Genel seçimler neyi seçer?

Bu hafta sonu iki seçim var. Yunanistan ve Fransa seçimleri. Ne güzel şey şu demokrasi. Muhtemelen sol(!) kazanacak ikisinde de. Fransa’da ve Yunanistan’da sosyalist başkan seçilecek, aralarında geçmiş hızlı solcuların da bir kaç tane serpiştirildiği bakanlar ve mutlaka ki en solcusu kültür bakanı olan hükümetler iktidara gelecek. –Bu kültür bakanlığı garip bir makam. Her zaman nedense en solcu vitrin manzarası burada teşekkül ediyor. Futbolda sol açık mevki gibi bir şey- Yeni koalisyonlar ve dengeler söz konusu olacak ve Avrupa Birliği yeni sulara doğru yolculuğa çıkacak. Kimin sosyalist olduğu filan da kuşkulu ama bunun pratikte sonucu şu oluyor. Öncelikle kapitalist krizden çıkmak için ön görülen bütçe kısıtlamalarının, meclislerden geçmesi hiç de kolay olmayacak ve geçemeyecek. Bu bütün bölge ülkelerde domino etkisi yaratacak. Mesela İngiltere hemen bu seçimlerin ardından düşündüğü bütçe kısıtlamalarına gidemeyecek. Egemenler biraz çekinerek, batırdıkları bankalarını kurtarmak için daha dolambaçlı yollar aramaya başlayacaklar...
Burada durup, bir noktaya, küçük bir geri dönüş yapalım. Nedir bu meşhur bütçe kısıtlamaları? Bütçelerdeki bu kısıtlamaların manası işçi ve kamu emekçileri ücretleri, sağlık ve eğitim harcamaları ve sosyal yardımlar gibi bütün harcamaların azaltılması. Ana dilde tanımlarsak; her şeye zam olacak, bir sürü yeni vergi konacak ve işçiye de zam filan yok. Diğer açıdan daha fazla çeşitli yoğunlukta, ağırlıkta ve tatta, daha fazla biber gazına ihtiyaç duyulacak demektir. – Şu anda bir son dakika haberi aldım. Sigaraya sağlık vergisi koymuşlar paket başına bir buçuk lira. Ne kadar sağlığımızı düşünen bir hükümetimiz var. Yazdığım yazıya bir katkıda bulunmak için bu güzel örneği sunan onlara, teşekkürlerimi borç bilirim.- İşte pazar gününden sonra Yunanistan ve Fransa da bunları ön gören bütçe kısıtlamaları bir süre için gerçekleşmeyecek.
Eh güzel bir şey gibi geliyor. Burada sevinmemiz gerekiyor bu seçim sonuçlarına sanırım. Hemen ardından komisyonlar kuracaklar ve önce biraz zaman isteyecekler. Hemen bu sigara sağlık zammı gibi, toplumun bir kısmından onay alabilecek zamlar geçirmekten vazgeçmeyecekler. Yenisini ekleyecekler. Mesela alkolizmden dem vurup yeni yeni sağlık kontrol sayaçları bulacaklar, vergiler toplayacaklar. Yunanistan halkı bunu pek yemeyecek ama sokakları şenlikle bir şekilde yakanların sayısı, bir oranda azalacak. Banka camları kıranlar ve ATM parçalayanlar kınanacak. Fransa’da daha evcil davranılacak. Aşırılara, ne yazık ki pek uyulmayacak. Sol hükümet mensupları ilk bir kaç ay parlak cümleler sarf edecek. Biz buna sevineceğiz. Zafer günlerinin yakınlığından söz edeceğiz. Ben, ‘abi bu işten gene bir şey çıkmayacak’ diyeceğim. Aklıma Nikaragua’da iktidardaki Sandinistleri yerden yere vuran ama yine de onlara oy veren eski gerilla kadın gelecek. ‘Ne yapıyım diğer seçilecek olanlar tam faşist’ diyecek. ‘Sürekli bu çelişki içinde yaşamaktan bıktım. Latin Amerika’da neredeyse hiç bir sol görünümlü hükümet işe yaramadı’ diyeceğim. Aynı filmi belki bu sefer sonu başka türlü biter diye seyre dalacağız. Şarkı; ‘Çelişkiler derinleşsin diye böyle mi geçsin ömrüm.’ diyecek...
Genel seçimler neyi seçer? Genel seçim dediğimiz büyük bir çoğunluğun, bütün yönetim hakkını, çok küçük bir azınlığa devredilmesine boyun eğmesi değil mi? Ve her zaman bu seçilmiş küçük azınlık, adı ve unvanı ne olursa olsun kendisini, bir kaç nazlanmadan sonra sermayenin eline terk etmiyor mu? Bu yüzden artık sıdkım sıyrıldı benim ehveni şerden, ehvenden ve şerden, adı genel olan her şeyden...
Sonra yine eski deyişe dönmeli. Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar, üç sıçrar. Beş sıçrar, on beş sıçrar, yirmi beş sıçrar... Çekirgenin kafasına vurmazsanız hep sıçrar... Umarım eceliyle ölmesini beklemeyiz...
