Hakikat, adalet, hafıza

Yeni Anayasa ve çözüm süreci önümüzdeki seçimler sonrasında Türkiye’nin en önemli gündem maddeleri olacak. Bu iki gündemin akıbeti ise büyük ölçüde siyasetin seyrine bağlı. Seçimler ertesinde bu seyrin kalıcı barış ve demokratikleşme yönüne evirilip evirilmeyeceğini bize biraz da siyasetin geçmişle yüzleşme iradesi gösterecek.
Geçmişin bütün hukuksuzluğunu toplumsal belleğin unutkanlığına havale ederek demokratik bir devlet ve toplum oluşturmak imkansızdır. Gerçek bir demokrasi ve onun iradesi, geçmişle yüzleşme ve sorumluları yargı önüne çıkarma iradesidir aynı zamanda.
Bu topraklarda yaşananların üstü örtülmeye unutturulmaya çalışılıyor. Bu ülkenin insanları olarak toplumsal hafızamızı tazelemekten hep imtina ettik.
Oysa unutmak, hafıza yükümlüğünü yok etmektir, aynı olayların farklı bir zamanda farklı bir mekanda yeniden yaşanabileceğini duyumsatır insana.
***
Burdan hareketle, geçmişte yaşanan hak ihlallerine ilişkin hakikatlerin ortaya çıkmasına, toplumsal hafızanın güçlenmesine ve bu ihlallerden etkilenenlerin adalete erişmesine katkı sağlama amacıyla çalışan Hakikat Adalet Hafıza Merkezi, bir süredir üç partiye 90'larla yüzleşme çağrısı yaparak sosyal medyada da bir kampanya yürütüyor.
Hakikat Adalet Hafıza Merkezi, binlerce faili meçhul cinayetin işlendiği 90’lı yıllarda yaşananlar için üç partiye yüzleşme çağrısı yaptı. Twitter'daki " @hakikatadalet " adlı hesapları üzerinden 8 Mayıs'ta başlatılan kampanya 29 Mayıs’a kadar her pazartesi, çarşamba ve cuma günleri gerçekleşen kampanyayla, Hafıza Merkezi, 10 günde toplam 30 vekil adayına ulaşmayı hedefliyor.
Kürt meselesi ekseninde yaşanan silahlı çatışmanın derinleşmesiyle beraber 90’lı yıllar devletin silahlı kuvvetler içindeki kontrgerilla yapılanmalar aracılığıyla Kürt illerinde gerçekleştirdiği birçok insanlık suçunun en yoğun yaşandığı dönem oldu.
İnsanlığın utancı, medeniyet tarihinin insanlık dışı noktaları. Şehir merkezlerinden, karakol bahçelerinden, yol kenarlarından, çöplüklerden kırsal alanlara kadar değişik bölgelere dağılmış ve hiç yaşanmamış, toplu bir illüzyonmuş gibi davranılan toplu mezarlarla dolu bu coğrafya.
Türkiye’deki insan hakları örgütleri kayıtlarında kayıp adı altında yüzlerce kişinin isim listesi bulunuyor. İsimler devlet arşivlerinde de yer alıyor.
***
İHD verilerine göre şimdiye kadar 20 ilde, yapılan çalışmalar sonucunda 253 toplu mezar noktası tespit edilmiş, "Bu toplu mezarlarda 3 bin 248 kişinin kemikleri bulunuyor. Bugüne kadar 29 toplu mezar açılmış, açılan mezarlardan 190 kişiye ait kemik çıkmış. Daha birçok yerde harita ve krokilerle tespit edilmiş toplu mezar açılmayı bekliyor. Kayıp yakınları hiç olmazsa kayıplarının kemiklerine ulaşmak için DNA testi yapılıp kimlik tespiti için savcılıklara başvuruyor. Konuyla ilgili birçok kurum ve kuruluş bölgede incelemelerde bulunmuş, konuya ilişkin açıklamalar ve başvurular yapılmasına karşın yetkililer olayı görmezlikten gelmiş ya da her seferinde geçiştirme yolunu seçmiştir. İşkenceler, aydınlanmayan cinayetler, faili meçhullar, yargısız infazlar konusunda çalışmayan bir adalet sistemiyle karşı karşıyayız
