Gêjo’nun suvarisi Bavê Fexriya

Haberleri —

Bavê Fexriya, 1930’lu yıllarda Garzan’da yaşanan bir tarihi olayın anlatımıdır aslında. Serhildan, mahkumiyet, sürgün, yurt hasreti ve dağlara olan özlem bir Kürt genç kızın aşk şarkısının dizelerinde ustaca örülmüş.

Dengbêjliğin ve Kürt müziğinin hemen hemen her bölgede bilinen söylenen tanınmış kilamlarından biri de ‘Bavê Fexriya’dır. Diğer kilamların tersine içerik konusunda bazı değişiklikler yapılmış olsa da “Bavê Fexriya” hemen hemen her bölgede aynı makam ve stil ile söylenir. Serhat, Garzan, Mardin, Şangal, Rusya gibi ülkelerdeki dengbêj ya da yorumcuya göre küçük farklılıklar olsa da her tarafta aynı stil ile söylenir.

1930’lu yıllarda Garzan’da yaşanan bir tarihi olayın anlatımıdır aslında. Serhildan, mahkumiyet, sürgün, ülke-yurt hasreti ve dağlara olan özlem bir Kürt genç kızın aşk şarkısının dizelerinde ustaca örülmüş.

Bavê Fexriya’nın gerçek ismi Sebriyê Hacî Mihemedê Mistê Quto’dur. Sabri, Reşkotan Eşireti’inin ileri gelenlerinden biridir. Reşkotan Eşireti Filîtê Quto’nun yaşamı ve üzerine yazılan kilamlardan bize yabancı gelmiyor. Filît ve Sabri aynı aileden, hatta bazı kaynaklarda ikisinin kardeş bile olduğu geçer. O’na aşık bir genç kızın kilamındaki tanımlalar onun kimliği olarak halk nezdinde kabul görmüş: “Bavê Fexriya, Siwarê Gêjo, Torinê Mala Ezo, Kekê Yeho…”

(Fexriya’nın Babası, Gêjo’nun Siwarîsî, Ezo ailesinin yiğidi, Yeho-Yahya’nın abisi.)

At kahramanın kimliğidir

Kürt tarihinde sık sık karşımıza çıkan olgulardan biri de ailesel, aşiretsel adlandırmaların yanı sıra kahramanlar binicisi oldukları atla da tanınmalarıdır. Yani at, süvarisinin kimliğinin çok önemli bir parçasıdır. Öyle ki bazı destan, öykülerde at kahramanın tek kimliğidir. O atının süvarisidir.

Memê Alan, Bozê Rewan’ın süvarisidir, Derwêşê Evdî Hedman’ın süvarisidir,  Zal Oğlu Rüstem Rexşê Belek’in, Büyük İskender Bukefalos’un süvarisidir.

Kimi atlar ise tek başına destan ve manzumelerin konusu olmuş. Hespê Reş’ın Beyiti, Bozê Qer’in Manzümesi gibi..

Yine mitirb ve dengbêjlerin hayal ürünü olarak yarattıkları Kürtçe’de ‘Şer’ denilen destanlarda da birçok kahraman ve figür atlarıyla isimlendirilir.

Bavê Fexriya’nın atının ismi Türkçe’de ‘şaşkın-sersem’ anlamına gelen Gêjo’dur. Gêjo diğer Kürt kahramanlarında olduğu gibi Bavê Feqriya’nın yanî Sebriyê Hacî Mihemedê Mistê Quto’nun atının ismidir. Aynı zamanda kimliğinin en önemli tanımlamalarından biri.

Serhildan, mahkumiyet ve sürgün

Reşkotan Aşireti Türk devlerine karşı ayaklanır. Aile liderlerinin yaşadığı Bolindê köyüne yapılan bir askeri operasyona karşı direniş yaşanır ve çok sayıda asker öldürülür. Bu da kendi başına “Şerê Bolindê” olarak Kürt müziğinde yerini edinmiştir. Bundan dolayı dağlarda yaşarlar. Her seferinde atılan pusular ve operasyonlara karşı direnler. Bu ‘Bavê Fexriya’ için söylenen kilamda onun önüne “Tabûra Sêrtê bi sê alayan/Siirt Taburu üç alay ile birlikte” çıktıkları söylenir.

