Kasım günleri

Haberleri —

Bu kasım günlerinde en çok konuşulan TC’nin 37’de Dersim’in sayılı ve sembol kişiliklerini başta Seyit Rıza olmakla beraber idam etmesi konusudur. 

Öncelikle; 1. Seyit Rıza, Abbasan Aşireti Reisi. 2. Resik Hüseyin (Seyit Rıza’nın oğlu) 3. Seyd Wuşên, Kureyşan-Sêxan/Seyhan Aşireti Reisi. 4. Fındık Ağa, Yusufan (Wusuvu) aşireti Reisi Kam(b)er Ağa’nın oğlu. 5. Hasan Ağa Demenan (Demenu) aşireti Reisi Cebrail Ağa’nın oğlu. 6. Hasan (Kureyşan aşiretinden Ulkiye oğlu Hasan) 7. Ali Ağa (Mirza Ali oğlu Ali Ağa)’yı büyük saygı ile yâd ediyorum. 

“Dersim’e sefer olunur zafer olunmaz” diyen Osmanlı’dan kalan bu itiraf, yeni kurulan Türk devletinin seyir defterine kırmızı çizgilerle döşendi. Bütün her şeye rağmen Osmanlı’nın uzun soluklu saldırılarında dimdik kalmış Dersimliler; “şu asi dağlarımız olmasaydı Yezit soyu Yavuz kökümüzü kazırdı.” dört yanı çevrilmiş olmasında uzun süreli korunma savunma savaşı süresince üretimin daralması, aşiretler arası kargaşaların büyümesi sonrasında Birinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesi ile yön alır Dersimliler. Dersimle ilgili yazılan her şey biraz doğrudur, asla yeterli değildir. Ortada dolaşan; “Ankara’da bir general varmış Alevi imiş” bu büyük fısıltı ile Osmanlı zulmüne karşı iyi bir ittifak fırsatı olduğu görüşü öne çıkmıştır. “Öz yönetim” koşulu ile Fırat Nehri’nin kıyısında buluşan yukarı Dersim Khalan Lertik bölge aşiretleri doğu cephesinde kendi inisiyatifinde güçleri ile katılırlar. Başarı biraz da Ekim Devrimi’nin askerlerini geri çekmesi ile sağlanır. Bu aşiret reislerine “rütbeler” takılır, “Fahri Kumandan” sayılırlar. Ancak Koçgiri ile başlayan hayal kırıklığı, peşinden Lozan, hemen ardından Dersim Mebusu Hasan Hayri’nin idamı, akabinde Şeyh Said ile samimi olmadıkları hatta tam tersine sürekli elde etmek için bir şeyler istediklerinin farkına varırlar. Ancak tuzağa düşmüş olduklarını çok sonradan daha net anlayacaklardı. 

Asıl büyük plan Mustafa Kemal Trabzon’da evinin duvarına asılı haritada Dersim’in üstünü kırmızı kalem ile çizerken ortaya çıkıyor. Sözde yedi düvele karşı çıkmış gazinin karizması bunu kaldırmaz. “Dersim çıbandır” serzenişi ile Osmanlı’nın başaramadığını hırs edinerek planı başlatır. Bakanlar Kurulu Kararı ile 1937’de karadan başlayan harekât Pax Köprüsü’nü geçemez geri püskürtülür. Ancak bunu yapma emri alan özel inisiyatif sahibi generaller en iğrenç planlarını uygularlar. Muvaffak olmak için her şeyi mubah sayarlar. İçerden ihaneti büyütürler. 

Kürtlerin ve Alevilerin ilk gerillaları Alişer’i kirvesine öldürtürler. En kadim inanç ritüelini bile buna kurban ederler. Seyit Rıza’nın yeğeninin eli ile büyütürler bu iç ihanet zincirini. Akabinde Bahtiyaran aşiret reisi Saan Ağa’yı aynı ifrit duygu ile kardeşine öldürtürler. (Derler ki; Koyé Dersim de üç erkek güzeli veya yakışıklısı vardı. Biri Sey Rıza’nın oğlu Şıx Hasan, biri Baxtıyarlı Şahin Ağa, biri de İdare İbrahim’in oğlu Lıllo.) Rayber’in organize ettiği bu suikastlar amcasını adeta içerden vurmuştur. Çok kısa zamanda olan bu gelişmeler üzerine Laçinan Semkan bölgesine taşınan Seyit Rıza orada devletin özel saldırısı ile neredeyse bütün ailesini kaybeder. Bir yerde önsezi ile ilerde olacakların müsebbibi olmamak ve daha evvel Doğu Cephesi’nde özellikle Erzincan’da bürokratik ilişkilerini kullanarak görüşme yapmak üzere gider. 

Sonuç aşağı yukarı bildiğinizdir. Fakat birbirini büyüten sürdüren bu dizilim bu hiyerarşi Erzincan’dan Elâzığ’a devam etmiştir. Türk gazetelerinin “Mustafa Kemal dedi ki; “önümde diz çök seni affedeyim.” şeklindeki hoyratlığı ile Seyit Rıza’yı basit sıradan okuma yazma bilmeyen cahil cesaretsiz bir konuma düşürmeye çalışmışlardır. Ancak Seyit Rıza; “benden istediklerini yaptım, ama anladım ki doymuyorsun.” Hırsla elinin tersi ile; “Götürün” der Mustafa Kemal. Seyit Rıza tam da orda bütün mazlumların manifestosu olacak cümleyi vurur yüzüne; ”Ben senin hile ve entrikalarınla baş edemedim bana dert oldu. Ben de sana boyun eğmedim bu da sana dert olsun!” 

SONUÇ:

1- Seyit Rıza eski yazı bilir ve Türkçe de konuşurdu. Nuri Dersimi’nin dedesi Colikzade’den eğitim görmüştür. 

2- Devlet Dersim Tertelesini küçümsemek, kimliksizleştirmek için her tür kirli kılıfı uydurmaya çalışmıştır. 

3- Kesinlikle Alevi, Ermeni, Kürt, Kirmanc veya Zaza diye bir kimlik adı kullanmamıştır.

4- Beyza donlular, şakiler, eşkıyalar, Seyit Rıza ve avenesi gibi aşağılayıcı tanımlamalar yapmışlardır. 

5- Dersim Soykırım spesifik bir kıyımdır. “Tertele” denmesi bu durumu etimolojik olarak karşılamasa da sosyolojik olarak tanımlıyor. Tertele’nin sosyolojik açıklaması yerin üstten oynaması hayatın tümden mal mülk can ile yağmalanmasıdır. „Holocost“ örnek alınabilir.

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.