Kayıp bir aşiret ve onun savaşçıları: Mazenderan

Haberleri —

 Gorgan nüfusunun yüzde dördü Kürt. Xorasan’dan da gelenler çok. Orada bir şairle karşılaşıyoruz. Kürtçe aşığı biri. Aslında bütün Kürtlerin kendisini örnek alması gerekir. Çünkü ailesi, akraba, komşu ve tanıdıklarını toplayarak bir dernek açmış ve bu dernekte Kürtçe kurslar veriyor. Torunlarının bile güzel Kürtçe konuşması bizleri gururlandırdı.

Mazenderan yolundayım. Mazenderan’da Canbegî aşiretinin izini bulmaya çalışıyorum. Canbegler, Osmanlı ve Türk tarihçileri tarafından Oğuzların 24 kolundan biri olan Beğdili’lere bağlanır. Beğdili, Türk nüfus memurlarının ve yazarlarının uydurduğu bir isim. Genelde Osmanlı yetkilileri Kürt nüfus sayımlarını yaptıklarında, defterlere yeni isimler veya kafalarına gelen isimleri Kürt aşiretlerine takmış. Örneğin Reşî aşiret federasyonuna ‘Halep Türkmenleri’ ismini takmışlar ve buna göre kayıt yapmışlar. Bu durumda aşiretin gerçek Kürtçe ismini bulmak zorlaşır. Beğdililer bir aşiret federasyonu, içinde çok aşireti barındırır. Zamanla aşiretlerin isimlerinde değişimler olmuş veya federasyon dağılınca içindeki aşiretler kendi isimlerini kullanmışlar. Genelde de aşiretten büyük bir şahsiyetin ismi aşiret ismi için de kullanılır.

   

Elimde Canbeg tarihini konu alan bir kitap çalışması var. Xorasan Canbeglerini araştırmak için onları aramaya başladım. Bölgede olduklarını biliyordum ama izini bulamamıştım. Aydınlara sordum, kitaplara baktım, internet üzerinden aramaya koyuldum ama ana Xorasan’da izlerini bulamadım. Daha sonra bir arkadaş onların Mazenderan’da olduğunu söyledi. Mazenderan eyaleti Hazar Denizi’nin güneydoğusuna düşen bölge. Başkenti Sarî ve Meşhed’ten uzaklığı 700 km. Rehberimle gece yarısı yola çıktık. Meşhed, Aşxane, Quçan, Bojnurd yolundan ilk hedefimiz ve durağımız Gorgan şehri olacaktı.

Kuzeye doğru yol aldıkça havanın soğuduğunu ve nemlendiğini gözlemledik. Yolun iki tarafındaki ağaçlar da neredeyse yolun üzerinde birleşecek duruma gelmiş. İklim kuzey Avrupa iklimi gibi nemli, yağmurlu ve her yer yemyeşil.

Var olan yüzeysel bilgilere göre Nadir Şah, onları Mazenderan’a getirmiş. Getirmesindeki amaç da kuzeyden gelen Rus, Türkmen ve Özbek akınlarını durdurmak ve bu savaşçı halk ile sınırlarını korumak. Anlaşıldığı kadarıyla Xorasan bölgesinden, yani Bojnurd’tan Mazenderan’a kadar olan dağlık ve ormanlık bölge, uzun bir süre Canbeg Hanlarının hükmü altındaymış. Ama savaşlar sonucunda yurtlarını kaybetmış, dağılmış, kaybolmuş, asimile olmuş ve sonradan Mazenderan’ın başkenti Sari çevresine gitmişler.

   

Canbeglerin; “Şükür Beg adında çok nufüslu bir liderleri bulunuyormuş. Qacarların lideri Feteli Xan Qacar ile zıtlaşmaları varmış. Şükür Beg’in Sebziwar hududundan Cacerme, Minudeşt, Finderesk, Alîabadî Kutur, Kelate Kanunî, Gumbetî Kawuse’ye kadar bir beyliği veya hükümranlığı varmış. Dağlık ve ormanlık bir bölge. Fetelî Xan da bir Kürt düşmanıymış. Bir gün büyük bir kuvvet ve modern silahlarla aniden Esterabad’a saldırır, Şükür Beg’i öldürür ve Kürtler dağılır. Şükür Beg’den sonra Xan Abdullah Canbeglerin lideri olur. Ağa Mihemmed Xan da Feteli’nin kardeşi ve rakibi. Abdullah ile birleşir ve kardeşini yenerler. Bu nedenle Ağa Mihemmed Xan, Sarî’yi Canbeglere verir. Sonra Xan Abdullah, Riza Qulî Xan ile birleşir ve Ağa Mihemmed Xan’dan kopar. 1774 yılında Canbegler daha sonra gelişen Rus saldırısında büyük kahramanlıklar göstermişler, canlarını vermişler ama Rusların ilerlemesini durdurmuşlar.