Bazı söylencelerde pusuya yatan Türk askeri birliğinin Bavê Fexriya ve yanındakilerin karşı saldırısıyla bozguna uğradığı ve askerlere ait topu da ele geçirdikleri söylenir. Yine Bavê Fexriya’nın bu çatışmalarda biri hafif, diğeri de ağır olmak üzere iki yaralanmasından söz edilir. Bir sefer de serçe parmağından yaralandığı rivayet edilir. Bunu yaralanmadan saydığı ve sızlandığı için ona aşık olan genç kız kilamda Bavê Fexriya’ya ironik bir şekilde seslenir. Elbette Kürtlerde bu motive etmenin bir yöntemidir. Bir yiğit için alay konusu olmak, hele hele bu bir kadın tarafından gündeme getirilmişse, daha ağır bir eleştiri olamaz. Serçe parmağı yarasına dair klamda şunlar söylenir:

”Bavê Fexriya tu mêrekî pir mêrxas î mal xirabo…

Min digo, rojekê li te biqewime tu yê berê xwe ji tometîkê Frensewî nade alî.

Îro sê roja ye ji ber tilîka xwe ya qerequçkê tu dinalî.”

(Fexriya’nın Babası, sen büyük bir yiğitsin evin yıkılasıca. Cenk meydanında sınanırsan Fransız malı ağır makineli silahlardan gözünü sakınmayacağını düşünüyordum. Oysa tam üç gündür serçe parmağındaki yara yüzünden inliyormuşsun”

Xeta Fransewi’ye sürgün

Dağlardaki günlerden sonra Bavê Fexriya ve Reşkotan Aşireti’nin büyük bir kesimi bugünkü Rojava’ya kaçarlar. Suriye o dönem Fransa’nın işgali altındadır. O yüzden de Bavê Fexriya’nın sürügüne gittiği yer “Binya Xeta Frensewî” olarak isimlendirilir. Bavê Fexriya daha sonra yanındakilerle birlikte Türk hükümetinin çıkardığı aftan yararlanarak Garzan’a Beşiri’ye dönerler.

Diğer Kürt destan ve kılamları gibi Bavê Fexriya da büyük bir aşkın ürünü olarak ortaya çıkmış, o yaşanmış Kürt tarihinin parçası günümüze kadar dilden dile gelmiştir.

Birçok versiyonunda kilamın önceden Bavê Fexriya’yı tanıyan onu seven bir kadının, onun mahkumiyeti üzerine dair söylemleri olarak bilinir. Bazı kaynaklar ise kilamı söyleyenin bir genç kız olduğu, Bavê Fexriya’yı hiç görmediği ve ona dair anlatımlardan etkilenerek gıyaben ona aşık olduğu yönünde.

Eda Mado’nun yorumuyla Bavê Fexriya 

“Bavê Fexriya” belki de en çok sevilen, söylenen ve dinlenen kilamlardan biridir. Ancak öyküsü, tarihi ve gerçeği de en az bilinen kilamdır. Kilamın felsefik derinliği, edebi gücü, duygusal yoğunluğu ve tarihsel gerçeğinin pek bilindiği ya da fark edildiği söylenemez. Bu acı gerçeklik maalesef bir çok kilam, stran için geçerlidir.

