Fatma İsa’nın ardından

Haberleri —

 Köyünde, akrabaları ve arkadaşları arasında sesi güzel diye bilinirdi. Sesiyle anılır, ninni ve kılamlarıyla tanıtılırdı. Kendi deyimiyle ‘sabahtan akşama kadar kılam söyler, kelimelerle çalışırdı. Sesinin günün birinde hayatının sınırlarını aşabileceğine hiç ihtimal vermemişti. Ancak tarihte ‘insanlığın yıldızının parladığı an’lar vardı. Ve Fatma İsa’nın yıldızı köylerine gelen müzik araştırıcılarının tavsiyesi sayesinde parlayacaktı. Bir kültüre ışık veren bu şans anı, belki sahibine  yeterli imkanı tanımadı. Ama tanıklık ettiği kılamın berraklığı, söylevcisinin duru kavrayışı, dilinin açıklığı, sözlere doldurduğu duygu yoğunluğu ve bir kadın’ın aşk destanına sığdırdığı derinlik pek çok açıdan bir ilki barındıracaktı. 

Akrabalarının önerisi ve Êrîvan’dan gelen radyo derlemecilerinin* talebi üzerine ses kaydına gitti. Ne bir hazırlık, ne bir deneme ne de belirlenmiş bir liste vardı önünde. Biraz şaşkın, biraz utangaç, biraz da merak içinde, olan biteni izliyordu.

Êrîvan radyosunun kayıt odası hergünkü program kayıtlarından birine hazırlanırken, Fatma İsa ve Miho kılamı, iki ayrı gerçekliklik olarak kayıtlara geçeceketi birazdan. Mekan ve zaman bir kılam için apayrı bir talih biçmeye hazırlanıyordu. Fatma İsa, birazdan kılamların en güzelini, su misali verecekti sürgün toprakların göçebe yaşamlarına.

 Beş tane kılama karar verildi. Ve Fatma İsa mikrofona  yaklaştı. Karşısında ne alkışlayan bakışlar ne de süslü bir salon. Hergün, evde, düğünde, ocak başında ve köy mesclislerinde söylediklerini hatırladı. Elini suratına dayadı ve başladı söylemeye:


“Erê Miho li me daye Stêrka Xûl e

Stêrkê li me daye, Stêrka Xûl e

Hê Miho şewqê daye Gera Şêx Resûl e

Hê Miho were her du xwînê mala bavê min e

Li ser mala bavê te ne

Hê kuro gede were, min ramûsanek keremke

Min pêşve qebûle

Ha wî, wî……..” 


Her günkü sözleriydi ama bu defa tarihin içine damlıyordu. Kelime ve ses büyüyordu bu kadının dilinde. Şiirimsi söyleniş herkesi mest ediyordu. Kaydı yapan da, kaydı alan da, kaydı veren de bu anın yakaladığı fırsattan habersiz dinliyorlardı. Hiçbiri bir ülkenin tepeden tırnağa bu kılamlardan birine vurulacağını bilmiyordu. Fatma İsa, arda arda okudu kılamlarını ve hiçbir şey olmamış gibi köyünün yolunu tuttu.

Ama Evdalê Zeynê’nin Kürt diyarlarına damıttığı dengbêjlik efsanesi Fatma İsa’nın ‘Were Mıho’su ile ikinci bir uyanış başlatacaktı Kürtlerin yaşamında. “Were Mıho” diğer dengbêj klasiklerinden biraz daha farklı olacaktı. Dengbêjliğin birçok klasiği defalarca yorumlanıp, farklı kişilerce okundu. Ancak Fatma İsa’nın ‘Were Mıho’su kendi çemberine kimseyi kolay kolay almadı. Sanki Fatma İsa ilk ve son kez, tıpkı kendi amatör sanatkarlık ruhu gibi bir defaya mahsus söylemişti. Yorumunun üstüne yorum tanımaz gibi bir icra şifresi koymuştu kılamına. Birçok sanatçı birbirinden kılam alıp, derledi. Ve çoğu da sevildi. Ama ‘Were Mıho” kılamı hep bir istisna taşıdı içinde. Söylevcisinden ötesine tadını da sırrını da veremedi. 

Fatma İsa, elbette kendi toplumsal şartları sonucu Kürt sanatına yapacağı katkılardan mahrum kalmış çok özel biri olarak çok erkenden köşesine çekildi. Ancak ‘Were Mıho’nun Kürt denbêjlik dünyasında ikinci jenerasyon olarak yeri hep başka oldu.

Fatma İsa’nın ardından bize sadece sesi kaldı.

* Fatma İsa’nın derlemeciler dediği isimler; Xelil Muradov, Xelilê Evdila, Mihemedê Silo, Heciyê Cindî, Aramê Çaçan gibi dönemin Êrîvan Radyosu sanatçılardır.


BEHİCE DEMİR

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.