HESEN GERDÛN: Komünal ekonomi

Haberleri —

Toplumun doğanın sunduğu imkanları değerlendirerek temel ihtiyaçlarını karşılamak için gerçekleştirdiği bilinçli üretim faaliyetlerinin tümü komünal ekonomi kapsamına girer. İnsan toplumsallaşmasında merkezi bir role sahip ekonominin gerçek anlamda toplumsal bir faaliyet olabilmesi ahlaki-politik toplum özelliklerinin korunmasıyla iç içedir. Yani komünal ekonomi, yapılacak işlerin neler olduğu kadar bu işlerin nasıl yapılması gerektiğine de cevap olmayı içerir.

Özde toplum dışı-karşıtı ve dolayısıyla ekonomi dışı-karşıtı da olan unsurlar ekonomik alana el atınca onu toplum, birey ve doğaya karşı yürüttükleri savaşın merkezi alanı haline getirmişlerdir. Günümüze kadar süregelen bu saldırının en önemli sonuçlarından biri, toplumun ekonomiden dışlanması; ekonomik alan-ilişki ve faaliyetlerin iktidar tekelleri tarafından işgal edilmesi olmuştur. Bu işgal ve sömürünün toplumsal süre boyunca ve hatta belki de onun toplamından daha fazla derinleştirilmesi ve yaygınlaştırılması, devletçi uygarlığın en son temsilcisi olan kapitalist modernite döneminde gerçekleştirilmektedir. Üstelik demokrasi, özgürlük, birey hakları, serbest piyasa ve daha birçok kavramın çarpıtılması üzerinden.
Bu gerçeklikten yola çıkarak ekonominin kendi özüne kavuşturulması yani tekrar toplumun doğal gelişme seyrine hizmet edebilmesi için gerçek anlamda toplumsal bir alan düzeyine getirilmesi gerekir. Ekonomi, başta onun gerçek yaratıcısı olan kadın olmak üzere ekonomiden dışlanan tüm toplumsal güçlerin, kesimlerin ve genel anlamda toplumun ve onun tüm üyelerinin kontrolünde olduğu oranda kendi anlamını bulur. Komünal ekonomide, ekonomik alan-ilişki ve faaliyetlerin tüm süreçleri toplumun denetimindedir. İhtiyaçların neler olduğu, bu ihtiyaçların miktarları ve özellikleri, bunların hangi yöntemler ve araçlarla, hangi ilke ve ölçülere göre karşılanacağına toplum doğrudan karar verir; bu kararları uygular ve sonuçlarını değerlendirir.

Ekonomi ile toplumsal alanlar arasındaki ilişki

Oluşumun bir bütün olduğu gerçeği en açık biçimde insan toplumunda görülmektedir. Bu durum ekonomi alanı için de geçerlidir. Ekonominin varlığı ve işleyişi toplumun diğer alanlarıyla bütünlüklü ilişki içindedir. Yani ekonomi toplumun etrafında kendisini örgütlediği ilk ve temel faaliyet alanı olması yanında diğer alanlardan kopuk ve tek başına her şeye cevap verecek bir alan değildir. Bilakis toplumun diğer yaşam alanlarıyla bağlantılı biçimde ele alınırsa, kendi anlamını bulur ve ilişkili olduğu alanların anlamını zenginleştirebilir.

a-Ekonomi ile demokratik toplum ve demokratik siyaset ilişkisi

Ekonomi özü ve yürütülüş biçimi olarak toplumsal bir faaliyettir. Devlet veya kişilerin tekelinde olan, onlar tarafından yönlendirilen, kontrol edilen ve adına ekonomi denen faaliyetlerin ekonomiyle ilgileri olamaz. Zira bu faaliyetler olsa olsa ekonomi ve dolayısıyla toplum karşıtı faaliyetlerdir. Gerçek anlamda ekonomi, demokratik bilinç ve örgütlenmeye sahip topluluklar ve toplum tarafından yürütülür ve kontrol edilir. Ekonominin toplumsal olabilmesi için ise toplumda demokratik-komünal yaşam kültürünün gelişmesi ve demokratik öz yönetim sisteminin inşası gereklidir. Ancak bu olgular birbirinden kopuk değil iç içedir.
Demokratik öz yönetim mekanizmaları gelişkin toplumların ekonomileri yani maddi kültürleri de gelişkindir. Bu konuda neolitik devrim döneminin tarım-köy kültürü, insanlığın hafızasında sürekli yer edinecek bir örnektir. Demokratik öz-yönetime sahip olamayan toplumlar, ya doğrudan yabancı bir iktidar tekelinin ya da hegemon gücün işbirlikçisi yerli iktidarın egemenliği altına girerler. Bu durumda gerçekte sözkonusu toplumun toplum olmasından bahsedilemeyeceği için onun kendi ekonomik alan ve faaliyetleri üzerinde de söz sahibi olması mümkün değildir. Neolitik devrimi gerçekleştiren toplum olan Kürtlerin bugün de dahil olmak üzere, uzun bir süredir ekonomik anlamda yaşadıkları trajedinin temel nedeni, ahlaki-politik toplum özelliklerinin zayıflatılması ve demokratik öz-yönetim mekanizmalarından mahrum kılınmalarıdır. Demokratik öz yönetim sistemi yerleşim alanı ve kapsadığı topluluğun durumuna göre köy-mahalle komünleri, kent konseyleri, meclisler, halk kongresi, halklar/uluslar kongresi gibi örgütlenmelerden oluşur. Toplumun kendini demokratik temelde yeniden inşası çerçevesinde her bir yerleşim birimindeki topluluk kendi demokratik öz yönetim örgütlenmesini oluşturur. Bu örgütlenmeler çerçevesinde toplum, ekonomik alan-faaliyet ve ilişkilerin genel kurallarını ve ihtiyaçları belirler, kararlar alır, bu kararları hayata geçirecek birimleri ve kişileri görevlendirir, bunların faaliyetlerini denetler. Bir yandan her bir yerleşim birimindeki topluluğun tüm üyeleri ekonomik faaliyetin tüm süreçlerine katılabilirken, diğer yandan topluluklar arası ekonomik alan, ilişki ve faaliyetler de demokratik temelde düzenlenir. Demokratik öz yönetim sistemi çerçevesinde ekonominin düzenlenmesi aynı zamanda ekonominin toplumun diğer alanlarıyla doğru ve tamamlayıcı ilişki geliştirmesini de sağlayacaktır.

