Frankfurt’ta Koçgiri anması

Haberleri —

ŞAHİN BOZLAR / FRANKFURT

Almanya’nın Frankfurt kentinde Kızılırmak Kültür Derneği ve Frankfurt Alevi Kültür Merkezi (AKM) öncülüğünde AKM lokalinde Koçgiri Katliamı’nı anma etkinliği organize edildi.

Dursun Demir’in sunum yaptığı anmada Sanatçı Lale Koçgün üç ağıt seslendirirken, Kızılırmak Kültür Derneği Başkanı Menderes Keleş ve Frankfurt Alevi Kültür Merkezi Başkanı Bülent Alkan kısa birer konuşma yaptı. Anmada, Koçgiri aşiretleri konusunda araştırmalar yapan Araştırmacı Gültekin Uçar, 1921 Koçgiri isyanı, katliamı ve sonuçları üzerine bir sunum yaptı. Koçgiri tarihi hakkında ayrıntılı bilgi veren Uçar, Osmanlı dönemine de işaret ederek; Koçgiri aşireti liderlerleri Ali Şan beyler, Büyük Ali Şan Bey, Mustafa Paşa ve Küçük Alişan Bey ve Haydar beyin Osmanlının memurları ama aynı zamanda Kızılbaş Kürt aşiretlerini Osmanlıya karşı temsil eden pozisyonda olduğuna belirterek, ”İkili bir rolleri var. Aşağı yukarı bütün toplumlarda devlet öncesi yapılanmaların gelişim seyrine uygun bir gelişme” dedi.

Kürtler için bir arayış var

”Bu aşiret kurtuluş savaşı sürecinde özellikle Mondros ve Sevr anlaşmalarının Wilson prensiplerinin ortaya koyduğu olanaklardan, Osmanlının dağılma sürecinden kendi kimlik ve inançlarıyla bir yapılanma yaratmaya çalışıyor” diyen Uçar siyasi statü elde etmeye çabalarına vurgu yaptı. ”Gerek hilafetle, gerek Mustafa Kemal’le ilişkilerini bu zeminde sürdürmeye çalışıyorlar. Yani siyasal bir statü oluşturabilir miyiz? Kızılbaş Kürtleri temsil edeceği bir şey” diyen Uçar, bütün Kürtler için bir arayış olduğunu kaydetti. ”Kürt Teali Cemiyeti’nin içinde yer alıyor bunlar ama Kürt Teali Cemiyeti’nin önemli bir kısmı bağımsızlıkçılar ayrılıyor, özerklikçilerin Abdul Kadir’in yanında Mustafa Kemal ve ekibiyle işbirliği yapınca Koçgirililer tek başına kalıyorlar. Ve bir özerk il ile yetinmek zorunda kalıyorlar” diyen Uçar, şöyle devam etti:  ”Bu arada İttihat Terraki’den başlayan Anadolunun merkezinin temizlenmesi ve orada bir Türk ulusu yaratılması projesi bağlamında zaten topun ağzında bunlar. Dolayısıyla Talat Paşa’nın çerçevesini çizdiği Mustafa Kemal’in yürüttüğü bir süreçte önce Pontuslu Rumlar, aynı süre içerisinde Koçgirililer; arkasından Şark İslahat Planı, arkasından Şey Said İsyanı, arkasından Koçuşağı vurgunu, arkasından Dersim vurgunu. Aslında hiç bir gerekçe yaratılmadan planın stratejik bir plan olduğunu, zamana yayılmış olduğunu, sadece bahanelerin arandığını, onun üzerine saldırıların meşrulaştırılmaya, yok etmenin, kırımın, katliamın, siyasal soykırımın, kitlesel kırımın meşrulaştırıldığı bir zemin yaratılmaya çalışılıyor.

Raporlar Kürt karşıtlığını ortaya koyuyor

Koçgiri hadisesi kendi başına bir hadise değil, dar bir çerçevede tartışmanın, yeni kimlik inşaa süreçlerini görmezden geldiğini düşünüyorum. Bu çerçevede baktığımızda ise ulus devletin inşaa sürecindeki, tarihsel olarak yok edilmesi karar verilen gruplar içerisinde yer aldığını görüyorum. Zaten tüm meclis raporları, tüm umumi müfettiş raporları, tüm genelkurmay ve başbakanların; İsmet İnönü ve Celal Bayar dahil olmak üzere, raporları ordaki bir Kürtleşme tehlikesinin önünü nasıl alınacağı üzerine. Koçgiri’den sonra da yayınlanıyor bu raporlar. Öncesi ve sonrası arasında sağlıklı bir ilişki olduğu, illiyet ilişkisi olduğu, süreklilik olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla biz bugün anarken Kızılbaş Kürtlerin bu tarihsel süreci bilince çıkartmalarının, kendi kimliklerinin, inançlarının, temsili kurumlarının, siyasal temsiliyet mekanizmalarının yok edildiğini, eğer bu devam ederse ve bütün topluluklarda buna boyun eğerse tek tip, tek ulus, tek devlet, bayrak, tek millet rotasında yürüyeceğimizi söylüyoruz. Bence Kızılbaş Kürtler buna razı değil, örgütleniyorlar, direniyorlar, fikirlerini söylüyorlar, inançlarına ve kimliklerine sahip çıkıyorlar. Ve gelişmelerde öyle ki, bu yol daha da gelişerek devam edecek.”

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.