiyeti, direnci ve sağduyusu yoldaşlarına kılavuz olmuş, 19 yoldaşının kurtulmasında belirleyici bir rol oynamıştı.

1999’da, Önder Apo’nun uluslararası komplo sonucu yakalanarak Türkiye’ye teslim edildiği dönem her yerde “Güneşimizi Karartamazsınız” şiarıyla yoğun eylemlikler yapılıyordu. Çok sayıda insan kendisini yakıyor, bedenini siper edip kendisini patlatıyordu. Yüzlerce gerilladan fedai eylem önerileri gelişiyordu. Ülkenin her yerinde peş peşe intikam eylemleri yapılıyordu. Dersim Çiçekli Karakol eylemi de tam da böyle bir süreçte ve bu amaçla planlanan bir eylem oldu ve uluslararası komploya bir yanıttı.

Çiçekli Karakoluna eylem

Çiçekli Karakolu, Dersim merkeze bağlı Çiçekli köyünün yanında kurulmuş çok sağlam ve donanımlı bir karakoldur. Karakol ismini Çiçekli Köyü’nden alıyor. Alana yönelik operasyonlarda ilk güç takviyesi bu karakola yapılıyor. Karakol alanın önemli bir kısmını kontrole almakla birlikte operasyon gücünün toplanıp dağıldığı merkezi bir yer olma rolü de oynuyor. Eylem planı karakola gelecek askeri konvoya yönelik. Eyleme bir bölük gerilla gücü katılıyor.

Dersim’den karakola gelen yola pusu atılacak, gecenin ilerleyen saatlerinde gelecek olan askeri konvoy vurulacak ve gerilla gücü hızla geri çekilip alandan ayrılacaktır. Bu temelde gerilla bölüğü geceden pusu yerine ulaşır ve mevzilenir. Askeri konvoy beklenen saatte değil de şafak sökmek üzereyken gelir. Konvoy planlandığı biçimde saatinde gelmemesine rağmen şafağa kadar beklenir ve konvoy vurulur. Düşmanın çok sayıda kaybı olur. Birçok araç gerillalar tarafından tümden imha edilir. Gerillalar kayıp vermeden geri çekilir. Ancak düşman eylem ardından havanın da aydınlanmasını fırsat bilerek yakın tepelerin hepsine helikopterlerle indirme yapar. Dersim merkezden çıkardığı binlerce askerle alanı tutar. Kobralarla geri çekilme hattını havadan yoğun bir şekilde tarar. Kobra saldırısında birkaç gerilla şehit düşer, Berçem ve eylemin başında giden Batı Dersim bölge komutanı Faik yaralanır. Faik iç kanama geçirir. Arkadaşlarının yardımıyla ikisi mağaraya benzer bir yerin altına taşınır. Kobra ve havan saldırısı aralıksız devam eder. Düşman karadan da kuşatmayı daraltarak alanı şiddetli bir biçimde vurur.

Yaralı ele geçmemek için

Berçem ve Faik yaralı ele geçmemek için akşama kadar çatışır ve direnirler. Cephaneleri tükenmek üzeredir. Gruptan şehadetler yaşanır ve yaralanmalar olur. Havanın kararmasıyla birlikte Faik kendisinin şehit düşeceğini söyleyerek gruba kendisine bir bomba bırakıp alandan hızla uzaklaşmaları gerektiğini söyler. Yoğun tartışmalar ve inatlaşmalar sonucu grubu ikna eder; ancak Berçem’i ikna edemez. Berçem diretir. “Ya hepimiz birlikte gideriz ya da ben de kalırım” der ve kalır. Hiç kimse Berçem’i gitmeye ikna edemez. Grup ayrıldıktan sonra da çatışma devam eder. Düşman ilerleyen saatlerde mağarayı tümden kuşatır ve şiddetli bir biçimde saldırır. Berçem ve Faik yaralı ele geçmemek için ellerindeki bombaları patlatırlar. 

Dinar Dersim’in onuru

Berçem, Dersim merkeze bağlı Dinar Vadisi’nde, 14 Nisan 1999 yılında 14 yoldaşıyla birlikte şehitler kervanına katılır. Dinar, 38 Katliamı’nda temel direniş yerlerinden biriydi. Bu vadide yüzlerce insan düşmana karşı savaşmış, direnmiş ve onurlu bir biçimde şehadete ulaşmıştır. Dinar, Dersim insanının onur sembolüdür. Berçem’in ve yoldaşlarının direnişi Dersim’in direniş geleneğine yeni bir aşıdır.

Her yılın Nisanında gayri ihtiyari Berçem ile konuşurum. Berçem ve Nisan benim yüreğimde bütünleşen iki hakikattir. Nisan geldiğinde benim duygu dünyam tümden değişir. Nisan’da Berçem’i görür, Berçem’le kucaklaşır ve Berçem’le yüreğimin büyük özlemlerini paylaşırım. Benim yüreğimde, beynimde ve gözümde Nisan Berçem, Berçem ise Nisan olur. Patlayan tomurcuklarda Berçem’i hissederim. Topraktan fışkıran yeşilde Berçem’i hissederim. Nazlı nazlı başını kaldıran çiçekte Berçem’i hissederim. Esen Nisan kokulu rüzgârda Berçem’i hissederim. Köpük köpük akan sularda Berçem’i hissederim. Yoğunlaşan kuş cıvıltılarında Berçem’in tatlı sesinin yansımasını hissederim. Nisan’da, gözüme, gönlüme dokunan her şeyde Berçem’den gelebilecek selamın izlerini sürerim.

Berçem Dersim’in, Berçem Kürdistan’ın direniş çiçeklerinden biridir. Berçem’in ve yoldaşlarının direnişiyle Dersim, bir adım daha özüne kavuştu. Bir adım daha özgürlüğe yaklaştı. Berçem ve yoldaşları, 38’den 99’un direnişçi gerçeğine uzanan onurdan birer köprü oldular. “Güneşimizi Karartamazsınız” diyerek Önder Apo’nun aydınlığında ölüme gülerek gittiler, ölümsüzleştiler. Dersim, ölümsüzleşenlerin aydınlığında direnişi ve özgürlüğü daha gür haykırmaya başladı.


Besê Şîmal



paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.