Hendeksiz, barikatsız, silahsız Şerdil ve Şiyar neden öldü?

Haberleri —

HDP’nin basın açıklaması yapmak üzere düzenlediği yürüyüş esnasında ne oldu?

Hiçbir şey olmadı.

İnsanlar yürüdü.

Tek bir polis, tek bir asker ölmedi.

Sonra ne oldu?

İki genç başlarından polis kurşunlarıyla vuruldu ve yaşamını kaybetti.

Dört kişi de aynı şekilde yaralandı.

Bazıları da gözaltına alındı.

Neden?

Silahsız yürüyüş yaptıkları için.

Polis bu iki genci nasıl öldürebildi, diğerlerini nasıl yaralayabildi?

Çünkü bu gençler kurdukları barikatların arkasında değildi, polisin kendilerine ulaşmasını, hedef almasını hendekler kazarak engellememişlerdi.

Açıktaydılar.

Silahsızdılar.

Korumasızdılar.

Yalnızca yürüyorlardı.

Kendilerini savunamadılar.

Diğer yürüyenler?

Onlar da silahsızdılar. Polisin önüne hendek açamamışlardı.

Barikatın arkasında mevzilenmemişlerdi.

Çıplak elle, açık başla savunmasız yürüyorlardı.

Öyle oldukları için gencecik Şerdil Cengiz ve Şiyar Salman’ı AKP polisinden koruyamadılar.

Koruyamadıkları bu iki gencin ancak cenazesini kaldırdılar.

Çaresiz kaldılar.

Neden çaresiz kaldılar?

Hendek açmadıkları için mi? Barikat kurmadıkları için mi? Öz savunma "almadıkları" için mi? Silahsız oldukları için mi? Kendilerine ateş edecek olanları hendekle, barikatla ve silahla caydıramadıkları için mi?

Şimdi Şiyar ve Salman’ın "hendek açmayan, barikat kurmayan, öz savunma almayan, silahlanmayan", HDP’nin örgütlediği gösterilere savunmasız katılan arkadaşları, kardeşleri, anneleri, babaları ne düşünüyor?

Şiyar’ı ve Salman’ı hendek açmadığı, barikat kurmadığı, öz savunma almadığı ve silahlanmadığı için mi öldürdünüz?

Hepsi böyle soruyor.

Bu soru ilk defa da sorulmuyor.

Hendeksiz, barikatsız, öz savunmasız ve silahsız binlerce ve binlerce gösteride vurulan her Kürt yurtseverinin, gencinin, kadının ve ihtiyarın ardından hep bu soru soruldu.

"Bizi hendeksiz, barikatsız, öz savunmasız, silahsız olduğumuz için mi vuruyorsunuz?"

İşte bu soru hendek açtırıyor; barikat kurduruyor; öz savunma aldırıyor, silahlandırıyor.

"Kobanê ha düştü ha düşüyor" kışkırtmasından sonra patlayan Ekim ayı serhildanında da hep bu sorular sorulmuştu.

Kürdistan’ın her yerinde binlerce genç tutuklanmış, yüzlercesi vurulmuş, nicesi ölmüştü.

İki yer hariç.

Biri Cizre.

Diğeri Silopi.

Neden?

Çünkü Cizre ve Silopi’de gençler hendek açmıştı. Barikat kurmuştu. Öz savunma almıştı. Silah var mıydı, bilmem, ben görmedim. Tevatür silahlanılmıştı.

Ne oldu?

Hendeklerin ve barikatların gerisindeki gençler, var idiyse ellerindeki silahlara rağmen tek bir polis öldürmemişti, tek bir asker vurmamıştı, tek bir zırhlıyı havaya uçurmamıştı. Gençlerden de kimse ölmemiş, hapsedilmemişti.

Neden?

Çünkü devlet o sırada saldırmamıştı. Zırhlılarla, tanklarla, toplarla, helikopterlerle "ben hendek açtırmam" dememişti "son eve gireceğim" diye de bağırmamıştı, aklını kaçırmamıştı.

Sonra ne oldu?

Sonra sağduyu hakim olmuştu. PKK Önderi’nin çağrısıyla hendekler kapanmıştı.

Demek ki "hendek ve barikat insan öldürmüyormuş". Demek ki, Şerdil ve Şiyar o hendeklerin ve barikatların arkasında durmadıkları, demokratik gösteri haklarını kullandıkları, hendeksiz, barikatsız, öz savunmasız ve silahsız oldukları için öldürülmüş.

Ey köşebazlar. Ey Oral Çalışlar ve Ali Bayramoğlu türü "aydınlar".

Konuşsanıza. Kürt gençlerine "hendekleri kapatır, barikatları kaldırır, öz savunmaya son verir ve silahsızlanırsanız, devletiniz, AKP’niz, Saray’ınız sizi öldürmeyecek, hapsetmeyecek, masayı yeniden kuracak, Apo’yu özgür bırakacak, size özerklik verecek" desenize…

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.