Gerçek, Cemil Bayık’ın söyledikleridir!..

Haberleri —

Hiç bir zaman dürüstlükle yaklaşıp, Kürtlerin onurunu hesaba katmadılar. Yalan söyleme ve her türlü dolandırıcılığa ek olarak, Kürdü Kürde karşı kullanma entrikası "Kürdistan meselesinin halli" diye sundular.
Entrikanın ilk hamlesi "Hamidiye Alayları"ydı. Kiralık Kürtlerden kurulu düzenli ordu birlikleri olan Hamidiye Alayları, özgürlük avazını bastıran terör dalgası olarak kullanıldı. Sesler sinince, Kürdistan meselesi hal oldu saydılar.
1925 yılında, bir kere daha rüşvet kampanyası açıp, Kürdistani hareketi barajlayacak kiralık Kürt satın alma pazarı açtılar. O pazarda satın aldıkları kiralık tüfeklerle arkadan dolandılar. Onlardan bazılarının torunları, bugün AKP saflarında, ama Kürdistan sorunu yerli yerinde duruyor.
1926 yılındaki yeni örgütlenmenin (Xoybûn) askeri lideri İhsan Nuri Paşa’yı heybeler dolusu altın ve Korgenerallik rütbesi rüşvetle teslim almaya çalıştılar.
Dêrsim’de soykırıma çıkmadan önce, yine vicdan pazarı kurdular. Seid Rıza’nın öz yeğeni (Rayber) de kendini satanlar arasındaydı.
Aynı ezberin dosyası, 1980’lerde yeniden açıldı. Bu kez, mücadele içinde ve cephelerde etkinliği öne çıkanları satın almanın adı "pişmanlık", kiralık taburların adı da koruculuktu.
Ve, bütün bunlar Kürt tarihinin "öteki" unutulmazlarıdır. Kürdistan hainleri…
1980’ler hareketi, bunlardan sayısız hain doğurdu. En etkin komutanlar bile, bilmem kimle kişisel kavgasını bahane edip, (mesela Şemdin Sakık) uzayan pişmanlar kuyruğuna takıldı. Bir başkası, (liderin esir alınmasından sonra, kimilerince ikinci adam yerine konan Osman Öcalan) Kürt düşmanlarına, "hareketi bitirme" armağanını sunmaya kalkıştı.
Bu son olay, kimin özel karşılık bir satış vaadi olduğu henüz berraklığıyla ortaya çıkmadı, ama entrika çarkı, Osman gibilerinin aklını aşan etkinlikte güçlü, saldırı dalgasının yıkım gücü büyüktü.
Ama hareketin kolektif aklını temsil edenler, direnip tuzağı bozmayı, entrika dalgasını kırmayı başardılar. Harket varlığını ve disiplinli bütünselliğini korudu. Başarıya giden yolda, tek güç aldıkları dayanak, tabanlarına verdikleri güven duygusu, en önemlisi yaşama biçimleri ve direngen fedakarlıklarıyla yarattıkları saygınlık, geniş sevgi haresiydi.
Özgürlük mücadelesinin bu ortak akıl ve karar mekanizmasının adamlarından biri de, hayatta kalabilmiş kuruculardan Cemil Bayık’tı. Övgüye gireceği için (övgü, dalkavukluğa kadar sıçrayabildiği için yazan için tehlikelidir) Cemil Bayık’ın niteliklerini sıralamak istemiyorum. Ancak, hareketin en üst karar heyetinin temel taşlarından ve Türk devletiyle "Süreç" diye yürütülen diyalogda, sözü etkin kişilerden başlıcası olduğu gerçektir.
"Süreç" süreç ise AKP’nin ele aldığı her konu gibi müsammeresel güldürüdedir. Çünkü kendi akıllarıyla masanın bir başına oturup tezi, sonra öteki başa geçip karşı tezi savunan görgüsüz münazaracı rolündeler. Görüşülenler ise gizli, saklı…
Sadece AKP’liler konuşuyor. Onlar da haklarla özgürlükleri rüşvet dolambacında alış-veriş meselesi olarak görüyorlar. Bir başka hallerinde, Kürdistan meselesine "hatır ve gönül" penceresinden bakıyor, PKK önder ve gerillaları sanki Türk devletine küsmüş de dağa çıkmış gibi, onların gönlünü almak için af çıkaracaklarından söz ediyorlar. Hatta, kelimeler ağzının içinde ıslak döneniyormuş gibi konuşma tarzıyla pek komik duran Türk büyüğü Beşir Atalay, hayat bağışlayan iyi yüreklilikle, adı konmamış aftan sonra küskün gerilla liderinin istedikleri dünya köşesinde yayılmalarına izin verileceğini söylüyor.
Gerillanın gerisi mi? Onlar Recep Tayyip ve adamları rica ettiler diye, silahlarını balyalarak teslim edecek, bu arada isteyen kasaba meydanlarında "bana oy verirseniz sizin de, sıfırlamakla başa çıkamayacağınız kadar dolarınız olacak" nutukları atacak…
Oysa, Cemil Bayık, Evrelsel gazetesine verdiği demeçte, Tayyigillerin Kürdistan meselesini anlayıp algılayamadıklarını söylüyor devam ediyordu:
"Silah bırakacağımız hiçbir koşul yoktur. Hangi sorun çözüldü ki biz silah bırakalım. Ayrıca DAİŞ’in (IŞİD) vahşi saldırıları da var, halkımızın üzerinde. DAİŞ saldırılarının arkasında Türk devleti var, biz bu koşullarda nasıl silah bırakacağız? Silah bırakmak demek, teslim olmak demektir. Ölüm demektir. Hiç kimse bizden bunu isteyemez. Bırakalım silah teslim etmeyi, geri çekilme bile olamaz. Biz geçmişte geri çekilmeler de yaptık. Defalarca bunu yaptık. Bunların hiçbiri çözüm yönünde kullanılmadı. Aksine hareketin tasfiye edilmesi yönünde kullanıldı. Artık Kürt sorununun demokratik siyasal çözümü gerçekleşmeden ne silah bırakılabilir, ne gerilla mevzilerini terk edebilir."
Cemil Bayık, böyle diyor. Recepgillerin söylediklerini yalanlıyor. Kürt tarafının gerçeği Cemil Bayık’ın söyledikleridir.
Gerçeğin yelpazesinde özerklik ve ana dilden eğitim, temel istemlerin en başında. Barış için temel öğe...
Siz gerçeği böyle bilin. Kürt Özgürlük Hareketi ne istediğini biliyor. IŞİD’in müttefiklerine karşı dünyanın sempatisi ardındayken, Cemil Bayık’ın deyimiyle silah bırakmak teslimiyettir...

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.