Gençler neden dağa çıkar?


Zaten AKP ve yandaşlarının tutumu açıktı. Onlar bu işin suçlusu ve hesap vermesi gerekeni konumundaydılar. Bu nedenle de, hesap vermemek için, ‘yavuz hırsızın ev sahibini suçlu çıkarması’ misali Kürt çocuklarını ve BDP ile HDP’yi suçlu çıkarmaya çalıştılar. Bazı ailelerin çocuklarının dağa çıkmadığı, tersine uyuşturucuların içinde olduğu anlaşılmasına rağmen, “Onları da BDP ile HDP bulup getirmelidir” dediler.
Bunlar yanında bir de gizli AKP yandaşları var. Bu tartışma sürecinde esas onların durumu ilginçti. Kuşkusuz AKP’nin 12 yıldır Kürt çocukları, gençleri ve kadınlarına yönelik yaptıklarını gizleyemiyorlardı. Bizzat Başbakan Tayyip Erdoğan’ın sarf ettiği “Çocuk da olsa, kadın da olsa güvenlik güçlerimiz gerekeni yapacaktır” sözünü hasıraltı edemiyorlardı. Ama bunların verdiği suçluluk duygusunun yoğun baskısı altında, “Onlar tamam da, şimdi konumuz PKK’nin çocukları kaçırmasıdır, gelin bunları tartışalım” diyorlardı.
Fakat toplum bunları ve benzer sözleri yutmadı. AKP’nin tutumu kandırdığı aileleri bile ikna etmedi. Hele hele PKK üzerinde ciddi hiçbir etkide bulunmadığı görüldü. Nitekim söz konusu ailelerin çoğu “Biz savaş istemiyoruz” diyerek AKP’nin çözümsüz tutumunu protesto etmeye yöneldi. PKK’den ise bir-iki açıklama dışında ciddi bir tepki gelmedi. Ne bilelim, belki de dağa çıkışların çok oluşunun tartışılmasından memnun kaldılar. Belki de AKP iktidarının içine düştüğü gülünç ve çaresiz durumları görerek kıs kıs güldüler.
‘Siz de katılın’
Öyle ya, dağa çıkış ve PKK’ye katılış yeni olmuyordu. Bu durum tam otuz beş yıldır kesintisiz olarak devam ediyordu. Bu süreç ciddi bir savaş süreci olmuş, Kürt gençleri dağda yürüttükleri direnişle ulusal varlıklarını ve özgürlük haklarını herkese kabul ettirmişlerdi. Gerçek böyleyken ve şimdiye kadar bu duruma bir şey denmezken, ne olmuştu da şimdi birden bire ve gaflet uykusundan uyanırcasına bu konu gündeme getiriliyordu?
Bu soruya verilen birinci cevap, AKP’nin gündem saptırmaya çalışmasıdır. Zira Soma katliamı vardır, cumhurbaşkanı seçimi tartışılmaktadır, BDP ve HDP kongre yaparak demokratik siyaseti yeniden yapılandırmaya çalışmaktadır, Kürt gençlerinin dağa çıkışında artış yaşanmaktadır, üniversitelerden dağa çıkan gruplar tüm gençlere “Siz de katılın” çağrısı yapmaktadır, gençler ve halk Lice’den Hakkari’ye kadar dağa çıkarak yolları denetime almaktadır, vs.vs.
Kısaca siyasal gündem çok yoğun ve hareketlidir. Bunların hepsi de AKP’nin aleyhinedir. Bu durumda ne yapmak gerekir? Sahte gündemler oluşturup gündem saptırarak gerçekleri toplumdan saklamaya çalışmak gerekir! İşte AKP’nin yaptığı da bu olmaktadır. Eğer tutarsa, kendini bu yolla kurtarmaya çalışmaktadır.
Soruya verilen ikinci cevap ise, hem AKP’nin ve hem de gerisindeki kültürel soykırım rejiminin Kürt direnişi karşısında artık her yönüyle tam bir iflası yaşamasıdır. Yani AKP’nin de, sömürgeciliğin de artık dağa çıkan Kürt gençleri ile savaşamaz duruma gelmiş olmasıdır. Sözde ailelerin feryadı ve özellikle de AKP iktidarının annelerin acılarının arkasına sığınmaya çalışması açıkça bunu göstermektedir.
AKP’nin kurnazlığı
Nereden bakılırsa bakılsın, AKP’nin ve açık-gizli yandaşlarının tutumunda yenilgi ve suçluluk psikolojisi, çaresizlik ve siyasal menfaatçilik vardır. Bu nedenle sözde sahip çıkıyor göründükleri Kürt gençlerini aslında anlamamaktadırlar. Kürt gençleri, halkı ve demokratik kesimler tarafından samimi bulunmamaktadırlar. Kürt gençlerinin neden dağa çıktıklarını kendilerine soramamakta ve gereken cevabı verememektedirler.
