Erkeğin gözünde kadın dernekleri 'tehlikeli'

Haberleri —

Hatice Sert, 1987 yılında evlilik yoluyla İsveç'e yerleşir. Zira eşinin ailesi, 1978 yılında gerçekleşen Maraş katliamından kaçarak, İsveç'e yerleşmiştir. Çocukluğunda gerçekleşen Maraş katliamı, Sert üzerinde de büyük etki yaratır. Çünkü onun da ailesi sürgün edilmiş, devletin zulmüne uğramıştır. Tüm bunlar Sert de, haksızlığa karşı isyancı bir kişilik yaratır. Bu yüzden yerleştiği İsveç'te kadınlar ve Kürt halkı için çalışmalar yürütür. Yürüttüğü kadın çalışmalarıyla birlikte İsveçli derneklerle de ilişkilenir. Hatice Sert ile çalışmalarını, İsveç'teki kadınların durumunu konuştuk.
Sert'in yer aldığı Uppsala Kadın Sığınma Evi, 1978'den bu yana çalışma yürütüyor. İsveç'in hemen hemen her kentinde şubeleri var. Derneğe başvuranların çoğu İsveçli kadınlar, mültecilerin başvuruları daha az. Dernek, psikolojik, ekonomik şiddete uğrayan kadınlara yardım ediyor. "Tecavüz kültürü, kadına yönelik sistemsel sorunlara karşı mücadele ediyoruz" diyen Sert, ayrıca kadınların seks kölesi olarak çalıştırılmasına karşı da mücadele ettiklerini belirtiyor. Ayrılma durumlarında kadınlara hakları konusunda yardımcı oluyorlar. Zor durumda kalan kadınlara barınmaları için dairelerini veriyorlar, devlet kurumlarına da yol gösteriyorlar.

Kürt ve göçmen kadınlar

Hatice Sert, ülkede yaşayan göçmen kadınların da çeşitli sorunlarla karşılaştıklarını dile getiriyor. Özellikle Asya ülkelerinden gelen kadınlar, erkeğin fiziki şiddetine maruz kalıyor.
Kürdistan'dan gelen kadınlar ise, savaş durumundan kaynaklı travmalar ile feodal yaşam tarzının getirdiği kısıtlama ve yasaklarla boğuşmak zorunda kalıyor. Yabancı oldukları bir ülkede yalnızlık psikolojisi yaşıyorlar. Ekonomik olarak erkeğe bağımlı olmaları ayrı bir sorun. 'Namus' gerekçesi ile cinayete kurban gidebiliyor ya da ülkeye gönderilerek kaza süsüyle öldürülüyorlar.

İsveçli kadınlar haklarını bilmiyor

Sert, haklarını tanıma noktasında göçmen ve İsveçli kadınlar arasındaki farklılığa işaret ediyor: "Göçmen kadınlar, İsveç'e gelir gelmez kursa gitmek zorundalar. Dolayısıyla başta bu ülkedeki haklarını öğreniyorlar. Eşi şiddet uyguladığında, cesaret edip polise başvurabiliyorlar. Ama İsveçli kadınlar bunu yapamıyor. Çevrenin baskısıyla yıllarca bekleyenler var. Özellikle kırsal kesimdeki İsveçli kadınlar haklarını bilmiyor. Sert'in verdiği bilgiye göre İsveçli kadın dernekleri, daha çok kendi kadınlarına yönelik çalışma yürütüyor. Göçmen kadınlar da, kendi tabanlarına yöneliyor. Sert, bu ayrımın 'yabancı düşmanlığı'ndan kaynaklandığını düşünüyor. Zira İsveç Avrupa'da 'yabancı düşmanlığı' sıralamasında ikinci. Hatice Sert, bu duruma işaret etse de sonuçta sorunun kökeninde "erkeğin iktidarcı ve bencil yaklaşımları" olduğunu belirtiyor. 


Erkekleri 'iyileştirme' kursları
Sert'in verdiği bilgiye göre Kadın Derneği, seminer ve kurslar yoluyla kadında cinsi bilinci geliştirmeye çalışıyor. Kadınlara birçok konuda maddi ve manevi yardım sunuyor. Şiddete karşı da çeşitli kadın kurumlarıyla ortak çalışma yürütüyor. Tüm bunların yanısıra yaşam alanlarında kadın-erkek arasındaki eşitliği sağlamak için mücadele yürütüyor. Sert, yirmi yıl öncesine baktığında çözüm anlamında büyük bir yol aldıklarını belirtiyor. Kadın lehine hukuksal adımlar atıldıkça, karşı tarafta tahammülsüzlüğün geliştiğini belirten Sert, "Kadınlar haklarını aldıkça, kadına karşı şiddet ve saygısızlık da artıyor" diyor.
İsveç Kadın Derneği'nin bilinçlendirme mücadelesi salt kadınlarla sınırlı değil. Zira erkeklere yönelik de çalışmaları var. Öncelikle şiddet kullanan erkekleri "iyileştirme kursları" düzenliyorlar. Uzman doktorların yardımıyla kumar, alkol vb. alışkanlıkları olan erkeklerin iyileşmeleri için çaba sarfediyorlar. Hatta derneğin yönetiminden iki kadın, Erkeği İyileştirme ve Dayanışma Derneği yönetiminde yer alıyor.

Önyargılara karşı mücadele

Hatice Sert, 20 yıldır aynı zamanda bir Kürt derneğinde çalışıyor. Bir feminist kadın derneğinde çalışıyor olması, çeşitli zorluk ve önyargılarla karşılandı. Sert, iki  dernekte çalışmanın zorluklarına dikkat çekiyor: "Kadın derneğinde çalıştığım için, Kürt derneğinde birlikte çalışma yürüttüğümüz erkek arkadaşlarımız eşlerini benden uzak tutuyordu. Bu konuda karşılaştıklarım roman olabilecek kadar geniş ve sancılıydı. Dönem dönem tek başıma da kaldım. Ama mücadele etmekten vazgeçmedim. Bizim gibileri tehlikeli gören bir anlayış vardı. Erkek düşmanlığı yaptığımızı söylüyorlardı. 'Feministler lezbiyendir, erkek düşmanıdır' dedikoduları yapılıyordu. Feodal beyin yapısıyla kadını küçümsüyor, eşlerini eve kapatıyorlar. Ayrıca kadının emeğine konma anlayışı var. Eğitimsizlik çok fazla. Bu konuda çok mücadele verdik, halen de veriyoruz. " 


 DENİZ BİLGİN

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.