Katılımcı demokrasi

Katılımcı demokrasi; seçim günü dışında insanlara belirleme hakkı tanımayan temsili parlamenter demokrasiden farklı olarak bir eylem ve uygulama ifadesidir. Bir örnek vermek gerekirse Brezilya da bazı belediyelerde vatandaşlara belediye bütçesini oluşturma sürecinde kararlara katılım olanağı tanınmıştır. Bu aynı zamanda vatandaşların bütçeye ilişkin yoğun bir bilgilendirme, öğrenme ve kararları belirleyecek erk olma sürecidir.
Toplumsal inşada yer almak bilgili olmayı, sorunlara vakıf olmayı gerektirir. Bu da katılımcı demokrasinin temelini oluşturur. Katılım toplumla ilgili bilgilendirmeyi, bilgilenme ise katılımı besleyip güçlendirir. Katılımcı demokrasi; vatandaşları paylaşım politikasında ki kararlara ortak ederek insanların sisteme yabancılaşmayı ve sisteme güvensizlikle ilgili sorunlarda şeffaf bir ortamda tartışılarak aşılmasına katkı sunar. Katılım ve bilgilenme arasında diyalektik bir ilişki vardır ve bu ilişkinin motor gücünü bilgilenme ve öğrenme süreci oluşturur.
Bugün dünyanın birçok ülkesinde zenginler ve yoksullar arasındaki uçurum giderek derinleşmektedir. Kendilerine ilişkin yaşamsal konularda hiçbir belirleme hakkına sahip olmayan vatandaşlar (toplumun ezici çoğunluğu) buna örgütsüz olmanın dezavantajını da eklersek temsili demokrasi de olduğu gibi politikaya tepki duyarak sorunlara ilgisiz kalmaktadırlar. Bu tehlikeli durumdan çıkışın tek çaresi vatandaşlara eşitlikçi, ekonomik ve sosyal adaleti sağlayacak kararlara katılım olanağını sağlamaktan geçer. Katılımcılık aynı zamanda ezici çoğunluğun aleyhine işleyen sisteme karşı çoğunluğun örgütlü gücüyle sömürü ve baskı mekanizmasını durdurarak bir güç dengesi oluşturma mücadelesidir.
Temsili sistemde çoğunluğun sadece seçim günü oy kullanarak karar yetkisini seçilmiş temsilcilere bırakması kuralına dayanır. Katılımcı sistem ise; yerelden başlayarak genele ilişkin halkın kendisini ilgilendiren bütün süreçlerde kararlara katılma ve ortak olma olanağı sağlayarak yaşamın her aşamasında kararlara müdahil olma zemini yaratılması durumudur.
Demokrasi dar gelirli halk kesimlerinin sesini duyurup etkide bulunabileceği elindeki tek mücadele aracıdır.
Parlamenter temsili demokrasinin şafağında meclisler sadece mülk sahibi erkekleri temsil eden başka mülk sahibi erkekler tarafından dolduruluyordu. Temsili demokrasinin başlangıcında yoksul emekçi sınıfının kadını ve erkeğiyle oy kullanma hakkına sahip değillerdi. Toplumsal deneyimler demokratikleşme süreçlerinin uzun mücadeleler sonucu ve büyük bedeller ödenerek toplumsal gelişmelerin ve taleplerin bilinçli örgütlenme sonucu toplumsal dinamikler harekete geçirilerek kazanıldığını tarihi süreç bize açık bir şekilde göstermiştir.
Demokrasilerde federal devlet ve üniter devlet yönetim biçimleri bakımından iki temel kategori olarak kabul edilir. Bu devlet biçimleri sadece katılım yönüyle değil demokrasi açısından da bazı farklılıklar gösterir. Üniter devletler hem temsili demokrasiyle hem de otokratik yönetim şeklinde uygulanır. Tarihte bütün diktatörlükler totaliter veya tek parti rejimlerinde üniter devlet yapısı görülmektedir.
Federalizme gelince; federal devlet sisteminde devlet yetkileri anayasa eliyle ikiye ayrılır. Bu yetkilerin bir kısmını ülkenin tamamı üzerinde yetkili olan federal yönetim kullanır. Diğer kısmını da bizim eyalet yönetimleri dediğimiz federe yönetimlere bırakılmıştır. Her iki yönetim düzeyinde kurulan yasal organlar birbirinden bağımsızdır. Federal yönetim meşruiyetini bütün ülke halkından alır. Eyalet yönetimleri ise, yetkilerini eyalet halkından alır. Her ikisinin yetki kaynağı federal anayasadır.
Federe devletlerde eyaletler (federe yönetimler ) yalnızca anayasanın kendilerine bıraktığı konularda yasama, yürütme ve yargı yetkilerini kullanmakla kalmayıp federal yönetimin işleyişine de etkin biçimde katılır ve aynı zamanda federel yönetimde temsil edilir. Federe devletlerde valiler, polis şefleri, yargıç ve savcılar merkezi hükümet tarafından atanmazlar yerelde halk tarafından seçilirler.
Katılımcı demokrasiden bahsederken şu ana kadar sadece yurttaşların yönetime katılmasından söz ettik. Bunun yanında vatandaşlar kendilerini ilgilendiren konularda referandum isteyebilirler, seçtikleri temsilcileri geri çağırabilir veya azil (recall) yoluyla seçtiklerini görevden uzaklaştırabilirler.
Demokratik katılım istem ve alışkanlığının geliştirilmesinde sivil toplum örgütleri önemli bir fonksiyona sahiptirler. Sivil toplum aileden devlete kadar çok farklı toplumsal örgütlenmeleri ve oluşumları tanımlayan geniş bir kavramsal çerçeveye sahiptir. Sivil toplum devletin ve siyasal alanın dışında kalan geniş bir yelpazeyi tarif etmektedir. Katılım açısından eğitim bilgi birikimi ve iletişimin yanı sıra talepkar olma ve zorlayarak müdahil olma durumu bilinçli ve yaygın sivil toplum örgütlenmesinden geçer.