Yerel veya anonim birçok versiyonunu dinledim Bavê Fexriya’nın. En ilginç gelen versiyonlarından biri yaşlı bir Kürt kadını olan Eda Mado’ya aittir. Kilamı söylemeden önce kısa bir bilgilendirme yapar. Dinlediğim tüm versiyonları karşılaştırdıktan sonra Eda Mado’nun söylediğinin, Bavê Fexriya kilamının orjinaline en yakın versiyon olduğu kanaatine vardım. Êzîdî Kürdü olan Eda Mado kilama giriş yapmadan önce şu bilgileri palaşıyor: “Bavê Fexriya Filîtê Quto’nun kardeşidir. Reşkotanlıdır. Anneleri Şemê Êzîdî idi. Yani Filîtê Quto ve Bavê Fexriya biz Êzîdilerin yeğenleridirler. İkisinin mezarı Bolindê köyündeki mezarlıkta yan yanadır. Bavê Fexriya devlete karşı çıktığı için fermanı çıkarıldı. O da  Binxetê’ye (Suriye-Rojava) kaçtı. Amûdê’ye bağlı Kerengo köyüne yerleşti.”

Bavê Fexriya’nın Rojava’da dayılarım dediği Êzîdîlerin yaşadığı Kerengo köyüne yerleştiğini anlıyoruz.

İsimsiz bir dengbêj kadın

Bazı versiyonlarda Bavê Fexriya kilamını söyleyen kadının onun eski sevgilisi olduğu ve sürgünden sonra hasretine dayanamayarak kilamı söylediği söylenir. Bazı versiyonlarda ise kilamı söylenin Bavê Fexriya’ya aşık olan Hıristiyan bir kız olduğu rivayet edilir. Burda da Eda Mado meseleye farkı bir boyut getiriyor: “Suriye’ye kaçan Bavê Fexriya memleket hasretiyle yanıp tutuşur. Bu yüzden sınırı aşarak gizlice bölgeye gelmiş. Yaşadığı köy Bolindê’nin pınarına gitmiş. Pınara yaklaşıca su almaya gelen genç bir kızın pınar başında Bavê Fexriya kilamını söylediğini duymuş. Onu biraz dinledikten sonra sormuş, “Bavê Fexriya kim? Sizin köyden biri mi, neden bu kilamı onun için söylüyorsun?” Kız da orda Suriye’ye sürgün olan ve hiç görmediği Bavê Fexriya için söylediğini, onunla ilgili anlatılanlarla büyüdüğünü ve giyaben ona aşık olduğunu söylemiş. Bavê Fexriya kendini ona tanıtmış. Genç kız gittiği yere kendisini de götürmesini istemiş. Kızı tehlikeye atmak istemeyen Bavê Fexriya onu kendisiyle götüremeyeceğine ikna ederek ordan ayrılmış.”

Fermanliyo… Cezaliyo…

Kilamın bir çok versiyonunda bölümün sonlarına “fermanliyo…”, “cezaliyo…” ve “Min têr nedît emrê min çû-görmeye doyamadan ömrüm tükendi” nakaratları var.

Yine Bavê Fexriya’nın kollarına takılan kelepçe ve Muş zindanına atılmasına dair bölümler olsa da onun zindana girdiğine dair bir veri yok. Aksine tutuklama kararına karşı çıktığı için dağlarda kaldığı, devlet güçleriyle çatıştığı ve en son sürgüne gittiği biliniyor. Zaman içerisinde değişime uğrayan kilamda Bavê Fexriya’nın zindana atılma kaygısı ya da buna karşı çıkışının dillendirilmiş olma ihtimali daha yüksek.

‘’Be bila xwedê xerabike mala eskerê tirko,

destê bavê Fexriya xistin darê kelepçê berê wî dane Mûşa Şewitî… Wî delal Mûş î sar e…  ‘’

(Türk askerinin evlerini tanrı yerle bir etsin,

Bavê Fexriya’nın kollarına kelepçeyi taktılar, onu Muş’a götürdüler… Oy Delal… Muş soğuktur…)

Hayırsız Kemal-İsmet Paşa devranı

Reşkotan Aşireti’nin serhildanı ve liderleri hakkında çıkarılan tutuklanma fermanı kilamda dönemin yönetimine duyulan tepkilerden oluşan bölümünden anlaşılıyor. Türk rejimi ve yöneticileri ile ilgili şunlar yer alıyor:

‘’Bave Fexriya, çiya bankir çiya

Çiyayê Mawa ban kir Çiyayê Omeriya

Mebûsa Tirko li Enqerê li hev civiya

Ewraq û mektûbên Bavê Fexriya belav kirin li serê riyan.

