Haykırmak -           Şiyar PİR

Haberleri —

Günlük yaşam içerisinde hemen hemen her insanın karşılaştığı, kabullenemediği bir şeye karşı haykırmak istediği anları olur. ‘Haykırmak’ kabullenmemek duygusuyla da alakalıdır. Türkiye’deki toplumsal çöküntüyle karşılaşıldığında, insanın avazı çıktığı kadar haykırması geliyor. Bir toplum nasıl bu kadar ucuzlaştırılabilir, tepkisizleştirilebilir! Toplumda var olan her bir bireyin yüreğinde sevgi tohumları yeşertilmezse ya da o toplumun her bir bireyi kendi yüreğindeki sevgi tohumlarını çürütürse, ortaya böyle bir tablo çıkıyor.

Medya organlarının mikrofonları sokaklarda insanlara uzatılıyor, “yoksuluz”, “işsizim”, “hastayız”, “evsizim” deniliyor. Bu kısacık vurgular bile insanda öfke seline dönüşmüyorsa ciddi bir sorun var demektir. İşin ilginç olan tarafı, bu kısa vurguların bir toplumun içerisinde olduğu durumu net olarak gösterdiğini görmeme oluyor.

Bu vurguları biraz daha çoğaltalım ve bu satırları okuyup bitirdiğinizde ‘haykırmak’ hissine kapılacak mıyız. Eğer bu tarzda bir haykırma hissi uyandırabileceksem, yüreğimdeki insan sevgisinin tohumuna daha fazla can vermiş olacağım.

- Yoksulun, sofrasından doymadan kalktığına,

- Çöplükten yiyecek toplayan çocukların durumuna,

- Yoksulluktan, sabah çocuklarını doyuramayacağını bilen annenin yürek yangınına,

- 5-6 engelli çocuğun olduğu bir ailenin unutulmuşluğuna,

- Ev kirasını veremediği için kış mevsiminde kapı önüne konulan ailenin dramına,

- Kadın şiddetine, çocuk istismarlığına...

Yukarıda kısaca ele almaya çalıştığım madalyonun bir yüzü, peki ikinci yüzünde neler var, onlara bakalım:

- Halkın vergileriyle zenginleşen Tayyip Erdoğan ve çevresine,

- Kürdistan Özgürlük mücadelesine karşı mücadele adı altında Türkiye’nin değerlerini satarak zenginleşen güruhlara,

- Halkın paralarıyla neredeyse çorbasına altın tozu serpip içenlere,

- Yoksulu yoksullaştıran, zengini zenginleştiren faşist sistem ve kişilere öfke duyup haykırıyor muyuz? Eğer bunları görüp tanık olduğumuzda haykırma istemi yüreğimize yerleşmiyorsa, duygularımızın köreldiğini gösterir. Toplum bireylerinin bu derecede çelişkisiz yaşaması elbette onların içine alındığı kıskaçla alakalı bir durumdur. O kıskacı parçalayıp söküp atmak ancak ve ancak bilinçlenmeyle gerçekleşebilir.

Eğer hastaya reçete yazılacaksa, öncelikle o kişiye teşhis konulması gerekiyor ki reçete yazılabilsin.

Bir toplumun dağılması, manevi dünyasının çöküntüye uğramasıyla başlar. Çürüme buradan yol alır ki, toplumun dağılması ve çürümeye başlaması, başta insana ve onun bin yıllardır açığa çıkardığı bütün değerlere fiyat biçilmesinden geliyor. Bu da canavarlaşan bir insan bireyciliğini ortaya çıkarıyor. Kapitalizmin zihniyetinde her şeyin bir fiyatı olduğuna göre, ortada manevi değer, alım-satım konusu yapılamayan tek bir değer bile kalmıyor. Toplum bilinci ve algısı, anlamsızlıklarla yükleniliyor. Hep dışarıdan isteyen, hep devletten isteyen bir ruh haline sahip hale gelerek kendi celladına sevdalanma yaşanıyor. Yaşamın derinliği ve duygusu tahrip ediliyor. Hastalık kapitalizmse, o zaman ilacı ve tedavisi de her bir bireyin kendisindeki kapitalizme karşı mücadele etmesi, savaşması oluyor.

‘Haykırdık’ peki haykırdıklarımız boşlukta kaybolup gidecek mi? Ya da her haykırışımız, güçlü bir çığlığa dönüşebilecek mi? Özgürlük haykırışları ve çığlıklarının boşlukta kaybolmayacağı kesindir. Reçetesi çok sade ve anlaşılırdır. Muğlak değildir, gün gibi açıktır.

Toplumdaki bireyin ‘haykırma’ odaklarını bu noktalarda yoğunlaştırıp örgütlemek en başta devrim iddiası olanların işidir. Çünkü günümüzde hala komünal demokratik değerleri esas alan, bunun farkındalığı temelinde mücadele yürüten devrimci odaklarının mücadeleleri sürüyor. Dünya insanlığını yeniden kendi özüyle buluşturmak isteyen her bir düşünce, şunun farkındadır: “ÖZGÜRLÜĞE FİYAT BİÇİLEMEZ” Doğrular anlatıldıkça, mücadele büyütüldükçe kapitalizm tarafından tüketim canavarına dönüşen insan, sadece tüketip öleceği günü bekleyen yörüngeden çıkıp, yeniden kendi özüyle buluşmasının mücadelesini en ileri düzeyde vermenin bilincine ulaşacaktır.

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.