b-Ekonomi-manevi kültür ilişkisi

Manevi kültür toplumun zihniyeti ve anlam dünyası olurken, maddi kültür de bunların yapısallığa kavuşmuş halidir. Maddi kültür ile manevi kültürün karşılıklı etkileşimi kendini dilin gelişimi, düşünce gücü, inanç, yaşam tarzı, davranışlar ve kişilik özellikleri, toplumsal ilişkilerin karakteri, folklor, sanat, edebiyat, toplumun ekonomik alan-ilişki ve faaliyetlerinin kapsamı, içeriği ve biçimi gibi alanlarda bariz biçimde gösterir.
Kürdistan toplumunun maddi kültürünün temeli ise tarım-hayvancılık faaliyetlerine dayanan ekonomidir.
Neolitik devrimi gerçekleştiren proto-Kürt kabileler, bu devrimin ortaya çıkardığı tarım-havyancılık kültürü sayesinde toplumsallıklarını inşa etmişlerdir. Bu maddi kültür, manevi kültür üzerinde de belirleyici etkiye sahip olmuştur. Kürtçede kom (birlik, grup, biraradalık), civîn (toplantı, biraraya gelmek), xweza (kendini yaratan anlamında doğa), dê-dayîk (veren, yaratan, besleyen anlamında ana), ax (toprak), jin-jiyan (kadın-yaşam) ve daha birçok kök kavram vardır. Doğaya, tarıma, anaya, topluma vurgu yapan bu kavramlaştırma Aryen dil grubunun geneli için de geçerlidir. Bununla birlikte Kürdistan folklorunda temel motifler emek verme, toprağı işleme, ekin ekme, hasat yapma gibi tarımsal alana giren olgu ve olaylardır. Edebiyatta ise bunlara ek olarak en fazla aşiretlerin kendi aralarındaki çatışmalar, ağa ve yabancı işgalcilerin zulmü ile bunlara karşı direniş, kahramanlıklar, doğa ve doğadaki varlıkların kutsallıkları ve güzellikleri gibi doğa ve toplumu vurgulayan konular işlenir.
Toplumun ahlaki-politik var oluş biçiminin bir parçası olarak komünal ekonomi demokratik-ekolojik-cinsiyet özgürlükçü paradigmaya uygun biçimde inşa edilir.
a-Demokratik Olma İlkesi: Ekonomik alanla ilgili tüm süreç ve faaliyetler toplum tarafından belirlenir, gerçekleştirilir ve yönetilir. Yani toplumun yaşamını sürdürmesi için nelere ihtiyacı vardır, bu ihtiyacı gidermek için gerçekleştirilecek üretimin sınırı nedir, bu üretimin nasıl ve hangi yöntemlerle, nerede ve kimlerin katılımıyla gerçekleştirileceği, elde edilen değerlerin hangi ölçülere göre, nasıl paylaştırılacağına karar veren toplumun kendisidir. Topluluğun tüm üyeleri, ekonomik faaliyetlere gücü- yeteneği oranında ve toplumsal ihtiyaca göre katılırlar.
b-Ekolojik Olma İlkesi: Komünal ekonomide doğa ve doğadaki varlıklar nesne, yani tüketilecek kaynak olarak görülmez. Evrensel bütünlük içerisinde her varlığın özne olduğu, insan toplumunun da bu genelde bir tikel olarak kendini inşa eden bir özne olduğu bilinciyle hareket edilir.
c-Cinsiyet Özgürlükçülüğü İlkesi: İnsan toplumsallaşmasının ilk adımlarından başlayarak ekonomik faaliyetlerde kadın ve erkek birlikteliği esas alınmaktadır. Doğal işbölümü, topluluğun yaşamını sürdürebilmesi ve ihtiyaçlarını giderebilmesi için yetenek, güç ve yaşamsal ihtiyaçlara bağlı olarak kadın ve erkek için görev ve sorumluluklar belirler. Devletçi güçler kadını ekonomiden dışlayarak toplumun ekonomik alanını gaspetmişlerdir. Buna dayanarak kadın ve toplumun köleleştirilmesini iç içe yürütmüşlerdir.  
Komünal ekonomi, başta kadının içine düşürüldüğü bu statüsüzlüğü aşmayı esas alır. Kadının ekonominin gerçek yaratanı ve sahibi olduğundan hareketle kadının ekonomik alandaki itibarını tekrar kazanmasının yolunu açar. Ekonomik alan-faaliyet ve ilişkilerin tüm süreçlerine kadının aktif katılımını temel ölçü sayar.
Komünal ekonomide demokratik, ekolojik, cinsiyet özgürlükçü ilkelerin her biri tek başına ele alınmaz.

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.