Bavê Fexriya bû mehkûmê çol û çiyan…

Derwana Kemal-Îsmet Paşa qet ne bi xêr be

Ji Bolindê heyanî Zivingê

Dinya li serê Bavê Fexriya bûya tara vê bêjingê’’

(Dağlar dağlara seslendi/Mawa Dağı, Omeriyan Dağı’na seslendi/Türk Meclisi Ankara’da toplandı

Bavê Fexriya’nın evrak ve mektupları yolarda, kavşaklarda dağıtıldı/Bavê Fexriya dağların mahkumu oldu…

Kemal-İsmet Paşa devranı hayırlı olmasın/Bolindê’den Zivingê ye kadar/Bavê Fexriya’nın etrafında kiyamet koptu)

Ermeni Doktor Erekil

Bavê Fexriya’nın yaralandığı haberine karşı da büyük bir tutku ile ona aşık olan kız çırpınır durur. Kilamda bu çırpınışını ve onun yaralarına derman olma çabasını dillendirir. Birçok Kürtçe destan ve kilamda karşımıza çıkan bir olgudur bu.  Doktorları-hekimleri toplamaktan söz ediyor ve -kilamdan anlaşıldığı kadarıyla dönemin meşhur hekimi Ermeni Erekil’dir- Ermeni Erekil’den trajik bir dil ile medet umuyor:

‘’Bavê Fexriya min ji înê heta bi înê

Xeber dane dibêjin Bavê Fexriya birîndar e bi sê gulê tometîkê.

Dibên destê Bavê Fexrî delalê dilê min nagirin mîrata gemê vê dizgînê…

Weyla li min rebenê ezê bikim bilezînim,

Ezê doktoran û Erîkalan li ser bavê Fexriya bi hev gihînim

Ezê herim cem Erekîl ê Feleh,

ezê bêjim ketime bextê te û yê Xwedê de tê meqesê mezin ji mal derîne.

Tê taximê sîng bû berê min keçikê biçirpîne,

Ji Bavê Fexrî Toirinê mala Ezo delalê dilê min rebenê, bavêje devê bê xwediya vê birînê…’’

(Bavê Fexriya’nın ağır makinelinin üç kurşunuyla yaralı olduğunu haber verdiler.

Yiğidimin elleri atın dinzginlerini tutamıyormuş artık

Beni zavallı, acele etmeliyim

doktorları hekimleri Bavê Fexriya’nın başına toplamalıyım

Xiristiyan Erekîlin yanına gideceğim ve ona şöyle diyeceğim:

Sana ve Allah’a yalvarıyorum dolaptan büyük makası çıkar

göğüslerimi o makasla kes ve yiğidimin yaralarının üstüne koy)

Bavê Fexriya ve diğer öncülerin mahkum ve sürgün olmasından sonra lidersiz kalan aşiretin ve köylerin hüznünü de kilamda trajik bir dil ile anlatılır. Eski günlerin ihtişamından eser yoktur ve yaşam durmuştur, korkunç bir sessizlik hakimdir köyde, dağda ve etrafta.

Bolindê Pınarı’nın efsunu

Kürtçe kilam, stran ve destanlarda duyguyu ya da verilmek istenen mesajı verme yöntemi çok ilginçtir. Ustaca, çok ince teknik ve yöntemler kullanılır. Duygunun çok değişik biçimde, ve dolaylı anlatılma düzeyi yazılan, konuşulan ya da kilam, stran söylenen dilin edebi gücü ve gelişmişliğini gösteriyor. Örneğin, Evdalê Zeynikê bulduğu kanadı kırık bir turna üzerinden tüm acılarını, üzüntülerini, hayal kırıklıklarını ve çaresizliğini dillendirmiştir.

