Her Bijî ile Kürdistan Festivali’nde

Haberleri —

Ren nehri kıyısında başlayacak olan Kürdistan Festivali’ne inen küçük virajdan geçtikten sonra, tesadüf değil, "Her Bijî" ile karşılaşıyorum.

Adını, 1979’da Frankfurt’da kutlanan bir Newroz vakti, "Kemal Burkay ekibi"nin Kürt Gerilla’ları aleyhine yaptıkları propagandaya karşı durduğu ve Burkay ile etrafını Newroz seyircileri içinde "sahtekar" olarak nitelendirdiği için, "Her Bijî" olarak alkışlanıyor.
O günden bu yana adı "Her Bijî" kalıyor.
Kendisiyle 79 Mart ayının sonunda Köln’de karşılaştığımızda, o anektodunu aktarmıştı.
Aradan 35 yıl geçmiş.
Her Bijî abideleşmiş.
İyi "Huy"unun birçok şeye "itiraz" olduğunu duyuran adam.
Vefalı adam, "kör" olmadığının altını çizmesini bilen ender şahsiyetlerden biri olduğunu o günden bu yana takip ediyor ve biliyorum.
İnatçı bir yoldaş, vefalı olduğunu bilen kitleler onu baştacı ettiler.
Emek adamı, kimseyi boşuna sevmez.
Her sözü itinayla seçilmiştir. Bununla, bazen çileden çıkmadığını söylemek istemiyorum. Ama yolu sonuna kadar yürümesini bilmeyenler için, derin bir yaşam kaynağı.
Koluna girmeme ve onu taşımama "müsade" etmesini, beni kendisinden uzaklara sürgün etmemesi olarak algıladım; o bile yeter bana dedim, onunla Festival alanına doğru yürüdüm…
Bastonuyla; adımlarını itinalı atıyor; istese de hızlı yürüyemiyor. Koluna girdiğim andan itibaren, Her Bijî'nin yoldaşı olmaktan başka şansım olmadığını biliyor, içten seviniyorum.
Daha iki adım atmadan, birileri yaklaşıyor ve ellerini öpüyorlar.
Sonrasında, yanımıza yaklaşan yeşil fistanlı bir kadın, onu sarıyor ve Kürtçe: "tanrı seni başımızdan eksik etmesin" diyor.
Çehresini gördüğüm andan itibaren, hararetle Kürtçe konuşmaya başlıyor, konumuzu, onu ziyarete gelen onlarca gruba rağmen dağıtmıyor; karınca misali yol alıyoruz.
Bir özelliğini o ana kadar bilmiyordum:
Kendisini selamlayanların ve ellerini öpenlere isimleriyle hitap ettiğini duyuyor ve bir yerde bunu "normal" buluyorum.
Yol ilerledikçe, ona hemen hemen her adım başı selam veren ve onu "tapınak" edasıyla karşılaşan herkesin ismini zikredip, isimlerini belirttiği eşlerine ve akrabalarına da selamlarını iletince, dikkatimi, yanında yürüme şansına sahip olduğum bu ender şahsa adıyorum.
"Evdilqadîr!", "Şükriyê Torî!", "Ayşê", isimleri hatırladıklarım.
Bazen on kişilik bir grup tarafından "ablukada"; ara sıra, uzaktan selam verip eğilenler ve kendisiyle fotoğraf çekmek için bize yaklaşanlarla geçiyor bu kısa ve bitmek bilmeyen yolculuğumuz.
Sahne’nın arka alanına vardığımızda, yorgunluğunu gidermek için, onu görüp sandalyelerini boşaltanlardan birinin yerine oturuyor.
Müsadesini rica ediyorum. Ayrılırken, heykellere karşı olan ben, günün birinde Diyarbekir’de heykeli dikilecekse, mülteciler dünyasında, dik duran Her Bijî’nin heykeli dikilsin, diliyor ve ayrılıyorum.
Az sonra Hagen’den Düsseldorf’a 6 gün boyu "Uzun Yürüyüş"te olan geçler geliyorlar. Disiplinli yürüyen bu grubun ilk yürüyüşçüleri genç kızlar. Sayıyorum, sayıları 21. Sonraki sıralarda 50’ye yakın genç erkek var. Yanımdaki gazeteci arkadaş, "Uzun Yürüyüş’te" genç kızların sayısının erkeklerinkinden daha fazla olduğunu gördüğünü iletiyor. Sloganları: "Bê Serok Jiyan nabe!"
Daha sonra sahnenin seyircilere göre sol tarafındaki ekrana yansıyan görüntü Karayılan’ın.
Kürdistan gövdeli ve kendinden emin konuşuyor:
Gerilla Şengal’da kalacak!
Sonra, "tarihte kesinlik mantığı"nı törpüleyen başka bir cümle kuruyor: "Gençler Şengal’i terketmemeli!"
22 yıl öncesiydi.
Birinci Festival Bochum’da kapalı Stadyum’da yapıldı.
Çok şey değişti. Festival Avrupa kentlerinin romantizminin örneklerinden biri gibi duran Ren nehri kenarında ve Almanya’da Proleterya’nın kök saldığı Kuzey Ren Westfalya Eyaleti’nin Başkenti Düsseldorf’ta yapıldı.
Rehavet yok; Rahatlık vardı.
Belleğimdeki son cümle KNK’nin Eşbaşkanı Tahir Kemalizade’nin konuşmasının son cümleleri: "Bijî Kurd û Kurdîstan!"

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.