AKP ve yandaşları “Genç” yerine “Çocuk” kavramını kullanarak, bununla PKK’yi suçlayabileceklerini ve kendilerini mevcut suçluluk durumundan kurtarabileceklerini sanmaktadırlar. Oysa bu da ‘özrü kabahatinden büyük’ bir sanı olmaktadır. Gençlerle birlikte çocukların da dağa çıkıyor olması, mevcut yönetim açısından çok daha vahim bir durumun varlığını ifade eder. Bu nedenle AKP iktidarı kurnaz tilki misali dört ayağından tuzağa düşmektedir.
Gerçek anlamda bugün ülkemizde tartışılacak temel bir konu varsa, o da Kürt gençlerinin ve hatta çocuklarının neden evi ve aileyi bırakıp da dağa çıkıyor olduğudur. Dağa çıkmak öyle kolay bir iş midir? Bir genç ve hatta AKP’lilerin deyimiyle bir çocuk neden aileyi ve AKP yönetimini bırakarak dağa çıkmaktadır? Hatta son günlerde sadece gençlerin ve çocukların da değil, giderek tüm Kürtlerin dağa çıkmaya başladığı gözlenmektedir. Lice’den Hakkari’ye kadar yaşananlar bunu göstermektedir. Peki AKP yönetimi ve onun gizli-açık savunucuları bu durumu nasıl izah etmektedirler?
Eğer zorunlu kalmasa gençler, çocuklar, kadınlar ve neredeyse tüm halk dağa çıkar mı? Deli olmadıklarına göre, çıkmayacakları çok açık. O halde, demek ki dağa çıkmak zorunda kalıyorlar. Ve bunlar 12 yıllık AKP iktidarı altında oluyor. AKP iktidarı çocuk-yaşlı, kadın-genç tüm Kürtleri dağa çıkmak zorunda bırakıyor. İşte AKP’nin suçluluğunu ortaya koyan ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ı korkudan bağırtan gerçek bu!
Kürtlere yapılanlara bakın
Kürt gençlerinin ve çocuklarının neden dağa çıktıklarını anlamak isteyenler, PKK’ye küfretmek ve öfke duymak yerine dönüp AKP’nin ve ondan önceki hükümetlerin Kürtlere yaptıklarına baksalar daha iyi ederler. Empati diye bir kavram var. Kürtlerin yaptıkları üzerine konuşmak isteyenler empati yapabilseler gerçeğe daha çabuk ulaşabilirler.
1925 Lice-Genç-Hani katliamının, 1931 Ağrı-Zilan katliamının, 1938 Dersim soykırımının ayrıntıları üzerinde bile durmadan şu son 35 yılın bilançosuna bir bakalım. Kürt gençleri bu 35 yılda neredeyse otuz bin şehit verdiler. Bunun yirmi binden fazlası dağlarda oldu. Neredeyse üç bine yakını AKP hükümetinin saldırıları ile gerçekleşti. Bu katledilenler arasında yirmi yaşında Kürt kızı ve oğlu da var, beşikteki Kürt çocuğu da var, Bilge Musa Anter gibi yetmiş beşindeki Kürt ihtiyarı da var! Şu an Türkiye’nin dört bir yanındaki zindanlara bakılsın, binlerce Kürt çocuğu ve genci ile dolu oldukları görülecektir! Bu işin içinde Uğur Kaymaz da var, Ceylan Önkol da var, Roboskî’nin çocukları da var!
Peki genç olsun çocuk olsun, kadın olsun yaşlı olsun Kürtler yaşanmış bu gerçeği unutabilirler mi? Bu gerçeği görmeyip de, “Kürt gençleri veya çocukları neden dağa çıkıyorlar?” diye suçlanabilirler mi? Dağ ve dağdakiler onlara aile ve devletten daha güzel şeyler vermese gençler ve çocuklar hiç dağa giderler mi?
Eğri oturup doğru konuşalım! Bu soruların cevabını samimi olarak verelim! Kürt gençleri dağa çıkarak ve direnerek varlık ve itibar kazandılar. Eğer bugün üzerlerinde tartışılacak düzeyde bir değere sahipseler, çok iyi biliyorlar ki bunu dağa çıkarak ve direnerek elde ettiler. Dolayısıyla kendilerini var eden ve değerlendiren yolda yürümeye de devam edeceklerdir. Bunu kim engelleyebilir! Bunun anlaşılmayacak ve tuhaf karşılanacak hangi yanı vardır!