Görüldüğü üzere Canbegler önemli görevler almış, çok kritik savaşlarda yer almış, kahramanlıklar göstermiş ama sonunda kendileri bir baltaya sap olamamış. Dağılmış, asimile olmuşlar. Mezarları bile bugün sahte türbelerin altında kaybolmakla yüz yüze.

Bunların izini bulmak için ilk durağımız Gorgan. Gorgan nüfusunun yüzde dördü Kürt. Xorasan’dan da gelenler çok. Orada bir şairle karşılaşıyoruz. Kendisi Deregez şehrinden. Emekli olmuş, Kürtçe aşığı biri. Aslında bütün Kürtlerin kendisini örnek alması gerekir. Çünkü ailesi, akraba, komşu ve tanıdıklarını toplayarak bir dernek açmış ve bu dernekte Kürtçe kurslar veriyor. Torunlarının bile güzel Kürtçe konuşması bizleri gururlandırdı.

Gorgan’dan Korfu, Benderegez, Caluga (Türk, Gilekî ve Fars), Beş, Beşer, Nıka, Zeyda Jor ve Zeyda Jêr yerleşim alanlarına gidiyoruz. Bunlarda çok Kürdün yaşadığını ve çoğunun asimile olduğunu duyduk. Buradaki şehirler veya kasabalar arka arkaya sıralanıyor, sınırları hemen hemen yok ve hangisinin hangi olduğunu bilmek zor. Sonunda Nika’da Canbegleri bulduk! Yaşlıları hariç diğerleri asimile olmuş! Yaşlılar ile biraz Kürtçe konuştuk, konuştukları dil ve yüz hatları ile dış görünüşleri Canbegleri veya Malatyalıları hatırlatıyor ama Kürtçeyi bile çat pat konuşuyorlar. Birbirimizi anlıyorduk ama Xorasan’daki gibi akıcı ve zengin bir Kürtçe değil. Yaşlılar, Canbeglerin burada dağıldıklarını dile getirdiler. Burada Canbegli olmak bir “imtiyazdır” dediler. Gösterdikleri kahramanlıklar ve ülke savunmasına katkıları tarifsiz imiş. Kendi anlatımlarına göre buradaki Canbeg insanları büyük cüsselere sahip, devleri andırıyorlar. Tanıştıklarımızın çoğu da iri cüsseli, kuvvetli, hemen hemen iki metreye yakın boyları, geniş vücutları, büyük el ve ayakları var.

Canbeglerin kendilerine ait mezarlıklarının olduğunu, hanların ve aşiret üyelerinin mezarlarının bir kısmını bulma şansımız oldu. Oradaki Canbegliler ile mezarlığa gittik. Kendilerinin de uzun bir zaman gelmediği anlaşılıyordu, çünkü mezar yerlerini bulmakta güçlük çektiler ve bu mezarların olduğu yerde yapılan büyük bir türbeye tepki gösterdiler. Türbe olduğundan fazla büyük, çoğu mezarın türbe binası ve çevresi altında kaldığını söylediler. Açıkça belli oluyordu ki türbeye verilen önemin binde biri mezarlara verilmiyordu. Bu olaydan anlaşılıyordu ki bunun kararını verenler mezarlığı ortadan kaldıracak ve yerine başka biri adına türbe yapacak. Kısacası o topraklar için canını verenlerin üzerine ırkçılık toprağı çekilecek ve sistemi ayakta tutan bir araç oluşturulacaktı. Toplumun din ile yönetilmesi belki daha kolaylarına gidiyordu... İşte sistem Canbegler’e olan borcunu böyle ödüyordu (!) Oradakilerin büyük çabaları neticesinde, çoğu yerde toprağı eşeleyerek, buldukları taşların üstünü temizleyerek bazı mezar taşları bulabildik. Küçük olanı üzerinde ‘Molla Hesen Xan Elî Kurd’ yazıyordu. Diğerlerinin üzerinde de çeşitli isimler var. Mezar taşları en az iki asırlık. Yakın bir zamanda bunları bulmanın da mümkün olmayacağını şimdiden söylemek olası.

Bu bölgede ve Sarî çevresinde yaşayan Canbegler tamamıyla dağılmış ve asimile olmuşlar. Sarî’ye Xalxal bölgesinden de çok Kürdün geldiğini burada eklemek gerekir. Kısacası Sarî, Nika, Zeyda gibi alanlarda çokça Kürt köyü ve yerleşim yeri var, çoğu diğer halklarla karışmış. Adından da anlaşılacağı üzere Kurdkoy denilen bir yerleşim yeri var. Bu da eski bir Kürt mahallesi, şimdi bir şehir. İlk yerleştiklerinde bir Canbeg mahallesi imiş ama şimdi hepsi asimile olmuş.

Buradaki Canbegler çok cana yakın, yardımsever ve dost bakışlı. Bizim gelişimize çok sevindiler, bizimle fotoğraf çektirmek için yarıştılar. Burada yaşayan Kürt ve diğer halkların rejime çok tepkili olduğunu da söylemek mümkün ama korkuyorlar. Korktukları lafları kulağımıza söylemeyi tercih ettiler.

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.