Evdal için Sürmeli Mehmet Paşa sarayında dengbêjlik yaptığı dönemler geride kalmıştır, gözleri görmüyor ve yaşlanmıştır. Azalan itibarı, toplumsal yozlaşmayı ve tüm bunlara olan isyanını kendisi gibi çaresiz  turna ile paylaşarak dillendiriyor. Turnanı kanadı kırıktır, Evdal ise yaşlanmıştır,  evlatlığı Temo onun elinden tutarak köy köy bir dilenci gibi dolaşmaktadır.

Sarsıcı gerçeği, duygu yoğunluğunu dile getirmek için izlenen dolaylı anlatım için bazen coğrafyanın bir kesiti, bir dağ, bir nehir, bir kaya, kar ve yağmur, usul usul esen bir rüzgar, duyulan bir fısıltı, görülen bir rüya kilam, stran ya da destanın ustaca örülmesi ve duygu yoğunluğu ile melodiler üretilmesine yetiyor. Bir kadının başındaki kofiden, elindeki bileziğe, üzerindeki elbiselerden, ayağındaki halhal ya da burnundaki hızmaya kadar hayatın en basit gördüğümüz ayrıntısı görkemli bir esere giriş için ilham kaynağı olmak için yeterlidir...

Bu tarza örnek olarak Dengbêj Şakiro ‘Serayê’ kilamında Serayê’nin burnundaki hızmadan yola çakarak başlıyor: “Xizêma pozê Seraya Mehmet axa zîvê zelal e, bi zêr kil dane…”(Mehmet Ağa’nın Serayê’sinin burnundaki hızma, açık renk gümüşten; altın ile nakşedilmiş…) Ve çok güzel bir kılamı adeta o hızmanın etrafında örmüş…

Pınar başında su sırası benim

Bolindê Pınarı, başka bir ifade ile Batman’nın Beşiri ilçesine bağlı Bolinda Heci Mihemed köyünün su kaynağı olan pınar… Bolindê Pınarı da Bavê Fexriya kilamının oluşmasında, örülmesinde belirleyici bir konuma sahip. Adeta bütün kilam onun üzerine inşa edilmiş ve onu çıkardığında isyan, sürgün, aşk, özlem ve yiğitlik dolu kilamdan eser kalmayacağı hissine kapılıyor insan. Bolindê Pınarı’nın üstüne sevgi, hasret, özlem, ülke sevgisi, özgürlük, sitem-serzeniş, duygu, umut ve hayallerde olaşan kocaman bir yapı inşa edilmiş adeta.

Aşk pınarın başında başlamış, pınarın başında büyümüş ve ilk kez gıyaben aşık olduğu Bavê Fexriya’yı Bolindê Pınarı’nda suya giderken görmüş. Öyle ki yıllarca pınarın başında isen Bavê Fexriya’nın Suriye sürgününden gelerek yorgunluğunu onun elinden içeceği Bolindê Panırı’nın serin suyuyla giderdiğinin hayalini kurmuş, kilamını söylemiş durmuş…

Nasıl ki Bolindê Pınarı dağın içinden çıkıyor, kilamın duygu ve melodileri de aşık bir kızın kalbinin derinlerinden çıkıyor. Nasıl ki pınarın suyu dört bir yana akıyor, aşık kızın ezgi ve haykırışı da kısa süre içinde Kürdistan’ın dört bir yanına dilden dile yayılıyor.

Bolindê Pınarı bir aşk pınarıdır, kutsal duyguların pınarıdır, umudun pınarıdır. Bolindê Pınarı, içinde serhildan, sürgün, yiğitlik, düşmanın zulmü, ülke özlemini barındıran büyük bir aşkın başladığı, büyüdüğü, söylendiği ve yayıldığı bir pınardır.

