Haydut devlet ve Kürtler

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • Türk devleti, haydut devletin bir prototipi olarak karşımıza dikiliyor. Ayrı bir insan soyu, farklı bir halk olanlar bu haydutluğun başlıca hedefidir.

Haydutlaşan devlet hakkında, daha önce de yazdım. Eşkıya düzeni sürdükçe laneti yazmaya da devam edeceğiz. Çünkü Kürtler kendine has yaşama biçimi, farklı dili, kültürü ve aidiyetiyle ayrı bir ırk, insan soyudur. Ve bu halk haydutların giderek artan tehditleri altında...

Hemen ekleyeyim: Haydut devlet kavramı, uluslararası bir tespittir. Çağdaş hukuk kurallarını hiçe sayan, kötülük saçmada işine geldiği gibi davranan devletlere eşkıya veya haydut devlet deniyor.

Uluslararası tespit ve tanıma göre haydut devlet, ne yapacağı ve nasıl davranacağı önceden tahmin edilmeyen devlettir. Kendi halkını soyup zulüm yağmurları altında tutan, kendinden olmayanlara karşı düşmanlık kini bileyen, komşularını tehdit edendir.

Türk devleti, bu tanımın çerçevesi içinde, haydut devletin bir prototipi olarak karşımıza dikiliyor. Ayrı bir insan soyu, farklı bir halk olanlar haydutluğun başlıca hedefidir. “Adil dünya“ haydutların insanlığımızı kanatmasını “suhulet ve sükunet“ içinde ve de lal bir duruşla seyrediyor.

Hayır, “günün lanetlisi Kuzey Kore“ bu haydutun yanında tertemiz kalıyor. Çünkü, Kore rejimi bir cendere ama en azından terör ihraç eden ve orayı, burayı işgal peşinde değildir.

Ama Kore cenderesini gören ve ışık altında tutanlar, Türk devletinin haydutluklarına sıra gelince, “insaniyetler“inin dili tutuluyor, lal oluyor, körleşiyorlar.  Öyle olmak zorundalar. Çünkü Türk devleti, kullanışlı bir aparattır. İyi bekçi, ucuz nefer deposudur. Bu nitelikleriyle, emperyalizme söve söve ona hizmet sunan “apart“ denilince, emre sadakatle ileri atılan emperyal badigarttır.

Bu sebepten, Kürtlerin başına gelenleri görmüyorlar. Çıkar halleri işte...

Ve Kürtler, evrenin gören gözleri önünde, Türk’ün geleceği (beka) için, yok edilmesi gereken düşman olarak, kuşatma altındadır. Düşmanlık güdüsüyle, diledikleri gibi kırıyor, onları topa, tüfeğe, yerden ve havadan füzeye tutuyorlar. Ortadoğu boyunca, nerede Kürt varsa oraya ölüm seferleri düzenliyor, yangın ve yıkımlarla yürüyorlar.  

Kötülüğün egemenliğidir, bu.

Kötülük söz konusu olduğunda, Türk yasaları Kürtler için geçerli değildir. Keyfe göre uygulamada Kürtlerin hayatı ucuz, katliamı serbesttir.

Öte yandan, haydut devlet tanımına göre Türk devleti, komşuları için de değişmez bir eşkıya devlettir.  Örneğin dün, Ortadoğu’yu kana boğan, yakıp yıkan İslami terörün (IŞİD) sığınağı, askeri üssü ve lojistik merkeziydi.

Amerikalılara ihbar edilip, ölüsü molozlara karıştırılan IŞİD lideri Ebubekir Bağdadi’nin kızı, Türk devletinden “barınağımız“ diye söz ediyordu. Öyleydi, her şey. Hırsızlıkta da iç içe ortaktılar. Suriye soygun ve talanında birlikteydiler. Petrol ve taşınabilir zenginlikleri, birlikte taşıyıp sattılar.

Ama IŞİD lideri Bağdadi bile, sonunda haydut ortaklarının ihanetine kurban gitti. Onu Amerikalılara ihbar edip öldürüldükten sonra, “terekesi“ne kondu. Çetecilerden kiralık ordu kurup Kürtlerin üstüne sürdüler. Somali’ye, Libya, Ermenistan’a ihraç ettiler. Çetecilikten kopan IŞİD’li katiller, Türk devletine yerleşip iş kurdular.

Batı haydut devletin bu hallerini hiç görmedi. Ama Libya lideri Kaddafi, ispatı olmayan iddialar üzerine, teröre destek gerekçesiyle katil yığınlarının önüne atıldı. Linç ettirildi.

 Bugün, ırkçı, yayılmacı Ergenekoncuların ideologluğunu yaptığı dinci, ırkçı iktidar içeride anayasa ve yasaları tanımıyor, Anayasa Mahkemesi ile Danıştay kararlarını çöplüğe atıyor.

Haydutlaşmış Türk devleti, bugün uluslararası hukuktan doğan sınırların dokunulmazlık hakkını inkar ve ihlal ile komşu topraklar Irak ve Suriye’de işgalcidir. Buralarda ilhak programları uygulamakta, yanı sıra işgali genişletme cehdi ile kesintisiz seferleri düzenlemekte..

Haydutlaşarak Irak ve Suriye’de nokta operasyonlarıyla insan kaçırmakta veya yerinde cinayet işlemektedir.  Bu resmen haydutluk, öteki adıyla korsanlıktır.

Türk Savunma Bakanlığı her gün palavra rakamlarla Suriye ve Irak’ta katledilen Kürtlerin sayısını açıklayarak, Türk ırkçılığının ruhuna tirit suyu şırınga ediyor. Gizli polis teşkilatı MİT de ajanların eliyle kaçırılmışlar ve katledilmişlerin sayısını açıklıyor.

Alçaklığın evrensel tarihinde bile görülmemişlikle, haydut devletin elebaşları eşkıyalıkları ile övünüyor, ama sonra bu yakada yaşayan akraba Kürtlerin kapısında dilenci olarak avuç açıyorlar:

“Hepinizi öldürmemiz, kökünüze kibrit suyu dökmemiz için, oylarınızı bize verin!..“

Kürt, sözüm sanadır. Kabahatin tümü onlarda ve Kürtlerin hiç kusuru yok demiyorum. Ama, bu gidişle dünyanın, sana yapılanları göreceği yok. İş sana düşüyor.

Gün şu ya da bu ideolojinin ardına düşme günü değil. Devir haydutlara karşı Kürt’ün saflarını sıklaştırma çağı, işbirlikçilerin yüzüne tükürme günüdür.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.