Festivalde Halk Sahnesi

Haberleri —

Sahne dediysek, festival alanındaki bir kaç ağacın altına kurulan ‘yoksul’ bir sahneden bahsediyoruz. Yaşamını yitiren Kürt sanatçıları ile Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fotoğraflarının bulunduğu dev pano dikkat çekiyordu. Panonun hemen altında ise uzun bir oturak ve üç adet mikrofon. Sahnenin yöneticisi ve sanatçısı tiyatrocu Amele. Sahneyi çepeçevre büyük bir kalabalık sarmış. Halkın içinde gelip sahne alanlara etraftaki kalabalık da, kimi zaman tempo tutuyor, kimi zaman slogan atıyor. Hep birlikte anlatılan fıkralara gülüyor, kilamlarla hüzünleniyorlar.

Kürt köyü ve mırra

Bu arada Halk Sahnesi’nin etrafı da adeta bir Kürt köyüne dönüştürülmüş. Büyükçe bir kıl çadırın içi çeşitli Kürt motifleri ile süslenmiş. Hemen yanında ise Kaniya Yado adıyla bir çeşme kurulmuş. Çeşmenin yanıbaşında kurulan ocakta ise bir amcamız yaptığı mırrayı (acı kahve) misafirlere ikram ediyor.
Tiyatrocu Amele tarafından hazırlanan halk sahnesi, festivalin yoğun ilgi gören etkinliğiydi.

Her yerde Şemzînan

Halk Sahnesi’ni, festival boyunca binlerce kişi ziyaret etti. Amele, gün boyunca heyecanla çalışıp çabalıyor. Halkın kendini ifade edebildiği ve içindekileri rahatça paylaşabildiği için oldukça mutlu. Proje yönetmeni olan Amele, etkinliği yönlendiriyor, kimi zaman tiyatral gösteriler sunuyor, kimi zaman kıssadan hisseler anlatıp güldürüyor katılımcıları. Özellikle Kürdistan’a izne gidip gelenlere ilişkin skeçler yapıyor. Festivalin her anına damgasını vuran, hatta döner standlarının üzerine dahi yazılan gerillanın Şemzînan ve Elkê’de yaptığı „devrimci operasyonlar“, skeçlerin de ana konusu oluyor. Zira izinden dönen Kürtlerin de anlattığı, konuştuğu tek konu bu. Amele de bu anlatılanlardan yola çıkararak spontane tiyatral gösteriler yapıyor.

Amele’nin başarılı projesi

Amele, sahne programına sadece ana sahnede konuşmalar olduğunda ara veriyor ve halkın konuşmaları dinlemesi için de oraya yönlendiriyor. Konuşmaların bitiminde programına başladığında yeniden etrafını sarıyor halk. Yaşlı analar, amcalar, çocuklar... Herkes var. Kendisiyle konuştuğumuz Amele, ortamı „özgür sahne“ olarak tanımlıyor. Gözleri parlayarak konuşuyor. Zira hayata geçirdiği projenin ilgi görmesinden oldukça memnun. Heyecan içinde olup biteni anlatıyor:  „Burada yaşadığım duyguları anlatmakta güçlük çekiyorum. Nasıl anlatılır ki! Kimi şeyleri görmeliydiniz. Annelerimizin yaşadığı heyecanı, kendini ifade edebildiği bir yer bulduğu için titreyen ellerini... Herkes kendini özgür hissetti burada. Ben sadece onlara cesaret verdim, mikrofonu uzattım. Mihrican’da dereceye girmiş olanlar söyledi. Sanatçılar Navdar ve Semyan Adar, dengbêjler, yaşlı anneler, çocuklar herkes kendi şarkısını söyledi. Yüreğinden geçeni ortaya koydu. Mücadeleye bağlılığını ortaya koydu.“

Yetenekleri keşfetti

Amaç sadece insanların içini dökmesini sağlamak değil elbette. Amele’nin proje ile bir amacı da saklı yetenekleri keşfetmek. Bu konuda ne kadar sonuç elde ettiğini sorduğumuzda, şunları belirtiyor: „Tabii tabii. Bir amacımız da yetenekleri ortaya çıkarmaktı. Burada söyleyenlerin birçoğunun iletişim adresini aldık. Önümüzdeki süreçte yapacağımız projeler için onlarla ilişkileneceğiz.“ Sahnede yer alanların ortak noktasının Kürt Özgürlük Mücadelesi’ne bağlılık olduğunu belirten Amele, kadınların katılımına ayrı bir önem atfediyor. 

Halk da sahneyi sevdi

Halk da, böyle bir sahne yaratıldığı ve kendilerine fırsat sunulduğu için oldukça memnundu. Sahnenin etrafında kime sorsak, „çok güzel bir etkinlikti, her şey vardı“ cevabını verdi. Kimi kilam söyledi, kimi mücadelede yaşamını yitiren çocuğu için yazdığı şiiri okudu, kimi Kürdistan’daki savaşa ilişkin trajikomik hikayelerini anlattı. Kimi sadece duygularını dile getirdi. Kimi Kürtleri birliğe ve mücadeleye çağıran doğaçlama şarkılar söyledi.

PKK ve Pazarcıx Karpuz Kooperatifi

Katılımcıların Özgür Sahne’de anlattığı 1990’lı yıllarda Kürdistan’da yaşanan trajikomik meseller herkesi güldürdü. Bunlardan biri şöyleydi: Kürdistan’ın bir köyünde yaşlı amcamızın biri, askerler aniden köyü basınca elindeki PKK bildirisiyle kalakalır. Bildiriyi şapkasının içine saklar. Şans bu ya, tam da askerler amcanın yanına ulaştığında bir rüzgar eser, amcanın şapkası bir yana bildiri bir yana düşer. Amca koşar şapkasını alır ve tersinden takar. Asker de aynı anda bildiriye koşar. Eline aldığı kağıdı amcaya göstererek, „Bu ne bu PKK bildirisi?“ diye sorar hırsla. Amca, „Yooo ne bildirisi“ der. Asker, „İşte kocaman PKK yazıyor görmüyor musun“ der, daha da kızarak. Amca gülümseyerek „Komutanım ben de Türk askerini akıllı sanırdım. O Pazarcıx Karpuz Kooperatifi’nin bildirisidir, ne PKK’si“ diye cevap verir.

Helikoptere binen ana
Bir katılımcının Dêrsimli bir anaya ilişkin anlattığı mesel de dikkat çekiciydi: Dêrsim’de iki gerilla annesi yaşlı ana sürekli askerler tarafından baskıya maruz kalır. Her seferinde bir bahane ile evini basıp, çocuklarının nerede olduğunu sorarlar. Bir gün helikoptere bindirip karakola götürürler. Ardından köy eşrafı endişelenir. Geri döndüğünde sormaya giderler anayı. Ana maruz kaldığı baskıyı dahi unutarak „Neyse neyse ben bu ömrümde helikoptere de bindim ya gerisini boşverin’’ der.


DENİZ BİLGİN

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.