Bavê Fexriya’nın sürgünlük acısını ve doğup büyüdüğü diyarlara olan hasretini Bolindê Pınarı’nın berrak suyunun tadı ve güzelliğinden daha iyi ne anlatabilir ki? Kilamın Eda Mado’nun söylediği versiyonunda şu yakıcı karşılaştırma yapılıyor:

“Bavê Fexriya elimiyê ava Bolindê ava sar kaniyan

Mana bîra Kerengo aşme ye, jê tê zoxe mîratê tehma sar kuliya”.

(Bavê Fexriya Bolindê’nin serin pınarlarının suyuna alışmış. Kerengo köyünün kuyusundaki su bayağıdır, çekirge kokusu sinmiş)

‘Gejo’nun dört nalını öperdim’

Denbêji Ehmedê Malê’nin (Ehmedê Bertî) Bavê Fexriya kilamındaki yorum ve sözleri aslında Kürt sözlü edebiyatında aşina olduğumuz, “kahraman kendini ne kadar küçültürse aşkını, sevgisini o kadar büyütüyor” ilkesini hatırlatıyor. Öyle ki genç kız Bavê Fexriya’nın Bolindê Pınarı’nın başanı geldiği ona müjdelendiğinde yapacağı şeyleri sıralıyor:

‘’Bavê fexriya mi got ti çû xetê ne hatî nizam çima

Xweziya ji xêra Mîrê Mezin re,

yekî cebekî bi xêrê bianiya

Ji min re

Bigota; Bavê Fexriya vegeriyaya ji mîrata Xetê

Xwe daye Bolinda Heci Mihemed

Ezê biçûma pêşiyê,

minê destê xwe avêtiba dizgîna Gêjo

Xwar bûma biçûma her çar sima…

Aman aman, min têr nedît emrê min çû…’’

(Bavê Fexriya sınırın ötesine gittin bir daha dönmedin, bilmem neden. Allah’tan dileğim birisi hayırlı müjdeyi getirip, ‘Bavê Fexriya sınırın ötesinden dönmüş Bolind a Heci Mihemed’e geliyor” deseydi. Onu karşılamaya gider, Gêjo’nun dizginini tutar sonra da eğilir dört nalından öperdim. Aman aman, görmeye doyamadan ömrüm tükendi.”

­Yine aşk ne kadar büyük ise beklentiler de o kadar küçük kalıyor. Bavê Fexriya sürgüne giderken ya da sürgünden dönerken Bolindê Pınarı’nın başında onun elinden bir tas su içmesi yetiyor. Bavê Fexriya’ya kendi eliyle bir tas serin su vermesi onun için muradına ermekle eşdeğer oluyor neredeyse. Ve bunun önemini şu sözlerle yineliyor:

‘’Ji boniya Xwedê hûnê dora kaniyê bidin Bavê Fexriya, Kekê Yeho,

Taqîba hikûmetê, zilma li ser pişta vî mahkûmî,

belê riya wî dûr e, berê xwe daye binya xetê

Li Bolinda Hecî Mihemed ji sibê de li benda tasek ava destê min e.’’

(Allah rızası için pınardan su alma sırasını bana verin, Bavê Fexriya zalim hükümetin takibindedir. Yolu uzundur çünkü Xat’ın ötesine geçecek. Bolindê’dê sabahtan beri benim elimden içeceği bir tas suyu bekliyor.”

Öyle görünüyor ki Bolindê Pınarı’nın serin ve billur suyudur Bavê Fexriya’nın tekrar sürgünden dönmesini sağlayan. Edebi ve duygu derinliğinin yanısıra felsefik yönden de önemli bir kilamdır. Yaşanan, hissedilen aşkın, Reşkotan Aşireti’nin sürgün olması ve tekrar Garzan dağlarına geri dönmelerinin sırrını Bolindê Pınarı’nın bir tas eşsiz suyunda saklıdır. Bireysel bir aşkın olduğu gibi ülke özlemi ve sevgisinin de panırıdır Kaniya Bolindê.­­

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.